Cuma, Eylül 01, 2006

Canım sıkılıyor canım

Çoook uzun zamandır yazmadım, yazamadım. Hem zamansızlıktan hem de isteksizlikten. Önce nişandan başlıyayım.

Cumartesi sabah erkenden kalktım, kahvaltıdan sonra Göztepe'ye (bir Karşıyakalı olarak kuaförüm Göztepe'de , n'olur kızmayın bana Karşıyakalılar) gittim. Röfle, kesim, fön derken 4 saat geçmiş. Tekrar Karşıyaka'ya geldim, fotoğraf makinasına film falan gibi ıvır zıvır bi şeyler aldım, doğruu eve. Zaten giyindim, eşim giyindi derken saat 7.30 olmuştu. Annemlere gittik. Teyzem, kuzenler(biri müstakbel damat oluyor) ,annem,babam, ciciannem( annemlerin gençlikten beri arkadaşı,hepimizde emeği vardır.O yüzden hepimiz ona cicianne deriz) ve eşi hepbirlikte kız evine gittik. Ha, bu arada yolda durduk çiçek yaptırdık falan saat 21.15'de ancak vardık kız evine. Kızcağız vaz mı geçti diye düşünmüştür herhalde. Biz 9 kişiydik, onlar 23 kişiydi. Eniştem yıllar önce öldüğü için babam istedi kızı babasından. Yüzükler takıldı, yenildi, içildi. Yalnız yenildi kısmını abartmışlar. Hani derler ya, kuş sütü eksikti sofrada. Gece 1'e yakın eve döndük.

Pazar günü Foça'ya kayınvalidelere gittik. Orada da öğle yemeği yiyip akşamüzeri geri döndük.

Çarşamba 30 Ağustos tatil olduğundan (yani evin tek çalışanı eşime) Salı sabahtan canım arkadaşım F, kızı C, oğlum ve ben Çeşme'ye gittik. F'nin oğlu L bu yıl OKS sınavına girecek ve dersanesi başladı. Dersane 7'de bittiğinden L, F'nin eşi Ç, ve benim eşim akşamüzeri yola çıktılar ama yol çok kalabalıkmış. Karşıyakadan 7'de çıktılar, Çeşmeye vardıklarından saat 9.30'du. F ile kardeş gibiyiz. Çok iyi anlaşıyoruz. Dertleştik, yüzdük, güneşlendik, dolaştık. Bana terapi gibi geldi. Gayet mutlu olarak çarşamba akşamı eve döndük.

Perşembe için önceden konuşmuştuk halam gittim. 1 aydır gidememiştim. Muhabbet ettik, azıcıcık diğer halaların dedikodusunu yaptık (biz aramızda kuyruğundan çekmek deriz) çaylar,muhabbet derken cep telefonum çaldı. Baktım annem arıyor ama telefonu açtım başka bir ses. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Hemen anladım kötü bir şeyler olduğunu. Kendini tanıttığı halde arayanın kim olduğunu anlayamadım bir süre. Meğer annemlerin alt kattaki eczacıymış. Annem kusmuş, tansiyonu 24 olmuş. babam da evde yokmuş(teyzem yanında idi ama o da çok yaşlı) hemen gelirmisin diye çağırıyordu. Taksiye atlayıp gitmem 15 dakika sürmedi Gözünü sevdiğimin İzmir'i. Heryere hemen ulaşabiliyorsun, mesafeler yakın. Yolda annemin doktorunu aradım ama ne muayenehane, ne ev , ne yazlık ne de cebi yanıt vermedi. Eniştemiz doktor, gerçi branşı alakasız ama yine de bilir. Onu aradım. O bana yapmamız gerekenleri söyledi, ben de telefon edip eczacı hanımdan bazı ilaçlarını içirmesini istedim. Gittiğimde annem bitap bir şekilde yatıyordu. Onu orda öyle görünce ağlamamak için kendimi güç tuttum. Çünkü eğer ben de çözülürsem annemin morali daha da kötü olacaktı. Anneciğim hiç kimseyi üzmek istemez. En kötü zamanında bile iyiyim deyip bize moral vermeye çalışır. Bana durmadan, seni de rahatsız ettim, buralara getirdim, ben iyiyim,merak etmeyin deyip o bize destek olmaya çalışıyordu ama beti benzi gitmiş, dudaklarına kadar mordu. Bu tansiyon yükselmesinin nedenini biliyorum. Teyzemin bazı maddi sıkıntıları var. Ama bayağı büyük sıkıntılar.Şu an itibarı ile bizim çözebileceğimizin çok çok üstünde bir boyutta. Detaylara girmek istemiyorum ama nedeni de tamamen 2 oğlu ve onların bu konuda en küçük bir çözüm arayışları yok. Teyzem de sorunu çözmek için sürekli doğru /yanlış alternatifler üretiyor. Bunların tümünü anneme yine (yine diyorum,yaklaşık 1-2 aydır hep böyleler) anlatmış, annem ablası üzülüyor diye daha da üzülmüş ve bu neden olmuş. Zaten teyzem de hep benim yüzümden kardeşçiğim böyle oldu deyip durdu. Neyse 2 saat içinde tansiyonu 16'ya indi ama yine de yüksek. Bugün bir doktoru ile konuşucam,gerekirse götürücez. Benim kızdığım, annem orda yatarken teyzemin gene dönüp dolaşıp aynı sorunları anlatmaya başlaması. Ben de teyzecim, istersen bunları daha sonra konuşalım, stresli şeylerden uzak duralım dedim de sustu. Tamam, belki haklı. 78 yaşında insan bu tür sıkıntılar çekemiyor ama sorumlusu gene kendi çocukları, başka kimse değil. Oğulları ile konuşup çözüm bulacaklarına, onlara laf etmekten korkup herşeyini anneme anlatıyor. Annem de 70 yaşında, kalbi var, tansiyonu var, varoğlu var. Kardeşini seven insan biraz onu da düşünür. Neyse , çok uzattım ama dünden beri çok sinirlerim bozuk. İnşallah bugün daha iyidir,bir ara uğrayıp bakacağım.

Velhasıl, canım sıkılıyor canım

5 yorum:

pınar dedi ki...

annene çok geçmiş olsun. benim annem de hep kardeşlerinin sorunları yüzünden üzülür durur. bazen iyi ki kardeşim yok diyorum ben de.

Adsız dedi ki...

çok geçmiş olsun. bu yaşlılar aynı çocuk gibi oluyorlar. insanın ömrü aynı çan eğrisi gibi, en sonunda yine en başa dönüyor insan.

cenebaz dedi ki...

Her ikinize de teşekkür ederim. Dün daha iyiydi,yanındaydım annemin. Birazdan yine gidicem. İnşallah iyileşicek.

Gün dedi ki...

Geçmiş olsun anneciğine, mutlaka dr'a danışın ama çok yükselmiş tansiyonu. Bazen kardeşte olsa düşüncesiz olabiliyor maalesef :(

cenebaz dedi ki...

Güncüm,sağol. Çarşamba kısmetse doktordayız.