Pazartesi, Mayıs 17, 2010

Mercimek Köfte


Cumartesi eşimin doğum günüydü. O gün kahvaltı sonrası birlikte dışarı çıktık. Annemle babam "siz istediğinizi alın, biz parasını verelim" dediler. Annem ayaklarından dolayı dışarı çıkamıyor, e babam da erkek pek anlamaz hediye işlerinden. Hem daha iyi oldu, ihtiyacı olan birşeyler aldık. Önce bizim oralardaki dükkanları dolaştık, kendine lacivert, çizgili bir tişört beğendi. Gerçekten de ihtiyacı var. Yazın belki sık yıkandığından ertesi yaza tişörtler pek yeni olmuyor. Babamların hediyesi olarak onu aldık. Daha sonra K.arşıyaka'ya yürüdük. Orada da başka bir tişört beğendi, onu da ben aldım hediye olarak. Benim aldığım ise beyaz, polo yaka, yakasının kenarında mavi ve lacivert ince 2 çizgi var. Her ikisini de çok severek aldı, güle güle kullansın. Oradan d.igitürkü yatırmak için A.laybeye yürüdük. Fatura işi bitince aklımıza geldi, o civarda oturan iyi görüştüğümüz bir arkadaşımız var. Telefon ettik, dolmuştaymış, 15 dakikaya evdeyim dedi. Biz de ona sahildeki kafelerden birine gelmesini söyledik. 15 dakika sonra arkadaşımız da geldi. Saat 4.30 olmuştu ve 11'de yediğimiz kahvaltıdan beri açtık. Hemen birşeyler söyledik, yedik, içtik, muhabbet ettik. 6 gibi ayrıldık. Yine yürüyerek eve geldik. O kadar yürüme sonrası hemen bir duş aldık. Zaten saat 8'i buldu. Oğlum gidip gelin kızımızı aldı, eve getirdi. Hediyelerini verdiler (tripod almışlar) Eşim nasıl mutlu oldu anlatamam, çok istediği bir şeydi. Sonra da hep birlikte çıkıp dışarıda yemek yedik. Saat 11 gibi gençler bizden ayrıldı, biz evimize döndük, onlar geceye aktılar:)) Oğlum geldiğinde saat 2 civarıydı. Ben tabi o saate kadar uyumamıştım. Ne zaman o kapıdan girdi, ben hemen yattım ve hemen de uyumuşum.

Dün bütün gün evdeydik. Bir gün öncesinin uzuun yürüyüşünden dolayı benim adım atacak halim yoktu valla. Uzun bir kahvaltı keyfi yaptık, gazeteleri okuduk, öğleden sonra k.valide ile teyze geldi. Evde hazır mini pizzalar vardı, onları ısıttım, lor kurabiyem de vardı, çayla birlikte yedik. Akşamsa malum şampiyonluk maçları vardı. Biz eşimle Be.şiktaşlıyız ama oğlumuz Fe.nerli. Her ne kadar Fe.neri sevmesem de evlat sevgisi ağır basıyor. Bir yanım Fe.ner kupayı alsın derken diğeri de yok yok Bur.sa kazansın dedi. Sonunda Bur.sa şampiyon oldu, oğluşum biraz üzüldü. Ama allahtan fanatik olmadığından tv'yi Sur.vivor'a çevirdik, unuttuk gitti hemen. Gerçi sabah onu gazetelerden okuduğum Fe.ner geyikleri ile kızdırdım ama o kadar olsun artık:))

Birazdan çıkıp anneme gideceğim. Tv'de reklamlarını gördüm, K.norr mercimek köftesi harcı çıkarmış, ondan alıp, gidince orada yapmak istiyorum. Akılları fikirleri yemekte olduğundan (e kimin anası-babası onlar) sevineceklerine eminim.)),

Herkese iyi haftalar.

Cuma, Mayıs 14, 2010

Ordan Burdan


Güzel bir günün ardından yazıyorum. Son emekliler toplantımızı bugün yaptık. Kısmetse artık bir sonraki toplantı Ekim gibi olur. Şimdi kimimiz yazlık ve tadilat telaşında, kimilerinin çocuklarının ÖSS'leri var. Birbirine yakın oturanlar ara ara görüşse de böyle toplu haldeki gibi olamaz. Bugün toplantımıza eski bir arkadaşımız da katıldı. Onunla da hasret giderdik. Gittiğimiz arkadaşsa ellerine sağlık, çok güzel şeyler yapmış. Her zamanki gibi yedik, içtik, muhabbet ettik, güldük, hep bir ağızdan konuştuk, moral depoladık geldik.

Geçen cuma oğlum ve kız arkadaşı[ki bundan sonra metinde kızımız olarak anılacaktır:))] anneler günümü erkenden kutladılar. Haklı olarak kızcağız o gün programımız vardır diye Cuma akşamından kutlama yapmak istemiş. Koca bir demet çiçek ve H.alide E.dip romanı almışlar bana. Kızımız şimdiden benim zevklerimi çözdü, darısı 19 yıllık oğlumun başına:)) Pazar günü ise sabah kahvaltıya k.valideye gittik, öğleden sonra ise anneme. Hepsi bizi zaten 4 gözle bekliyorlar. Hazırlanmışlar, güzel güzel yemekler yapmışlar. Hediyelerimizi verdik, birlikte yemek yedik, öpüştük, koklaştık ve bir anneler gününü daha idrak ettik:)) İnşallah daha nice anneler günlerinde birlikte oluruz.

Pazartesi günü teyzemi yine hastaneye getirdiler, çok ağrısı varmış. Ancak çok ilginçtir ki bir türlü net bir teşhis koyamıyorlar. Pazartesi günü teyzemle ilgilenmek için K.arşıya D.evlet Has. tanesindeydim. Sonunda gene bir şeyin yok deyip gönderdiler. Gerçi teyzemin safra kesesinde taş var. Yaşı ve hastalıkları itibariyle ameliyat yapılamıyor. O da pek perhizine dikkat etmiyor. Sanırım ağrılar oradan kaynaklanıyor. Umarım bu kez verilen ilaçlar işe yarar.

Çe.şmeyi epeydir boşladık. K.validenin F.oça'daki eve tadilat işlerine girişilince ağırlığı oraya verdik. Evin tüm doğramaları ve kapıları değişiyor, pen yapılıyor, iç kapılar değişiyor, sonra da boya işleri olacak, kornişler takılacak ve tabii ki temizlik. Sanırım önümüzdeki hafta sonuna anca yetişir. K.valideyi evine yerleştirdikten sonra biz Çe.şmeye daha rahat gideriz. Çünkü şu an o işlerle eşim ilgilenmek zorunda.

Bu hafta sonu eşimin doğum günü. En zor kısım ne alacağıma karar vermek. 21 yıldır doğumgünü, yılbaşı, evlilik yıl dönümü derken artık aklıma orijinal bir şey gelmiyor. Önerilere açığım.

Herkese şimdiden iyi hafta sonları:))

Not: Resim bizim bugünkü toplantıyı temsilen, getty images'den. Ayrıca biz 10 kişiydik bugün:))

Perşembe, Mayıs 06, 2010

Salı, Mayıs 04, 2010

Kitap Fuarının ilk haftası aldığım Öfkeli Yıllar kitabını, yazarının "yine 600 küsur sayfa, okurken allah kolaylıklar versin" notuna rağmen bitirdim:) O kadar güzel ve akıcı yazılmış ki, 600 sayfa nasıl bitti anlamadım. 1950-53 arası Türkiye'yi daha çok siyasal açıdan biraz da yazarın kendi özel yaşamı açısından anlatıyor. Siyasal açıdan gördüğüm o günlerden bu günlere bir arpa boyu yol gitmediğimiz. Bugünlerde ülkemizde neler döndüğünü görmek istiyorsanız o günlere bakın, aynısı. Aynı yargıyı kontrol altına alma isteği, aynı basına sansür ve baskı uygulamaları, aynı yolsuzluklar, çekişmeler, kendinden olmayana tahammül edememe, en önemlisi din tacirlerine verilen ödünler. Demokrat parti ne yapmışsa bugün AKP de aynı yolu izliyor . O zaman onları 27 Mayisla durdurdular, bugün ne olur bilmiyorum, öyle bir seçenek de yok artık. Yani halk asla uyanmıyor, hatta olanlara alkış tutuyor. O günlerden bugünlere bakınca gidişatımızın çok kötü olduğu bir kez daha görülüyor. Sabah sabah iç karartıcı şeyler yazdım ama ülkemiz gerçekleri bunlar. Bugünleri doğru görmek ve doğru değerlendirmek için MUTLAKA okuyun bu kitabı, 612 sayfa oluşu gözünüzü korkutmasın, su gibi akıp gidiyor.

Bana gelince; iş güç koşuşturma, gezme. Geçen hafta pazartesi anne, salı hala ziyareti. Çarşamba kızlarla buluşma ki siz artık onların ikisini blog dünyasından tanıyorsunuz. Ama henüz taze blogger onlar, izleyin çok güzel tarifler var bloglarında. Perşembe günü de yine çook eski bir arkadaşımla(yine bankadan) Hedomla buluştum. Biraz gecikmiş bir doğum günü yaptık ona. Cuma günü ise oğlum okuldan döner dönmez , gelin kızı da(!) alıp doğru Ç.eşme'ye gittik. Pazar akşamı döndük. Fakat 2,5 gün elim sudan çıkmadı. Evi temizlettim ama diğer işler bana bakıyor. Evdeki her şeyi yıka, as, kurut, tüm tabak çanağı boşalt, yıka, tekrar yerine yerleştir, eve geldim dinlendim:))

Pazartesi klasik, anne ziyareti, dün temizlik vardı. Bu arada yine yaz geldi ailede sağlık sorunları baş gösterdi. Dün babamı doktora götürdüm, kasığında yumurta kadar bir şişlik varmış, her zamanki gibi 1 ay olmuş, bize yeni söyledi. Ne umuyor ki acaba, o koca yumrunun kendi kendine yok olacağını mı? Neyse, fıtıkmış [hani şu Cem Yılmaz'ın kaynında da olan:))] Ameliyat gerekiyor. Gerçi lokal anestezi ya da epiduralle yapılan 20 dakikalık kısa bir ameliyatmış ama sonuçta ameliyat. Haklı olarak babam gene heyecan yaptı, hazır olunca konuşup ameliyat olucak. İnşallah her şey kolay olur.

Bugün de sabahtan aç karnına gidip kan vericek(tabi ben de gidiyorum yanında) , sonra da doktorla konuşup şu rejimle bir türlü düşüremediği şekeri için ilaç almaya başlayacak artık. 1 yıldır şekeri var babamın. İnat etti, en başından ilaç almadı, ben bunu rejimle düşürürüm dedi ama başarılı olamadı. Ben de artık ilaca başla, kendine daha fazla zarar verme diyorum. Sonunda kabul etti.

Bugün öğle tatilinde bir arkadaşımızı ziyaret edicez( bir arkadaşımla buluşup gidicez) sonra da biz oradan Al.sancağa geçmeyi planlıyoruz. Biraz günlük tişrt almak lazım.

Günler böyle akıp gidiyor. Bugün aslında Bospa(Bostanlı Pazarı) var ama benim zamanım yok, haftaya belki gider, bir bakınırım neler var diye.

Gene çenem düşmüş, çok uzun yazmışım. Hadi, Çenebaz kaçar:)