Ãncelikle herkesin geçmiÅ bayramını ve Cumhuriyet Bayramını kutluyorum. Bayram öncesinden beri çok yoÄun günler yaÅadık. Anca bugün zaman bulabildim yeni bir posta. Taaa bayram öncesi Cuma'dan anlatmaya baÅlayayım.Neden mi? Bi dakka, anlatıyorum
O Cuma günü akÅamüzeri iÅler bittikten sonra bloga yeni bir post yazayım, hem de herkesin bayramını kutlayayım diyordum. Bilgisayarın açma düÄmesine basmamla çat diye bir ses geldi. Ãnce asfalyalar attı sandım ama baktım elektrikler yanıyor. Ana kasa gitmiÅ. Nasıl üzüldüm ve sıkıldım anlatamam. Ertesi gün, oÄlum hemen bir tamirciye götürdü. Neyse ki basit bir ÅeymiÅ. Hem zaman açısından çabucak yapıldı hem de maddi olarak öyle pek pahalı bir zarar deÄilmiÅ. Cumartesi günü eÅimin kuzenleri Ankara'dan geliyordu. AkÅam üzerine doÄru geldiler. O gün hep birlikte, kalacakları diÄer kuzenin evindeydik. Gece dönerken ertesi gün için de ben çaÄırdım. Ama bizim sülalede öyle 3-5 kiÅi olunmaz. Tüm anneler,teyzeler derken cumartesi günü 15 kiÅiydik. Oruçlulara bir posta sofra kuruldu. Bazı hanımlar alıÅveriÅteydi. Erkekler onları beklemek istemedi, onlara ayrı bir posta sofra kuruldu. En son saat 9 gibi gelen hanımlara ayrı bir sofra kuruldu. O günüm sabahtan akÅama kadar yemek hazırlamakla, akÅamdan sonra da sofra kurmakla geçti . Sakın sözlerim Åikayet gibi anlaÅılmasın. Ben hem yemek yapmayı hem de yemeyi ve yedirmeyi çok severim. Ben çok mutluydum.
Ertesi gün bayramın ilk günü idi. Aynı takım bu kez kayınvalidemde kahvaltıdaydık. Hatta bu kez görümcemin kayınvalidesi ve kayınpederi de eklendiÄinden sayı 17 olmuÅtu. Ama kalabalıklar çok güzel oluyor, hele de bayram sabahları. Hep birlikte topluca bayramlaÅıldı. Oradan herkes ziyaret yerlerine daÄıldı. Biz Ankara'dan gelen kuzenleri de alıp önce Ege Parka gittik ama herhalde ilk gün olduÄundan tüm dükkanlar kapalıydı. Starbucks'da oturup bir kahve içtik, oradan deniz kenarı bir yere gittik. Orada da sıcacık güneÅin altında birer bira yuvarladık. AkÅamüzeri onlar ÃeÅme'ye biz ise annemlere akÅam yemeÄine geçtik.
Bayramın ikinci günü biz de ÃeÅme'ye gittik. Ãnce kuzenlerde kahvaltı ettik. Hazır ÃeÅmeye gitmiÅken bizim yazlıÄa da bir baktık. Neyse o yaÄmurlarda akma falan olmamıÅ. ÃÄle yemeÄimizi Kumrucu Åevki'de yedik. Deniz kenarında bol bol yürüdük. AkÅam da hava güzel olduÄundan bahçede mangal yaptık. Biz yine kalmadık ve eve döndük. Ankaradan gelen kuzenlerimiz ÃarÅamba sabahı erkenden ÃeÅme'den yola çıkmıÅlar. Biz de o gün gezemediÄimiz akrabalara gittik. Benim 2 hala, 1 amca ve eÅimin amcası ile halası. Bu tempoya akÅam biraz ütü faslından sonra benim vücut nezle sinyalleri vermeye baÅladı. Sabah kalktıÄımda boÄazım feci yanıyordu ve sesim kargalarla yarıÅacak düzeydeydi. 2 gün hasta yattım.
GeçtiÄimiz Cumartesi ise benim niÅanlanan kuzenin müstakbel kayınvalidesi ve kayınpederi iade-i ziyarete gelecekti. Teyzem akrabalardan bazı kiÅileri de çaÄırdı tanıÅma olsun diye. O gün benim için çok yoÄun geçti. Sabahtan mazot alındı (malum kıŠgeliyor) , kat kaloriferine bakım yaptırıldı, oÄlumun matematik hocası geldi, kek ve kısır yaptım, banyo yaptım, fön çektirdim. AkÅam 7 gibi teyzeme gittik. Orada tüm hizmet bendeydi. SaÄolsun gelin kızımız da çok yardım etti, hakkını yemiyeyim.
Dün ise canım babamın doÄum günü idi. Allah uzun ve saÄlıklı ömürler versin ona. Güzel gözlü babacım benim. Allahım, inÅallah daha uzun yıllar birlikte oluruz. Bu yoÄunlukta çıkıp hediyesini alamamıÅtım. Ãnce onun hediye ve pastasını aldım. ÃÄleden sonra da oraya gittik. GideceÄimizi bilmesine raÄmen nasıl sevindi anlatamam. AkÅam evdeydik. Yine okul ve iÅ gömleÄi ütüleri, yemek ve yatıÅ.
Yeni bir hafta baÅlıyor. HerÅey gönlünüzce olsun. Ä°yi haftalar.
Pazartesi, Ekim 16, 2006
Tüm haftasonu yayıldık, ailecek. Sabahları geç kalktık, uzun kahvaltılar yaptık, gazete okuduk, bilgisayarda oyun oynadık, tv seyrettik. AkÅamları çıkıp biraz sahilde dolaÅtık, kafelerde oturup çay, kahve birÅeyler içtik. Tek yorucu faaliyetim ütü yapmaktı. Malum pazartesi iÅ ve okul günü. Ama ben hazır giriÅmiÅken oÄluma ve eÅime 5'er gömlek ütüledim yani haftayı kurtardım. Bu sırada da tv'de saçma bir Türk filminin izledim. Yoksa baÅka türlü çekilmiyor.
Birazdan çarÅıya gidicem. AkÅam için palamut almayı düÅünüyorum, oÄlum çok seviyor. Neden özellikle pazartesi derseniz, tembellikten. Yarın kadın gelicek , temizlik var ya, ondan. Bari o balık kokuları falan gider. Fırını da ovar, temizler.
Bayram için Ankara'dan eÅimin kuzeni, eÅi ve kızı gelicekler. Ãok sevindik. 2 sene falan olmuÅtur görüÅmeyeli. Hem bize de deÄiÅiklik olacak. Bu arada belki kardeÅim de gelecek bayrama. Ama onun geliÅi PerÅembe ve Cumanın tatil oluÅuna baÄlı. ÃÄretmen olduÄu için okullar kapanmazsa gelemez. Ä°nÅallah tatil olur da gelir, çok özledim keratayı. Kerata denen adam 39 yaÅında ama o hala benim küçük kardeÅim. Ey Milli EÄitim Bakanı, tatil yapacaksan hemen açıkla. Yoksa kardeÅim bilet bulamayacak gelmek için.
Herkese iyi bir hafta diliyorum.
Birazdan çarÅıya gidicem. AkÅam için palamut almayı düÅünüyorum, oÄlum çok seviyor. Neden özellikle pazartesi derseniz, tembellikten. Yarın kadın gelicek , temizlik var ya, ondan. Bari o balık kokuları falan gider. Fırını da ovar, temizler.
Bayram için Ankara'dan eÅimin kuzeni, eÅi ve kızı gelicekler. Ãok sevindik. 2 sene falan olmuÅtur görüÅmeyeli. Hem bize de deÄiÅiklik olacak. Bu arada belki kardeÅim de gelecek bayrama. Ama onun geliÅi PerÅembe ve Cumanın tatil oluÅuna baÄlı. ÃÄretmen olduÄu için okullar kapanmazsa gelemez. Ä°nÅallah tatil olur da gelir, çok özledim keratayı. Kerata denen adam 39 yaÅında ama o hala benim küçük kardeÅim. Ey Milli EÄitim Bakanı, tatil yapacaksan hemen açıkla. Yoksa kardeÅim bilet bulamayacak gelmek için.
Herkese iyi bir hafta diliyorum.
Cuma, Ekim 13, 2006
Orhan Pamuk
Kim ne derse desin, ben Nobel Edebiyat Ãdülünü (sonunda) bir Türk'ün almasından dolayı gurur duyuyorum. Edebiyata giriÅi ödüllerle olmuÅ (Cevdet Bey ve OÄulları romanı hem Milliyet Roman hem de Orhan Kemal Roman ödüllerini kazanmıÅtır), yıllarını bu iÅe vermiÅ, kitapları uzun yıllardır ülkemizde çok satan bir yazarın , yalnızca bir düÅüncesinden dolayı halkımızca ellerinin tersi ile bir kenara itilmesini anlıyamıyorum, algılayamıyorum. Orhan Pamuk'un suçu Sözde Ermeni Soykırımı vardı demek (ki) bu onu baÄlayan bir görüÅ. Yıllardır çok satan ve çok sevilen yazarı son zamanlarda yalnızca bu düÅüncesinden dolayı kendimizce mahkum ettik ama Fransa aynı soykırıma yok diyenleri suçlu sayan kanunu kabul etti diye düÅünce özgürlüÄünden dem vuruyoruz. DüÅünceleri ne olursa olsun bunlar Orhan Pamuk'un ne yazarlık yeteneÄini ne de edebi kiÅiliÄini deÄiÅtirmez, azaltmaz. Kendisini kutluyorum ve ülkemize böyle bir ödülü getirdiÄi için de gurur duyuyorum.
Çarşamba, Ekim 11, 2006
Dün Gece
Dün bütün gün annemle, babamla, teyzemle ve kuzenimle telefonda konuÅmama raÄmen hiç annemlerin evlilik yıldönümünden söz açmadım. Hatta annem ÅaÅırmıŠbile "Ãenebaz böyle günleri unutmazdı ama herhalde iÅten , güçten unuttu" demiÅ. Halbuki ben önceden sürprizimi hazırlamıÅtım. AkÅamüzeri saat 5 gibi oÄlumla birlikte markete gittik. Hem ızgaralık birÅeyler, hem de hazır yiyeceklerden aldık. Ãünkü ben anneme size yemeÄe geliyoruz desem bir sürü hazırlık yapacak ve bedenen çok yorulacak. Ãyle durumlarda da ben onun için üzülüyorum. Gidip ben hazırlayayım yemeÄi desem bana bırakmaz , biliyorum. O yüzden herÅeyi hazır aldım. EÅime de söyledim, o da iŠçıkıÅı direkt annemlere gelecekti. Ha, bir de kocaman bir demet çiçek aldık; pembe karanfiller, gül bulamadım.Sonra doÄru annemlere. Kapıyı babam açtı, çok ÅaÅırdı , çok sevindi. Annem kulaÄından kulaklıÄını çıkardıÄı için kapının zilini bile duymamıÅ. Biz salona girince o da çok ÅaÅırdı, sevindi ve tabii biraz sevinç gözyaÅları döktü. Benim getirdiklerimi görmediÄi için hemen yemek yapmaya kalkıÅtı ama elbirliÄi ile oturttuk. " Sen bugün gelin hanımsın, otur bakalım" dedik. EÅim de gelince ızgaraları yaptık, sofrayı kurduk, hep birlikte neÅe içinde bir yemek yedik.
Oradan saat 9.30 gibi kalktık. Eve geldik 10. Bizim alt katımızda oturan eÅimin teyzesi o gün kayınvalideme iftar vermiÅti. Hatta bizi de çaÄırdı ama biz annemlerdeki yemekten dolayı gidemeyeceÄimizi ama dönüÅte uÄrayacaÄımızı söylemiÅtik. OÄlum hemen eve gitti, sabah çok erken kalkıyor, uykusu gelmiÅti. Biz biraz teyzeye girdik. Kayınvalidemle, kayınpederimi de gördük. Biraz Aliye'yi seyrettik. Kalburbasma yedik(çok nefisti, bu arada) .1 saat kadar sonra biz de eve çıktık.
Benim için , yok sanırım hepimiz için güzel bir akÅamdı. Hem annemleri hem kayınvalideleri memnun ettik, yüzlerini güldürdük. Benim için onların mutluluÄu çok önemli. Allah gecinden versin ama daha ne kadar birlikte olabileceÄiz bakalım. Bazen bu düÅünceler aklıma geldikçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. Hemen baÅka konulara yönelip bunları unutmaya çalıÅıyorum.
Neyse, bu güzel günde karamsar düÅüncelerden uzaklaÅmalı. Meteoroloji Ä°zmir'e yaÄmur dedikçe, Ä°zmir de onları yalancı çıkarmak istercesine günlük, güneÅlik. Kendini yollara vurmanın tam zamanı. Hem hava çok sıcak deÄil, hem de güneÅ var. Hadi bana byeeeee,
Oradan saat 9.30 gibi kalktık. Eve geldik 10. Bizim alt katımızda oturan eÅimin teyzesi o gün kayınvalideme iftar vermiÅti. Hatta bizi de çaÄırdı ama biz annemlerdeki yemekten dolayı gidemeyeceÄimizi ama dönüÅte uÄrayacaÄımızı söylemiÅtik. OÄlum hemen eve gitti, sabah çok erken kalkıyor, uykusu gelmiÅti. Biz biraz teyzeye girdik. Kayınvalidemle, kayınpederimi de gördük. Biraz Aliye'yi seyrettik. Kalburbasma yedik(çok nefisti, bu arada) .1 saat kadar sonra biz de eve çıktık.
Benim için , yok sanırım hepimiz için güzel bir akÅamdı. Hem annemleri hem kayınvalideleri memnun ettik, yüzlerini güldürdük. Benim için onların mutluluÄu çok önemli. Allah gecinden versin ama daha ne kadar birlikte olabileceÄiz bakalım. Bazen bu düÅünceler aklıma geldikçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. Hemen baÅka konulara yönelip bunları unutmaya çalıÅıyorum.
Neyse, bu güzel günde karamsar düÅüncelerden uzaklaÅmalı. Meteoroloji Ä°zmir'e yaÄmur dedikçe, Ä°zmir de onları yalancı çıkarmak istercesine günlük, güneÅlik. Kendini yollara vurmanın tam zamanı. Hem hava çok sıcak deÄil, hem de güneÅ var. Hadi bana byeeeee,
Salı, Ekim 10, 2006
Evlilik yıldönümü
Bugün canım annemle babamın, benim var olmanın müsebbiblerinin 48.evlilik yıldönümleri. Ä°kisini de çok seviyorum. Asla birbirlerinden ayırt edemem. Ä°nÅallah daha uzun yıllar birlikte mutlu, huzurlu, saÄlıklı olurlar.
Annem, orta 2. sınıfta iken anneanneme okumak istemediÄini söylemiÅ. Bunun üzerine önce enstitüye gidip, dikiŠöÄrenmiÅ biraz. Ordan da sıkılmıŠ(azıcık maymun iÅtahlıdır annem. Ev baÅlanıp yarım bırakılmıŠbirçok eliÅi örneÄi ile doludur) Bunun üzerine anneannem (ki daha önce yazmıÅtım. Dedem öldüÄü için çalıÅıyor) onu çalıÅtıÄı yere alıyor. Annem ve kendi yaÅlarında bir sürü kız birarada boÅ ve açık Åekildeli deterjan kutularına zamk sürüp, onları kutu haline getiriyorlar. (Malum o zamanlar naylon yok daha. HerÅey karton kutularda)
Babamsa zaten 12 yaÅında babasını kaybettiÄi için ilkokuldan sonra hayat gailesinin içine düÅmüÅ. 6 kardeÅler babamlar. Kimse elinden tutmamıŠokuması için. O nedenle önce baÅka yerlerde çalıÅtıktan sonra o da 15 yaÅında iken aynı yerde çalıÅmaya baÅlamıÅ. Babamla annemin arası 2 yaÅ, bu arada.
Daha birbirlerini hiç görmemiÅler. Birgün ustası babamdan üst kata çıkıp kutu getirmesini istiyor.Babam merdivenlerden çıkınca annemle yüzyüze geliyor ve babamın dediÄine göre babam orada görürgörmez anneme aÅık oluyor. Bu arada babam aslında çok utangaçtır. Hala daha otobüste, dolmuÅta yanına bir hanım otursa biraz sonra yerinden kalkar. Neyse, daha sonraki günlerde babam arasıra çeÅitli bahaneler uydurup annemlerin kata gidiyor. ArkadaÅları durumu anlıyor ve anneme " bu çocuk senin için geliyor" diyorlar. O ana dek anlamamıŠolan annem, ondan sonra dikkat ediyor ve o da babamdan hoÅlanmaya baÅlıyor. Daha sonra çalıÅtıkları yer bir Bergama gezisi düzenliyor. Babam orada anneme duygularını açıklıyor. Annem de ona olumlu karÅılık verince babam artık havalara uçuyor. Ama onların çıkması bugünkü gibi sürekli orada burada gezmek falan deÄil. Daha çok karÅılıklı bakıÅma ve mektuplaÅma ile süren bir aÅk. Aradan yıllar geçiyor. Babamın askerliÄi geliyor. Babam askere gitmeden annemi istetmek istiyor ama her zaman mantık abidesi olan annem" Ne diyeceÄiz? Ä°Å yok,askerlik yok. Ben seni beklerim. Sen git,gel,ondan sonra istersiniz "diyor. O 2 yıl mektuplaÅmalarla sürüyor.
Babam askerden dönüp,iÅe girince annemi istetiyor. Yalnız anneannemin tepkisinden korktuklarından tanıÅtıklarını, birbirlerini sevdiklerini açıklamıyorlar. Halamın kayınvalidesi annemlerin komÅusu. Sanki onun aracılıÄı ile görücü gelmiÅler gibi bir hava yaratıyorlar. Fakat anneannem vermiyor. Bizimkiler çok bozuluyorlar ama hiç ses çıkarmıyorlar. 1 yıl sonra babam tekrar halamın kayınvalidesini devreye sokup tekrar annemi istetiyor. Anneannem yine reddince halamın kayınpederi (annemle babamın rızasını almadan) anneanneme onların uzun yıllardır arkadaÅ olduklarını ve birbirlerini sevdiklerini söylüyor. Anneannem çok aÅırı tepki veriyor. Ãok üzülüyor. Anneme " benim gibi dul bir kadına nasıl bunu yaparsın, benim yüzümü yerde gezdirirsin" diye çok kızıyor. Lütfen bu olayları deÄerlendirirken anneannemin 1908 doÄumlu olduÄunu, olayın 1955 yıllarında geçtiÄini gözönüne alın. O devrin düÅünce tarzı içinde deÄerlendirin. Bu konuda en büyük destek teyzemden geliyor. Teyzem, görücü usulü ile evlenmiÅ ve evliliÄinde mutlu deÄil. Bu yüzden annemlerin aÅkına saygı gösteriyor ve ben bu iÅi halledicem, hepsini razı edicem diyor. Hepsi derken teyzemin eÅi de bu evliliÄe karÅı. Dedem annemler çok küçükken öldüÄü için, eniÅtem de ailedeki tek erkek olduÄu için ona sonsuz yetki vermiÅ bizimkiler. Evin erkeÄi olarak görüyorlar.
Bu arada annem de " 30 yaÅıma kadar evlenmem. O yaÅtan sonra kimse bana karıÅamaz.Ben de onunla evlenirim" diyor. Annem babama ve aÅklarına o kadar güveniyor ki babamın onu 10 yol daha bekliyeceÄini düÅünüyor demek ki. Neyse; teyzem sayesinde herÅey yoluna giriyor. Bu olaylardan 2 yıl sonra 1957'de niÅanlanıyorlar. EniÅtem bu kez de babam eve gelip gidiyor diye nikah yapılmasında ısrar ediyor. Kırmamak için nikah da yapılıyor ama herkes annesinin evine dönüyor ve 10 Ekim 1958'de düÄün yaparak evleniyorlar. Ben 3 yıl sonra doÄmuÅum. Ãzellikle gençken ben anne ve babamın ne tartıÅtıklarını, ne kavga etttiklerini ne de birbirlerine baÄırdıklarını duydum. Mutlaka olumsuz Åeyler olmuÅtur ama annem hep, "kızım çocukların önünde tartıÅılmaz. Ne derdin varsa yatak odasında konuÅur, halledersin" derdi. Gerçi yaÅlandıktan sonra artık tartıÅtıklarını özellikle babamın anneme sesini yükselttiÄini gördüm ve görüyorum ama sanırım yıllar sinirleri de harap ediyor. Zaten onların küslükleri bir saat bile sürmüyor. Ä°nsan sevince kolay affediyor demek ki.
Annecim, babacım,sizleri çok seviyorum. Ä°yi ki birbirinizi bulmuÅsunuz, iyi ki sevmiÅ, sevilmiÅsiniz. Ãmür boyu mutlu olun.
Pazartesi, Ekim 09, 2006
Bu sabah yaÄmur var Ä°zmir'de
Karanlık bir sabaha uyandım. Zaten 6.45'de kalkıyoruz ki daha güneÅ doÄmamıŠoluyor. Ãstüne bir de kara bulutlar eklenince , çok kasvetli oldu bu sabah. Hafiften yaÄmur da çiselemeye baÅladı. Offf, geldi kıŠya, geldi.
Cuma günü market alıÅveriÅi yaptım. Ãnce biraz ondan ,biraz bundan derken çıkıÅta taÅıma kapasitemin ötesinde bir alıÅveriÅ olduÄunu gördüm. Ben de atladım taksiye, öyle geldim eve. Åoför kesin küfretmiÅtir, Åuncacık mesafeye beni götürdü diye ama Allahtan Ä°zmir'in Åoförleri henüz daha mesafe seçiciliÄine baÅlamadılar ya da bana kibarı denk geldi.
Cumartesi günü kahvaltı sonrası önce renklileri, sonra da beyazları makineye attım, yıkadım. Pazartesiye gömlekler ve tiÅörtler hazır olmalı. Bu arada görümcem telefon etti, akÅama iftara çaÄırdı. Daha doÄrusu kayınvalideme ve teyzesine iftar yapıyor. Biz ise oruçsuzlar olarak olaya yemek yönünden dahil oluyoruz. Giderken tatlı alacaktım. Alma, güllaç getir beraber yapalım dedi. Ben hayatımda hiç güllaç yapmamıÅtım, ilk kez milli oldum ve bu kadar kolay bir iÅi neden gözümde büyütüp hiç denemediÄime hayıflandım. Ãok kolaymıÅ. Gerçi burada meÅhur olan AÄam baklavacısının güllacı kadar süper ötesi deÄil ama yine de iyiydi.
Pazar günü ise bir gün önce yıkananları ütüledim. Sonra eÅimle sahilde yürüyüÅe çıktık. Denizin içi adam doluydu. Ne bu diyeceksiniz? MidyecilermiÅ. Bostanlı sahilinden herhalde bir 100 metre ilerisinde bile (ben de pek mesafe kavramı yoktur, atmıŠolabilirim) deniz insanın beline geliyor. Bu adamlar denize girmiÅler. Midye çıkarıyorlar. Etraflarında da kayıklar var. Topladıkları midyeleri bunlara koyuyorlar. Sanki sıcak bir yaz günü , ÃeÅme plajında insanlar denize girmiÅ gibi nasıl kalabalıkdı denizin içi anlatamam. Pazar akÅamı da bu kez kayınvalidem iftara çaÄırdı. Biraz erken gidip yardım ettim. Bir haftasonu daha böyle geçti.
Bugün önce bankalara gidip borçlar eda edilecek, sonra bir yarım saat kadar kiracımıza uÄrayacaÄım. Geçen hafta uÄramak istemiÅtim ama bir türlü günlerimiz uyuÅamamıÅdı görüÅmek için. Oradan da bir arkadaÅıma gideceÄim. Yarın temizlik var, kadın gelecek ama aynı zamanda annemlerin de evlilik yıldönümü. GideceÄimizi haber vermek istemiyorum. Sonra annem çok detaylı yemek iÅlerine giriÅiyor. Yoruluyor diye bu sefer ben üzülüyorum. Niyetim sürpriz yapmak. Telefonla tebrik edip, gelemeyecekmiÅ havası yaratıcam. Sonra da ben hazır birÅeyler alıp akÅam üzeri oÄlumla beraber gidicem. EÅim de direkt iÅten oraya gelir. AkÅam kutlama yaparız. Pastayı da unutmamak lazım. Dile kolay tam 48 yıl. Ä°nÅallah 2 yıl sonra 50. yılları olacak ama babam tanıÅmalarının ve beraberliklerinin aslında 60 yıllık olduÄunu söylüyor. Yani gözlerini açmıÅlar, birbirlerini tanımıÅlar ve hiç ayrılmamıÅlar. Mesafe olarak ayrılıklar olsa da (askerlik, iÅ gibi nedenlerle) hep iletiÅimi sürdürmüÅler. Yarın benim ve onlar için özel olan o günde , onların öyküsünü yazacaÄım. Bu da benim hediyem olacak onlara.
Cuma günü market alıÅveriÅi yaptım. Ãnce biraz ondan ,biraz bundan derken çıkıÅta taÅıma kapasitemin ötesinde bir alıÅveriÅ olduÄunu gördüm. Ben de atladım taksiye, öyle geldim eve. Åoför kesin küfretmiÅtir, Åuncacık mesafeye beni götürdü diye ama Allahtan Ä°zmir'in Åoförleri henüz daha mesafe seçiciliÄine baÅlamadılar ya da bana kibarı denk geldi.
Cumartesi günü kahvaltı sonrası önce renklileri, sonra da beyazları makineye attım, yıkadım. Pazartesiye gömlekler ve tiÅörtler hazır olmalı. Bu arada görümcem telefon etti, akÅama iftara çaÄırdı. Daha doÄrusu kayınvalideme ve teyzesine iftar yapıyor. Biz ise oruçsuzlar olarak olaya yemek yönünden dahil oluyoruz. Giderken tatlı alacaktım. Alma, güllaç getir beraber yapalım dedi. Ben hayatımda hiç güllaç yapmamıÅtım, ilk kez milli oldum ve bu kadar kolay bir iÅi neden gözümde büyütüp hiç denemediÄime hayıflandım. Ãok kolaymıÅ. Gerçi burada meÅhur olan AÄam baklavacısının güllacı kadar süper ötesi deÄil ama yine de iyiydi.
Pazar günü ise bir gün önce yıkananları ütüledim. Sonra eÅimle sahilde yürüyüÅe çıktık. Denizin içi adam doluydu. Ne bu diyeceksiniz? MidyecilermiÅ. Bostanlı sahilinden herhalde bir 100 metre ilerisinde bile (ben de pek mesafe kavramı yoktur, atmıŠolabilirim) deniz insanın beline geliyor. Bu adamlar denize girmiÅler. Midye çıkarıyorlar. Etraflarında da kayıklar var. Topladıkları midyeleri bunlara koyuyorlar. Sanki sıcak bir yaz günü , ÃeÅme plajında insanlar denize girmiÅ gibi nasıl kalabalıkdı denizin içi anlatamam. Pazar akÅamı da bu kez kayınvalidem iftara çaÄırdı. Biraz erken gidip yardım ettim. Bir haftasonu daha böyle geçti.
Bugün önce bankalara gidip borçlar eda edilecek, sonra bir yarım saat kadar kiracımıza uÄrayacaÄım. Geçen hafta uÄramak istemiÅtim ama bir türlü günlerimiz uyuÅamamıÅdı görüÅmek için. Oradan da bir arkadaÅıma gideceÄim. Yarın temizlik var, kadın gelecek ama aynı zamanda annemlerin de evlilik yıldönümü. GideceÄimizi haber vermek istemiyorum. Sonra annem çok detaylı yemek iÅlerine giriÅiyor. Yoruluyor diye bu sefer ben üzülüyorum. Niyetim sürpriz yapmak. Telefonla tebrik edip, gelemeyecekmiÅ havası yaratıcam. Sonra da ben hazır birÅeyler alıp akÅam üzeri oÄlumla beraber gidicem. EÅim de direkt iÅten oraya gelir. AkÅam kutlama yaparız. Pastayı da unutmamak lazım. Dile kolay tam 48 yıl. Ä°nÅallah 2 yıl sonra 50. yılları olacak ama babam tanıÅmalarının ve beraberliklerinin aslında 60 yıllık olduÄunu söylüyor. Yani gözlerini açmıÅlar, birbirlerini tanımıÅlar ve hiç ayrılmamıÅlar. Mesafe olarak ayrılıklar olsa da (askerlik, iÅ gibi nedenlerle) hep iletiÅimi sürdürmüÅler. Yarın benim ve onlar için özel olan o günde , onların öyküsünü yazacaÄım. Bu da benim hediyem olacak onlara.
Cumartesi, Ekim 07, 2006
Aile İçi Åiddet
Bugünkü Hürriyet'in internet sayfasında Serdar Devrim'in aile içi Åiddet konusunda çok güzel bir yazısı var. Hem üzücü, hem düÅündürücü. Lütfen en sondaki videoyu da tıklayıp, seyredin.
Cuma, Ekim 06, 2006
Yine Cuma
ÃarÅamba günü sabahtan iÅleri toparladıktan sonra öÄleden sonra halama gittim. Halam ve 2 kuzenimle oturup bol bol muhabbet ettik. Tabi yanında çay, kakaolu kek, kabak köftesi ve peynirli poÄaça eÅliÄinde.
Dün ise anneme gitmeden önce ortanca halama uÄradım. 1 saat kadar oturdum onda da. Ben oradayken torunları da uÄradı. Ä°yi oldu, onları da gördüm, görüÅtük. Oradan da anneme gittim. Ãok özlemiÅtim. Ãnce annemde epey bir lafladık. Sonra teyzeme çıktık. Son rahatsızlıÄından beri teyzem bir alt kata bile inemiyor artık. Ãok zorlanıyor.
Bu arada anneme gitmeden önce kitapçıya uÄradım. Raflara bakarken "Moris Farhi" diye bir yazarın "Genç Türk" adlı eserini gördüm. Cumhuriyet'in kuruluÅ yıllarını o yıllarda 13-14 yaÅlarında olan çocukların hayatları üzerinden anlatıyor.Sanki güzel gibi geldi, aldım. Ãnce annem okuyacak.Benim elimde Åimdilik birkaç kitap var. Ãnce onları bitireyim. Åu aralar basın dünyası ile ilgili kitaplar okuyorum. Ä°lk okuduÄum kitap Zeynep Oral'ın "Meslek Yarası" adlı kitabı. Ãok akıcı bir dille yazılmıÅ, kendi iÅ yaÅamını anlattıÄı , bu arada da uzun bir döneme tanıklık ettiÄi bir kitap. Ä°nanın boÅ vaktiniz varsa sıkılmadan bir gün içinde okuyup bitirebilirsiniz. Sonra Akgün Tekin'in "Türk Basınında Kayan Yıldız, Haldun Simavi'nin Günaydın'ı" adlı esere baÅladım. Biraz kalınca bir kitap. Son 80 sayfadayım. Ama aynı akıcılık bu kitapta da var. O da bitince sırada Emin ÃölaÅan'ın "Unutulmayan SöyleÅiler" kitabı var. Zaten Günaydın ile ilgili kitaba baÅlamadan önce Emin ÃölaÅan'ın kitabından Haldun Simavi ile yaptıÄı röportajı okumuÅtum. Ben yakın geçmiÅi anlatan kitapları okumayı çok seviyorum.
Geldik yine Cuma'ya. Herkese iyi tatiller.
Dün ise anneme gitmeden önce ortanca halama uÄradım. 1 saat kadar oturdum onda da. Ben oradayken torunları da uÄradı. Ä°yi oldu, onları da gördüm, görüÅtük. Oradan da anneme gittim. Ãok özlemiÅtim. Ãnce annemde epey bir lafladık. Sonra teyzeme çıktık. Son rahatsızlıÄından beri teyzem bir alt kata bile inemiyor artık. Ãok zorlanıyor.
Bu arada anneme gitmeden önce kitapçıya uÄradım. Raflara bakarken "Moris Farhi" diye bir yazarın "Genç Türk" adlı eserini gördüm. Cumhuriyet'in kuruluÅ yıllarını o yıllarda 13-14 yaÅlarında olan çocukların hayatları üzerinden anlatıyor.Sanki güzel gibi geldi, aldım. Ãnce annem okuyacak.Benim elimde Åimdilik birkaç kitap var. Ãnce onları bitireyim. Åu aralar basın dünyası ile ilgili kitaplar okuyorum. Ä°lk okuduÄum kitap Zeynep Oral'ın "Meslek Yarası" adlı kitabı. Ãok akıcı bir dille yazılmıÅ, kendi iÅ yaÅamını anlattıÄı , bu arada da uzun bir döneme tanıklık ettiÄi bir kitap. Ä°nanın boÅ vaktiniz varsa sıkılmadan bir gün içinde okuyup bitirebilirsiniz. Sonra Akgün Tekin'in "Türk Basınında Kayan Yıldız, Haldun Simavi'nin Günaydın'ı" adlı esere baÅladım. Biraz kalınca bir kitap. Son 80 sayfadayım. Ama aynı akıcılık bu kitapta da var. O da bitince sırada Emin ÃölaÅan'ın "Unutulmayan SöyleÅiler" kitabı var. Zaten Günaydın ile ilgili kitaba baÅlamadan önce Emin ÃölaÅan'ın kitabından Haldun Simavi ile yaptıÄı röportajı okumuÅtum. Ben yakın geçmiÅi anlatan kitapları okumayı çok seviyorum.
Geldik yine Cuma'ya. Herkese iyi tatiller.
Çarşamba, Ekim 04, 2006
Kısa kısa
Pazartesi günü arkadaÅımın annesini hastanede ziyaret etmiÅtim. MaÅallah,çok iyiydi. Hiç ameliyat geçirmiÅ biri gibi deÄildi. Bir de herhalde hastalıÄını bilmediÄinden morali de düzgündü. Ãok sevindim. Umarım , tekrarlamaz ve hep böyle sürer gider.
Dün ise malum temizlik vardı. Bugün halamlara gideceÄim. Yarın ise anneme. Onu çok ihmal ettim. Yani 1 hafta olacak yarın ama ne bileyim uzun süredir görmemiÅim gibi geldi bana.
Aklımda bir sürü Åey vardı baÅlarken ama Åimdi hepsi uçtu gitti. Bu da böyle kısa bir post olsun bakalım.
Dün ise malum temizlik vardı. Bugün halamlara gideceÄim. Yarın ise anneme. Onu çok ihmal ettim. Yani 1 hafta olacak yarın ama ne bileyim uzun süredir görmemiÅim gibi geldi bana.
Aklımda bir sürü Åey vardı baÅlarken ama Åimdi hepsi uçtu gitti. Bu da böyle kısa bir post olsun bakalım.
Pazartesi, Ekim 02, 2006
Ä°ftar YemeÄi
Yine Pazartesi. OÄlum okula, eÅim iÅe gitti ev yine bana kaldı. Ãnce yaÄmurdan sonrasını anlatayım.
Cuma akÅamı yemekten sonra görümceme gittik. Evi temizlenmiÅ. Tertemiz olmuÅ. Halıları da yıkamaya vermiÅ. Bir dahaki yaÄmura kadar her Åey Åimdilik iyi. Kiracımızın üst katı da tadilatı tamamlamaya baÅlamıÅ. Bugün bir gidip bakacaÄım. Hem kiracımıza da geçmiÅ olsun diyeyim. KadıncaÄızın koltukları, eÅyaları berbat olmuÅ.
Cuma akÅamı üzücü bir haber aldım. 4 ay önce babasını kaybeden çok yakın bir arkadaÅımın annesi kansermiÅ ve cumartesi günü hemen ameliyata alınıyordu. Cumartesi günü sabahtan hastaneye gittim. Ãok Åükür, ameliyat iyi geçmiÅ ve doktor çok olumlu konuÅmuÅ. Kanser yayılmamıŠve o bölgeyi tamamen temizlemiÅler. Kemoterapiye bile gerek kalmayacakmıÅ. Bu arada annesine durumunu anlatmadılar. O farklı bir nedenle ameliyat olduÄunu sanıyor. Bugün de bir ara gidip göreceÄim teyzeciÄi ve arkadaÅımı.
Cumartesi günü hastaneden döndükten sonra pazar günkü iftar için eÅimle çıkıp biraz yiyecek alıÅveriÅi yaptık. Sonra Bostanlı sahilde yürüyüŠyapıp, sahildeki kafede oturup kuÅburnu çayı içtik, sonra da eve gelip GümüÅ'ün " MeÄmet, MeÄmet" diye melemelerini seyrettim.
Pazar günü kahvaltıdan sonra eÅim annelerini almaya yazlıÄa gitti. OÄlan bilgisayar baÅında, bense popoma motor takılmıŠgibi koÅuÅturdum. Biraz toz alma ve elektrik süpürgesi yapma(ki ben bu iÅi yıl boyunca toplam 10'dan fazla yapmam ve nefret ederim.) sonra yemekler. Neyse herÅey vaktinde yetiÅti. Yemekte 9 kiÅiydik. Gerçi yalnızca 3 kiÅi oruçluydu. GülüŠahenk yedik,içtik. Hadi menüyü de yazayım.Bu arada Türk Dil Kurumunun yazım kılavuzundan kontrol ettim. menü imiÅ, mönü deÄil. Neyse ,evet menüde
Ä°ftariyelikler (zeytin, peynir, tereyaÄ, reçel, hurma, pastırma çeÅitleri)
Kremalı mantar çorbası
Sucuklu yumurta
Kıymalı bezelye
Fırında köfte-patates
Pilav
ÅakÅuka
Salata
YoÄurt
Köz kırmızı biber
Ayrıca görümcem ciÄer sote ve haÅlama dil getirmiÅ.
Hepimize afiyet oldu.
Birazdan çıkarım. Ãnce çiçek alayım( hastane için) oradan hastane, hastane dönüÅü kiracıyı ziyaret, biraz alıÅveriÅ. Sonra eve gelip biraz ütü. Gün bitti. Bugün yemek falan yapmam. HerÅeyden o kadar çok arttı ki. Herhalde 2-3 gün yemek yapmama gerek kalmayacak. Kebap yani.
Cuma akÅamı yemekten sonra görümceme gittik. Evi temizlenmiÅ. Tertemiz olmuÅ. Halıları da yıkamaya vermiÅ. Bir dahaki yaÄmura kadar her Åey Åimdilik iyi. Kiracımızın üst katı da tadilatı tamamlamaya baÅlamıÅ. Bugün bir gidip bakacaÄım. Hem kiracımıza da geçmiÅ olsun diyeyim. KadıncaÄızın koltukları, eÅyaları berbat olmuÅ.
Cuma akÅamı üzücü bir haber aldım. 4 ay önce babasını kaybeden çok yakın bir arkadaÅımın annesi kansermiÅ ve cumartesi günü hemen ameliyata alınıyordu. Cumartesi günü sabahtan hastaneye gittim. Ãok Åükür, ameliyat iyi geçmiÅ ve doktor çok olumlu konuÅmuÅ. Kanser yayılmamıŠve o bölgeyi tamamen temizlemiÅler. Kemoterapiye bile gerek kalmayacakmıÅ. Bu arada annesine durumunu anlatmadılar. O farklı bir nedenle ameliyat olduÄunu sanıyor. Bugün de bir ara gidip göreceÄim teyzeciÄi ve arkadaÅımı.
Cumartesi günü hastaneden döndükten sonra pazar günkü iftar için eÅimle çıkıp biraz yiyecek alıÅveriÅi yaptık. Sonra Bostanlı sahilde yürüyüŠyapıp, sahildeki kafede oturup kuÅburnu çayı içtik, sonra da eve gelip GümüÅ'ün " MeÄmet, MeÄmet" diye melemelerini seyrettim.
Pazar günü kahvaltıdan sonra eÅim annelerini almaya yazlıÄa gitti. OÄlan bilgisayar baÅında, bense popoma motor takılmıŠgibi koÅuÅturdum. Biraz toz alma ve elektrik süpürgesi yapma(ki ben bu iÅi yıl boyunca toplam 10'dan fazla yapmam ve nefret ederim.) sonra yemekler. Neyse herÅey vaktinde yetiÅti. Yemekte 9 kiÅiydik. Gerçi yalnızca 3 kiÅi oruçluydu. GülüŠahenk yedik,içtik. Hadi menüyü de yazayım.Bu arada Türk Dil Kurumunun yazım kılavuzundan kontrol ettim. menü imiÅ, mönü deÄil. Neyse ,evet menüde
Ä°ftariyelikler (zeytin, peynir, tereyaÄ, reçel, hurma, pastırma çeÅitleri)
Kremalı mantar çorbası
Sucuklu yumurta
Kıymalı bezelye
Fırında köfte-patates
Pilav
ÅakÅuka
Salata
YoÄurt
Köz kırmızı biber
Ayrıca görümcem ciÄer sote ve haÅlama dil getirmiÅ.
Hepimize afiyet oldu.
Birazdan çıkarım. Ãnce çiçek alayım( hastane için) oradan hastane, hastane dönüÅü kiracıyı ziyaret, biraz alıÅveriÅ. Sonra eve gelip biraz ütü. Gün bitti. Bugün yemek falan yapmam. HerÅeyden o kadar çok arttı ki. Herhalde 2-3 gün yemek yapmama gerek kalmayacak. Kebap yani.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)