Pazartesi, Kasım 21, 2005

Yaşasın Pazartesi

Haftasonu İzmir'de hava kapalı ve sürekli yağmurluydu. İnsanın içini çürüten bir yağmur vardı.Hiç durmadı.Bugün hava soğuk ama günlük güneşlik.En önemlisi de ev ahalisi dağıldı.Koca işe ,karakuzum (oğluşum) okuluna gitti.Haftasonu genellikle beylere hizmetle geçiyor.Kendimi restoran ya da cafe işleten biri gibi hissediyorum.Sürekli evin içinde bir yiyecek-içecek servisi.Bir de üstüne Karakuzumun arkadaşları geldi Cumartesi akşamı.Hepsi 15 yaş civarı.O yaştaki erkek çocukları inanılmaz iştahlı oluyor. Yemek, meyve, pasta, çerez.Önlerine ne koysan çekirge sürüsü gibi silip süpürüyorlar.Gerçi doğduktan sonra 5-6 yıl kadar hiçbir şey yemek istemeyen bir çocuğa sahip olduğumdan asla bu konudan şikayetçi değilim.İnsanı kahreden bir şeydir o çocuğunun yememesi.Şükür o günler bitti.Şimdi yemekleri önünden alamıyoruz.
Biliyorum yazımın başlığına çalışanlar çok kızdı.Pazartesi geldi diye sevinilir mi dediler.1,5 yıl önce olsa ben de aynı şeyi hissederdim.Pazartesi Sendromundan haberin yok galiba derdim ama artık emekliyim.Günler pek farketmiyor.Başta büyük bir boşluğa düştüm. Çünkü 7 yaşında okula diye evden bir çıktım,ilkokul orta,lise, üniversite ve çalışma yaşamı.Ben hiç evde oturmadım ki.Bildiğim tek hayat hep dışarılardaydı.Üstelik insan çalışırken daha programlı,daha düzenli oluyor.Hem az olan zamanını değerlendirmek hem de" ben işte de evde de başarılıyım " diye kanıtlamak için .Gerçi kime kanıtlıyorsak ama en azından ben kendi adıma böyle bir çabadaydım.E şimdi kanıtlanacak bir şey yok,zaman bol.Bu kez de sürekli erteleme durumundayım. Yarın yaparım,yarın oluyor,öbür gün yaparım.Sürekli bir erteleme.Zaten temizlik işlerini oldum bittim hazetmem.Onun için hala kadın alıyorum.Süpürgedir,toz almaktır bünyemle bir türlü bağdaşamadı.Ama desinler akşama 20 kişi yemeğe geliyor,hiç üşenmem, mutfağa girer bir sürü yemek yaparım.Yemek yapmayı seviyorum. Yemeklerimin de lezzetli olduğunu söylüyorlar. En sevdiğim şeylerden biri kocaman bir yemek masasının etrafında sevdiğim insanlarla birlikte olmak.Biz zaten aile olarak herşeyi bahane edip,bir yemek düzenleniriz.Annemlerin,teyzemlerin ve bizim doğum günlerimiz,evlilik yıldönümlerimiz,nişan yıldönümlerimiz, bayram, seyran . Kısaca yemek yemek ve toplanmak için sürekli bir bahane yaratılıyor(Bunlar haftalık rutin yemek toplantılarının dışındaki ekstra toplantılar)Bunun sonucu olarak da tahmin edebileceğiniz gibi hafif (!?) kilolu bir orkinos hanımım.(Ferhangişeyler'de vardı bu orkinos hanım) 69 kiloyum,boyum ise bir mezura kadar.Haliyle toparlak bir görüntü çıkıyor ortaya.Neyse bu kilo durumuna başka bir gün değineyim.Yazı aldı başını gidiyor,ben toparlayamamaya başladım.Acaba biraz un eklesem toparlayabilir miyim?

3 yorum:

ZeYNeP dedi ki...

sabah sabah 1 mezura lafina cok guldum, annemin lafidir o, kisa boyludur annecim, 1 mezurayim napayim der birseye erisemedigi zaman :)))
canim annemde Izmirde Karsiyakada...
Izmire sevgiler kocaman..

Zeynep

cenebaz dedi ki...

Sevgili Zeynep,
Biliyor musunki ben de Karşıyaka'dayım.Bu arada evde en büyük yardımcım küçük bir tabure. Üst raflara erişmek için tabii....
Sana ve annene sevgiler

pınar dedi ki...

benim annem de beni karakuzum diye sever:) un ekleyip toparlama esprisine de çok güldüm:)))