Çarşamba, Aralık 14, 2005

Dün

Dün çok güzel bir gündü. Arkadaşlarla Pasaportta buluştuk.(Bu Pasaport konusuna aşağıda ayrıca değineceğim) Tek çalışanımız o civarda çalışıyor çünkü. Onu iş yerinden aldık. Bu arada öğle yemeği çıkışı olduğundan daha bir sürü arkadaş görüp onlarla da öpüşüp, iki kelam ettik. Ordan Konak Pier'deki Dost Pide'ye gittik. Dost Pide aslında ilk olarak Çeşme'de açılmış bir yer. Yıllardır nefis yemekleri ile hizmet veriyor. Sanırım İzmir'e şube açılalı birkaç ay oldu. Hava nasıl güzel, günlük güneşlik anlatamam. Dışarıda deniz kıyısında oturduk. Ben meşhur kiremitte köfteden yedim. Arkadaşlarımsa döner ve lahmacun istediler. Yemek üstü kahve ve çaylar da içildi. Tabi çalışanımız mesaisi başına dönerken biz iki emekli muhabbete devam ettik. Daha sonra ayrıldık. Ben vapura gitmeyi düşünüyordum ama ben iskeleye doğru yürürken baktım,vapur kalkmış bile.(Saatim geri galiba) Bunun üzerine otobüse yöneldim.
Alaybey'den geçerken bir Ariston bayisi görünce nasılsa ordan eve yürüyerekte gidebilirim diye hemen indim. Doğru bayiye gittim. HemAriston hem de Teba satıyorlarmış. Teba fazla yaygın olmamakla birlikte (daha çok yurtdışına -Çin'e- ihraç ediyorlar.) bankadayken portföyümde olduğu için iyi bildiğim bir marka. Aslında şu an ankastre ürünler konusunda yaptığım araştırmada da hem daha iyi özellikleri olup (digital saat,program sayısı vb) hem fiyatı en düşük olan Teba. Bir arkadaşım da kullandığını ve memnun olduğunu söyledi. Neyse daha vaktim var,aceleye mahal yok.

Gelelim Pasaport'a. Bu dünyada en sevdiğim yer. Hep söylerim. Ben kent çocuğuyum. Egzos solumazsam rahat edemem diye. Öyle,köy , çiftlik,ekeyim biçeyim pek sevdiğim aktiviteler değildir. Bu tür yerlerde bir Pazar gününü geçirmek bile benim için yeterlidir. Pasaport ise hayatıma 17 yaşımdayken giren ve yalnızca 3 yıllık bir kesinti dışında tüm okul ve iş yaşantımı sürdürdüğüm yer. Ben İktisat'ı bitirdim. Ve bizim okulumuz şu an Rektörlük binasına dönüştürülen İzmir Sinemasının karşısındaki binaydı. 4 yıl orada okudum. Her gün vapurla Pasaport'a geçer,akşam da dönerdim. Ömerağa (cafe), İzmir Sineması , Sisi (cafe) , La Sera (cafe) , baharda İzmir Fuarı ve mini golf hep bizim 4. anfilerimizdi(Okulda 3 anfi olduğundan öğrencilerin gittiği bu yerlere 4.anfi denirdi.) . İşe girdim. Çalıştığım tüm şubeler hep o civardaydı. Yalnızca 3 yıl , başka bir şubede iken güzel yerimden ayrı kaldım ama son dönem yine aynı çevreye geri döndüm. Öğlenleri havanın elverdiği her an yemekten sonra hemen Pasaport Kahveye gider çay ya da kahve eşliğinde deniz kenarında arkadaşlarla muhabbet ederdik. Bazen tost türü bir şeyler alıp,direkt yemeği orada yerdik. Hiçbir şey yapmasak Kordon'da deniz kıyısında öğle arasında bir yürüyüş bile insanın moralini düzeltiyor. Gerçi havanın güzel olduğu günlerde "Şimdi işe mi dönülür?" diye çok sızlandığımız da olurdu, o ayrı.

Şimdi bile herhangi bir nedenle Pasaport'a geçince, eğer zamanım uygunsa indiğimde, değilse dönerken vapura binmeden önce mutlaka Pasaport Kahve'ye uğrar , özellikle deniz kenarı bir yere oturup fincanda çayımı söylerim. Martı sesleri, denizin fışırtıları arasında sessiz sakin çayımı yudumlar, vapuru beklerim. Bu beni ve ruhumu dinlendiren , en sevdiğim şeylerden biri.

Neyse , bu kadar Pasaport muhabbeti yeter. Gelelim bugüne. Kaç gündür boşladığım işleri yapmam lazım. Ütüler dağ gibi birikti. Her sabah dağın içinden 2 beyaz gömlek seçip bir oğluma ,bir eşime ütüleyip geçiştiriyorum. Ama böyle olmayacak. Bugün biraz iş yapmak lazım. Bugün yılın ilk kapuskasını pişirmek istiyorum. Biraz da acılı yapınca eşim de ben de çok seviyoruz. Karakuzum nasılsa böyle şeyler yemez. Ona yine köfte yaparım. Annemin tabiri ile "ayrı seçi" oluyor. Salona elektrik süpürgesi yapmak lazım. Heryer patlamış mısır kırıntısı içinde. Lavabolar ovulacak. Oooohh,iş çokmuş.Ben hala post yazmakla iştigal ediyorum.

Bana kolay gelsin,görüşmek üzere...

8 yorum:

ZeYNeP dedi ki...

Sevgili Cenebaz, seninle biz ayni donemde okuduk herhalde, bende rektorluk binasi bucaya tasinmadan mezun oldum okuldan :)) senin bahsettigin izmir sinemasi, omeraga, lesera, pasaport kahve :)) ustelik okul yarim gun olunca ise baslamistim ben, isyerimde okulun karsisindaki kordon ishaninda idi, bende vapurla okula gidip gelenlerdenim:)
okurken yazdiklarini sanki ben yazmisim gibi hissettim bir an.
sevgilerimle,
zeynep

cenebaz dedi ki...

Ben 83 mezunuyum. Biraz dinazor yani. Ya sen?

Unknown dedi ki...

bende 84 de mezun oldum,
dinazorus gurubundayim bende :)))
okulda iken EBIM de calisiyordum, kordon ishaninda idi. bizim okuldan cok arkadas vardi birlikte calistigimiz.
ben son sinifta evlendim :)

ZeYNeP dedi ki...

Merhaba cenebaz,
Ä°zmir le ilgili bir blog bulmama cok sevindim:)
Anlattığın yerler ne kadar güzel ve tanıdık geliyor ohh sonunda şehrimle ilgili yazan bir blog arkadas buldum:) Hos 2 kişi daha var ama sen kıdem olarak ondesin elbette.

darısı benim basıma , emekli olupta boyle gezebilekmiyim acaba,

sevgilerimle
Figen

cenebaz dedi ki...

Blog kardeşliği,diyet kardeşliği. Biz de"Alsancak'taki Rektörlük binasından mezun olan İktisatlılar Kardeşliği " kuralım bari :))

yuvakuran dedi ki...

cok guzel tebrikler selamlar

pınar dedi ki...

çenebaz izmiri özlettin bana ya:(( pasaportu ben de çok severim. izmir ticaret lisesinde okudum ve öğle aralarında pasaportta gezmeyi çok severdik. ömerağanın salebi, izmir sineması... ahh ahh!
böyle izmiri yaz sen hep olur mu? çok özledim memleketimi:(

cenebaz dedi ki...

Süper ya.Bloğumu ziyaret edenler yeni arkadaşlar var.Herkese selam olsun