Bu sabah yağmur var İzmir'de. Azıcık yağsın ya. Yoksa bütün yaz susuzluktan leş gibi olucaz valla. Dün arkadaşlar bana gelicekti. O yüzden salıdan beri ayaklarım ardıma vuruyor. Salı günü temizlikten sonra market alışverişine gittim. Akşam zeytinyağlı enginar, tatlı olarak limonlu pelte yaptım. Dün ise sabahtan yoğurtlu kabak ve kereviz salatalarını yaptım. Pirincimi ıslattım. Ana yemek olarak Mutfak Robotunun daha önce de denediğim patatesli tavuğunu yaptım. Tabi etrafı topla falan derken zaman hızla geçti ve saat 12'de kızlar geldi. Bu arada onlara bir de sürpriz yaptım. Gelen kızlardan birinin eşi halen bizim bankada çalışıyor , şubesi bana çok yakın ve gelen herkesin de çok eski arkadaşı. Eşinin bile haberi yoktu, kocasını karşısında görünce o da şaşırdı. Saat 12.30 da o da öğle tatilinden istifade geldi. Kakara kikiri yemek yedik, kahveden sonra o gitti. Biz kızlar kaldığımız yerden muhabbete devam ettik. Güzel bir gündü.
Bugün de oğlumun okuluna gidip ÖSS başvuru formu kalmış mı sorucam. Bir tanıdığın oğlunun formunun başına bir kaza gelmiş, şimdi acilen yenisini alıp doldurmaları gerekiyor. Umarım vardır ama onlar dün Balçova tarafındaki tüm liselere bakmışlar, bulamamışlar. Yarın da son gün. Boşu boşuna bir senesi gidecek. Biz bu durumlara ulukluk deriz. Herkesin başına gelebilir ama bu kadar hayati bir şeye de biraz özen göstermek gerekir. Neyse, büyük konuşmamak lazım, hayatta insanın başına herşey gelebiliyor.
Dün duyduğum bir deyim çok hoşuma gitti, sizlerle de paylaşmak istedim. Belki sizler duymuşsunuzdur da ben ilk kez duydum. Hani bazen eşiniz ya da evladınız gecikir de merak edersiniz ya. O durumlar için" anamın aklına gelen değil, eşimin aklına gel başıma gelsin" denirmiş. Çünkü bir kadın eşi gecikince hemen zamparalık yapıyordur der. Oysa analar hemen acaba başına bir şey mi geldi, kaza mı oldu diye kötü şeyler düşünür. Bir de halamdan duyduğum " Ha dediği yere han yapmış "lafı çok hoşuma gitti. Özellikle benim gibi tek çocuğu olup, onun her isteğini hemen yerine getirenler için çok hoş bir laf. Türkçemiz ne kadar zengin. Çok fazla deyim var ve ben bunları kullanmayı çok seviyorum. Ha, bu arada Türkçemiz demişken şu Gülşen'in "Şahane" şarkısındaki şahane kelimesini telaffuzuna kıl oluyorum. İlk heceyi kısa okuyup ikinci heceyi uzatıyor. Halbuki her iki hecenin de uzun okunması lazım. Ve eminim onu duyan birçok insan bu kelimeyi yanlış telaffuz edecekler. Bir de gardolap(gardrop), fortmanto(portmanto) gibi yanlış kelimelere de dayanamıyorum. Emin olmadığımız yerde tdk.org.tr sitesine girip bakabiliriz. Ayrıca aynı siteye
e-posta adresini bildirirseniz size her gün 2 kelime gönderiliyor. Öneririm.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
7 yorum:
Emekliliğin tadını çıkartıyorsun yani:-) Umarım ben de ölmeden emekli olurum da biraz hayatımı yaşarım... Daha çoookkkk var... Mutlu günler dilerim:-)
bizde EŞEĞİN YIKILDIĞI YERE HAN YAPMAK'' deriz :) genelde çocuklar için kullanıyoruz.
konuşmasını deyim ve atasözleriyle süsleyen insanları dinlemeye bayılırım, mest olurum, hele yeni öğrendiklerim olursa. bu söylediğini ilk kez duydum -anamın aklına gelen-i
bir arkadaşımın anneannesinden de şunu öğrenmiştim, çok hoşuma gitmişti.
kendisi keklik, evi b.kluk :))
Renklercim, ağzından yel alsın, ne demek ölmeden mölmeden. İnşallah sen de o günleri göreceksin,tadını çıkaracaksın.Valla o kadar hızlı geçiyor ki zaman, inanamıyorsun emekli olduğuna.
Kurunanecim, şu arkadaşının anneannesinin deyimi güzelmiş. Biz de ".ok içinde badem kadın " deriz öylelerine. Ama seninki daha bir kafiyeli falan, daha güzelmiş.
eee arkadaşların da sevdimi bari tavuk yemeğini ? :))
Hangi bankadan emekli oldun cenebaz ?
Ben bir zamanlar bankacılık yapıyordum. Krizler ilk payını alanlardan biri oldum ! :( Mecburi emekli ettiler beni...
Mutfak Robotum, çok sevdiler, onlara da tarifini verdim. Bu arada biraz bilgisayarla ilgilenmelerini ve bloglara girmelerini de önerdim:)
Ben Yapı Kredi'den emekliyim. Ya sen hangi bankadaydın?
İktisat'ın iktisat olduğu dönemlerde 4 sene çalıştım. ardından da vakıf deniz leasing'e geçmitim...
Yorum Gönder