Dün gece Ä°zmir'i sel götürdü. Gündüz azar azar çiseledi hatta bir ara (ki o aralar nedense hep benim dıÅaıda olduÄum saatlere denk geldi) arttı yaÄmur. Ancak akÅam saatleri baÅlayan ve gökgürültüsü-ÅimÅek eÅliÄinde yaÄan yaÄmura biz afat desek daha doÄru olur. Kelimenin tam anlamı ile bardaktan pardon kovadan ya da en iyisi biz damacanadan boÅalırcasına diyelim. Bu evimizdeki (ciddi anlamda) ilk yaÄmur olduÄundan ve de ev en üst kat olduÄundan biraz da endiÅeli bir Åekilde tüm gece evin tavalarına baktık ama Åükür akan kokan olmadı. Fakat saat 8'e doÄru telefon geldi. Görümcemin evini laÄım basmıÅ. Evet su falan deÄil laÄım. Evi zemin dubleks. YaÄmur suyu ile dolan kanalizasyon boruları geri tepmiÅ. Zemindeki tuvaletten bütün milletin laÄım suları eve. Salonun yarısı, mutfak her yer affedersiniz bok içinde yüzüyormuÅ. "N'olur,bana acil bir tesisatçı bulun" dedi. Åansına bizimki yaÄmurdan dolayı dükkanı kapatmamıÅ. Adresi verdim, gitmiÅ. Bu arada biz de evden çıkamıyoruz. Bizim sokak tam Venedik olmuÅ. Bir gondol eksik. Arabaların kapısı ile beraberdi su seviyesi. Neyse ,tesisatçı bakmıÅ,"Abla,bu itfaiyenin iÅi. Onları çaÄırıp suyu vidanjörle çektirin" demiÅ. Fakat heyhat! Tüm Ä°zmir'i sular bastıÄından itfaiye gelememiÅ. O saatte her zaman eve gelen kadınını bulmuÅ. O gelmiÅ.Evi temizlemiÅler ama halılar batmıŠtabi.Bugün halıları yıkatmaya gönderdi. Evin fotoÄraflarını çekmiÅler. DiÄer zararları da sigortadan alacak ama o üzüntü ve yorgunluk hepsinden beter. Bazı Åeyler para ile karÅılanmıyor.
Sabah da kiracı telefon etti. Benim 13 yıl oturduÄum ve bir damla su akmayan ev dün gece akmıÅ. Salon,mutfak ve 2 oda su içindeymiÅ. Bir tek banyo ile yatak odasında sorun yokmuÅ. Kiracımız çok iyi bir hanım. Bir üst katımız yarım çatıydı. Geçen yıl alanlar tadilat yapıp çatıyı tam kata çevirmek istediler. Ama Åu an tadilat yarım. Oradan kaynaklanmıÅ. O evin sahibi ile kendi de görüÅmüŠama rica etti siz de arayın diye. Ben pek öyle sert konuÅamam.EÅime havale ettim. O da "Ya bugün o meseleyi halledin ya da tadilatı onayımız olmadan yaptınız,belediyeye Åikayet ederim" diye biraz tehdit etmiÅ. Umarım iÅe yarar da kadıncaÄız bu dertten kurtulur. Ãünkü meteoroloji bu gece için de yaÄmur dedi.
Dün annemdeydim. Teyzeme çıktık. Teyzem iyileÅmiÅ, yemesinden belli. Hadi Åunu yapalım çayın yanına, bunu piÅirelim diyor. Halbuki 1-2 haftadır ekmek-peynirden baÅka bir Åey yiyemiyordu.Ãok Åükür. Yeryüzünde saÄlık, enbüyük varlık (lütfen melodisi ile söyleyin arkadaÅlar)
Pazar günü kayınvalidem ile kayınpederim artık yazlıktan dönüyorlar. O akÅam onları iftara alırım. Alt kattaki eÅimin teyzesini ve onda misafir olan bir yakınımızı da çaÄırırım. Pazar günü biraz koÅuÅmam gerekecek. Saatli olduÄu için biraz stres yapıyorum. Ä°nÅallah alnımın akı ile çıkarım.
Herkese iyi haftasonları, iyi tatiller
Cuma, Eylül 29, 2006
Pazartesi, Eylül 25, 2006
Pazar Kopyası
Bugünkü post konumu Age35'den kopya çekiyorum. Pazartesi sendromu ya da pazardan nefret edenler klübü.
Pazar günü denince ilk aklıma gelen görüntü; 6-7 yaÅlarım. Daha tv yok. Bir pazar günü. YaÄmur Åakır Åakır yaÄıyor. Babam pencereye karÅı divana uzanmıÅ.Radyo açık ve Orhan Ayhan dıgır dıgır dıgır maç anlatıyor. Ä°nanın her sefer bunlar aklıma gelir ve tüylerim diken diken olur. Zaten bir kadın olarak futbolu sevmiyorum. O her pazar aynı spikerden taramalı tüfek hızıyla maç dinlemek bir eziyetti. Hala da o adamcaÄızın sesini hiç sevmem. Bazen tv'de birÅeyler anlatırken rastlıyorum ve ıÅık hızı ile kanalı geçiyorum. O zamanlar da pazarlar çok sıkıcıydı.
Sonra ortaokul yıllarım geliyor. Artık tv var. Ama pazar günleri saat 2 ya da 3'den sonra baÅlıyor. O saate kadar kahvaltı ve gazete ile oyalanıp sonra hiptonize olmuÅ gibi aralıksız tv seyrediyorum. Telemaç, kutu kutu, GüneÅ Tecelli, rahmetli Cenk Koray, Tansu Polatkan, Alman kasabalarında yapılan eÄlenceli yarıÅlar, Bonanza. Ama yine de hep bir iç sıkıntısı ile. Yarın okul var.Pazarlar çok sıkıcı
Sonra lise yılları. Artık tv çok ilgimi çekmiyor. O yaÅlarda hep olur. Ãok sıkı dost 2 kızız. Sürekli bir araya gelip platonik aÅklarımızdan söz ediyoruz. Pazarları da kah o bizde, kah ben onlarda bol muhabbetle geçiyor. Yine de hep aynı iç sıkıntısı. Yarın okul var. Pazarlar çok sıkıcı
Ãniversitede pazartesi sendromu çok fazla deÄil. Ãünkü okul daha çok arkadaÅlarla bulıÅmak için gidilen bir üs. Ãstelik biz iktisatçılar öÄleden sonra gidiyoruz. Sabahtan iÅletmeciler gidiyor okula. Orada buluÅup, gideceÄimiz yerlere oradan daÄılıyoruz. Devam zorunluluÄu olmadıÄı için düzenli birilerinden notları alıp fotokopi çektirmek ve sınavlara girmek yeterli. Pazarlar yine çok sıkıcı. Ah, pazartesi olsa da okula gitsem:))
Sonra iÅe giriÅ. Ä°Å kadını ve bekar.Tekrar hoÅgeldin pazartesi sendromu. Sabah erken kalkılacak. Ä°Å var. Ãstelik liseye giden sevgili kardeÅim, her pazar sorduÄum "Bak, yarına Ä°ngilizce ödevin var mı? Bana akÅam saati ödev çıkarma" uyarılarını her seferinde "yok" diye geçiÅtiriyor.Sonra da tam gece 11 civarı "ablaaa!" diye feryat edip ödevleri yapmam için veriyordu. Yani duble stres. "OÄlum benim uyumam lazım" "Ya, söz ablacım benim, bu son" Tabi sadece o hafta için son. Her pazar aynı senaryo tekrarlanır mı ? Bizim evde, EVET. Ben salak mıyım? EVET. Her pazar bak bu son deyip ertesi pazar gene paÅa paÅa ödevleri yapan kim? BEN. KardeÅimi seviyor muyum? ÃOK. Yarın iÅ var, ondan önce pazar gecesi yapılması gereken Ä°ngilizce ödevi var. Pazarlar çok sıkıcı.
Ä°Å kadını ve evli ve çocuklu. Aman allahım. Pazartesiye yetiÅecek ne çok Åey var. Eskiden pazartesi sabahı herÅeyini ütülü bulan ben, Åimdi kendim dıÅında 2 kiÅinin daha giysilerini hazır ediyorum. Ãocuk küçükken anneanneye götürürken hazırlanan o devasa çantalar (günlük giysiler, gezmeklik giysiler, bezler, biberonlar, oyuncaklar, herÅeyin birer takım yedeÄi,) Ãocuk okula baÅlayınca, onun ödevleri, okul önlüÄü, eÅin giysileri, kendi giysilerin,haftaiçi için 1-2 yemek hazırlama. Artık pazarlar yetmiyor. Sıkılacak zaman bulamıyorsun.Ama yine de ertesi gün iÅ olması bile insanın yüreÄinin üstüne bir aÄırlık oturtuyor. Pazarlar sıkıcı
Åimdi emekli ve evli ve çocuklu. OÄlum ödevlerini kendi yapıyor. Ãtü haftaiçi hallediliyor. Ãok fazla iÅ yok üstelik pazartesi bana iÅ yok ama pazarlar yine çok sıkıcı.
Pazarları nereye gidersen git, nerede gezersen gez, akÅam olup ta eve dönünce o sıkıntı gelip yüreÄinin üzerine çörekleniyor ve pazartesi akÅamı olmadan da geçmiyor. Bu sendromun tedavisini bulan yüzyılın adamı olacak. Nerde o ? Ãabuk çıksın ortaya..
Pazar günü denince ilk aklıma gelen görüntü; 6-7 yaÅlarım. Daha tv yok. Bir pazar günü. YaÄmur Åakır Åakır yaÄıyor. Babam pencereye karÅı divana uzanmıÅ.Radyo açık ve Orhan Ayhan dıgır dıgır dıgır maç anlatıyor. Ä°nanın her sefer bunlar aklıma gelir ve tüylerim diken diken olur. Zaten bir kadın olarak futbolu sevmiyorum. O her pazar aynı spikerden taramalı tüfek hızıyla maç dinlemek bir eziyetti. Hala da o adamcaÄızın sesini hiç sevmem. Bazen tv'de birÅeyler anlatırken rastlıyorum ve ıÅık hızı ile kanalı geçiyorum. O zamanlar da pazarlar çok sıkıcıydı.
Sonra ortaokul yıllarım geliyor. Artık tv var. Ama pazar günleri saat 2 ya da 3'den sonra baÅlıyor. O saate kadar kahvaltı ve gazete ile oyalanıp sonra hiptonize olmuÅ gibi aralıksız tv seyrediyorum. Telemaç, kutu kutu, GüneÅ Tecelli, rahmetli Cenk Koray, Tansu Polatkan, Alman kasabalarında yapılan eÄlenceli yarıÅlar, Bonanza. Ama yine de hep bir iç sıkıntısı ile. Yarın okul var.Pazarlar çok sıkıcı
Sonra lise yılları. Artık tv çok ilgimi çekmiyor. O yaÅlarda hep olur. Ãok sıkı dost 2 kızız. Sürekli bir araya gelip platonik aÅklarımızdan söz ediyoruz. Pazarları da kah o bizde, kah ben onlarda bol muhabbetle geçiyor. Yine de hep aynı iç sıkıntısı. Yarın okul var. Pazarlar çok sıkıcı
Ãniversitede pazartesi sendromu çok fazla deÄil. Ãünkü okul daha çok arkadaÅlarla bulıÅmak için gidilen bir üs. Ãstelik biz iktisatçılar öÄleden sonra gidiyoruz. Sabahtan iÅletmeciler gidiyor okula. Orada buluÅup, gideceÄimiz yerlere oradan daÄılıyoruz. Devam zorunluluÄu olmadıÄı için düzenli birilerinden notları alıp fotokopi çektirmek ve sınavlara girmek yeterli. Pazarlar yine çok sıkıcı. Ah, pazartesi olsa da okula gitsem:))
Sonra iÅe giriÅ. Ä°Å kadını ve bekar.Tekrar hoÅgeldin pazartesi sendromu. Sabah erken kalkılacak. Ä°Å var. Ãstelik liseye giden sevgili kardeÅim, her pazar sorduÄum "Bak, yarına Ä°ngilizce ödevin var mı? Bana akÅam saati ödev çıkarma" uyarılarını her seferinde "yok" diye geçiÅtiriyor.Sonra da tam gece 11 civarı "ablaaa!" diye feryat edip ödevleri yapmam için veriyordu. Yani duble stres. "OÄlum benim uyumam lazım" "Ya, söz ablacım benim, bu son" Tabi sadece o hafta için son. Her pazar aynı senaryo tekrarlanır mı ? Bizim evde, EVET. Ben salak mıyım? EVET. Her pazar bak bu son deyip ertesi pazar gene paÅa paÅa ödevleri yapan kim? BEN. KardeÅimi seviyor muyum? ÃOK. Yarın iÅ var, ondan önce pazar gecesi yapılması gereken Ä°ngilizce ödevi var. Pazarlar çok sıkıcı.
Ä°Å kadını ve evli ve çocuklu. Aman allahım. Pazartesiye yetiÅecek ne çok Åey var. Eskiden pazartesi sabahı herÅeyini ütülü bulan ben, Åimdi kendim dıÅında 2 kiÅinin daha giysilerini hazır ediyorum. Ãocuk küçükken anneanneye götürürken hazırlanan o devasa çantalar (günlük giysiler, gezmeklik giysiler, bezler, biberonlar, oyuncaklar, herÅeyin birer takım yedeÄi,) Ãocuk okula baÅlayınca, onun ödevleri, okul önlüÄü, eÅin giysileri, kendi giysilerin,haftaiçi için 1-2 yemek hazırlama. Artık pazarlar yetmiyor. Sıkılacak zaman bulamıyorsun.Ama yine de ertesi gün iÅ olması bile insanın yüreÄinin üstüne bir aÄırlık oturtuyor. Pazarlar sıkıcı
Åimdi emekli ve evli ve çocuklu. OÄlum ödevlerini kendi yapıyor. Ãtü haftaiçi hallediliyor. Ãok fazla iÅ yok üstelik pazartesi bana iÅ yok ama pazarlar yine çok sıkıcı.
Pazarları nereye gidersen git, nerede gezersen gez, akÅam olup ta eve dönünce o sıkıntı gelip yüreÄinin üzerine çörekleniyor ve pazartesi akÅamı olmadan da geçmiyor. Bu sendromun tedavisini bulan yüzyılın adamı olacak. Nerde o ? Ãabuk çıksın ortaya..
Cuma, Eylül 22, 2006
Hastane Günleri
Teyzem hastalandı. Sürekli ishaldi. En son gaytada pembelik görünce kulaktan dolma ilaçlarla bunu geçiremeyeceÄini anladı ve doktora gittik. Pazartesi günü oturdukları semte yakın özel bir hastaneye gittik. Doktor kontrol etti ve ertesi gün için kolonoskopi yapacaÄını söyledi. O gün yalnızca bedenen biraz yoruldu. Ãünkü teyzem 78 yaÅında ve ayak aÄrılarından dolayı yanında destekle bile neredeyse sürüklenerek yürüyor. Hastaneye gitmek , gelmek biraz yordu.Tabii ishal de devam ediyor. Kolonoskopi için doktor laktasif(doÄru mu yazdım,emin deÄilim) ilaçlar verdi. Zavallım o gece 10'dan sonra sürekli tuvalete taÅınmıÅ. Sabah 9 gibi hastaneye gittik. Bir iÄne ile bayılttılar. Bu arada tüm iÅlemler sırasında ben de yanındayım. Ãünkü giyinip soyunmasına falan hep ben yardım ediyorum. YaÅlanınca insanın hareketleri de yavaÅlıyor. Bir ayakkabı çıkarmak bile dakikalarca sürebiliyor. Neyse iÅlem bitti. Doktor önemli birÅey olmadıÄını, iltihap olduÄunu ama yine de aklımızda birÅey kalmaması için parça aldıÄını ve biyopsi yaptırmamızı söyledi. Daha sonra da baygın yatan teyzem için " Hastanızı üst kata çıkarın.1 saate kadar ayılmazsa tekrar bu kata getirin" dedi. Ä°yi ki oÄlu ve babam yanımızdaydı. KızdıÄım nokta, doktorlar herkesin kendileri gibi herÅeyi bildiÄini sanıyorlar. EÄer ben böyle bir Åey yaptıracak olsaydım tek baÅıma giderdim. Bu durumda ben herhalde o masada ayılana kadar yatmak zorunda kalırdım. Teyzem uzun boylu ve kiloludur. OÄluyla birlikte önce tekerli sandalyeye koyduk. Ãst katta da yataÄa kollarından ve bacaklarından tutarak ikimiz yatırdık. Neyse 1 saat sonra kendiliÄinden ayıldı. Bu yaÅa kadar hayatında hiç narkoz almamıÅ. Onu çok etkiledi.Hastanede asansör olduÄu için problem yoktu ama evi 3. kat ve asansör yok. Bir sandalyeye koyup, 2. kata anneme kadar taÅıdık. Ãst kata çıkarmaya artık gücümüz yetmedi. Orada akÅama kadar yattı. Ama giderek açıldıÄı belli oluyordu. Artık iyice açılınca eve gelip doÄru banyoya girdim. Ãzerimdeki herÅeyi kirli sepetine, ben de banyoya. Hastaneye gidip geldikten sonra ben çok kötü oluyorum ya. Herkes benim gibi mi acaba? Kendimi inanılmaz mikroplu, pis,ne bileyim çok kötü hissediyorum iÅte. Dün de patoloji sonucunu aldık. O da iltihap diyor. Åükür , kötü birÅey yok. Ä°laçları yazıldı. Onları almaya baÅladı. Ä°nÅallah kısa sürede düzelecek.
Kısacası benim bu haftamın neredeyse tamamı hastane köÅelerinde geçti. Allah ne eksik etsin ne de muhtaç etsin. Zaten hiç sevmem ne doktora gitmeyi ne de hastaneyi. Uzun bir süre inÅallah uzak olur bize.
Kısacası benim bu haftamın neredeyse tamamı hastane köÅelerinde geçti. Allah ne eksik etsin ne de muhtaç etsin. Zaten hiç sevmem ne doktora gitmeyi ne de hastaneyi. Uzun bir süre inÅallah uzak olur bize.
Pazartesi, Eylül 18, 2006
Åimdi Okullu Olduk
Bugün okullar açıldı. Bloglardaki pek çok anne için bugün çocuklarının ilk kez okula gittiÄi gün. Tüm yeni baÅlayanlara, devam edenlere ve benim Lise 2'deki koca eÅÅek gibilere baÅarılı bir öÄretim yılı olur inÅallah.
Ev birden bomboÅ oldu sanki. Tüm yaz oÄlumla birlikte olunca bu sabah yalnızlık biraz zor geldi. Tek iyi yanı, saat 12 ve hala bilgisayar ben de. Yoksa bu saatte imkanı yok bana bırakmazdı.
Haftasonu kayda deÄer hiçbir Åey yoktu. Görümcem bizde kaldı. Yedik,içtik, muhabbet ettik ve yan geldik yattık. Dün onlar 2 kardeÅ Foça'ya gitti. Bense koca tınazlar gibi ütülerimi yaptım. Ama bu hafta rahatım hiç olmazsa.
Ev birden bomboÅ oldu sanki. Tüm yaz oÄlumla birlikte olunca bu sabah yalnızlık biraz zor geldi. Tek iyi yanı, saat 12 ve hala bilgisayar ben de. Yoksa bu saatte imkanı yok bana bırakmazdı.
Haftasonu kayda deÄer hiçbir Åey yoktu. Görümcem bizde kaldı. Yedik,içtik, muhabbet ettik ve yan geldik yattık. Dün onlar 2 kardeÅ Foça'ya gitti. Bense koca tınazlar gibi ütülerimi yaptım. Ama bu hafta rahatım hiç olmazsa.
Cuma, Eylül 15, 2006
Ä°yi ki DoÄdun Canım KardeÅim
Bugün de canım kardeÅimin doÄumgünü. Onu nasıl deliler gibi istemiÅ, sonra nasıl deliler gibi kıskanmıŠve sonra da nasıl anası gibi sahiplenmiÅtim. Genelde çocuklar kardeÅlerinin hemcinsi olmasını ister ama ben hep bir erkek kardeÅ istedim. Beni gelecek yeni kardeÅe hazırlamak için Fuar'a gittiÄimizde (doÄmasına 1 ay falan kalmıÅtı) bana bir ambulans almıÅlardı. Sonra da "kardeÅin bununla gelecek" demiÅlerdi. KardeÅimin adını ben koydum. Daha kardeÅin olacak dediklerinde hiç tereddütsüz " x geliyor" dedim ve adı öyle kaldı. Hep o ambulansı halının kenarlarında sürer ve kardeÅim geliyor, x geliyor diye oynardım. Hatta babaannem" ya kardeÅin kız olursa " dediÄinde çok bozulmuÅ, bu ihtimali düÅünmemiÅtim bile. Galiba allah küçük çocukların kalbine göre veriyor.
Annem beni de , kardeÅimi de evde dünyaya getirdi. Bunda o zamanki hastanelerde meydana gelen bebek karıÅması olaylarından duydukları korkunun payı var. O gün annem sancılanınca babam, hastaneyi arıyor. Hastaneden bir ebe ambulansla geliyor. (Bak, bana malum olmuÅ ambulans olayı) . Ebenin elinde bir çanta( Bunu niye yazdıÄımı alttaki satırlarda göreceksiniz) Tabi ev kalabalık, anneannem, annemin 2 teyzesi, ciciannem(annemin çocukluk arkadaÅı) Beni kapı karÅımızdaki bakkala gönderiyorlar. SaÄolsun rahmetli Tevfik beyamca beni kapıda oyalıyor. Sonra "gel , kardeÅini gör " diyorlar. Eve gidiyorum ama bu gelen küçücük bir bebek. Eee, benimle nasıl oynayacak bu Åimdi? Sonra bütün gün uyuyor, meme emiyor, gene uyuyor.Ben çok bozulmuÅum. Bir de bakkala gidip "Ebe gelirken bebeÄi çantada çok sıkıÅtırmıÅ, saçları ter içindeydi" diye anlatıyormuÅum. Ben çok safmıÅım çocukken ya. Ä°zlediÄimiz Türk filmlerinde öpüÅme sahnesi bile olmazsa bebeklerin de çantada getirildiÄini düÅünürüz tabi. Åimdikiler iÅin detayına giriyorlar.
KardeÅim çok uslu bir bebekti. Yatması, kalkması, meme emmesi herÅeyi dakikti. Ama annem hep söyler, o kendi yaptı bunu, annem özel bir uÄraÅ göstermedi bunun için. Sonraki yıllarda ise kardeÅim oÄlum gibi oldu. Ä°lkokula baÅladıÄı yıl ben Orta2'deydim ve o yıllar ortaokullar ilkokullardan geç açılıyordu. 2 hafta annesi gibi ben gittim, sırada yanına ben oturdum. Okula ben alıÅtırdım. Sonraki yıllarda da tüm ödevlerini ben yaptım. Sadece ders çalıÅtıramazdım. O da benim sabırsızlıÄımdan ve öÄretme yeteneÄimin olmamasından kaynaklanıyor. Her ders çalıÅtırma teÅebbüsüm defterlerin havada uçuÅması ve benim " bi daha sana ders çalıÅtırmıycam" , onun " bi daha senden ders çalıÅtırmanı istemiycem" çıÄlıkları ile son bulurdu. Ama hiçbir zaman öyle ciddi bir kavgamız olmamıÅtır.
Ben 16 yaÅlarında , o da 10 yaÅlarında beraber bir yerlere giderken yolda birileri bana laf atardı. O da pazar sabahı tam tüm aile kahvaltı sofrasında baÅlardı" söyliyeyim mi, söyliyeyim mi?" demeye. Babam meraklanır" söyle bakalım" derdi. O da " baba, iÅte Åu gün Åurda bi oÄlan ablama Åöyle Åöyle dedi" diye beni müzevirlerdi. Ben tabi yerin dibinde, kıpkırmızı. Utanırdım babamdan. Babam da olayı geçiÅtirirdi. Ben gene de bi Åey yapamazdım kardeÅime.
Büyüdü, ben çalıÅmaya baÅladım , o daha lise sondaydı. Tabi bu kez manevi desteÄin yanısıra maddi destek te olmaya baÅladım. Görüp beÄendiÄim Åeyleri alır, getirir ona sürpriz yapardım. Bir de onun " erkekler kırmızı giymez, Åunu takmaz" gibi alıÅkanlıklarını kırmak için özellikle bazı Åeyleri onun sevmediÄi Åeylerden alırdım. 1-2 hafta inat etse bile daha sonra inadı kırılırdı. Hiç unutmuyorum, ona kırmızı, yakası beyaz adidas bir tiÅört almıÅtım. Haftalarca kırmızı giymem diye yüzüne bile bakmadı. Annemle ona tuzak kurduk.Annem hiçbir tiÅörtünü yıkamadı. O gün dıÅarı çıkacak evde tek temiz tiÅört yok. Annem sanki çok sıradan bir Åey söyler gibi " OÄlum, o ablanın aldıÄını giyiver bugünlük " dedi. Ä°stemeye istemeye giydi ama sonra bir alıÅtı, pir alıÅtı. Sırtından çıkarmadı. Eee, kadının fendi olayı.
KardeÅim 2003'den beri iÅ ve evlilik nedeni ile Ä°stanbul'da. Gurbet çok zor. Annecim 20 yıl kardeÅine hasret kalmıÅtı. Sanırım biz de aynı olucaz. Umarım bir gün yolları yine Ä°zmir'e düÅer. Burada olurlar. Annemle teyzem gibi biz de yaÅlılıÄımızda birlikte oluruz. KardeÅ bambaÅka. Ä°nsanın ömrünün tanıÄı oluyor. Aynı yerler, aynı insanlar, aynı mekanlar.
Ooooo, yaz yaz bitmez. Canım kardeÅim seni çok seviyorum. EÅinle, çocuÄunla, bizlerle ve tüm sevdiklerinle geçireceÄin uzun, saÄlıklı, baÅarılı, mutlu ve huzurlu nice yıllar diliyorum.HerÅey gönlünce olsun.
Ä°yi ki doÄdun, iyi ki benim kardeÅimsin.
Annem beni de , kardeÅimi de evde dünyaya getirdi. Bunda o zamanki hastanelerde meydana gelen bebek karıÅması olaylarından duydukları korkunun payı var. O gün annem sancılanınca babam, hastaneyi arıyor. Hastaneden bir ebe ambulansla geliyor. (Bak, bana malum olmuÅ ambulans olayı) . Ebenin elinde bir çanta( Bunu niye yazdıÄımı alttaki satırlarda göreceksiniz) Tabi ev kalabalık, anneannem, annemin 2 teyzesi, ciciannem(annemin çocukluk arkadaÅı) Beni kapı karÅımızdaki bakkala gönderiyorlar. SaÄolsun rahmetli Tevfik beyamca beni kapıda oyalıyor. Sonra "gel , kardeÅini gör " diyorlar. Eve gidiyorum ama bu gelen küçücük bir bebek. Eee, benimle nasıl oynayacak bu Åimdi? Sonra bütün gün uyuyor, meme emiyor, gene uyuyor.Ben çok bozulmuÅum. Bir de bakkala gidip "Ebe gelirken bebeÄi çantada çok sıkıÅtırmıÅ, saçları ter içindeydi" diye anlatıyormuÅum. Ben çok safmıÅım çocukken ya. Ä°zlediÄimiz Türk filmlerinde öpüÅme sahnesi bile olmazsa bebeklerin de çantada getirildiÄini düÅünürüz tabi. Åimdikiler iÅin detayına giriyorlar.
KardeÅim çok uslu bir bebekti. Yatması, kalkması, meme emmesi herÅeyi dakikti. Ama annem hep söyler, o kendi yaptı bunu, annem özel bir uÄraÅ göstermedi bunun için. Sonraki yıllarda ise kardeÅim oÄlum gibi oldu. Ä°lkokula baÅladıÄı yıl ben Orta2'deydim ve o yıllar ortaokullar ilkokullardan geç açılıyordu. 2 hafta annesi gibi ben gittim, sırada yanına ben oturdum. Okula ben alıÅtırdım. Sonraki yıllarda da tüm ödevlerini ben yaptım. Sadece ders çalıÅtıramazdım. O da benim sabırsızlıÄımdan ve öÄretme yeteneÄimin olmamasından kaynaklanıyor. Her ders çalıÅtırma teÅebbüsüm defterlerin havada uçuÅması ve benim " bi daha sana ders çalıÅtırmıycam" , onun " bi daha senden ders çalıÅtırmanı istemiycem" çıÄlıkları ile son bulurdu. Ama hiçbir zaman öyle ciddi bir kavgamız olmamıÅtır.
Ben 16 yaÅlarında , o da 10 yaÅlarında beraber bir yerlere giderken yolda birileri bana laf atardı. O da pazar sabahı tam tüm aile kahvaltı sofrasında baÅlardı" söyliyeyim mi, söyliyeyim mi?" demeye. Babam meraklanır" söyle bakalım" derdi. O da " baba, iÅte Åu gün Åurda bi oÄlan ablama Åöyle Åöyle dedi" diye beni müzevirlerdi. Ben tabi yerin dibinde, kıpkırmızı. Utanırdım babamdan. Babam da olayı geçiÅtirirdi. Ben gene de bi Åey yapamazdım kardeÅime.
Büyüdü, ben çalıÅmaya baÅladım , o daha lise sondaydı. Tabi bu kez manevi desteÄin yanısıra maddi destek te olmaya baÅladım. Görüp beÄendiÄim Åeyleri alır, getirir ona sürpriz yapardım. Bir de onun " erkekler kırmızı giymez, Åunu takmaz" gibi alıÅkanlıklarını kırmak için özellikle bazı Åeyleri onun sevmediÄi Åeylerden alırdım. 1-2 hafta inat etse bile daha sonra inadı kırılırdı. Hiç unutmuyorum, ona kırmızı, yakası beyaz adidas bir tiÅört almıÅtım. Haftalarca kırmızı giymem diye yüzüne bile bakmadı. Annemle ona tuzak kurduk.Annem hiçbir tiÅörtünü yıkamadı. O gün dıÅarı çıkacak evde tek temiz tiÅört yok. Annem sanki çok sıradan bir Åey söyler gibi " OÄlum, o ablanın aldıÄını giyiver bugünlük " dedi. Ä°stemeye istemeye giydi ama sonra bir alıÅtı, pir alıÅtı. Sırtından çıkarmadı. Eee, kadının fendi olayı.
KardeÅim 2003'den beri iÅ ve evlilik nedeni ile Ä°stanbul'da. Gurbet çok zor. Annecim 20 yıl kardeÅine hasret kalmıÅtı. Sanırım biz de aynı olucaz. Umarım bir gün yolları yine Ä°zmir'e düÅer. Burada olurlar. Annemle teyzem gibi biz de yaÅlılıÄımızda birlikte oluruz. KardeÅ bambaÅka. Ä°nsanın ömrünün tanıÄı oluyor. Aynı yerler, aynı insanlar, aynı mekanlar.
Ooooo, yaz yaz bitmez. Canım kardeÅim seni çok seviyorum. EÅinle, çocuÄunla, bizlerle ve tüm sevdiklerinle geçireceÄin uzun, saÄlıklı, baÅarılı, mutlu ve huzurlu nice yıllar diliyorum.HerÅey gönlünce olsun.
Ä°yi ki doÄdun, iyi ki benim kardeÅimsin.
Salı, Eylül 12, 2006
DoÄumgünün Kutlu Olsun AnneciÄim
Bugün annemin doÄumgünü. Herkes için annesi dünyanın en iyi, en güzel, en fedakar, en, en, en annesidir. Benim annem de benim için en iyi, en güzel, en fedakar,annelerin annesi yani en bi endir. Ä°yi ki doÄdun anneciÄim, iyi ki annemsin. Allah sana saÄlıklı daha nice seneler versin.
Pazartesi, Eylül 11, 2006
Hüzün
Sonbaharın geldiÄi dün kesin olarak ve de dankkk diye kafama dank etti. Gerçi ilkokul 2'den beri sonbaharın Eylül ayı ile birlikte baÅladıÄını biliyoruz ama biyolojik sonbahar dün geldi bana.
Cuma akÅamı ÃeÅme'ye gittik. Giderken bir sürü hazır meze , mangallık malzeme falan aldık. Ä°zmir'in sıcaÄından sonra serin serin akÅam soframızı kurduk. Ben yine klasik light biramı içtim. Cumartesi günü hava fena deÄildi. Havuza girip, güneÅlendik oÄlumla. Ama dün, ah dün yok mu? Zaten sabaha karÅı uyandım ki bir uÄultu, bir uÄultu. Sanki Rüzgarlı Bayır ya da diÄer adı ile UÄultulu Tepeler romanı burada geçiyor. Neyse gene uyumuÅum. Ama sabah uyandım bir baktım hava bulutlu, rüzgar deli deli esiyor. Bu arada baktık, sitedeki herkeste hummalı bir faaliyet. Bu hafta herkes evlerini kapattı. Biz bile haftaya son bir kez geliriz derken, akıma uyduk herÅeyimizi derledik, topladık. Bu iÅte çok uzun sürüyor. Buzdolabını boÅalt, erit, temizle, halı ve yollukları topla, gidecek herÅeyi poÅetle, çekmeceleri aç, pencereleri içerden aç ki ev rutubet kokmasın. Ama iÅin doÄrusu beni bunlar yormadı. Yorulan gönlüm oldu. OÄlum bile saat 3 gibi sıkıldım gidelim demeye baÅladı. Zaten havuza ya da denize girmenin imkanı yoktu. Saat 4 gibi yola çıktık. Koca site bir anda boÅaldı. Evler kapatıldı, sadece bekçi aileler kaldı. Sitenin o terkedilmiÅ görüntüsünün üstüne bir de hava da kasvetliydi. Nasıl burukluk çöktü üzerime anlatamam. Gerçi eve gelince bu kez getirdiklerimizi boÅaltmaya çalıÅırken geçti o burukluk. BirÅeyler atıÅtırıp sonra da eÅimle yürüyüÅe çıktık. Ä°zmir sıcaktı. Sahil esiyor ama içerleri sıcak. Yani Ä°zmir hala yazı yaÅıyor. Bu da benim tesellim.
Bugün temizlik var. Normalde salıları ama yarın önemli bir gün, o gün boÅ olsun diye temizliÄi bugüne aldım. Ne olduÄunu yarın yazarım, günün anlam ve önemine uygun olarak. Birazdan çıkıp banka iÅlerini halledicem. Aslında oÄlumla çıkıp ona okul için pantolon, ayakkabı ve ayrıca spor ayakkabı almamız lazım ama sanırım gene beni son dakika koÅturtacak. Hepsini cumartesi günü yapmaya çalıÅıcaz. Neyse daha haftaya pazartesiye oooh çok var.
Cuma akÅamı ÃeÅme'ye gittik. Giderken bir sürü hazır meze , mangallık malzeme falan aldık. Ä°zmir'in sıcaÄından sonra serin serin akÅam soframızı kurduk. Ben yine klasik light biramı içtim. Cumartesi günü hava fena deÄildi. Havuza girip, güneÅlendik oÄlumla. Ama dün, ah dün yok mu? Zaten sabaha karÅı uyandım ki bir uÄultu, bir uÄultu. Sanki Rüzgarlı Bayır ya da diÄer adı ile UÄultulu Tepeler romanı burada geçiyor. Neyse gene uyumuÅum. Ama sabah uyandım bir baktım hava bulutlu, rüzgar deli deli esiyor. Bu arada baktık, sitedeki herkeste hummalı bir faaliyet. Bu hafta herkes evlerini kapattı. Biz bile haftaya son bir kez geliriz derken, akıma uyduk herÅeyimizi derledik, topladık. Bu iÅte çok uzun sürüyor. Buzdolabını boÅalt, erit, temizle, halı ve yollukları topla, gidecek herÅeyi poÅetle, çekmeceleri aç, pencereleri içerden aç ki ev rutubet kokmasın. Ama iÅin doÄrusu beni bunlar yormadı. Yorulan gönlüm oldu. OÄlum bile saat 3 gibi sıkıldım gidelim demeye baÅladı. Zaten havuza ya da denize girmenin imkanı yoktu. Saat 4 gibi yola çıktık. Koca site bir anda boÅaldı. Evler kapatıldı, sadece bekçi aileler kaldı. Sitenin o terkedilmiÅ görüntüsünün üstüne bir de hava da kasvetliydi. Nasıl burukluk çöktü üzerime anlatamam. Gerçi eve gelince bu kez getirdiklerimizi boÅaltmaya çalıÅırken geçti o burukluk. BirÅeyler atıÅtırıp sonra da eÅimle yürüyüÅe çıktık. Ä°zmir sıcaktı. Sahil esiyor ama içerleri sıcak. Yani Ä°zmir hala yazı yaÅıyor. Bu da benim tesellim.
Bugün temizlik var. Normalde salıları ama yarın önemli bir gün, o gün boÅ olsun diye temizliÄi bugüne aldım. Ne olduÄunu yarın yazarım, günün anlam ve önemine uygun olarak. Birazdan çıkıp banka iÅlerini halledicem. Aslında oÄlumla çıkıp ona okul için pantolon, ayakkabı ve ayrıca spor ayakkabı almamız lazım ama sanırım gene beni son dakika koÅturtacak. Hepsini cumartesi günü yapmaya çalıÅıcaz. Neyse daha haftaya pazartesiye oooh çok var.
Cuma, Eylül 08, 2006
Festival
2 haftadır her gece yemekten sonra eÅimle sahilde hızlı tempoda 1 saat kadar yürüyoruz. O tembellik etse ben "hadi" diyorum,ben gevÅeyecek olsam, o bana "hadi" diyor. Eveli akÅam aynı sahilde bir baktık Kıraç konseri var. MeÄer festival varmıÅ. Nasıl doluydu heryer anlatamam. Konserin yapıldıÄı yer bir meydan ama çevresi yeÅillik. Millet çimenlere yayılmıÅ.Aileler, gençler, sevgililer, ufak çocuklar. Kimisi bir örtü ya da kilim getirmiÅ , yayılmıŠoturmuÅ. Bazıları yiyecek ve içeceklerle gelmiÅler. Zaten heryer seyyar satıcı kaynıyordu. ÃiÄdemciler(yani ayçekirdeÄi) , sucular, meÅrubatçılar, darıcılar(mısır,mısır o) , baloncular. GerçeÄini görmedim ama resimlerinden gördüÄüm kadarı ile Central Park gibiydi.
Dün gece ise Hande Yener vardı. Ama Kıraç kadar seyirci toplayamamıŠ. Ãünkü bir gece önce oradan geçerken insanlara çarpmamak için tempomuzu düÅürmüÅtük. Dün ise önümüz açıktı, aynı tempoda yürüdük.
Bugün inÅallah akÅamüzeri yazlıÄa gidicez. Artık son haftalar. Havalar iyice serinlemeden son kez bi suya banıp çıkalım bakalım. Ah gözünü sevdiÄim güzel yaz. Ãok çabuk geçiyo ya. Ä°tirazım vaaarrr!!!!!
Dün gece ise Hande Yener vardı. Ama Kıraç kadar seyirci toplayamamıŠ. Ãünkü bir gece önce oradan geçerken insanlara çarpmamak için tempomuzu düÅürmüÅtük. Dün ise önümüz açıktı, aynı tempoda yürüdük.
Bugün inÅallah akÅamüzeri yazlıÄa gidicez. Artık son haftalar. Havalar iyice serinlemeden son kez bi suya banıp çıkalım bakalım. Ah gözünü sevdiÄim güzel yaz. Ãok çabuk geçiyo ya. Ä°tirazım vaaarrr!!!!!
Salı, Eylül 05, 2006
Anneannemin Hayatı
Dünkü yazımda annemle babamın evliliklerinden ve aÅklarından söz etmiÅtim. Onu yazmak istiyordum ama önce anneannemden baÅlayayım dedim. O da ayrı bir irade abidesidir rahmetli.
Anneannem 1908 yılında Selanik'te doÄmuÅ. Selanik'in içinden, hatta o zamanki adı ile Ä°slahane mahallesi, MithatpaÅa Caddesinde oturuyorlarmıÅ.Evin en büyük çocuÄu. Zaten 3 kızkardeÅler. Mübadele ile birlikte 1922'de Ä°zmir'e geliyorlar. Geldiklerinde anneannem henüz 14 yaÅında. Ä°zmir'e gelince Åok olmuÅlar. Ãünkü Selanik'te elektrik var, elektrikli tranvay var, çok modern bir kent. Burada hala gaz lambaları ve atlı tranvay.
Dedem ile annenannem amca çocukları. Dedemin babası ölürken çocuklarını (onlar da 3 kardeÅ,2 erkek 1 kız) diÄer amcaya emanet ediyor. O amca da el kızı yeÄenlerimi üzer diye hiç evlenmiyor ve dedemle ,kardeÅlerini büyütüyor. Neyse annenannem 18 yaÅına geldiÄinde birileri istiyor ve nikah hazırlıÄı için nüfüs cüzdanı erkek tarafına gönderiliyor. MeÄer dedem içten içe anneannemi severmiÅ. Zaten birlikte büyümüÅler. Gerçi aralarında 10 yaÅ var. Neyse dedem, amcasına durumu anlatıyor .Amcası da diÄer kardeÅine yani anneannemin babasına durumu söyleyince babası anneannemi dedeme veriyor. Anneannem bir süre "Bugüne dek ben ona x abi dedim,Åimdi nasıl adı ile hitap ederim" diye bocalıyor. Ama dedem çok romantik ve kadın ruhundan anlayan biriymiÅ. KonuÅmaları, yaklaÅımları ve hediyeleri ile anneannemin gönlünü almayı biliyor. Ãnce evlilik ardından önce teyzem, 7 yıl sonra annem doÄuyor. Bu arada dedemlerin marangozhaneleri var Kemeraltında. Ama iÅler ters gidiyor , dükkanı kapatıyorlar ve bir süre çeÅitli yerlerde çalıÅıyor. En son TuryaÄ'a giriyor ama daha 1 sene bile olmadan ve annem daha 7 yaÅındayken dedem kalp krizi geçirip ölüyor. Dedemin erkek kardeÅi çalıÅmayan, haylaz bir tipmiÅ. hazır yiyici. Ãnce anneanneme nasıl geçineceÄini soruyor. Sonra ona zengin bir ailenin yanında hizmetçilik iÅi buluyor. Anneanneme çocuklar benle kalır. Sen yatılı olarak çalıÅ. Ayda bir gelir çocuklarını görürsün diyor. Anneannem kabul etmiyor. Ãocuklar zaten babalarını kaybetti,bir de ben terkedersem çok üzülürler diyor. Amca buna çok kızıyor ve hemen malların satılıp paylaÅılmasını istiyor. Topu topu 1 ev var. Zaten o zaman mal para etmiyor. Ev satılıyor, amca parasını alıp onları terkediyor. Anneannem bir süre ne yapacaÄını bilemiyor ama sonra kendini topluyor. Dedemin son çalıÅtıÄı yer olan TuryaÄ'a gidip iÅe baÅvuruyor. O yıllarda iÅyerleri ölen personelin eÅi ya da çocuklarını uygun bir kadroya yerleÅtiriyorlarmıÅ. Ve o güne dek ekmek almak için dıÅarı çıkmamıŠ, mahalle mektebi dıÅında okula bile gitmemiÅ bir kadın 34 yaÅında iÅ yaÅamına giriyor. BaÅta çok çekiniyor, korkuyor. Dul olduÄu için özellikle çirkin, kapalı giyinmeye çalıÅıyor. Zamanla hepsini aÅıyor ama tabi zor günler geçirmiÅ. Bu arada dedemden kalan para ile baÅını sokacak bir ev alıyor. Kız çocuklarım var, sokakta kalmayalım diye.
Anneannem hayat dolu, neÅeli, gezmeyi çok seven biriydi. 55 yaÅında emekli olduktan sonra yazları bizle ,kıÅları teyzemle oturdu. Teyzem hep gurbetteydi. Ä°zmir'e özellikle yazları gelirdi, sıcaÄı, hareketliliÄi nedeni ile. Bir de tabii her yaz bizim tatile gitmemiz nedeni ile. O da bizle gelirdi. Ãmrünün sonunda Bodrum, Marmaris, Fethiye , heryeri gördü. Gezmeyi çok severdi. Sinemaya, tv'ye bayılırdı. Dedem için o yüzden çok üzülürdü. Hiçbir yer , hiçbir yenilik göremedi derdi. Hep bizlerle haÅır neÅir olduÄundan son moda pop Åarkıların hepsini bilir, o Åarkıcılara kendince adlar takar, sonra da bize çal Åu kara oÄlanı ya da ne bileyim çal o süslü kadının Åarkısını falan derdi.
Bence çok erken öldü. Henüz 69 yaÅındaydı ama bu sıkıntılar onu yıpratmıÅtı. Yüksek tansiyonu vardı. Ãlümü bile ani oldu. Gayet iyi olduÄu bir akÅam yattı, sabah kalkamadı. Onu yataÄında uyur bulduk. Nur içinde yatsın. Ãok özlemiÅim annenannemi.
Anneannem 1908 yılında Selanik'te doÄmuÅ. Selanik'in içinden, hatta o zamanki adı ile Ä°slahane mahallesi, MithatpaÅa Caddesinde oturuyorlarmıÅ.Evin en büyük çocuÄu. Zaten 3 kızkardeÅler. Mübadele ile birlikte 1922'de Ä°zmir'e geliyorlar. Geldiklerinde anneannem henüz 14 yaÅında. Ä°zmir'e gelince Åok olmuÅlar. Ãünkü Selanik'te elektrik var, elektrikli tranvay var, çok modern bir kent. Burada hala gaz lambaları ve atlı tranvay.
Dedem ile annenannem amca çocukları. Dedemin babası ölürken çocuklarını (onlar da 3 kardeÅ,2 erkek 1 kız) diÄer amcaya emanet ediyor. O amca da el kızı yeÄenlerimi üzer diye hiç evlenmiyor ve dedemle ,kardeÅlerini büyütüyor. Neyse annenannem 18 yaÅına geldiÄinde birileri istiyor ve nikah hazırlıÄı için nüfüs cüzdanı erkek tarafına gönderiliyor. MeÄer dedem içten içe anneannemi severmiÅ. Zaten birlikte büyümüÅler. Gerçi aralarında 10 yaÅ var. Neyse dedem, amcasına durumu anlatıyor .Amcası da diÄer kardeÅine yani anneannemin babasına durumu söyleyince babası anneannemi dedeme veriyor. Anneannem bir süre "Bugüne dek ben ona x abi dedim,Åimdi nasıl adı ile hitap ederim" diye bocalıyor. Ama dedem çok romantik ve kadın ruhundan anlayan biriymiÅ. KonuÅmaları, yaklaÅımları ve hediyeleri ile anneannemin gönlünü almayı biliyor. Ãnce evlilik ardından önce teyzem, 7 yıl sonra annem doÄuyor. Bu arada dedemlerin marangozhaneleri var Kemeraltında. Ama iÅler ters gidiyor , dükkanı kapatıyorlar ve bir süre çeÅitli yerlerde çalıÅıyor. En son TuryaÄ'a giriyor ama daha 1 sene bile olmadan ve annem daha 7 yaÅındayken dedem kalp krizi geçirip ölüyor. Dedemin erkek kardeÅi çalıÅmayan, haylaz bir tipmiÅ. hazır yiyici. Ãnce anneanneme nasıl geçineceÄini soruyor. Sonra ona zengin bir ailenin yanında hizmetçilik iÅi buluyor. Anneanneme çocuklar benle kalır. Sen yatılı olarak çalıÅ. Ayda bir gelir çocuklarını görürsün diyor. Anneannem kabul etmiyor. Ãocuklar zaten babalarını kaybetti,bir de ben terkedersem çok üzülürler diyor. Amca buna çok kızıyor ve hemen malların satılıp paylaÅılmasını istiyor. Topu topu 1 ev var. Zaten o zaman mal para etmiyor. Ev satılıyor, amca parasını alıp onları terkediyor. Anneannem bir süre ne yapacaÄını bilemiyor ama sonra kendini topluyor. Dedemin son çalıÅtıÄı yer olan TuryaÄ'a gidip iÅe baÅvuruyor. O yıllarda iÅyerleri ölen personelin eÅi ya da çocuklarını uygun bir kadroya yerleÅtiriyorlarmıÅ. Ve o güne dek ekmek almak için dıÅarı çıkmamıŠ, mahalle mektebi dıÅında okula bile gitmemiÅ bir kadın 34 yaÅında iÅ yaÅamına giriyor. BaÅta çok çekiniyor, korkuyor. Dul olduÄu için özellikle çirkin, kapalı giyinmeye çalıÅıyor. Zamanla hepsini aÅıyor ama tabi zor günler geçirmiÅ. Bu arada dedemden kalan para ile baÅını sokacak bir ev alıyor. Kız çocuklarım var, sokakta kalmayalım diye.
Anneannem hayat dolu, neÅeli, gezmeyi çok seven biriydi. 55 yaÅında emekli olduktan sonra yazları bizle ,kıÅları teyzemle oturdu. Teyzem hep gurbetteydi. Ä°zmir'e özellikle yazları gelirdi, sıcaÄı, hareketliliÄi nedeni ile. Bir de tabii her yaz bizim tatile gitmemiz nedeni ile. O da bizle gelirdi. Ãmrünün sonunda Bodrum, Marmaris, Fethiye , heryeri gördü. Gezmeyi çok severdi. Sinemaya, tv'ye bayılırdı. Dedem için o yüzden çok üzülürdü. Hiçbir yer , hiçbir yenilik göremedi derdi. Hep bizlerle haÅır neÅir olduÄundan son moda pop Åarkıların hepsini bilir, o Åarkıcılara kendince adlar takar, sonra da bize çal Åu kara oÄlanı ya da ne bileyim çal o süslü kadının Åarkısını falan derdi.
Bence çok erken öldü. Henüz 69 yaÅındaydı ama bu sıkıntılar onu yıpratmıÅtı. Yüksek tansiyonu vardı. Ãlümü bile ani oldu. Gayet iyi olduÄu bir akÅam yattı, sabah kalkamadı. Onu yataÄında uyur bulduk. Nur içinde yatsın. Ãok özlemiÅim annenannemi.
Pazartesi, Eylül 04, 2006
Annem,Åükür daha iyi. Tansiyonu düÅtü ama o günlerde vücudu çok sarsıldıÄı için yorgun. Sürekli yatıyor, dinlenmek istiyor. Doktoru ile her zaman telefon temasındayız. ÃarÅamba gelince de ilk iÅ annemi ona göstereceÄiz. Babam da çok üzgün. Onların ki çok eski, uzun ve meÅakkatli bir aÅk olduÄu için ne kadar didiÅseler de, küsüÅseler de birbirlerini seviyorlar. Kısmetse Ekim'de 48. evlilik yıllarını kutlayacaklar ama öncesini bakarsan birbirlerini 55 yıldır tanıyorlar. Onların hikayesini de ayrı bir postta yazarım.
Evlenip Ankara'ya yerleÅen bu yüzden çok uzun aralıklarla görebildiÄimiz bir arkadaÅım, dostum 30 AÄustos tatilinden yararlanarak KuÅadasına tatile gelmiÅ. Cuma günü sırf görüÅebilelim diye 2 saatliÄine KuÅadasından buralara geldi ve döndü. 2 saat bile olsa onu görmek, birlikte muhabbet etmek çok güzeldi. Daha da güzel olanı sanki dün ayrılmıÅız gibi kaldıÄımız yerden muhabbete devam edebilmemizdi. O gün ondan ayrıldıktan sonra tekrar anneme gittim. Aklım oradaydı çünkü. Ä°yiydi, Åükür.
Annem rahatsız olduÄu için haftasonu hiçbir yere gitmedik. Zaten hava da serindi, rüzgarlıydı. Cumartesi öÄleden sonra vapurla Konak'a geçip, uzun süredir dolaÅmadıÄımız Kemeraltı'nda dolaÅtık. AkÅam da Bostanlı'da bir yerlere gidip yemek yedik.
Pazar günü ise eÅim Foça'ya gidip annesi ile babasını Ä°zmir'e getirdi. Bazı iÅleri varmıŠyapılacak. Haftasonuna tekrar dönecekler Foça'ya. Orayı seviyorlar. Kasım olmadan temelli dönmezler. Ben de biraz evi toparladıktan sonra 1-2 saatliÄine anneme gittim. AkÅam yemekten sonra eÅimle yürüyüÅe çıktık. Havalar serinledi, artık yürünebiliyor. 1 hafta önce adım atmak iÅkenceydi. Gerçi yaz bitiyor diye de hüzünlenmiyor deÄilim. Sonbaharı hiç sevmem. Ruh karartıcı, kasvetli bir havası vardır. Depresif bir mevsim. Bir an önce kıŠgelsin bari. KıÅı severim çünkü arkasından bahar geliyor. Ãstelik ben kıŠdoÄumlu biriyim. YılbaÅı da var. Bu yıl yılbaÅı ile Kurban Bayramının ilk günü aynı gün, 31 Aralık. Programlarınızı ona göre ayarlayın Åimdiden. Erken demeyin, zaman hızla akıyor. Bir bakmıÅsınız 31 Aralık olmuÅ bile.
Evlenip Ankara'ya yerleÅen bu yüzden çok uzun aralıklarla görebildiÄimiz bir arkadaÅım, dostum 30 AÄustos tatilinden yararlanarak KuÅadasına tatile gelmiÅ. Cuma günü sırf görüÅebilelim diye 2 saatliÄine KuÅadasından buralara geldi ve döndü. 2 saat bile olsa onu görmek, birlikte muhabbet etmek çok güzeldi. Daha da güzel olanı sanki dün ayrılmıÅız gibi kaldıÄımız yerden muhabbete devam edebilmemizdi. O gün ondan ayrıldıktan sonra tekrar anneme gittim. Aklım oradaydı çünkü. Ä°yiydi, Åükür.
Annem rahatsız olduÄu için haftasonu hiçbir yere gitmedik. Zaten hava da serindi, rüzgarlıydı. Cumartesi öÄleden sonra vapurla Konak'a geçip, uzun süredir dolaÅmadıÄımız Kemeraltı'nda dolaÅtık. AkÅam da Bostanlı'da bir yerlere gidip yemek yedik.
Pazar günü ise eÅim Foça'ya gidip annesi ile babasını Ä°zmir'e getirdi. Bazı iÅleri varmıŠyapılacak. Haftasonuna tekrar dönecekler Foça'ya. Orayı seviyorlar. Kasım olmadan temelli dönmezler. Ben de biraz evi toparladıktan sonra 1-2 saatliÄine anneme gittim. AkÅam yemekten sonra eÅimle yürüyüÅe çıktık. Havalar serinledi, artık yürünebiliyor. 1 hafta önce adım atmak iÅkenceydi. Gerçi yaz bitiyor diye de hüzünlenmiyor deÄilim. Sonbaharı hiç sevmem. Ruh karartıcı, kasvetli bir havası vardır. Depresif bir mevsim. Bir an önce kıŠgelsin bari. KıÅı severim çünkü arkasından bahar geliyor. Ãstelik ben kıŠdoÄumlu biriyim. YılbaÅı da var. Bu yıl yılbaÅı ile Kurban Bayramının ilk günü aynı gün, 31 Aralık. Programlarınızı ona göre ayarlayın Åimdiden. Erken demeyin, zaman hızla akıyor. Bir bakmıÅsınız 31 Aralık olmuÅ bile.
Cuma, Eylül 01, 2006
Canım sıkılıyor canım
Ãoook uzun zamandır yazmadım, yazamadım. Hem zamansızlıktan hem de isteksizlikten. Ãnce niÅandan baÅlıyayım.
Cumartesi sabah erkenden kalktım, kahvaltıdan sonra Göztepe'ye (bir KarÅıyakalı olarak kuaförüm Göztepe'de , n'olur kızmayın bana KarÅıyakalılar) gittim. Röfle, kesim, fön derken 4 saat geçmiÅ. Tekrar KarÅıyaka'ya geldim, fotoÄraf makinasına film falan gibi ıvır zıvır bi Åeyler aldım, doÄruu eve. Zaten giyindim, eÅim giyindi derken saat 7.30 olmuÅtu. Annemlere gittik. Teyzem, kuzenler(biri müstakbel damat oluyor) ,annem,babam, ciciannem( annemlerin gençlikten beri arkadaÅı,hepimizde emeÄi vardır.O yüzden hepimiz ona cicianne deriz) ve eÅi hepbirlikte kız evine gittik. Ha, bu arada yolda durduk çiçek yaptırdık falan saat 21.15'de ancak vardık kız evine. KızcaÄız vaz mı geçti diye düÅünmüÅtür herhalde. Biz 9 kiÅiydik, onlar 23 kiÅiydi. EniÅtem yıllar önce öldüÄü için babam istedi kızı babasından. Yüzükler takıldı, yenildi, içildi. Yalnız yenildi kısmını abartmıÅlar. Hani derler ya, kuÅ sütü eksikti sofrada. Gece 1'e yakın eve döndük.
Pazar günü Foça'ya kayınvalidelere gittik. Orada da öÄle yemeÄi yiyip akÅamüzeri geri döndük.
ÃarÅamba 30 AÄustos tatil olduÄundan (yani evin tek çalıÅanı eÅime) Salı sabahtan canım arkadaÅım F, kızı C, oÄlum ve ben ÃeÅme'ye gittik. F'nin oÄlu L bu yıl OKS sınavına girecek ve dersanesi baÅladı. Dersane 7'de bittiÄinden L, F'nin eÅi Ã, ve benim eÅim akÅamüzeri yola çıktılar ama yol çok kalabalıkmıÅ. KarÅıyakadan 7'de çıktılar, ÃeÅmeye vardıklarından saat 9.30'du. F ile kardeÅ gibiyiz. Ãok iyi anlaÅıyoruz. DertleÅtik, yüzdük, güneÅlendik, dolaÅtık. Bana terapi gibi geldi. Gayet mutlu olarak çarÅamba akÅamı eve döndük.
PerÅembe için önceden konuÅmuÅtuk halam gittim. 1 aydır gidememiÅtim. Muhabbet ettik, azıcıcık diÄer halaların dedikodusunu yaptık (biz aramızda kuyruÄundan çekmek deriz) çaylar,muhabbet derken cep telefonum çaldı. Baktım annem arıyor ama telefonu açtım baÅka bir ses. BaÅımdan aÅaÄı kaynar sular döküldü. Hemen anladım kötü bir Åeyler olduÄunu. Kendini tanıttıÄı halde arayanın kim olduÄunu anlayamadım bir süre. MeÄer annemlerin alt kattaki eczacıymıÅ. Annem kusmuÅ, tansiyonu 24 olmuÅ. babam da evde yokmuÅ(teyzem yanında idi ama o da çok yaÅlı) hemen gelirmisin diye çaÄırıyordu. Taksiye atlayıp gitmem 15 dakika sürmedi Gözünü sevdiÄimin Ä°zmir'i. Heryere hemen ulaÅabiliyorsun, mesafeler yakın. Yolda annemin doktorunu aradım ama ne muayenehane, ne ev , ne yazlık ne de cebi yanıt vermedi. EniÅtemiz doktor, gerçi branÅı alakasız ama yine de bilir. Onu aradım. O bana yapmamız gerekenleri söyledi, ben de telefon edip eczacı hanımdan bazı ilaçlarını içirmesini istedim. GittiÄimde annem bitap bir Åekilde yatıyordu. Onu orda öyle görünce aÄlamamak için kendimi güç tuttum. Ãünkü eÄer ben de çözülürsem annemin morali daha da kötü olacaktı. AnneciÄim hiç kimseyi üzmek istemez. En kötü zamanında bile iyiyim deyip bize moral vermeye çalıÅır. Bana durmadan, seni de rahatsız ettim, buralara getirdim, ben iyiyim,merak etmeyin deyip o bize destek olmaya çalıÅıyordu ama beti benzi gitmiÅ, dudaklarına kadar mordu. Bu tansiyon yükselmesinin nedenini biliyorum. Teyzemin bazı maddi sıkıntıları var. Ama bayaÄı büyük sıkıntılar.Åu an itibarı ile bizim çözebileceÄimizin çok çok üstünde bir boyutta. Detaylara girmek istemiyorum ama nedeni de tamamen 2 oÄlu ve onların bu konuda en küçük bir çözüm arayıÅları yok. Teyzem de sorunu çözmek için sürekli doÄru /yanlıŠalternatifler üretiyor. Bunların tümünü anneme yine (yine diyorum,yaklaÅık 1-2 aydır hep böyleler) anlatmıÅ, annem ablası üzülüyor diye daha da üzülmüŠve bu neden olmuÅ. Zaten teyzem de hep benim yüzümden kardeÅçiÄim böyle oldu deyip durdu. Neyse 2 saat içinde tansiyonu 16'ya indi ama yine de yüksek. Bugün bir doktoru ile konuÅucam,gerekirse götürücez. Benim kızdıÄım, annem orda yatarken teyzemin gene dönüp dolaÅıp aynı sorunları anlatmaya baÅlaması. Ben de teyzecim, istersen bunları daha sonra konuÅalım, stresli Åeylerden uzak duralım dedim de sustu. Tamam, belki haklı. 78 yaÅında insan bu tür sıkıntılar çekemiyor ama sorumlusu gene kendi çocukları, baÅka kimse deÄil. OÄulları ile konuÅup çözüm bulacaklarına, onlara laf etmekten korkup herÅeyini anneme anlatıyor. Annem de 70 yaÅında, kalbi var, tansiyonu var, varoÄlu var. KardeÅini seven insan biraz onu da düÅünür. Neyse , çok uzattım ama dünden beri çok sinirlerim bozuk. Ä°nÅallah bugün daha iyidir,bir ara uÄrayıp bakacaÄım.
Velhasıl, canım sıkılıyor canım
Cumartesi sabah erkenden kalktım, kahvaltıdan sonra Göztepe'ye (bir KarÅıyakalı olarak kuaförüm Göztepe'de , n'olur kızmayın bana KarÅıyakalılar) gittim. Röfle, kesim, fön derken 4 saat geçmiÅ. Tekrar KarÅıyaka'ya geldim, fotoÄraf makinasına film falan gibi ıvır zıvır bi Åeyler aldım, doÄruu eve. Zaten giyindim, eÅim giyindi derken saat 7.30 olmuÅtu. Annemlere gittik. Teyzem, kuzenler(biri müstakbel damat oluyor) ,annem,babam, ciciannem( annemlerin gençlikten beri arkadaÅı,hepimizde emeÄi vardır.O yüzden hepimiz ona cicianne deriz) ve eÅi hepbirlikte kız evine gittik. Ha, bu arada yolda durduk çiçek yaptırdık falan saat 21.15'de ancak vardık kız evine. KızcaÄız vaz mı geçti diye düÅünmüÅtür herhalde. Biz 9 kiÅiydik, onlar 23 kiÅiydi. EniÅtem yıllar önce öldüÄü için babam istedi kızı babasından. Yüzükler takıldı, yenildi, içildi. Yalnız yenildi kısmını abartmıÅlar. Hani derler ya, kuÅ sütü eksikti sofrada. Gece 1'e yakın eve döndük.
Pazar günü Foça'ya kayınvalidelere gittik. Orada da öÄle yemeÄi yiyip akÅamüzeri geri döndük.
ÃarÅamba 30 AÄustos tatil olduÄundan (yani evin tek çalıÅanı eÅime) Salı sabahtan canım arkadaÅım F, kızı C, oÄlum ve ben ÃeÅme'ye gittik. F'nin oÄlu L bu yıl OKS sınavına girecek ve dersanesi baÅladı. Dersane 7'de bittiÄinden L, F'nin eÅi Ã, ve benim eÅim akÅamüzeri yola çıktılar ama yol çok kalabalıkmıÅ. KarÅıyakadan 7'de çıktılar, ÃeÅmeye vardıklarından saat 9.30'du. F ile kardeÅ gibiyiz. Ãok iyi anlaÅıyoruz. DertleÅtik, yüzdük, güneÅlendik, dolaÅtık. Bana terapi gibi geldi. Gayet mutlu olarak çarÅamba akÅamı eve döndük.
PerÅembe için önceden konuÅmuÅtuk halam gittim. 1 aydır gidememiÅtim. Muhabbet ettik, azıcıcık diÄer halaların dedikodusunu yaptık (biz aramızda kuyruÄundan çekmek deriz) çaylar,muhabbet derken cep telefonum çaldı. Baktım annem arıyor ama telefonu açtım baÅka bir ses. BaÅımdan aÅaÄı kaynar sular döküldü. Hemen anladım kötü bir Åeyler olduÄunu. Kendini tanıttıÄı halde arayanın kim olduÄunu anlayamadım bir süre. MeÄer annemlerin alt kattaki eczacıymıÅ. Annem kusmuÅ, tansiyonu 24 olmuÅ. babam da evde yokmuÅ(teyzem yanında idi ama o da çok yaÅlı) hemen gelirmisin diye çaÄırıyordu. Taksiye atlayıp gitmem 15 dakika sürmedi Gözünü sevdiÄimin Ä°zmir'i. Heryere hemen ulaÅabiliyorsun, mesafeler yakın. Yolda annemin doktorunu aradım ama ne muayenehane, ne ev , ne yazlık ne de cebi yanıt vermedi. EniÅtemiz doktor, gerçi branÅı alakasız ama yine de bilir. Onu aradım. O bana yapmamız gerekenleri söyledi, ben de telefon edip eczacı hanımdan bazı ilaçlarını içirmesini istedim. GittiÄimde annem bitap bir Åekilde yatıyordu. Onu orda öyle görünce aÄlamamak için kendimi güç tuttum. Ãünkü eÄer ben de çözülürsem annemin morali daha da kötü olacaktı. AnneciÄim hiç kimseyi üzmek istemez. En kötü zamanında bile iyiyim deyip bize moral vermeye çalıÅır. Bana durmadan, seni de rahatsız ettim, buralara getirdim, ben iyiyim,merak etmeyin deyip o bize destek olmaya çalıÅıyordu ama beti benzi gitmiÅ, dudaklarına kadar mordu. Bu tansiyon yükselmesinin nedenini biliyorum. Teyzemin bazı maddi sıkıntıları var. Ama bayaÄı büyük sıkıntılar.Åu an itibarı ile bizim çözebileceÄimizin çok çok üstünde bir boyutta. Detaylara girmek istemiyorum ama nedeni de tamamen 2 oÄlu ve onların bu konuda en küçük bir çözüm arayıÅları yok. Teyzem de sorunu çözmek için sürekli doÄru /yanlıŠalternatifler üretiyor. Bunların tümünü anneme yine (yine diyorum,yaklaÅık 1-2 aydır hep böyleler) anlatmıÅ, annem ablası üzülüyor diye daha da üzülmüŠve bu neden olmuÅ. Zaten teyzem de hep benim yüzümden kardeÅçiÄim böyle oldu deyip durdu. Neyse 2 saat içinde tansiyonu 16'ya indi ama yine de yüksek. Bugün bir doktoru ile konuÅucam,gerekirse götürücez. Benim kızdıÄım, annem orda yatarken teyzemin gene dönüp dolaÅıp aynı sorunları anlatmaya baÅlaması. Ben de teyzecim, istersen bunları daha sonra konuÅalım, stresli Åeylerden uzak duralım dedim de sustu. Tamam, belki haklı. 78 yaÅında insan bu tür sıkıntılar çekemiyor ama sorumlusu gene kendi çocukları, baÅka kimse deÄil. OÄulları ile konuÅup çözüm bulacaklarına, onlara laf etmekten korkup herÅeyini anneme anlatıyor. Annem de 70 yaÅında, kalbi var, tansiyonu var, varoÄlu var. KardeÅini seven insan biraz onu da düÅünür. Neyse , çok uzattım ama dünden beri çok sinirlerim bozuk. Ä°nÅallah bugün daha iyidir,bir ara uÄrayıp bakacaÄım.
Velhasıl, canım sıkılıyor canım
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)