Pazartesi, Şubat 23, 2009

Tembel ve Mutlu



Figencim beni ödüllendirmiş, çok teşekkür ederim. Ödülün doğası gereği benim de birilerine ödül vermem lazım ama baktım da ödülsüz kimse kalmamış gibi. Ben de okuduğum ve beni okuyan tüm blogları ödüllendiriyorum.

Bu aralar bloga yazma konusunda çok tembelim. Bugün bile kendimi zorlayarak yazıyorum. Figenin ödülü bahane oldu da kendimi yazmak zorunda hissettim. Neler yapıyorsun derseniz, geziyorum, geziyorum, geziyorum diyeceğim. En çok yaptığım şey bu, ama gene çamaşırlar yıkanıyor, ütüler, yemekler yapılıyor, işte günlük hayat devam ediyor ama sakın sıkıldığımı sanmayın. Benim ruhumun militarist bir yanı var. Düzeni, rutini çok seviyorum. Her sabah aynı saatte kalkıp, aynı haber kanalını izlemek, aynı saatte kahvaltı etmek, ortalığı toplamak, yemeği yapıp öğleden sonra da sokağa fırlamayı seviyorum. Pazartesileri anne günü(bugün olduğu gibi). Diğer günlerse mutlaka bir toplantı oluyor, bazen akraba ziyareti, bazı günler de banka işleri oluyor. Derler ya, yuvarlanıp gidiyorum.

Oğlum aşık:)) Nur kızımızı (henüz tanışmasak da) seviyoruz ailecek. Oğlumuz onu seviyor, o oğlumuzu seviyor, birbirlerini üzmeden güzel bir ilişki yaşıyorlar, daha ne isterim.

Annem şükür düzeldi,benimse grip tam geçmedi, 15 gün oldu, zaten antibiyotiğe başladım. Gerçi bunda dinlenmemenin de etkisi var, gezmekten iyileşmeye vakit yok:))Ama yatacak kadar da kötü değilim zaten.

Kısaca her şey çok şükür iyi gidiyor mutlu olmamak için neden yok, bi de havalar ısınsa süper olacak:))

Herkese iyi, mutlu, güzel bir hafta diliyorum...

Salı, Şubat 10, 2009

Hastayım



Tam bu kışı hasta olmadan atlattım diye sevinirken, ne kadar aceleci davrandığımı anladım. Çok şükür ateşim yok ama sanki dayak yemişim gibi tüm vücudum ağrıyor ve en önemlisi boğazıma bir kedi oturmuş, sürekli tırmalıyor sanki. (Ne benzetmeler ha) Dün annemdeydim. Öğleden sonra birden başladı. Hemen t.heraflu aldım, s.trepsils emmeye başladım ama pek yetmeyecek gibi. Sabahtan beri içtiğim çay ve benzerlerinin haddi hesabı yok, üstelik hepsinin içine yaklaşık 1/4 de limon sıkıyorum. Dü gece t.heraflunun etkisi ile 8.30 gibi uyuyup, 12 gibi uyandım. Sonra da gece 2 falandı uyuyabildim. Perşembe günü de arkadaş toplantımız var, o güne kadar iyi olmak istiyorum(gezentiye bak, gezmek için iyi olmak istiyor)

Gelelim sömestr tatiline. Pazartesi günü geldi kardeşim ve yeğenim. Salı gününden itibaren de yeğenim bende kaldı, taaa gidene kadar. Geceleri ben, oğlum, yeğenim hep bir arada yattık. Yeğenim daha 6 yaşını yeni bitirdi. Her gün bir aktivite vardı. Bir gün alışveriş merkezindeki oyuncaklara gittik. Bir gün doğal yaşam parkına, hayvanları görmeye. Bir gün sinemaya-Despero filmine- Diğer günlerde de bilumum çocuk parkları ziyaret edildi. Benim için çok zevkliydi, unutmuşuz küçük çocuğu. İyi geldi. Bir tek 31 Ocak'taki İzmirli bloggerlar toplantısına çok istediğim halde katılamadım, ona yanıyorum. Ama o gün tüm akrabaların bana gelebileceği tek gündü. Bendeydiler, olmadı, gidemedim, inşallah diğerine:))

O güzel günlerin tek üzücü yanı son pazartesi gecesi annemin rahatsızlanmasıydı. O gece tansiyonu 18-10 olmuş, kusmuş, başı fırıldak gibi dönüyormuş. Sonunda doktora götürdük. Doktor tabii ki tuz rejimi(elinden tuzluk düşmüyor) verdi, bir de tansiyon ilacını değiştirdi. Şimdi şükür iyi. Ama o birkaç gün kabus gibiydi. Kardeşim giderken aklı burada kaldı. Neyse ki şimdi iyi. Kardeşimin de 4 ay sonunda yapılan tomografileri iyi çıktı, çok şükür hiç bir şey yok. İnşallah hep de böyle gidecek.

Biraz da siyaset. Bu hökümetin başı bizi salak mı sanıyor? D.avos'ta kendi organize ettiği ve diğerlerini de alet ettiği şovla birkaç puan arttırdı seçimdeki payını. Şimdi de I.M.F.'ye mi kafa tutuyor? Yular onların elinde, kime kafa tutuyorsun. Seçimlerden önce anlaşma olmazmış da, ülkenin menfaatlerini koruyacakmış da. Açılımı şu; Zaten biz anlaştık, seçimlere kadar karşılıklı oyalanıp bir efelik gösterisi daha yapacağım, sonra kulaklarınızın arkası da dahil, allah ne verdiyse...

Hadi kalın sağlıcakla,

Not:Resim "getty images" den.