Cuma, Haziran 11, 2010

Gündem

Bugün internetten gelen bir mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum;


"Bir hafta önce yurt dışında gazetecilik yapan bir arkadaşımla sohbet ederken AKP ve AKP’nin başı için dedi ki;

“Kendilerini kurtarmak için savaş çıkarmak istiyorlar.”

O gün bu cümle üzerinde fazla durmamıştım ama İsrail ile Türkiye arasında ki gelişen olaylara bakınca mümkün olabilir diye düşündüm.

Baykal’a kurulan tuzağın geri tepmesi ve Sayın Kılıçdaroğlu’nun ilk genel seçimden sonra gelecek Başbakan gibi yorumlanması AKP için adeta bir korku tünelinin giriş biletiydi.

Demokrasi ile şeffaf bir şekilde idare edilen ülkelerde bir seçimle gelip, başka bir seçimle muhalefete düşmek normaldir ama AKP için değil. Çiftçisini, işçisini, doktorunu, bakkalını, eczacısını, Ordusunu karşısına almış bir hükümet için iktidardan düşmek… Korkutarak susturdukları nın korku ortadan kalkınca ne yapacağını bilememek… Var olduğu söylenen gizli holdinglerin, onun-bunun üzerine kurulduğu anlatılan işletmelerin akıbetini bilememek… Yüce divan yolları ve arkalarında biriktirdikleri nefret… Talat giderken (delil bırakmamak için olsa gerek) bazı belgeleri yok etmeye kalkmıştı. AKP ve Başı, ne kadar kayıt dışı olsa da, birilerinin kayda almış olabileceği görüşmelerin ve sözlerinin ortaya düşmesi korkusu…

Anayasayı değiştiremeden, yargıyı kendi lehlerine fetva verecek ulema haline getiremeden iktidar ya elden giderse? Deliğin etrafında gezinmek, yüzlerce korumaya rağmen nefret dolu tepkilerden kurtulamamak…

16 Nisan tarihli yazısında Savaş Süzal şöyle diyordu:
“Gelelim Başbakan’ın iki günlük Washington temaslarına. Erdoğan ABD başkentine Pazar gecesi geldi. Pazartesi sabahı ise 4 milyon dolar bağışla George Mason Üniversitesi içinde kurulan bir bölümde düzenlenen ısmarlama bir konuşma yaptı. Salonun yarısı Türk geri kalanı Arap ve beş on Amerikalı vardı.
Bir de dikkatimizi çeken şey; Erdoğan’ın Washington’da İsrail lafını ağzına aldığını görmedik. Ne olduysa birileri kulağını mı büktü ne, hiç İsrail demedi. Pardon George Mason Üniversitesinde toplam 60 kişi önünde konuşurken son olarak söylemişti. Orayı da Türkiye’de, konferans verdim diye sattı. Aslında zirveye gelen liderler arasında kabile reisi gibi, çoluğu çocuğu, kızı oğlu, yedi sülalesiyle gelen tek lider bizimkiydi. Karısından ayrılmayan Fransa Devlet Başkanı Sarkozy bile yalnızdı.

İki günlük ziyaret sırasında oldukça garip şeyler de oldu. Örneğin bizim heyete 40 araba kiralanmış ve bunlara 200 bin dolara yakın para ödenmiş. Ayrıca heyet için otele Divan lokantasından 300 pide yaptırılıp gönderilmiş, adam başına 15 tane falan düşüyor.”

İşte bu Başbakan şimdi tutmuş “biz kabile devleti değiliz” diye bağırıyor. Biz kabile devleti değiliz de, siz kabile şeyhi gibi görüntü veriyorsunuz maalesef.

PKK saldırırken sınır ötesi harekat talebine ayak direyen Başbakan, kamuoyu baskısı sonucunda meclisten sınır ötesi harekat için yetki çıkartmak zorunda kalmıştı. Sonra ne oldu? “Bir de ABD’ye gidip konuşalım bakalım” diyerek kendi devletinin güvenliğini sağlama iznini ABD’ye bağlayarak kabile devletin kabile başkanı gibi hareket etmişti.

Kendi ordusunun başına geçirilen çuvaldan, üç MİT mensubunun Barzanicilerce derdest edilip şehit edilmesinden onuru incinmeyen ve hesap soramayan, o Barzani’yi de “kardeşim” diyerek kucaklayan bir Başbakan’ın bıyıkları gelip geçene yol olur.

İsrail’in Filistin Kurtuluş Örgütü’nü dağınık olduğu için kontrol edemediği ve Hamas’ın İsrail’in desteği ile kurulduğu iddialarını Başbakan’a anlatacak kapasitede bir danışmanı var mıdır acaba? İsrail Filistin’e saldırdığında o hayran oldukları Araplar’ın petrol fiyatlarının yükselmesi ve bu kirli savaşın getirdiği para nedeniyle Filistin için çözüm istemediğini Başbakan’a kim anlatacak? Yoksa biliyor da, kendisi de siyasi rantını mı yemeye çalışıyor?
Sayın Başbakan, size ve bu Filistincilere asla inanmıyorum! Neden mi?

İHH için alınan gemilerin para kaynağını geçsek bile, havada kalan ve cevap bekleyen çok soru var. Siz Irak’ta Müslümanlar öldürülürken daha rahat öldürülmeleri için ABD ve müttefiklerine Türk hava sahasını açmadınız mı? Iraklı Müslüman kadınlara tecavüz edilirken ABD’nin tecavüzcü, katil, sapık askerleri sağ salim memleketlerine dönsün diye dua etmediniz mi?

Çin Uygur Türkleri’ne katliam uygularken, Müslüman Türk kadınları kısırlaştırılırken “biz Çin’in bütünlüğünden yanayız” demediniz mi? Ermeniler’in ülkemize yasa dışı yollardan girip kaçak çalışmasına göz yumarken ülkemize sığınmış Çeçenler’in çocuklarını okutamadığını ve çalışma izinlerinin olmadığını bilmiyor musunuz? Sizin için Yunanistan’da baskı altında kalan ve Türk oldukları inkar edilerek kendi müftüsünü seçmesi engellenen Batı Trakya Türkleri bir şey ifade ediyor mu? Yunanistan geziniz sırasında Rum Pontus soykırım anıtı dikilerek atalarımıza iftira edildi ve siz bu durumdan hiç rahatsız olmadınız.

Sıfır terörle teslim aldığınız ülke yönetimi şimdi hangi noktada Sayın Başbakan? Terörü 1993 noktasına yeniden taşıdınız. Hatta daha da ileri götürüp şehirlere yaydınız. Siz geleli kaç Mehmetçiğimizi kaybettik bir bilginiz var mı? Şehirlerimiz PKK terörüne mahkum edildi. İstanbul’da, Ankara Ulus’ta patlayan bombalar ve parçalanan genç kızlarımız… Gözünüzde bir Filistinli’ye eşit olması için daha kaç bin Türk Vatandaşı şehit edilmeli Sayın Erdoğan?

Baydemir küfrediyor, siz sağırı oynuyorsunuz. DTP’li vekiller Türkiye’yi kan gölüne çevirmekle ve Türk Halkını diz çöktürmekle tehdit ediyor, gıkınız çıkmıyor. Evlat acısıyla birkaç kelam etmiş şehit babasını sıkılmadan mahkemeye verip mahkum ettiriyorsunuz. Bir damla vicdanı olan bu duruma isyan eder ama vicdanlar susmuş. Kuru ağaçtan düdük çıkar mı Sayın Başvekil?

Şehit cenazelerine katılıma yasak geliyor ama Filistin için Taksim emirlere amade. Şehit Mehmetçikler için bir damla gözyaşını göremediğimiz eşiniz Filistin için gözyaşı akıtmıştı. O Filistin ki, terör örgütlerinin Türkiye’ye saldırmak için eğitim aldığı yer. O Filistin ki; Ortadoğu ülkeleri ile yapılan bir toplantıda “Osmanlı Ortadoğu’dan ayrılalı kargaşa devam ediyor” diyen Türk konuşmacıya İsrailli yetkili ile birlikte itiraz ediyor.

İHH yardım gemisi gitmeden İsrail olacakları söyledi. İsrail nasıl bir devlettir ortada iken, AKP nasıl bir hükümettir ki, o insanları ateşe attı. Şimdi kalkmış ucuz nutuklar atıyorlar. Bizim Anadolu’da bunlar gibilerle “kendi başını düzemeyen gelin başı düzüyor” diye alay ederler.

Sizleri Irak’ta Müslümanlar katledilirken, Uygur Türkleri katledilirken, Mehmetçiklerimiz, fidanlarımız kahpe kurşunlarla şehit edilirken de Taksim’de, yardım konvoylarında görseydim inanabilirdim. Dahası yanınızda da yer alabilirdim ama; yüreği çatallı olanlara, katilin birini alkışlarken diğerini eleştirenlere, küçüğüne posta koyup büyüğüne tapanlara, kan üzerinden siyasi rant uman zavallılığa sadece acıyabilirim.

Ülkeler ekonomik tıkanmışlıklarda savaşı bir kurtuluş olara görmüştür. AKP yolun sonuna geldiğini ve baskı ile sakladığı yolsuzluk ve verdiği tavizlerin ortaya çıkacağını düşünerek paniğe kapılmış olabilir. Bir savaşı kendisi için kurtuluş çaresi olarak görebilir. Yalnız unuttukları bir şey var. Sürekli operasyon yaptırdıkları, yandaş ve devlet destekli basınlarına sürekli dövdürttükleri Ordu bunlar için savaşır mı?

Bir hatırlatma daha:

Sayın Başvekil, İngilizler'in özel yetiştirdiği casuslar Osmanlı topraklarında batıl olan KADERİYE tarikatını kurdu. Kaderiye mensupları şeytanın yolundan giderek günah işlemeyi de kadere bağlayıp Allah’ı suçlar. Siz tedbir almayarak madencilerin ölmesine sebep olan taşeronu aklayıp Allah’ı suçladınız ve batıl olan KADERİYE tarikatı mensubu gibi açıklama yaptınız. Osmanlı’nın çökmesine neden olan anlayışlardan birisi de İngiliz casuslarının dine soktuğu bu anlayıştır. Madem sizin kader anlayışınız bu, o zaman sizin anlayışınıza göre biri çıkp ta, İsrailliler’in yardım gemisine saldırıp ölümlere sebep olması da bir kaderdir derse ne diyeceksiniz( !)? İşte bu yüzden büyüklerimiz diline hakim olamayıp aklına geleni konuşanlara; “Dilim, sensin zorum” demiştir.

İsrail terörist bir devlet gibi davranmıştır, Filistinliler’e yaptıkları bir insanlık suçudur. Hepsi tamam ama “kendi başını düzemeyenlerin gelin başı düzmeye kalkması” trajik bir durumdur.

Pek Sayın Erdoğan ne yaparsa yapsın, yolun sonu görünmüştür. Korkunun ecele faydası yoktur. Asiye nasıl kurtulur filmi gibi AKP’nin nasıl kurtulacağı bu milletin derdi değildir! Bu ülke ancak ve ancak kendi bekası için savaşır. Tayyip Bey çok meraklıysa Filistin’e başbakan olabilir.

AKP ve BOP Eş Başkanının mecburiyetleri Türk Halkı’nın mecburiyeti değildir! Bu da böyle biline. "

10 yorum:

Asortik Krep dedi ki...

Aman allahım ne güzel anlatım bu böyle.. Tüm anlatımlar nasıl "cuk" diye oturmuş, son zamanlarda gördüğüm en aklı başında yorumlar bunlar. Teşekkürler paylaştığın için.İzninle link vereceğim..

cenebaz dedi ki...

Asortikim, ben de çok beğendiğim için herkesle paylaşmak istedim. Elbette link verebilirsin.

yeliz dedi ki...

OLUR MU OLUR BUNLAR SAVAŞ DA ÇIKARIR

pie kurabiye dedi ki...

Gerçekten çok güzel ortaya koymuş durumu.
Aslında bu meydan okuma kendisine dur diyecek kimsenin kalmadığından emin olduğunu gösteriyor.Ama yanlıştan dönülecek bir nokta herzaman vardır.

mavi dedi ki...

Çok güzel yazmışsınız, aklınıza, kaleminize, emeğinize sağlık olsun. Hani laf vardır kuduran köpek başını yer diye, bunlarda çok kudurdular kendi başlarını yiyecekler ama korkarım bizi de götürmesinler yanlarında. Bende üzüldüm insani yardım gemisine ama filistin bizim topraklarımız, vatandaşlarımız değil. değindiğiniz uygur türklerine yapılanları bende yazdım sayfamda. senesi geliyor hani hatırlayan varmı?

cenebaz dedi ki...

Yeliz, o zaman en önce kendi, oğlu ve damadı gitsin o savaşa, hani askerlikten kaçan oğlu

cenebaz dedi ki...

Petekçim, o yanlıştan dönüldüğünde umarım geç olmaz:(

cenebaz dedi ki...

Mavi Balon, yazıyı ben yazmadım, bana da internetten gelen bir mail. Ama ben de içeriğine katılıyorum.

yalnızlar kraliçesi dedi ki...

yazanın ve görüntüleyenin eline koluna gönlüne aklına sağlık.. ne güzel özetlenmiş.. tebrikler..

cenebaz dedi ki...

Yalnızlar Kraliçesi, senden haber almak ne güzel! Yorumun için de teşekkürler.