Cuma, Haziran 26, 2009

Tatil

Artık günleri şaşırır oldum ve hayat ekspres hızında geçiyor. Cumartesi günü Çeşme'ye gidip, temizlik yapılması için anahtar bıraktık. Pazar günü sabah uyandığımda gözlerim sulanıyor, hapşırıyordum. Babalar günü olduğundan önce babamlara kahvaltıya gittik. Oradan F.oça'ya kayınpedere. Akşam eve geldiğimde tek kelime ile bitmiştim. Pazartesi sabahı hemen bankanın doktoruna gittim. İlaçlarımı aldım. Annem tel. etti. Babam yüzümü bile yıkayacak mecalim yok diyormuş Hemen dr enişteyi arayıp bir dahiliyeci ismi aldım. Aynı güne randevu alıp babamı götürdük. 3 ayda 14 kilo vermiş babam. Dr güzelce muayene etti, ultrasonda batın bölgesini inceledi.Ertesi günse tüm tahliller yapıldı, akciğer röntgeni çekildi. Çok şükür hiç bir şey yok. Dr tamamen psikolojik dedi. Babama da "amca kendinizi zorlayacak ve yemek yiyeceksiniz" dedi. Çünkü eskiden her dilimi 2 lokmada yutan babam şimdi bir kaşık yemeği kırk saatte yiyor, didikleyip duruyor yemeği. Hepimiz seferber olduk. Canın ne istiyor, onu alalım, pişirelim diye ama canım hiç bir şey istemiyor diyor, başka da bi şey demiyor. Sanırım her gün gezen, eğlenen, arkadaşları ile laklak yapmayı seven biri olarak evde sıkılıyor. Ama dr daha dışarlarda pek fazla gezmesini uygun bulmuyor. Zaten havalar çok sıcak,çıkılmıyor. Bakalım düzelecek babam ama nasıl olacak bilmiyorum. Şu 2 ay çabuk geçse de ayağının üzerine basmasına izin verseler çok iyi olacak.

Bu arada cumartesi günü gelinimiz de geldi. O da babamı çok zayıf buldu, hatta ağladı yazık. Bacakları çomak gibi kaldı babamın. Yüzü çöktü, avurtları çıktı. Salı akşamı da İstanbul'a döndü, o kadar izin alabilmiş.

Bugün annemlere temziliğe kadın gelecek. Ben de az sonra çıkıp gideceğim.Bu arada biraz düzeldim ama boğazımdaki yanma hissi hala devam ediyor.

Oğluşu, kız arkadaşı ile tatilde. Geçen cuma bize "biz ... ile tatile gidicez" dediğinde şok olduk. Ama demek ki artık böyle. Bize sadece ceplerine para koyup biletleri almak düştü:)) Kısacası tatilin sponsorluğunu yaptık. Bu akşam dönecekler. Yarın da biz Çeşme'ye gideceğiz, kısmetse. Umarım hava tekrar ısnır çünkü 2 gün denize girip, yayılmayı düşünüyorum. Yemek falan da yapamam. Geçerken T.ansaş'tan mezeleri alırız. Gündüz onlarla ekmek arası bi şeyler yapılır. Akşamları da (zaten 2 gece var)dışarıda bir şeyler yenir. Hiç bir iş yapmamak, dinlenmek istiyorum. Eşim bulmacalarını ben de 1 kitap götüreceğim. Oğlansa laptopunu alır, herkes mutlu mesut zaman geçirir.

Herkese iyi hafta sonları...

Çarşamba, Haziran 17, 2009

Hayatımdan


Üniversite sınavını atlattık, şükür. Dersane sınavlarından daha iyi geçtiğini söylüyor oğlum. Anladığım kadarıyla bir yerlere girecek te çok iyi bir yerlere değil ama. Neyse, sonuçlar gelsin ondan sonra bakarız hangi okul olacak diye. Bu arada mezun da oldu, hem de teşekkür getirmiş. Adam son anda arap atı gibi açıldı. Demek lise 5-6 yıl olsa işin sonu takdirname olacaktı:))

Bugün babası ile mezuniyet hediyesi olarak laptop almaya gidecekler. Bense önce Bospa, pazar alışverişi, sonra annemler. Kardeşim geçen Cuma sabahı geldi. O gün annemlerdeydik, akşam yemeğini de yiyip, öyle döndük. Cumartesi evdeydik. Pazar günü malum sınav. Daha yazlığı temizletemedim bile. Belki bu cumartesi gidip, anahtarı bırakırız. Çünkü pazar günü de malum " Babalar Günü". Önce babamlara, oradan F.oça'ya, kayınpedere. Bu hafta da Çeşme sefası olamayacak. Eşimin 1 hafta izni kaldı zaten, babamın rahatsızlığında 1 haftasını kullanmışdı. Hazır kardeşim de buradayken Temmuz içinde o 1 haftayı kullanalım diyorum, bakalım iş yeri izin verirse. Kardeşim Ağustos başında İstanbul'a dönmek zorunda. 4 Ağustos'ta kontrolleri var. Bu konu her şeyden önemli. İnşallah her şey yine iyi olur.

Babam daha iyi. Koltuk değneklerinin yardımı ile, sol ayağının yalnızca parmak ucuna basarak yürümesine doktor izin verdi. Tabii yalnızca evin içinde. Kendi ihtiyaçlarını görüyor, yemeğini artık bizimle sofrada yiyor, bundan iyisi Şam'da kayısı. Doktor 2-3 ay ayağının üzerine basmasına izin veremeyiz dedi. Haftaya da film çekilip kaynama durumuna bakılacak.

Cumartesi günü gelinimiz de İzmir'e gelecek. 2 gün izin almış. Haftasonu ile birleştirdi, salı günü dönecek. Bu tür ziyaretler babama moral oluyor. Sağolsun, çok sevenleri varmış. Ev hiç boş kalmadı. Akrabalar, konu-komşu. Babam zaten muhabbetçi bi insandır. Dışarı çıkamadığı için çok sıkılıyordu ama gelen-gidenle oyalanıyor.

Eşimin iş yaptığı bölgesi değişti. Artık Fethiye'ye dek tüm güney bölgeyi ona vermişler. Kalmalı gezilerinde ben de takılacağım ona. Bu yaz hareketli geçecek gibi, bakalım...


Dip not: Resim, internetten, ben çekmedim:)Ama tam da böyle bir yerde olmayı istiyorum.

Çarşamba, Haziran 03, 2009

Kırık Bir Kalça Hikayesi



Babam kalçasını kırdı., 18 Mayıs akşamı. O akşam oturmuş tv izlerken bir telefon geldi. Annem, kızım heyecanlanmayın, telaş yapmayın ama baban düştü, herhalde kalçasını kırdı, 112'yi çağırdık, çabuk gelin dedi. Ben böyle durumlarda tüm soğukkkanlılığımı yitiriyorum. Neyse, eşim beni yatıştırdı, doğru annemlere gittik. 112 ancak 1 saatte gelebildi, o gece yoğunluk varmış. Oğlum anneannesi ile kaldı, biz eşimle birlikte babamla gittik. 112 Tepecik hastanesine götürdü bizi. İlk etapta tamam çok ilgilenildi ama sonra çekilmiş filmin gelmesi 1 saat sürdü. Kalçasını kırdığı teyit edildi ve biz o gece hastaneye yatış yaptık. Ama ertesi gün 19 Mayıs tatili olduğundan sadece ağrı kesici vererek bizi 1 gün daha bekletmiş oldular. 20'sinde doktorlar gördü ve hemen ertesi gün ameliyat edilmesine karar verildi. Ameliyatı epidural yapmışlar, daha iyi oldu, odaya geldiğinde kendindeydi. İlk gece biraz ağrıları oldu ama sonra ağrısı falan da kalmadı. Ben 18 akşamından 24 akşamına dek gece gündüz hastanede babamla kaldım. Annemin kulaklar duymuyor, gözler iyi görmüyor, ayaklar desen zaten kendini bile taşıyamıyor, hastanede kalsa nasıl hizmet edecek. Son 24 Mayıs gecesi sağolsun, eniştem geldi kaldı, ertesi gün de zaten taburcu olduk. Bu kez de birkaç gün annemlerde kaldım, anneme neler yapması gerektiğini göstermek için. Şimdi de sabahtan öğlene dek kendi evimin işleri ile uğraşıp, öğleden sonra annemlere gidiyorum. Eşim işten dönerken beni alıyor vs. vs.

Komşularımızdan allah razı olsun, babamın düştüğü gece ve sonrasında çok ilgilendiler. Her derdimize koştular. Tabi bunda babamla, annemin aynı evde 45 senedir oturuyor olmalarının da etkisi var, herkes onları biliyor onlar da herkesi biliyor. Bir de babam çok girişken, çok tatlı dillidir, hani 7 kralla barışık derler ya, öyle. Mahalledeki herkese maddi, manevi yardım eder.

Çok şükür atlattık diyorum ama babamda şeker var, gut var, yüksek tansiyon var, kan değerleri düşük. Çok halsiz düştü. Güçlensin diye et, süt, yoğurt veriyoruz, gutu çıkıyor, başka bir şey veriyorsun şekeri çıkıyor. Yarın ortopedi kontrolü var. Eğer doktor olumlu bir şeyler söylerse pazartesi de bir dahiliyeciye götüreceğiz. Çok kilo verdi bu arada. Ben yine uzun süre buralarda yokum. Boş vakit bulursam blogları okumaya çalışıyorum, çok ender de olsa yorum da bırakıyorum.

Herkese sağlıklı günler...