Pazartesi, Nisan 12, 2010

Başlıksız


Pazar günü yaptığım ekmek. Geceden makineyi kurdum. S.öke unun yeni çıkan, mayası da içine katılmış 1 kg. luk unlarından 7 tahıllı olanı almışdım. Onunla yaptım yalnız paketin yarısını kullanmak gerekiyor. Sabah misss kokulara uyandık. Sonuç her zamanki gibi mükemmeldi. Yanına sahanda yumurta, sucuk, biraz acukamsı kahvaltılıktan, peynir, zeytin, reçeller, zeytinyağlı domates ve sıcacık demli çay. Tabi ipin ucu kaçtı. Gerçi o ipin ucunu kaçırmak için bahane arıyorum ben de ya, hatta baksanıza kendi bahanemi kendim pişiriyorum:)),

Yukarıdaki yazıda makine yazarken daha doğrusu makine mi, makina mı yazmalıyım diye düşünürken, TDK imla kılavuzundan aklıma takılan diğer maddelere de baktım. Doğruları makine (makina), meyve (meyva), fasulye (fasulya) imiş. Ben hepsini parantez içindeki yazılışları gibi yani yanlış kullanıyormuşum bugüne dek. Bakalım bu saatten sonra dilimi nasıl düzelteceğim?

Cumartesi günü annem bakladan zehirlenmiş. Tüm gece kusmuş. Ama her zamanki gibi üzülmeyelim diye bize söylememişler. Pazar günü aradığımda öğrendim, apar topar gittim. Halsiz, serapa yatıyordu. Bugün tekrar gittiğimde biraz daha iyiydi, toparlanmıştı ama henüz tam iyileşememiş. Baklanın içindeki bir madde anneme dokunuyor. Bunu bilmesine rağmen yemiş. İnsanlar yaşlandıkça çocuklaşıyorlar galiba. Tabi, ona bir şey demedim. O sıkıntısı içinde bir de benim lafıma üzülmesin şimdi.

Son günlerde okuduğum en iyi yazılardan biri, uyanmak, aymak için. Ülkeme, yapılanlara çok üzülüyorum ve gelecekten korkuyorum. Umarım insanlar artık takım tutar gibi parti tutmaktan vazgeçer de gerçekleri görür, çok zayıf bir ihtimal de olsa.

Hiç yorum yok: