Cumartesi, Mart 27, 2010

İyi ki Doğdun Oğlum


Bugün Karakuzumun doğum günü. İyi ki doğdun güzel oğlum, iyi ki oğlumsun, iyi ki bizimlesin. Sana mutlu, sağlıklı, başarılı nice yıllar. Kötülükler, kötüler senden uzak olsun. Hep iyilerle, iyi şeylerle karşılaş. Şansın bol olsun.

Bir de bizi üzmeden ders çalışsan:))

Perşembe, Mart 25, 2010

Bugünün Şarkısı


Canım çok sıkkın, sanki göğsümün üzerinde bir fil var. Kendimi avutmak için internetten müzik videoları izlerken birden çooookkkk eskilerden bir dostla karşılaştım. Dinlerken ne düşüneceğiniz size kalmış ama dinleyin, pişman olmayacaksınız. Bu arada şarkı 78 yılından.

Not: Youtube herkeste olmayabilir diye bu sitede olan videoyu koydum.

Salı, Mart 16, 2010

Erikler:))


















Emre Aydın'ın şarkılarını çok severim. Epeydir sesi soluğu çıkmıyordu. Bu linkten yeni şarkısını dinleyebilirsiniz. Birazdan temizlik için kadın gelecek. Eşim F.oça'ya gidecekti, ağaçların ilaçlanması lazım ama yarın yağmur varmış, programı iptal oldu. Bugün ilaç attırırsa yarın yağmurda bütün ilaçlar akıp gidecek, boşuna emek olacak. Belki perşembe günü gider.

Geçen hafta hem koşuşturmacalı, hem de keyifliydi, hastalığa rağmen. Geçen hafta salı günü arkadaşımla buluşup Al.sancak'ta C.afe B.onjoura gittik. Ben o gün banyo yapıp sokağa çıktım. İnadına da o gün hava nasıl rüzgarlıydı ve serindi anlatamam. Tabi ben şifayı kapmışım. Akşam eve bir geldim, tir tir titriyorum. Perşembeye de başka bir toplantı var, iyi olmam lazım. Hemen ilaçlar, sıcak içecekler, tavuk suyu çorbalar. Çarşamba tüm günü evde yatarak, dinlenerek geçirdim. Tabi, bu arada sinemaya gidip " Eyvah eyvah" ı izlemek yalan oldu. Perşembe günü iyiydim:)) Tabi hemen arkadaş toplantısına. Gerçi ne olur olmaz, onlara da bulaştırmayayım diye kimseyi öpmedim. Hep birlikte yine güzel bir gün oldu. Arkadaşım çok uğraşmış, neler neler yapmış. Cuma günü de F.oçaya gittik, eşim, ben, k.valide ve teyze. O gün de hava çok güzeldi, her yer yemyeşil, erikler çiçek açmış, gelin gibi olmuşlardı. Resimlerden de görüyorsunuz zaten ama cep tel. ile bu kadar çıkıyor.

Umarım bu hafta sinemaya gidebilirim. Hala ziyaretim var. Doktora gidip rapor yeniletme işim var, emeklilik zor zenaaat canım:))

Son dakika notu: Eşim yine karar değiştirdi ve F.oça'ya gitti.

Salı, Mart 09, 2010

Yüzük


Farkındayım yine ihmal ettim burayı diycem şimdi; sanki milyonlarca hayranım varmış gibi havaya girmiş olucam:)) Millet her gün bloğa bakıyor ve "aman Çenebaz yine yazmamış" diye gam ve kasavet içine giriyor. Tüm yurtta ve dış temsilciliklerde yas ilan edilecek neredeyse:)) Tekel işçileri bu kez benim için ayaklanacaklar.

Neyse, bu girizgahtan sonra gelelim benim hayatıma; Teyzem annemde kalıyor, kalp işini çözümlemeye çalışırken bir de grip girdi olayın içine, ilaveten de ağır bir öksürük. Tabi öksürük biraz da kalbe bağlıymış, doktor öyle söyledi. Şimdi şimdi biraz toparladı ama hala tam iyi değil. Annem zaten yarım, kulak duymuyor, bir göz iyi görmüyor, ayaklar iyi değil, babam geçen yılki kırılma olayından beri tam düzelemedi, ayağı aksıyor. Bir de teyzem geldi, ben elimden geldiğince gidip onlara yardımcı olmaya çalışıyorum ama 7/24 orada olamayacağımdan ben yokken nasıl idare ediyorlar bilmiyor. Hayır, birini düzeltirken diğerini hasta etmeyelim de. Tam körlerle sağırlar, birbirini ağırlar durumundalar.

Beni çok sarsan bir başka olaysa;hayatımın en büyük kazığını dost arkadaş diye evimi açtığım insanlardan yedim. Geçen ay bende yemekli toplantı vardı yazmıştım. O gün benim alyansım ve 7 taşlı yüzüğüm kayboldu. Diyeceksiniz ki niye parmağında değil. Ben gece yatarken çıkarır aynanın önündeki tablanın içine koyarım. Sabah kalkınca takarım ama o gün çok işim olduğundan takmayı unutmuşum. İşte bu misafirler cumartesi günü geldi, gitti, yüzükler kayboldu. Cuma gününden beri benim evime onlar dışında hiç kimse girmedi, eşim ve benden başka. Oğlum bile bir arkadaşına kalmaya gitmişti, çocuk cuma sabah evden çıktı taa, pazar günü akşam üzeri geldi eve. Gerçi grup içinde geçmişten gelen bazı şüpheler de vardı ama ben yine de inanmıyordum. Kısacası gitti yüzükler. Maddi ve manevi (evlenirken takılmıştı) kaybıma üzülüyorum ama asıl üzüldüğüm dost bildiğim birinin bana bunu yapması. Hepsine durumu anlattım, üzüntümü bildirdim. Bir sonraki toplantı da konuşup özellikle kuşkulanılan kişinin üzerine gidilecek ama ben o toplantıya katılmak istemiyorum. Gözümle görmeden kimseyi suçlayamam. O kişi de yaptım diye itiraf etmeyeceğine göre boşuna.Orada oluşacak ortam, o kavga gürültü, düşüncesi bile hasta ediyor. Belki çok pasifçe olacak ama ben gruptan ayrılıcam, o toplantıya bile gitmeyeceğim. Belki 1 kişi için diğerlerini de kaybetmiş olucam ama hangisi bunu yaptı hiç bir zaman emin olamayacağım için ilişkiyi toptan kesmek daha iyi gibi geliyor bana. Hala düşündükçe yüzümü ateş basıyor, üzülüyorum.

Hiç mi güzel bir şey yok hayatında derseniz, aslında güzel şeyler de oluyor. Havanın güzel olduğu günler eşimle yürüyüş yapıyoruz, artık 10.000 adımı buldum, evdekiler hariç. Dün anneme gittim, kuzenleri de geldi, güzel muhabbetli bir gün geçirdik. Bugün arkadaşımla buluşup Al.sancak taraflarında dolanacağız. Perşembe günü emekli bankacılar toplantımız var. Dün akşam için yaptığım yemek, k.validem bizi yemeğe çağırdığından bugüne kaldı, bugün ne pişirsem derdim yok.Geçen pazar F.oçaydık, her yer, yollar yemyeşil, badem ağaçları çiçek çiçekti. Tüm bunlar bile benim mutlu olmama yetiyor. Allah hastalık ve ölüm kederi vermesin, nasılsa her şeye çare bulunuyor.

Not: Resmi internette bir pırlanta satış sitesinden buldum. Çalınan yüzüğümün hemen hemen aynısı. Diğeri zaten bildiğiniz alyans.