Cuma, Eylül 15, 2006

İyi ki Doğdun Canım Kardeşim

Bugün de canım kardeşimin doğumgünü. Onu nasıl deliler gibi istemiş, sonra nasıl deliler gibi kıskanmış ve sonra da nasıl anası gibi sahiplenmiştim. Genelde çocuklar kardeşlerinin hemcinsi olmasını ister ama ben hep bir erkek kardeş istedim. Beni gelecek yeni kardeşe hazırlamak için Fuar'a gittiğimizde (doğmasına 1 ay falan kalmıştı) bana bir ambulans almışlardı. Sonra da "kardeşin bununla gelecek" demişlerdi. Kardeşimin adını ben koydum. Daha kardeşin olacak dediklerinde hiç tereddütsüz " x geliyor" dedim ve adı öyle kaldı. Hep o ambulansı halının kenarlarında sürer ve kardeşim geliyor, x geliyor diye oynardım. Hatta babaannem" ya kardeşin kız olursa " dediğinde çok bozulmuş, bu ihtimali düşünmemiştim bile. Galiba allah küçük çocukların kalbine göre veriyor.

Annem beni de , kardeşimi de evde dünyaya getirdi. Bunda o zamanki hastanelerde meydana gelen bebek karışması olaylarından duydukları korkunun payı var. O gün annem sancılanınca babam, hastaneyi arıyor. Hastaneden bir ebe ambulansla geliyor. (Bak, bana malum olmuş ambulans olayı) . Ebenin elinde bir çanta( Bunu niye yazdığımı alttaki satırlarda göreceksiniz) Tabi ev kalabalık, anneannem, annemin 2 teyzesi, ciciannem(annemin çocukluk arkadaşı) Beni kapı karşımızdaki bakkala gönderiyorlar. Sağolsun rahmetli Tevfik beyamca beni kapıda oyalıyor. Sonra "gel , kardeşini gör " diyorlar. Eve gidiyorum ama bu gelen küçücük bir bebek. Eee, benimle nasıl oynayacak bu şimdi? Sonra bütün gün uyuyor, meme emiyor, gene uyuyor.Ben çok bozulmuşum. Bir de bakkala gidip "Ebe gelirken bebeği çantada çok sıkıştırmış, saçları ter içindeydi" diye anlatıyormuşum. Ben çok safmışım çocukken ya. İzlediğimiz Türk filmlerinde öpüşme sahnesi bile olmazsa bebeklerin de çantada getirildiğini düşünürüz tabi. Şimdikiler işin detayına giriyorlar.

Kardeşim çok uslu bir bebekti. Yatması, kalkması, meme emmesi herşeyi dakikti. Ama annem hep söyler, o kendi yaptı bunu, annem özel bir uğraş göstermedi bunun için. Sonraki yıllarda ise kardeşim oğlum gibi oldu. İlkokula başladığı yıl ben Orta2'deydim ve o yıllar ortaokullar ilkokullardan geç açılıyordu. 2 hafta annesi gibi ben gittim, sırada yanına ben oturdum. Okula ben alıştırdım. Sonraki yıllarda da tüm ödevlerini ben yaptım. Sadece ders çalıştıramazdım. O da benim sabırsızlığımdan ve öğretme yeteneğimin olmamasından kaynaklanıyor. Her ders çalıştırma teşebbüsüm defterlerin havada uçuşması ve benim " bi daha sana ders çalıştırmıycam" , onun " bi daha senden ders çalıştırmanı istemiycem" çığlıkları ile son bulurdu. Ama hiçbir zaman öyle ciddi bir kavgamız olmamıştır.

Ben 16 yaşlarında , o da 10 yaşlarında beraber bir yerlere giderken yolda birileri bana laf atardı. O da pazar sabahı tam tüm aile kahvaltı sofrasında başlardı" söyliyeyim mi, söyliyeyim mi?" demeye. Babam meraklanır" söyle bakalım" derdi. O da " baba, işte şu gün şurda bi oğlan ablama şöyle şöyle dedi" diye beni müzevirlerdi. Ben tabi yerin dibinde, kıpkırmızı. Utanırdım babamdan. Babam da olayı geçiştirirdi. Ben gene de bi şey yapamazdım kardeşime.

Büyüdü, ben çalışmaya başladım , o daha lise sondaydı. Tabi bu kez manevi desteğin yanısıra maddi destek te olmaya başladım. Görüp beğendiğim şeyleri alır, getirir ona sürpriz yapardım. Bir de onun " erkekler kırmızı giymez, şunu takmaz" gibi alışkanlıklarını kırmak için özellikle bazı şeyleri onun sevmediği şeylerden alırdım. 1-2 hafta inat etse bile daha sonra inadı kırılırdı. Hiç unutmuyorum, ona kırmızı, yakası beyaz adidas bir tişört almıştım. Haftalarca kırmızı giymem diye yüzüne bile bakmadı. Annemle ona tuzak kurduk.Annem hiçbir tişörtünü yıkamadı. O gün dışarı çıkacak evde tek temiz tişört yok. Annem sanki çok sıradan bir şey söyler gibi " Oğlum, o ablanın aldığını giyiver bugünlük " dedi. İstemeye istemeye giydi ama sonra bir alıştı, pir alıştı. Sırtından çıkarmadı. Eee, kadının fendi olayı.

Kardeşim 2003'den beri iş ve evlilik nedeni ile İstanbul'da. Gurbet çok zor. Annecim 20 yıl kardeşine hasret kalmıştı. Sanırım biz de aynı olucaz. Umarım bir gün yolları yine İzmir'e düşer. Burada olurlar. Annemle teyzem gibi biz de yaşlılığımızda birlikte oluruz. Kardeş bambaşka. İnsanın ömrünün tanığı oluyor. Aynı yerler, aynı insanlar, aynı mekanlar.

Ooooo, yaz yaz bitmez. Canım kardeşim seni çok seviyorum. Eşinle, çocuğunla, bizlerle ve tüm sevdiklerinle geçireceğin uzun, sağlıklı, başarılı, mutlu ve huzurlu nice yıllar diliyorum.Herşey gönlünce olsun.

Ä°yi ki doÄŸdun, iyi ki benim kardeÅŸimsin.

9 yorum:

Annelog Atölye dedi ki...

Uzakta olsa bile o bağ hiç kopmuyor sanırım. Ben bilmiyorum kardeşi olmanın ne demek olduğunu. Dediğin gibi insanın hayatının tanığı. Kardeşine nice sağlıklı yıllar dilerim:)

cenebaz dedi ki...

Sağolasın annelog. Senin kardeşin yok ama kızını kardeşsiz bırakmamışsın , ne güzel. Bizse cesaret edemedik. Benim oğlum tek kaldı. Şimdilik halinden memnun ama ilerde ne olur,bilemem

pınar dedi ki...

tek çocuk olarak kardeş duygularını hiç anlamıyorum. güzel bir duygudur eminim.
iyi ki doÄŸmuÅŸ kardeÅŸin:))

cenebaz dedi ki...

Sağol Pınar,gerçekten iyi ki doğmuş.

cenebaz dedi ki...

Sağol,Duygu. Eminim benim de kardeşim kız olsa yine aynı şekilde severdim.

me dedi ki...

Kardeşine mutlu,huzurlu,uzun ömürler Cenebaz.Kardeş gerçekten de çok başka ,inasnın en iyi arkadaşı,sırdaşı,rakibi,her şeyi işte.Umarım çok uzun sürmez ayrılığınız.

cenebaz dedi ki...

Sağol,Pru. Ama görünen o ki kardeşim ebediyen İstanbullu oldu.

Gün dedi ki...

Ah ah, o dert bende de var, kardeşim, sırdaşım, en yakın dostum benden uzakta :(

cenebaz dedi ki...

Güncüm, bi gün inşallah hepimiz kardeşlerimize kavuşalım.