Cuma, Temmuz 28, 2006

Bu akÅŸam ne seyredelim?

Bu akşam 2 güzel program çakışıyor. NTV'de saat 21'de Beyaz ile Kadir Çöpdemir'in birlikte sundukları "Biri bana anlatsın" programı var. Saat 23'e dek sürüyor. CNN Türk'te ise 22'de Okan Bayülgen'in sunduğu "Haber Makinası " başlıyor. Eee, 2 programın 1 saati çakışıyor. Napçaz şimdi? Kadir Çöpdemir'i Number1 TV'deki Geyik Parkı programından beri izleyen biri olarak herhalde Okan'ın programının ilk 1 saati güme gidecek gibi görünüyor. Allahım, ne büyük sorunsal bu yane :))

Pazartesi, Temmuz 24, 2006

Kriz

Bakıyorum da yazılarım hep bi gittik, bi geldik şeklinde. Napayım ama yaz İzmir'de böyle geçiyor. Eşim yıllık iznini alamadığından yalvar yakar Cumayı kapmış.Biz de oğluşumun bir arkadaşını da alıp Perşembe akşamından Çeşme'ye gittik. İzmir yanarken orada geceleri battaniye örtünmek zorunda kalıyoruz. Nasıl serin ve güzel anlatamam. Cuma akşamı için eşimin kuzeni yemeğe çağırmıştı. Oraya gittik. Ankara'daki kuzenleri gelmiş, onlardaymış. Hep birlikte 10 kişilik koca bir masada gülüş ahenk yemek yedik. Ben de Cumartesi için onları yemeğe çağırdım. Cumartesi günüm o yüzden yemek hazırlığı ile geçti. Ama yine de bir ara kaçamak yapıp havuza bile girdim. Pazar günü ise tam bir gevşeme günü oldu. Akşam saat 9 gibi de evdeydik.

Şimdi başlığa bakıp kriz bunun neresinde diyeceksiniz ki, bi dakka geliyor, anlatıcam, sabırsızlanmayın. Cuma sabah 11 gibi telefon çaldı. Benim erkek ve bekar kuzenlerden biri aradı. Gelsem olur mu, siz döndükten sonra da ben haftaiçi kalmaya devam ederim dedi. Ben asla tek ayak üstünde 40 yalan uyduramam. Buyur gel dedim. Tabi eşim bunu duyunca kızılca kıyamet koptu. Kızmasının 2 nedeni var. Birincisi bu yıl yıllık izin anlamında yapacağımız tek tatil bu. Bırakın da şurda bir haftasonu ailecek kalalım diyor(ki tüm sülale bunun bizim tek iznimiz olduğunu biliyordu)İkinci ve önemli nedense kuzen biraz içkiye fazla düşkün. Sabah kalkıyor kahvaltı masasına bira şişesini koyuyor, tüm gün boyu bu demlenme sürüyor. Gün ortasında da rakıya geçiyor ve gece yarısı yatana kadar sürüyor bu durum. Gerçi ne sarhoş olur, ne dili dolanır ,ne de çevresini rahatsız eder. Bu arada benim eşim hiç içmez. Bense arkadaşlar varsa birkaç kadeh şarap ya da bir bira içerim. Eşim "Benim yetişme çağında oğlum var. Kötü örnek olmasını istemiyorum."diyor. Hak vermiyor değilim .Çünkü daha önce de oldu. Al sen de bir yudum muhabbetleri oluyor çocuğa. Ayrıca biz o sitede daimiyiz. Eşim biz yokken o orada tek başına sabahtan akşama verandada içecek, etraftakiler de rahatsız olacak diyor, falan filan. Velhasıl ben ona telefon açtım. İşte beklemiyorduk, bir arkadaşlar aniden geldi yatacak yer yok dedim. O da pazara gelirim, sizden anahtarı alırım dedi. Bu kez ona birşey diyemedim. Hadi 2. kriz patladı. Bu kez de anneme telefon açtım. Bu konuyu hallet. Ben aciz kaldım dedim. Neyse konuyu onlar halletti ama hepsi geçici çözüm. Yaz uzun . Her an bizden yine anahtarı isteyebilir. Ne yalan uydurucam, ne bahane bulucam bilmiyorum. Galiba sonunda bana bu yazlığı sattıracaklar.

Bu arada bu Cuma günü kardeşim, eşi ve bi tanecik yeğenim geliyor. Herhalde Cumartesi günü onlar ve biz annemle babamı da alıp Çeşmeye gideriz. Bu sefer 1 hafta kalacaklar. Çünkü gelinimizin kızkardeşi Eylül'de Antalya'da evlenecek. Kalan 1 haftalık iznini de o sırada kullanacak. Haklı kızcağız. İnsan böyle zamanda kardeşinin yanında olmak ister. Yeğenim bana şeşil (yani yeşil) dinazor ısmarladı. Onu da aldım, hazır bekliyoruz keratayı. Nasıl özledim, nasıl burnumda tütüyor anlatamam. Hem kardeşimle de azıcık dertleşmek istiyorum. Telefonlar yetmiyor. İnsan gözgöze dizdize konuşmak istiyor. Ne zaman bitecek bu hasretlik?

Cuma, Temmuz 14, 2006

Bu Kez Farklı

Bu haftasonu Çeşme'ye değil de Foça'ya gidiyoruz. Hem kayınvalideleri ziyaret edeceğiz , hem de zeytinleri sulayacak eşim(bahçede 100 kadar zeytin fidanı var da). Bu akşamdan gidiyoruz, yani 3 gün kafayı kırıcam. Pazar akşamı olsa da dönsek diyorum ve huzurlarınızdan çekiliyorum.

Pazartesi, Temmuz 10, 2006

Yeknesak

Sanırım bu yaz boyunca ben hep aynı şeyleri yazıcam. Gene cumadan yazlığa gidildi. Gene havuz, deniz, güneş. Bol bol yeme, içme, mangal. Eee işte hepsi bu. Programa ilaveten oğlumun bir arkadaşını da aldık bu kez. Sıkılmasın küçük bey diye. Ha bu arada karar verdim ben oğlumu kimselerin yanına gönderemem. Çünkü gelen arkadaşı yatağını topladı, sofradan kalkarken tabağını, bardağını kaldırdı. Bizimkinde maşallah tık yok. Sabah çarşaf ve pike top halinde yatağın ortasında duruyordu. İnsan arkadaşından utanır, toplar di mi ? Nerrdeee... Bu çocuk bir yere gitse rezil edecek beni. Üstelik gittiği yere ağırlık yapacak, zahmet verecek. Bu arada evlenince gelin hanımın çocuk yetiştirme konusunda hakkımda edeceği lafları yazamıyorum bile. Ben bir yerde yanlış yaptım ama ..?

Cuma, Temmuz 07, 2006

Nach puan

Bizim izin yalan oldu. Gene 2 günlük haftasonları ile idare edicez. Ben böyle işin de , şirketin de ..... gözlerinden öperim. (siz kötü niyetlisiniz)

Perşembe, Temmuz 06, 2006

Genel Durum

Cuma günü arkadaşımın babasının 40 lokması vardı. Ona gittim. Dağıtımda yardımcı oldum. Yardımcı derken arabada co-pilotluk yaptım. Ehliyeti eski olmasına rağmen azıcık cesaretsizdir benim canım arkadaşım. Benim tek yaptığımsa "sen aslansın,sen kaplansın,oraya da gideriz,buraya gideriz "diye moral vermek yanında. Biz o akşam 6 gibi Çeşme'ye gidecektik. Saat 5.30 gibi arkadaşım aradı. Biz de geliyoruz dediler. Yazlıklar kalabalıkla güzel oluyor. Tabi son dakikada programı değişince, anca 7 gibi çıkabildik yola. Yollar Cuma akşamı olması nedeni ile çok kalabalıktı. Yiyecek alışverişi falan derken biz saat 9.30 gibi eve ulaştık. Yemeğe oturduğumuzda saat 10'du. Haftasonu güzel geçti. Yedik, içtik, yüzdük, eğlendik. Pazartesi günü eşleri sabahtan gönderdik. Biz o gün de denize girip akşamüzeri geri döndük. Allahtan havalar biraz serinledi de İzmir de çok sıcak değildi.

Salı günü malum bende temizlik günü. Dün ise nihayet annemi kontrole götürdüm. Bu kez tansiyonu çok yüksekti. 21-10 gibi. Doktor acilen tansiyonu düşürmeliyiz dedi. Aksi takdirde beyin kanaması, felç, kalp krizi, bunama gibi sonuçlar doğurur dedi. Şimdi sıkı bir perhize girdi. İlaçları değiştirildi. Allah korusun, düşünmek bile istemiyorum o kötü sonuçları. . Ama sonuçta kendi sağlığı, dikkat etmesi gereken yine kendisi. Çok ihmalkardır benim anacım bu işlerde. Bu ilaçları kullansın ,10 gün sonra tekrar kontrole gidicez.

Eğer bir mani olmazsa bu haftasonu eşim 15 günlük izne çıkacak. Ama çok enteresan bir şirkette çalışıyor. Son dakikaya kadar ne olacağı belli değil. Cuma akşamı saat 6'da patronlar tamam derse izne çıkıyoruz, demezse gene kös kös İzmir bekliycez. Geçen sene de çıkamamıştı izne. Gerçi bizimkinde de kabahat var, biliyorum. İnsan ağzından girer, burnundan çıkar gene alır o izni ama erkek işte. Yapamıyorlar.

Bu 2 günde kuaför işlerini halledeceğim. Gölge zamanım geldi. Araya bir de istenmeyen tüylerden kurtulma operasyonu sığdıracağım. Bu sıcakta nasıl üşeniyorum anlatamam. 3-4 saat o kuaförde oturmak cehennem azabı gibi. Zaten gölge yaptırmamın nedeni o. Boya olsa 20 günde bir kuaföre gitmek lazım. Bari 3 ayda bir gidip zamandan kazanıyorum.Bu arada ben Karşıyaka'dayım, kuaförüm Göztepe'de. Gitmek bile iş yani (İstanbullular okuyunca çok kızacaklar. Çünkü en fazla 45 dakikalık yol.)

Bu arada sabah eşim işe gider gitmez bilgisayarın başına oturuyorum. Yoksa bir daha çok zor ele geçirmem. Malum okullar tatil. Bilgisayar küçükbeyin tekelinde. Ancak o uyurken ya da arkadaşları ile dışarı çıktığında girebiliyorum bilgisayara. Tabi bu arada akşamları da eşim ele geçiriyor bilgisayarı. Bana ya sabahın körü ya da gecenin bir yarısı kalıyor. Buna da ŞÜKÜR(!)