Pazartesi, Eylül 04, 2006

Annem,şükür daha iyi. Tansiyonu düştü ama o günlerde vücudu çok sarsıldığı için yorgun. Sürekli yatıyor, dinlenmek istiyor. Doktoru ile her zaman telefon temasındayız. Çarşamba gelince de ilk iş annemi ona göstereceğiz. Babam da çok üzgün. Onların ki çok eski, uzun ve meşakkatli bir aşk olduğu için ne kadar didişseler de, küsüşseler de birbirlerini seviyorlar. Kısmetse Ekim'de 48. evlilik yıllarını kutlayacaklar ama öncesini bakarsan birbirlerini 55 yıldır tanıyorlar. Onların hikayesini de ayrı bir postta yazarım.

Evlenip Ankara'ya yerleşen bu yüzden çok uzun aralıklarla görebildiğimiz bir arkadaşım, dostum 30 Ağustos tatilinden yararlanarak Kuşadasına tatile gelmiş. Cuma günü sırf görüşebilelim diye 2 saatliğine Kuşadasından buralara geldi ve döndü. 2 saat bile olsa onu görmek, birlikte muhabbet etmek çok güzeldi. Daha da güzel olanı sanki dün ayrılmışız gibi kaldığımız yerden muhabbete devam edebilmemizdi. O gün ondan ayrıldıktan sonra tekrar anneme gittim. Aklım oradaydı çünkü. İyiydi, şükür.

Annem rahatsız olduğu için haftasonu hiçbir yere gitmedik. Zaten hava da serindi, rüzgarlıydı. Cumartesi öğleden sonra vapurla Konak'a geçip, uzun süredir dolaşmadığımız Kemeraltı'nda dolaştık. Akşam da Bostanlı'da bir yerlere gidip yemek yedik.

Pazar günü ise eşim Foça'ya gidip annesi ile babasını İzmir'e getirdi. Bazı işleri varmış yapılacak. Haftasonuna tekrar dönecekler Foça'ya. Orayı seviyorlar. Kasım olmadan temelli dönmezler. Ben de biraz evi toparladıktan sonra 1-2 saatliğine anneme gittim. Akşam yemekten sonra eşimle yürüyüşe çıktık. Havalar serinledi, artık yürünebiliyor. 1 hafta önce adım atmak işkenceydi. Gerçi yaz bitiyor diye de hüzünlenmiyor değilim. Sonbaharı hiç sevmem. Ruh karartıcı, kasvetli bir havası vardır. Depresif bir mevsim. Bir an önce kış gelsin bari. Kışı severim çünkü arkasından bahar geliyor. Üstelik ben kış doğumlu biriyim. Yılbaşı da var. Bu yıl yılbaşı ile Kurban Bayramının ilk günü aynı gün, 31 Aralık. Programlarınızı ona göre ayarlayın şimdiden. Erken demeyin, zaman hızla akıyor. Bir bakmışsınız 31 Aralık olmuş bile.

3 yorum:

Annelog Atölye dedi ki...

Umarım çok daha iyiye gider annenin durumu. 48 yıl! Maşallah!:)

pınar dedi ki...

annenle babana maşallah. bekliyorum hikayelerini kısa zamanda:)

cenebaz dedi ki...

Annelog ve Pınarcım, sağolun.
İnşallah daha uzun yıllar beraber olurlar.