Pazartesi, Eylül 25, 2006

Pazar Kopyası

Bugünkü post konumu Age35'den kopya çekiyorum. Pazartesi sendromu ya da pazardan nefret edenler klübü.

Pazar günü denince ilk aklıma gelen görüntü; 6-7 yaşlarım. Daha tv yok. Bir pazar günü. Yağmur şakır şakır yağıyor. Babam pencereye karşı divana uzanmış.Radyo açık ve Orhan Ayhan dıgır dıgır dıgır maç anlatıyor. İnanın her sefer bunlar aklıma gelir ve tüylerim diken diken olur. Zaten bir kadın olarak futbolu sevmiyorum. O her pazar aynı spikerden taramalı tüfek hızıyla maç dinlemek bir eziyetti. Hala da o adamcağızın sesini hiç sevmem. Bazen tv'de birşeyler anlatırken rastlıyorum ve ışık hızı ile kanalı geçiyorum. O zamanlar da pazarlar çok sıkıcıydı.

Sonra ortaokul yıllarım geliyor. Artık tv var. Ama pazar günleri saat 2 ya da 3'den sonra başlıyor. O saate kadar kahvaltı ve gazete ile oyalanıp sonra hiptonize olmuş gibi aralıksız tv seyrediyorum. Telemaç, kutu kutu, Güneş Tecelli, rahmetli Cenk Koray, Tansu Polatkan, Alman kasabalarında yapılan eğlenceli yarışlar, Bonanza. Ama yine de hep bir iç sıkıntısı ile. Yarın okul var.Pazarlar çok sıkıcı

Sonra lise yılları. Artık tv çok ilgimi çekmiyor. O yaşlarda hep olur. Çok sıkı dost 2 kızız. Sürekli bir araya gelip platonik aşklarımızdan söz ediyoruz. Pazarları da kah o bizde, kah ben onlarda bol muhabbetle geçiyor. Yine de hep aynı iç sıkıntısı. Yarın okul var. Pazarlar çok sıkıcı

Üniversitede pazartesi sendromu çok fazla değil. Çünkü okul daha çok arkadaşlarla bulışmak için gidilen bir üs. Üstelik biz iktisatçılar öğleden sonra gidiyoruz. Sabahtan işletmeciler gidiyor okula. Orada buluşup, gideceğimiz yerlere oradan dağılıyoruz. Devam zorunluluğu olmadığı için düzenli birilerinden notları alıp fotokopi çektirmek ve sınavlara girmek yeterli. Pazarlar yine çok sıkıcı. Ah, pazartesi olsa da okula gitsem:))


Sonra işe giriş. İş kadını ve bekar.Tekrar hoşgeldin pazartesi sendromu. Sabah erken kalkılacak. İş var. Üstelik liseye giden sevgili kardeşim, her pazar sorduğum "Bak, yarına İngilizce ödevin var mı? Bana akşam saati ödev çıkarma" uyarılarını her seferinde "yok" diye geçiştiriyor.Sonra da tam gece 11 civarı "ablaaa!" diye feryat edip ödevleri yapmam için veriyordu. Yani duble stres. "Oğlum benim uyumam lazım" "Ya, söz ablacım benim, bu son" Tabi sadece o hafta için son. Her pazar aynı senaryo tekrarlanır mı ? Bizim evde, EVET. Ben salak mıyım? EVET. Her pazar bak bu son deyip ertesi pazar gene paşa paşa ödevleri yapan kim? BEN. Kardeşimi seviyor muyum? ÇOK. Yarın iş var, ondan önce pazar gecesi yapılması gereken İngilizce ödevi var. Pazarlar çok sıkıcı.

İş kadını ve evli ve çocuklu. Aman allahım. Pazartesiye yetişecek ne çok şey var. Eskiden pazartesi sabahı herşeyini ütülü bulan ben, şimdi kendim dışında 2 kişinin daha giysilerini hazır ediyorum. Çocuk küçükken anneanneye götürürken hazırlanan o devasa çantalar (günlük giysiler, gezmeklik giysiler, bezler, biberonlar, oyuncaklar, herşeyin birer takım yedeği,) Çocuk okula başlayınca, onun ödevleri, okul önlüğü, eşin giysileri, kendi giysilerin,haftaiçi için 1-2 yemek hazırlama. Artık pazarlar yetmiyor. Sıkılacak zaman bulamıyorsun.Ama yine de ertesi gün iş olması bile insanın yüreğinin üstüne bir ağırlık oturtuyor. Pazarlar sıkıcı

Şimdi emekli ve evli ve çocuklu. Oğlum ödevlerini kendi yapıyor. Ütü haftaiçi hallediliyor. Çok fazla iş yok üstelik pazartesi bana iş yok ama pazarlar yine çok sıkıcı.

Pazarları nereye gidersen git, nerede gezersen gez, akşam olup ta eve dönünce o sıkıntı gelip yüreğinin üzerine çörekleniyor ve pazartesi akşamı olmadan da geçmiyor. Bu sendromun tedavisini bulan yüzyılın adamı olacak. Nerde o ? Çabuk çıksın ortaya..

4 yorum:

cenebaz dedi ki...

Demek herkesin geçmişinde bööle tatsız pazarlar var.

pınar dedi ki...

ne güzel anlatmışsın çenebaz. ben de oldum olası sevmem pazarları. işle falan ilgili değil. yaz tatilindeyken de sevmiyorum pazarları.

cenebaz dedi ki...

Aslında doğru diyorsun Pınar. İşle ilgili değil. Bak ben emekliyim ama değişen bi şey yok.

cenebaz dedi ki...

Denizkıızm, benim favori günüm (eskiden beri) Çarşambadır. Haftayı ortalamışsın, Cumaya az kalmış. Çok severim çarşambayı.