Cuma, Şubat 16, 2007

Bugün

Bugün hava inanılmaz güzel, güneşli ve sıcaktı. Bu hafta sürekli dışarıda olduğumdan(eşim ayağı kırık tavuk gibi diyor) dün gece "artık Cuma günü bütün gün evde yatar, keyif yaparım" derken, telefon çaldı ve her daim ayartılmaya hazır ve de nazır Çenebaz arkadaşının yarın Pier'e gidelim mi teklifine hayır diyemedi. Öğlen vapurla Bostanlı'dan Konak'a geçerken deniz nasıl, çarşaf misali dümdüz anlatamam. Uzaklarda 8-10 balıkçı kayığı , her kayıkta bir balıkçı silueti görülüyor. Güneş denizde gözünüzü alan pırıltılar yaratmış. Biri martılara gevrek atıyor, onlar da yol boyu bize eşlik ediyor. Ay, dedim. Allahım öyle bir günde asla canımı alma. Aklım kalır sonra burda benim. Hani cnbc-e'de ghost whisperer diye bir dizi var. Yarım kalan işleri nedeni ile öte tarafa geçemeyip bu tarafta hayalet olarak kalanlar. Öyle olurum herhalde. Ben kasvetli, yağmurlu bir günde ölmeliyim ki öldüğüme üzülmeyeyim. Neyse, bu kadar karamsarlık yeter ki bu güzel günde karamsar olunamaz zaten, ben Konak'a geçtim. Gittim Pier'e, arkadaşım da geldi. Bir şeyler yedik, içtik, muhabbet ettik, bol bol güldük. En önemlisi canım arkadaşım bana sürpriz yaptı. Benim doğumgünümde görüşememiştik. Bana hediye almış. Ayrıca bir de küçük bir pasta almış. Küçük bir doğum günü kutlaması yaptık. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Bana hayatımda ilk kez böyle bir sürpriz düzenleniyor. Aklımın ucundan, kıyısından geçmemişti böyle bir şey. Çok sevindim. Ordan kalkınca önce Pier'deki Remzi Kitapevine, sonra da Kabile kitapevine gittik. Ben yeni çıkan Yılmaz Gürbüz'ün "Mübadiller" kitabını aldım (e kan çekiyo tabi) , sonra da vapurla tekrar döndüm. Döndüğümde babam da tam bizim evin kapısındaydı. Bana uğramış. Neyse ki tam zamanında gelmişim. Bize çıktık, biraz oturup çene çaldık. Ben aldığım kitabı anneme yolladım, önce o okusun, benim elimde var zaten 2 tane. İşte böyle de güzel bir gündü.

Derseniz ki 15 tatil ve sonrasında neler yaptın diye; yeğenimle hayvanat bahçesine, neşeli ayaklar filmine gittik. Bostanlı'da sahilde dolaştık, parka gittik. Biz kafede 2 kardeş oturup muhabbet ederken o önümüzde oynadı , toprakla boğuştu. Tabi bu arada klan halinde (biz, kardeşim, annemler, teyzemler) her gün birinde akşam yemeği yedik. Ama sayılı gün, perşembe günü döndüler. Cuma günü eski bir arkadaşım bana geldi. Cumartesi yeni ev alan(bugün de buluştuğum) arkadaşıma ev tebriğine gittim. Pazartesi annem, salı temizlik ve biraz alışveriş, çarşamba halamları ziyaret, perşembe emekli altın kızlar toplantısı. Hafta bitti bile.

Haftasonu dinlenmek istiyorum ama evde 2 erkekle nasıl dinlenilebilinirse o kadar. Ben gene hevesimi önümüzdeki haftaya saklasam iyi olacak galiba.

13 yorum:

kurunane dedi ki...

allah uzun ömür versin.

benim tatilde aha aynen dediğin gibi hergün birinde toplaşıp yemek yiyerek geçti. teyzemler, ablamlar, kardeşim vs.

onun için dombili oldum şu 15 günde

PERİLİ KÖŞK dedi ki...

ya siz böyle anlattıkça nasıl içim gidiyor,denizi ,vapuru,gevreği,Pier'i herşeyi nasıl ama nasıl özledim ,buarada Karşıyaka'da perili köşk neresi ben bilmiyorum?

pınar dedi ki...

çenebaz ne güzel anlatmışsın valla izmirde vapura binmişim gibi hissettim kendimi. yazın geliyoruz ama sıcakta gezmak ne mümkün. bu mevsim izmirde daha güzel.
haftasonu işleri boşver dinlen bence. küçük bebeğin yok ya nasıl olsa:) boşver keyfine bak.

Punto dedi ki...

Askerliğimi İzmir Gaziemir'de yapmış, Karşıyaka'da bir evde oturmuştum. İzmir günlerimi hatırlattığınız için teşekkürler.

Ayçiçeği dedi ki...

Kış ayında böyle güzel bir günü iyi değerlendirmişsiniz. Okurken bahar geldi sandım :))
Çenebaz, allah uzun ömür versin, nereden çıktı bu düşünce şimdi.
Umarım hafta sonunu dilediğin gibi geçirmişsindir:)

cenebaz dedi ki...

Dombilinanecim, sevdiklerinle birliklikte olmaktan güzeli yok. Boşver, o kilolar verilir.

cenebaz dedi ki...

Periliköşküm, 1975'li yıllarda Bostanlı tarafındaki eski bir eve perili köşk deniyordu. Hatta öğle yemeğine evci çıkabilmek için son sınır orasıydı. Okul yönetimi perili köşkten sonra oturanlara izin kağıdı vermezdi. İnşallah, ilk fırsatta İzmir'e gelip tüm özlemlerini giderirsin.

cenebaz dedi ki...

Pınarcım, en azından akşam serinliğinde gezersin yaza inşallah. Akşam da ışıl ışıl bir İzmir'e bakarak vapur sefası, küfür küfür rüzgar da esince harika olur.

cenebaz dedi ki...

Punto bey, yani siz de ucundan bucağından İzmir'e bulaşmışsınız. Gaziemir şu an nasıl gelişti anlatamam, ayrı bir şehir gibi oldu.

cenebaz dedi ki...

Ayçiçeğim, biz zaten bu yıl İzmir'de kış yaşamadık. Gerçi yaktığım mazot 750 lt. ulaştı ama özellikle gündüzleri hava süper oluyor. Bu yıl hep bahardı.

mayonez dedi ki...

nasıl kaptırdım kendimi satırlara.ya hani bende senin gibi bankacı oluyorum ya hani emekli olacağımya şuracıkta yıl sonra komşu olalım mı nooolurrrr. sen hangi bankadan emekli oldun cenebazcım ben inşallah yoncalı oluyorum:))

mayonez dedi ki...

bu arada numlock kapalı diye 31 yıl sonra emekli olacağımı yazamamışım. ne kaldı şuracıkta 31 yıl sonra komşunum.salça, tuz neyin isteyeceğim senden evet evet çatlak bir komşun olacak:))

cenebaz dedi ki...

Mayonezim, sayılı gün çabuk geçer, 31 yılcık nedir ki:)) Ben yeterli stok yaptım, salça ve tuz için senin emekli olmanı bekliyorum. Bu arada ben eski leylek şimdiki koçbaşı bankadan emekliyim.