Cuma, Temmuz 31, 2009

Misfortunes Never Come Singly


İngilizceyi Gatenby'den okuyanlar belki bu başlığı hatırlar. Lise son sınıf kitabındaki konulardan biriydi ve Brown ailesinin başına ardı ardına gelen talihsizliklerle ilgiliydi. Bu aralar biz de tam Brownlar gibiyiz.Aksilikler üst üste geliyor. Kayınpederin sağlık durumu hala istikrarsız. Geçen hafta aldığı kan ve iğnelerle biraz düzelirken, onların etkisi geçince tekrar kötüleşmeye başladı. Aksilik doktoru da yıllık izne çıkmış. Daha tedaviye başlanamadı yani.

Dün de eşim işten çıkarıldı. Gerçi bir süredir o da ayrılmayı düşünüyordu ama henüz değil. Şükür ikimiz de emekliyiz,evimiz var, aç değiliz açık değiliz ama insan kendini her ayki girdiye göre ayarlıyor. Şimdi planlar şaşacak. Piyasaların hali belli,yeni bir iş biraz zor gibi. Zaten o da bırakmak istiyordu, bu da bahanesi olacak, iş bakmayabilir. Bu arada en önemli sorun; ben bütün gün onunla napıcam?

Bu hafta 2 gün babamın tahlilleri var. Belki onlar bittikten sonra biraz yazlığa kaçarız ama annemleri de burada yalnız bırakmak içime sinmiyor. Ben oraya eğlenmeye gidicem. Onlar burada konu- komşudan yardım isteyecekler. Kayınpederden de çok uzak olmamamız lazım. Ardından oğlumun ÖSYS sonuçları gelecek, kayıt işleri olacak.

Bu yaz bitti bile sayılır. Ağustos geldi. Zaten bu ayın yarısı yaz, yarısı kış. Ardındanda ramazandı, bayramdı derken Eylül'ü de bitirmiş olacağız. Hoşgeldin sonbahar ve yine kış.

Ay, çok sıkıcı, iç karartıcı bir yazı oldu. Herkese iyi tatiller dileyip ben çekileyim. Sizlerin de içini daha fazla karartmayayım.

Dip Not: Başlığın anlamı "aksilikler tek tek gelmez". Ben size daha Türkçesini söyleyeyim "Bok bok üstüne kadı efendi" :))

Dip dip not: Resim internetten , gittigidiyor.com'da satılık bir kitap ilanından.

Perşembe, Temmuz 30, 2009

Demirtaş Ceyhun



Demirtaş Ceyhun vefat etmiş. Birer birer gidiyor güzel insanlar. Toprağı bol olsun, nur içinde yatsın.

Pazartesi, Temmuz 27, 2009

Yeni Türkü




Perşembe akşamı kardeşimle birlikte Yeni Türkü konserine gittik. harika bir gece geçirdik. yaş ortalaması 35 ve üzeriydi diyebilirim:)) Gerçi genç nesilden de kişiler vardı ama ağırlık 40 ve üzeriydi. O gençler düşürdü ortalamayı:)




Kayınpeder geçen hafta bayağı rahatsızlandı. Bu aralar acil servislerin müdavimi olduk. Bunda her hafta ER'ı seyretmemin etkisi var mı acaba? Pazartesi tahlil sonuçlarına göre kayınpederin kan değerleri asgarinin de altında, yerlerdeydi.Apar topar acile kaldırıldı. Hemen 2 ünite kan verildi ama o kan nasıl diriltti onu anlatamam. Çok şükür şimdi iyi. Kemik iliği alındı. 15 güne ancak sonuçları belli olacak. Ona göre de doktoru ilaç verecek. Kayınpederin kanser adı altında olan ama selim bir rahatsızlığı var. Kanser gibi öldürücü değil ama kan değerlerini düşürüyor, aşırı yorgunluk ve bel ağrısı yapıyor. Hastalığın tipik özellikleri bunlarmış. Milyonda bir görülen bir şey ama piyango ona vurdu.

Bu arada hem benim babama hem de kayınpedere kan verilince insan bazı şeylerin önemini anlıyor. Ben düzenli olarak tansiyon ilacı kullandığımdan kan veremiyorum, eşim de. Ama oğlumun bundan sonra senede 2 kez kan vermesini sağlayacağım. Hem kendi sağlığı için hem de en önemlisi ihtiyaç sahipleri için.

Bugün k.pederleri F.oça'ya götürüyoruz görümcemle irlikte. Birazdan çıkıcam. Anca akşama döneriz. Yarın temizlik var, sonra da anneme giderim.

Hafta sonu çok sıcaktı. Cuma günü eşim arabayla kaza yaptı. Daha doğrusu ona, hem de sürücü tarafındaki kapıdan çarpmışlar. Çok şükür ona bir şey olmadı ama kapı haşat, servise verildi. Taaa çarşambaya alıcaz. O nedenle en sıcak hafta sonunda biz evdeydik. Diyebilirim ki, hiç sokağa çıkmadık. Bütün gün klimanın altında oturduk. Gözünü sevdiğiminin denizi, Çeşmesi. Umarım bu hafta sonu bi problem çıkmaz da gideriz.

Dip not:Üstteki resim internetten, alttakini ise ben konser sırasında cep tel.la ve de uzak bir mesafeden çektim.

Pazartesi, Temmuz 20, 2009

??????



Geçen hafta genellikle annemlere giderek,içimde tarifsiz bir sıkıntı ile dolaşarak geçti. Malum oğlanın okul durumu. Allah ölüm kederi vermesin ama o sıkıntıya engel olamıyordum. Ne kadar kendimi avutmaya çalışsam da , önce sağlık desem de yüreğim üstündeki ağırlık, boğazımdaki yumru geçmek bilmiyordu. Eşimle, oğlumla yaptığımız uzun konuşmalar ve onun sözleri ile sonunda Y.aşar Üni. B.sayar Müh. ne vermeye karar verdik. Tabi, diğer seçenekleri de yazıcaz ama ilk tercih orası olacak, büyük olasılıkla da girecek oraya. En azından bir sonuca bağladık. Maddi olarak da , çok sıkışırsak yazlığı satarız diye düşündük. O da bize kalmama, yıl tekrarlamama sözü verdi, bakalım bu söz ne kadar tutulacak? Ama ilk kaldığı yıl okuldan alırız diye tehdit ettik te bizi ne kadar takacak bilmiyorum. Yaptığımız şey, çok içime sinmediği için çok da sevinçli ya da rahatlamış değilim. Ama bir önceki hafta kadar da kötü değilim.

Babam daha iyi. Kardeşim bu cuma dönüyor. Aslında onun da kontrolleri var ama annemlere iş için gidiyor dedik. Malum sözleşmeli öğretmen. Okullarla görüşmeye gidiyor sözüne inandılar. Eğer bir engel olmazsa Ağustos 20 gibi bu kez yeğenimi de alıp tekrar gelecek inşallah. O zaman babam da daha iyi olacağından hepsi birlikte Çeşme'ye bize giderler. Babama alt katta yatak yaparız. Tuvalet te var aşağıda. Yalnızca banyo için yukarı çıkar. Onu da idare ederler herhalde.

Hafta sonu yazlığa gidemedik. K.pederim rahatsızlandı. Cuma İzmir'e geldi, doktora gitti. Buraları sıcak diye tekrar F.oça'ya döndü.Pazartesiye tahlil verdiği için de pazar günü F.oça'ya gidip onu aldık, İzmir'e getirdik. Bugün de tahlilleri yapıldı. Saat 2 gibi sonuçları alıp tekrar doktora gidecekler. İnşallah iyidir.

Perşembe günü Yeni Türkü konseri var. Taaa gençliğimizin idolü bir grup. Gitmeyi çok istiyorum ama eşim istemiyor. Bugün kardeşimle konuşacağım. Onu razı edersem birlikte gideriz. Zaten perşembe akşamı bana gelip kalacaktı, ertesi sabah ta buradan otobüs servisine binecek. Hani hazır bizdeyken de iyi olur diyorum ama bakalım paşamız ne diyecek?

Yukarıdaki resim yine g.etty i.mages'dan. Şu aralar yalnız başıma kalabileceğim 2-3 gün istiyorum ama imkansız gibi. Sorumluluklar her şeyden önce geliyor. Kendi istediğimiz gibi yaşayacağımız zamanlar geldiğinde de galiba vücudumuz buna izin vermeyecek. Öff, pek karamsar oldu gene bu yazı ya. Yok yok ben gene de arada gülüp eğleniyorum da, hep böyle değilim yani. Bunun için bir kaç arkadaşla konuşmam yeterli. İyi aklıma geldi, ben gideyim de özellikle H.edo'yu arayayım. Canım arkadaşım bana şimdi moral yüklemesi yapar.

Herkese iyi haftalar...

Salı, Temmuz 14, 2009

Bozuk Moral

Eşim cuma günü için izin almıştı. Oğlum da kız arkadaşını çağırdı. Perşembe akşamüzerinden Çeşme'ye gittik. Galiba ertesi gündü ÖSS sonuçlarının pazar günü açıklanacağı duyuruldu. Pazar gününe dek her şey gülüş ahenk içinde geçti. Pazar sabahı sonuçlar hepimiz için hüsran oldu. Oğlum bir yerlere girecek ama asıl istediğimiz mühendislikler olduğu için hepimiz hayal kırıklığı yaşadık. Ziraat fakülteleri, Fizik,Kimya, Biyoloji bölümleri filan oluyor. Ama öğretmenlikleri değil, dikkatinizi çekerim. Buralara gitse, bitirse iş bulabilir mi, ne iş imkanları var hiç bilmiyoruz. Şimdi onların peşindeyiz.Kız arkadaşı da hukuk istiyordu. Onun da olmuyor. Ama onun puanı bizimkinin puanından iyi.O iktisat ya da işletmeye girebilir. İkisi de çok üzüldü. Ama bizim ana-baba olarak üzüntümüz farklı. Biz 2 emekliyiz. Evimiz de var. Artık tek kaygımız onun geleceği. Ama bunları henüz anlayabilmiş, algılayabilmiş değil. Gerçi geleceğin neler getireceği, ne tür iş imkanlarının doğacağını bilmiyoruz ama yine de bazı okullar ve bölümler insanı hayata 1-0 önde başlatıyor. Eşimle özel üniversite işini konuşuyoruz. Tut ki parayla oğlumuza etiket satın aldık, yaptık bir b.sayar ya da elektrik mühendisi. Bu arada gidebileceği özel üniversiteler İzmir'dekiler. Bunların diplomalarının piyasada gerçek anlamda bir değeri var mı? Yoksa, iş aramaya başlayınca "ha, parayla okumuş, geçiniz" mi diyecekler CV'de o okulların adını görünce? Sorular,sorular, düşüceler, düşünceler. Ne yapacağımızı bilemiyoruz. Ayrıca oğlumuz çalışma kapasitesine de güvenemiyoruz. Açıkçası ders çalışmayı sevmiyor. Şimdi başlattık özel okula, verdik 1-2 yıl 15-20 bin lira para. Sonrasında ben yapamıyorum, dersler ağır derse, at sokağa o kadar parayı. Zaten bi ton para sokağa atılmış oldu, o ayrı. Şu lise döneminde dersane ve özel hocalara döktüğümüz paranın haddi hesabı yok. Ama ne oldu? Hiç özel ders almamışlarla aynı puanı aldı. Ya o dersler alınmasaydı ne olacaktı, kimbilir? E, ders çalışmayan biri de mühendislikleri nasıl yapar bilmiyorum. Özel de olsa kimseye bedava diploma vermiyorlar.

Offff, offf, çok dertliyim, ne yapacağımı bilmiyorum. Kendi kendimi avutup "allah ölüm kederi vermesin, allah sağlık versin, bir yerlerde vardır onun da yiyecek bi topan ekmeği" diyorum.

Durumlar böyle. Burada sesli düşündüm, düşüncelerimi yazıya döktüm. Buraya da yazmasaydım çatlayacaktım.

Salı, Temmuz 07, 2009

DOSTLUK


Babamla ilgili haberler iyi. Kalçası kaynamaya başlamış. Bir sonraki kontrol Ağustos başında. İştahı da açıldı. Artık yemeye başladı, hatta şunu alsak, bunu pişirseniz falan diyor, şükür.

Ben hemen hemen her gün anneme gidiyorum. Kardeşim de orada ya, bu yazı eskisi gibi 4 kişilik çekirdek aile şeklinde geçiriyoruz:)) Eski günlerden, anılardan söz ediyoruz. Mutlaka 5 çayı içiyoruz. Akşamüstleri de eşim işten dönerken beni alıyor. Kendi evinin işleri n'oluyor derseniz, onları sabahtan yapıp bitiriyorum. Malum eşim işe gittiği için saah 7.30'da ayaktayım. Sabahtan her şeyi yapıyorum ki öğleden sonra bana kalsın:)

Cuma günü öğleden sonra 5 gibi çıkıp Çeşme'ye gittik. Bu kez çok iş yoktu. Yalnızca yastıklardan bazıları vardı yıkanacak, onları hallettim ara ara. Geçen hafta havuza girmiştim,denize gitmeye üşenmiştim. bu hafta sonu denize de girdim, siftahı yaptım. Eşimin izni ile ilgili en ufak bir umut ışığı bile yok. Biz bu yazı hafta sonları ile idare edeceğiz herhalde. Gerçi önümüzdeki haftadan itibaren ÖSS sonuçlarına odaklanacağız. O yüzden çok da önemsemiyorum tatil işini.

Yarın belki bir arkadaşımla buluşacağız ama onun da annesi ve oğlunu ayarlaması lazım önce. Ben uyarım dedim, ondan haber bekliyorum. En son yılbaşı günü rastlaşıp bir yerde 1 saat kadar oturup sohbet etmiştik. İşi gereği(doçent) okul-kitap-tez derken çok yoğun oluyor. Allahtan şu b.sayarlar var da her gün mailleşiyoruz ya da telefonlaşıyoruz. Yani birbirimizden haberdarız. Bu arkadaşım benim orta 1'den üniversite bitene dek sıra arkadaşım, o kadar eski dostuz yani.Zaten şöyle bir geriye baktım da benim en yeni arkadaşım 15 yıllık falan. Şunu da belirtmem lazım. Aslında bunlar benim dostum dediğim, iyi günümde de kötü günümde de hep yanımda olan kişiler. Arkadaşlar çok ama dost az bulunuyor. Ben yine şanslıyım ki dostlarım da var. Üstelik biz bir çok sınavdan da geçtik ve dostluklarımız perçinlendi.

Dostlara ve dostluğa...

Not:Üzerinde de görülüyor ama gene de belirteyim, foto getty images'ten.