Cuma, Aralık 29, 2006
İyi Bayramlar ve İyi Yıllar
HERKESE İYİ BAYRAMLAR VE İYİ YILLAR
2007 sizlere sağlık, mutluluk, huzur, başarı, sevgi,barış ve bol para getirsin. Tüm dilekleriniz gerçekleşsin.
Çarşamba, Aralık 27, 2006
Bırrrrr
Çok soğuk. Tamam, tamam, İstanbul'da, Ankara'da ya da yurdun diğer soğuk illerinde oturan arkadaşlardan özür diliyorum ama n'apayım? Biz alışık değiliz. Bir de deniz kenarının nemi ile birleşince insanın içine işliyor soğuk. Neyse, yarından itibaren biraz yükselecekmiş sıcaklıklar. Ah, güzelim yaz. Giy penyeyi çık sokağa.
Pazar günü sabah erkenden kalktım. Oğlumu kursa gönderdikten sonra o gelene kadar olur diye ekmek yaptım. Bu ekmek tarifi çok kolay ve garantili. Makineye falan gerek yok. Fırınınız olsun yeter.
Malzeme:
4 bardak un (2'si beyaz, diğerleri isteğe göre.Ben 1'er bardak kepek ve çavdar ekledim)
2 bardak ılık su ya da süt
Yarım çay bardağı sıvı yağ
1 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı kuru maya
2 çay kaşığı şeker
1 bardak ılık su yada sütün içine şeker ve mayayı koyup karıştırın ve 15-20 dakika bekletin. Daha sonra buna kalan tüm malzemeyi ekleyin.Yalnız hamur biraz cıvık olursa toparlayana dek biraz daha un ilave edebilirsiniz.Daha sonra hamuru sıcak bir yerde 1 saat kadar bekletin. Mutlaka çelik ya da alüminyum bir tepsiyi yağlayıp hamuru yayın. 150 derece fırında yarım saat 45 dakika arası pişirin. Borcama koyarsanız iyi pişmiyor benden söylemesi. Benim öyle tepsim yoktu. Ben de hamura hamburger ekmeği ve küçük somun şekilleri verip fırın tepsisine koydum. Öyle de oldu.
Kahvaltıdan sonra okulda veli toplantısı vardı. Oraya gittik. Genel olarak durumu iyi. Hepsinden önemlisi edebiyat öğretmeni bizi çok iyi ve terbiyeli bir çocuk yetiştirdiğimiz için kutladı. İnsan gerçekten oğlu ve kendi ile ilgili güzel şeyler duyunca çok gururlanıyor. Toplantı dönüşü kayınvalidelere uğradık. Sonra malum pazar ütüleri falan.
Pazartesi günü bankadan 2 arkadaşımla yılbaşı toplantımızı yaptık. Biz 3 samimi arkadaşız. İkimiz emekli, diğeri henüz değil. Öyle olunca çalışan arkadaşın şubesine yakın bir yerde buluştuk ama konum itibarı ile içki içmeye elverişli değildi. 2007'de ilk uygun cumarteside bir de alkollü bir buluşma yapmaya söz verdik:) O gün birbirimize hediyelerimizi verdik. Benim bir kitabım, bir yılbaşı süslü fiskos örtüm, çok güzel bir porselen servis tepsim ve yılbaşı çiçeklerim (ben kokina diye biliyorum adlarını ama emin değilim) oldu. Ben de onlara üzerlerinde kelebekler bulunan ikişer çay fincanı seti almıştım.
Oradan dönüşte de Burcu'nun Baharatlı yeniyıl kekini ama daha çok kendi yorumumla yaptım. Yorum ne derseniz? Rom yok, tüm baharatlar yok, yani bir çeşit kuntakinte dediğimiz ya da kimilerinin ıslak kek dediği gibi yaptım. Evdekiler bayıldı. Sağolasın Burcucum.
Dün temizlik vardı. Ayrıca kayınvalidemde gün varmış.Rica etti, kek yaptım götürdüm ona sabahtan. Ben gitmedim ama güne. Hiçbirini tanımıyorum çünkü.
Bugün anneme gideceğim. Yarın kuaföre , gölge zamanım geldi. Cuma ise kredi kartı ekstresi geçtiği için deli gibi yılbaşı hediyeliklerini almaya. Her yıl olduğu gibi bu yıl da önceden listemi yaptım, pazar araştırması sonucu herkese ne alacağıma karar verdim. Yalnızca gidip alması kaldı. Bizde kadro çok geniş. Annem, babam, kayınvalide, kayınpeder, eşimin teyzesi, benim teyzem, görümcem, eşi ve 2 çocuk(yani genç) , yılbaşında bize gelecek arkadaşlar ve 2 çocuğu, cumartesi buluşacağım arkadaşım ve oğlu, tabi eşim ve oğluma. Hem zaman hem de para lazım cuma günü bana.
Cumartesi ise her yıl yaptığımız gibi can dostumla her zamanki yerimizde buluşup birer kadeh beyaz şarap eşliğinde yeni yılın gelişini kutlayıp hediyelerimizi vereceğiz birbirimize. Bu bize çok uğurlu geliyor. Onunla saat 1'de buluşacağız. Sabahtan ise yılbaşı gecesi bize gelecek arkadaşla gidip yiyecekleri alacağız ve bize bırakacağız.
Pazar ise sabahtan eşim ve teyzesi gidip kurban kestirecekler. O gün en azından anneme ve kayınvalideye gitmek lazım. Akşama ise arkadaşlar bizde. Nasıl yetişecek bunca iş bilmiyorum. Yazarken bile şiştim.
Hadi bana kolay gelsin.
Pazar günü sabah erkenden kalktım. Oğlumu kursa gönderdikten sonra o gelene kadar olur diye ekmek yaptım. Bu ekmek tarifi çok kolay ve garantili. Makineye falan gerek yok. Fırınınız olsun yeter.
Malzeme:
4 bardak un (2'si beyaz, diğerleri isteğe göre.Ben 1'er bardak kepek ve çavdar ekledim)
2 bardak ılık su ya da süt
Yarım çay bardağı sıvı yağ
1 çay kaşığı tuz
2 çay kaşığı kuru maya
2 çay kaşığı şeker
1 bardak ılık su yada sütün içine şeker ve mayayı koyup karıştırın ve 15-20 dakika bekletin. Daha sonra buna kalan tüm malzemeyi ekleyin.Yalnız hamur biraz cıvık olursa toparlayana dek biraz daha un ilave edebilirsiniz.Daha sonra hamuru sıcak bir yerde 1 saat kadar bekletin. Mutlaka çelik ya da alüminyum bir tepsiyi yağlayıp hamuru yayın. 150 derece fırında yarım saat 45 dakika arası pişirin. Borcama koyarsanız iyi pişmiyor benden söylemesi. Benim öyle tepsim yoktu. Ben de hamura hamburger ekmeği ve küçük somun şekilleri verip fırın tepsisine koydum. Öyle de oldu.
Kahvaltıdan sonra okulda veli toplantısı vardı. Oraya gittik. Genel olarak durumu iyi. Hepsinden önemlisi edebiyat öğretmeni bizi çok iyi ve terbiyeli bir çocuk yetiştirdiğimiz için kutladı. İnsan gerçekten oğlu ve kendi ile ilgili güzel şeyler duyunca çok gururlanıyor. Toplantı dönüşü kayınvalidelere uğradık. Sonra malum pazar ütüleri falan.
Pazartesi günü bankadan 2 arkadaşımla yılbaşı toplantımızı yaptık. Biz 3 samimi arkadaşız. İkimiz emekli, diğeri henüz değil. Öyle olunca çalışan arkadaşın şubesine yakın bir yerde buluştuk ama konum itibarı ile içki içmeye elverişli değildi. 2007'de ilk uygun cumarteside bir de alkollü bir buluşma yapmaya söz verdik:) O gün birbirimize hediyelerimizi verdik. Benim bir kitabım, bir yılbaşı süslü fiskos örtüm, çok güzel bir porselen servis tepsim ve yılbaşı çiçeklerim (ben kokina diye biliyorum adlarını ama emin değilim) oldu. Ben de onlara üzerlerinde kelebekler bulunan ikişer çay fincanı seti almıştım.
Oradan dönüşte de Burcu'nun Baharatlı yeniyıl kekini ama daha çok kendi yorumumla yaptım. Yorum ne derseniz? Rom yok, tüm baharatlar yok, yani bir çeşit kuntakinte dediğimiz ya da kimilerinin ıslak kek dediği gibi yaptım. Evdekiler bayıldı. Sağolasın Burcucum.
Dün temizlik vardı. Ayrıca kayınvalidemde gün varmış.Rica etti, kek yaptım götürdüm ona sabahtan. Ben gitmedim ama güne. Hiçbirini tanımıyorum çünkü.
Bugün anneme gideceğim. Yarın kuaföre , gölge zamanım geldi. Cuma ise kredi kartı ekstresi geçtiği için deli gibi yılbaşı hediyeliklerini almaya. Her yıl olduğu gibi bu yıl da önceden listemi yaptım, pazar araştırması sonucu herkese ne alacağıma karar verdim. Yalnızca gidip alması kaldı. Bizde kadro çok geniş. Annem, babam, kayınvalide, kayınpeder, eşimin teyzesi, benim teyzem, görümcem, eşi ve 2 çocuk(yani genç) , yılbaşında bize gelecek arkadaşlar ve 2 çocuğu, cumartesi buluşacağım arkadaşım ve oğlu, tabi eşim ve oğluma. Hem zaman hem de para lazım cuma günü bana.
Cumartesi ise her yıl yaptığımız gibi can dostumla her zamanki yerimizde buluşup birer kadeh beyaz şarap eşliğinde yeni yılın gelişini kutlayıp hediyelerimizi vereceğiz birbirimize. Bu bize çok uğurlu geliyor. Onunla saat 1'de buluşacağız. Sabahtan ise yılbaşı gecesi bize gelecek arkadaşla gidip yiyecekleri alacağız ve bize bırakacağız.
Pazar ise sabahtan eşim ve teyzesi gidip kurban kestirecekler. O gün en azından anneme ve kayınvalideye gitmek lazım. Akşama ise arkadaşlar bizde. Nasıl yetişecek bunca iş bilmiyorum. Yazarken bile şiştim.
Hadi bana kolay gelsin.
Cumartesi, Aralık 23, 2006
Olmuyor
Blogumdaki sorunu bir turlu cozemedim. Ben de boyle Turkce karakterler olmadan yazmaya calisicam. Bu arada sorunu gidermek icin arama tarama calismalarina devam.
Zaten hayatimda pek de anlatmaya deger bi seyler olmadi. Sali gunu temizlik. O gun aksamuzeri oglumu ve babami goz doktoruna goturdum. Neyse oglumun gozleri yalnizca 0,25 ilerlemis. Babaminsa yakin gozlugu kirilmisti. Hem bir muayeneden gecmis oldu, hem de gozleri ilerlemismi bakildi. Ogluma lens ismarlandi, babamin yeni gozluklerini siparis verdik. Carsamba gunu buranin pazarina gittim. Hem yiyecek hem de giyecek bir seyler aldim. Persembe gunu annem,babam ve teyzem icin nufus dairesine gittik. Nufuslari cok eskiydi. Onları yenilettik. Yanliz gercekten tebrik ediyorum. Gittik, numara aldik, 10 dakika icinde siramiz geldi. İslemler hemen yapildi ve yeni nufus cuzdanlarini aldiklarinda yalnızca yarım saat olmustu biz oraya gideli. Gercekten Karsiyaka nufus idaresi cok mukemmel olmus. Bilmiyorum diger yerler de oylemidir. İsimiz erken bitince hadi bana gidelim dedim. Zaten sabahtan belki gelirler diye findikli kek yapmistim. Bir de lahmacun ismarladik. Hepsi Ora'nin( Ora Izmir'de, ozellikle lahmacunu ile unlu bir yerdir) lahmacununa bayiliyorlar. Cay yaptik, yani gene yeme-icme seansi seklindeydik. Dun ise evde mazot almak icin bekledim. Sonra babam geldi, birlikte gozluklerini almaya gittik. Aksam icin de alt katimizda oturan esimin teyzesi yemege cagirdi. Yemekte ne mi vardi? Sebze corbasi, papaz yahni(soganli et) , lahana sarma, marul salatasi, pancar salatasi, brokoli salatasi. Onun üzerine kestane kebap, meyve ve cay.
Artik bizim icin cumartesi,pazar da erken kalkma var. Oglum matematik dersi almaya basladi. Onceleri istememisti ama bakti basa cikamiyor, kabul etti. Simdi cumartesileri 10.30'da,pazarlari ise 8.30'da dersi var. Cumartesileri eşim de calismaya basladi. Yani 7 gün sabah 7'de kalkiyoruz artik. Haftaya arife. İs de, kurs da yok. İnsallah biraz uyuruz.
Bakalim postum nasil olacak? Ufff, cok zor oluyor boyle yazmak. Benim acilen bu sorunu cozmem lazim.
Zaten hayatimda pek de anlatmaya deger bi seyler olmadi. Sali gunu temizlik. O gun aksamuzeri oglumu ve babami goz doktoruna goturdum. Neyse oglumun gozleri yalnizca 0,25 ilerlemis. Babaminsa yakin gozlugu kirilmisti. Hem bir muayeneden gecmis oldu, hem de gozleri ilerlemismi bakildi. Ogluma lens ismarlandi, babamin yeni gozluklerini siparis verdik. Carsamba gunu buranin pazarina gittim. Hem yiyecek hem de giyecek bir seyler aldim. Persembe gunu annem,babam ve teyzem icin nufus dairesine gittik. Nufuslari cok eskiydi. Onları yenilettik. Yanliz gercekten tebrik ediyorum. Gittik, numara aldik, 10 dakika icinde siramiz geldi. İslemler hemen yapildi ve yeni nufus cuzdanlarini aldiklarinda yalnızca yarım saat olmustu biz oraya gideli. Gercekten Karsiyaka nufus idaresi cok mukemmel olmus. Bilmiyorum diger yerler de oylemidir. İsimiz erken bitince hadi bana gidelim dedim. Zaten sabahtan belki gelirler diye findikli kek yapmistim. Bir de lahmacun ismarladik. Hepsi Ora'nin( Ora Izmir'de, ozellikle lahmacunu ile unlu bir yerdir) lahmacununa bayiliyorlar. Cay yaptik, yani gene yeme-icme seansi seklindeydik. Dun ise evde mazot almak icin bekledim. Sonra babam geldi, birlikte gozluklerini almaya gittik. Aksam icin de alt katimizda oturan esimin teyzesi yemege cagirdi. Yemekte ne mi vardi? Sebze corbasi, papaz yahni(soganli et) , lahana sarma, marul salatasi, pancar salatasi, brokoli salatasi. Onun üzerine kestane kebap, meyve ve cay.
Artik bizim icin cumartesi,pazar da erken kalkma var. Oglum matematik dersi almaya basladi. Onceleri istememisti ama bakti basa cikamiyor, kabul etti. Simdi cumartesileri 10.30'da,pazarlari ise 8.30'da dersi var. Cumartesileri eşim de calismaya basladi. Yani 7 gün sabah 7'de kalkiyoruz artik. Haftaya arife. İs de, kurs da yok. İnsallah biraz uyuruz.
Bakalim postum nasil olacak? Ufff, cok zor oluyor boyle yazmak. Benim acilen bu sorunu cozmem lazim.
Çarşamba, Aralık 20, 2006
IMDAAAATTT
Postumda Turkce karakterler cikmiyor. Lutfen yardim edin. Tekrar Turkce karakterle yazabilmem icin ne yapmam lazim?
Pazartesi, Aralık 18, 2006
Kaza
ÃarÅamba günü nihayet Ä°lk aÅk filmine gittim. Ben çok beÄendim. Oyuncular süper, Foça manzarası süper, konu da iyiydi. Ben çok zevk alarak seyrettim.
PerÅembe günü Åu bizim emekliler günü toplantımız vardı. Bu kez gideceÄimiz arkadaÅ Hatay'daydı. Bir de olayı çaydan öÄle yemeÄine dönüÅtürmüÅtük. O yüzden saat 12 gibi 2 arkadaÅ yola çıktık. Yarımı biraz geçe oradaydık. HerÅey gayet güzeldi. Ancak saat 4 gibi benim cep tel. çaldı. Arayan eÅimdi. Ãok kısaca kaza yaptım, araba mahvoldu, 112'yi aradım, cankurtaranı bekliyorum, ben seni sonra ararım deyip kapattı. Tabi ben meraktan çıldırdım. Arıyorum, tel. sürekli meÅgul. O civardaki bir hastanede görevli olan eniÅtemizi aradım. Haberi varmıÅ. Merak etme, ben 112'yi gönderdim dedi. Gerçi tel.la konuÅmuÅtum ama yine de saÄlıÄı konusunda endiÅeliydim. Ãstelik de bilirim, eÅim çok güzel ve sakin araba kullanır. Pek hız yapmaz. Neyse sonuçta ben hemen eve döndüm. Bu arada tel.dan birbirimize ulaÅtık. Ä°yiydi, burnu bile kanamamıÅtı. Arabanın ön kaporta kısmı sürücü mahalline kadar yoktu. 8/8 karÅıki suçluydu ve Åükür karÅıdakinde de bir Åey yoktu. 112 güzelce muayene etmiÅ. Ayrıca eniÅteye de gidip muayene olmuÅ. İç kanama falan olasılıÄına karÅı. Tüm doktorların dediÄi 2 gün tüm vücudun sızlayacak, merak etme, aÄrı kesici al, geçer demiÅler. SaÄolsun, patronu aradı, Cumayı izin verdi. Pazara kadar evde yattı. Cuma-cumartesi gerçekten aÄrıları çok kötüydü. Pazar günü düzeldi. Bugün de iÅe gitti. Åükür iyi, verilmiÅ sadakamız varmıÅ. Ama tabi bir de iÅin psikolojik tarafı var. Åimdi hep yine araba kazası yapıcam, ölücem diye tedirginliÄi var. Her ne kadar biz destek olsak ta herÅey kendi beyninde bitiyor. Ama el mahkum, bugün yine araba kullanacak. Umarım çabuk atlatır.
PerÅembe günü Åu bizim emekliler günü toplantımız vardı. Bu kez gideceÄimiz arkadaÅ Hatay'daydı. Bir de olayı çaydan öÄle yemeÄine dönüÅtürmüÅtük. O yüzden saat 12 gibi 2 arkadaÅ yola çıktık. Yarımı biraz geçe oradaydık. HerÅey gayet güzeldi. Ancak saat 4 gibi benim cep tel. çaldı. Arayan eÅimdi. Ãok kısaca kaza yaptım, araba mahvoldu, 112'yi aradım, cankurtaranı bekliyorum, ben seni sonra ararım deyip kapattı. Tabi ben meraktan çıldırdım. Arıyorum, tel. sürekli meÅgul. O civardaki bir hastanede görevli olan eniÅtemizi aradım. Haberi varmıÅ. Merak etme, ben 112'yi gönderdim dedi. Gerçi tel.la konuÅmuÅtum ama yine de saÄlıÄı konusunda endiÅeliydim. Ãstelik de bilirim, eÅim çok güzel ve sakin araba kullanır. Pek hız yapmaz. Neyse sonuçta ben hemen eve döndüm. Bu arada tel.dan birbirimize ulaÅtık. Ä°yiydi, burnu bile kanamamıÅtı. Arabanın ön kaporta kısmı sürücü mahalline kadar yoktu. 8/8 karÅıki suçluydu ve Åükür karÅıdakinde de bir Åey yoktu. 112 güzelce muayene etmiÅ. Ayrıca eniÅteye de gidip muayene olmuÅ. İç kanama falan olasılıÄına karÅı. Tüm doktorların dediÄi 2 gün tüm vücudun sızlayacak, merak etme, aÄrı kesici al, geçer demiÅler. SaÄolsun, patronu aradı, Cumayı izin verdi. Pazara kadar evde yattı. Cuma-cumartesi gerçekten aÄrıları çok kötüydü. Pazar günü düzeldi. Bugün de iÅe gitti. Åükür iyi, verilmiÅ sadakamız varmıÅ. Ama tabi bir de iÅin psikolojik tarafı var. Åimdi hep yine araba kazası yapıcam, ölücem diye tedirginliÄi var. Her ne kadar biz destek olsak ta herÅey kendi beyninde bitiyor. Ama el mahkum, bugün yine araba kullanacak. Umarım çabuk atlatır.
Salı, Aralık 12, 2006
Ä°YÄ° KÄ° DOÄDUN KAAN
Bugün benim birtanecik yeÄenimin doÄumgünü. DoÄduÄu günü unutamam. Hatta doÄumgünü tarihi özellikli olsun diye doktoru ile konuÅup 12.12.'de doÄmasına annesi ile birlikte karar vermiÅtik. O gün sabahtan Ãınarlı'daki doÄum hastanesine gittik. OÄlumuz olacaÄını biliyorduk zaten. Sabah erkenden 7 gibi falandı doÄuma aldılar. Daha doÄumhaneye girdikten kısa bir süre sonra hemÅire yeÅil bir beze sardıÄı bebekle dıÅarı çıktı ve alt kattaki bebek odasına gitmeye baÅladı. Babam yok bu bizim bebek olamaz, daha kızcaÄız yeni girdi doÄumhaneye diyordu. Tabi onlar alıÅmıÅlar saatlerce sancı çeken annelere, inanamadı. Ben baba çabuk takip et hemÅireyi o bizim Kaanımız deyince merdivenleri nasıl ikiÅer, üçer atladı anlatamam. Biz camın arkasından onun siliniÅini, gözlerine ilaç damlatılıÅını, doktorun kontrolünü, aÄlamalarını izledik. Sonra da giysilerini giydirip odaya getirdiler. Bu arada babası da sürekli kamera ile çekiyordu. Sonra anne de saÄsalim aÅaÄıya indi. Pespembe yumuk gözlü bir bebecikti. Meme almada biraz annesini zorladı ama sonra herÅey yoluna girdi. Benim küçük kuzum büyüdü de 5 yaÅına giriyor artık. Daha yaz sonu, telefonda konuÅmak istemezken , 1 aydır her telefon ettiÄimde hemen telefona geliyor, halacım ben seni çok özledim, babam beni Ä°zmir'e getirsin söyle ona diye bana ne muhabbetler yapıyor anlatamam. Birkaç ay bile o kadar farkediyor ki çocuklarda. Nasıl hızla büyüdüÄüne ÅaÅırıyoruz. Tabi bir de biz onu aralıklarla gördüÄümüzden büyüdüÄünü daha da iyi gözlemliyoruz. Ah, bir de Åu ayrılık olmasa. Ama napalım, saÄolsunlar, iyi olsunlar da.
Kuzuma uzuuuuunnn, saÄlıklı, mutlu, huzurlu, baÅarılı, tüm sevdikleri ile birlikte nice yıllar olsun inÅallah. Ãok yaÅa sen Kaan paÅa.
Cumartesi, Aralık 09, 2006
Fırsattan
Ä°stifade Cumartesi olmasına raÄmen yazıyorum. EÅim uzun bir aradan sonra ( taa Haziran'dan beri) tekrar cumartesi iÅe gitmeye baÅladı, oÄlum uyuyor. YaÅasın bilgisayar bana kaldı, en azından oÄluÅ uyanana kadar.
PerÅembe sabahı alt katımızda oturan eÅimin teyzesi telefon edip hemen gel dedi. Apar topar biraz da endiÅe içinde ve üstümde pijamalarla aÅaÄıya inince güzel bir sürprizle karÅılaÅtım. EÅimin Ankara'daki kuzeni gelmiÅ, sürpriz yapıp kimseye haber vermemiÅ. Otobüsten inince önce diÄer kuzene gidip sabah sabah ona sürpriz yapmıÅ. Ardından teyzesine, bana sonra kayınvalideme( ki teyzesi oluyor). Sonra beni de aldılar Manisa'ya görümceme sürpriz yapmaya gittik. Malum Ä°zmir - Manisa arabayla yarım saat. DönüÅte Ä°kea'ya uÄradık. Oradan hazır Ä°sveç köftelerinden aldım. Sonra da tüm sülaleyi bize yemeÄe çaÄırdım. Onlar eve geçerken beni markete bıraktılar. Biraz hazır meze, Åarap, kola falan aldım. Eve gelince pilav yaptım. Kuzen evdeki koca tencere mercimek çorbasını getirdi. Yine kalabalık sofrada, muhabbetle yedik, içtik. Salı günü dönücek kuzen. Pazar günü de görümcemde böyle bir yemek olayına daha giricez. Hem o gün meÄer kuzenin doÄumgünüymüÅte. Hem kutlama, hem yemek olacak.
Salı günü de benim yeÄenimin , ak kuzumun (oÄlum karakuzu-esmer, yeÄenim sarıÅın olduÄundan - ak kuzu) doÄumgünü. 4 bitip 5'e giriyor. Dün ona bir sürü hediye aldım. En sevdiÄi renk olan ÅeÅilden (yeÅil) bornoz (kapiÅonu kedi Åeklinde ve kulakları var), süngerbob oyuncaÄı, özellikle ısmarladıÄı ses çıkaran büyük bir dinazor (niye bilmiyorum 2 senedir hep dinazor istiyor, hasta onlara) , bir torba dolusu küçük dinazor ve uzaktan kumandalı bir araba. Sonra onlarla annemlere gittim.Babamla bir koli yaptık. Babam bugün postaya vericek. Tam doÄumgününde ellerine geçicek. Salı günü onun için ayrıca post yazıcam, benim güzel oÄluÅum. O da benim oÄlum sayılır. Hatta torun niyetine bile. Ben hep kardeÅime abladan çok anne gibi hissetmiÅimdir çünkü.
Bugün birazdan çıkıp kuzene doÄumgünü için hediye bakıcam. AkÅam da bir arkadaÅlara gidicez. Yarın malum görümcemde yemek. Eee, pazartesiye yazacak bir Åey kalmadı.
Herkese iyi bir haftasonu.
PerÅembe sabahı alt katımızda oturan eÅimin teyzesi telefon edip hemen gel dedi. Apar topar biraz da endiÅe içinde ve üstümde pijamalarla aÅaÄıya inince güzel bir sürprizle karÅılaÅtım. EÅimin Ankara'daki kuzeni gelmiÅ, sürpriz yapıp kimseye haber vermemiÅ. Otobüsten inince önce diÄer kuzene gidip sabah sabah ona sürpriz yapmıÅ. Ardından teyzesine, bana sonra kayınvalideme( ki teyzesi oluyor). Sonra beni de aldılar Manisa'ya görümceme sürpriz yapmaya gittik. Malum Ä°zmir - Manisa arabayla yarım saat. DönüÅte Ä°kea'ya uÄradık. Oradan hazır Ä°sveç köftelerinden aldım. Sonra da tüm sülaleyi bize yemeÄe çaÄırdım. Onlar eve geçerken beni markete bıraktılar. Biraz hazır meze, Åarap, kola falan aldım. Eve gelince pilav yaptım. Kuzen evdeki koca tencere mercimek çorbasını getirdi. Yine kalabalık sofrada, muhabbetle yedik, içtik. Salı günü dönücek kuzen. Pazar günü de görümcemde böyle bir yemek olayına daha giricez. Hem o gün meÄer kuzenin doÄumgünüymüÅte. Hem kutlama, hem yemek olacak.
Salı günü de benim yeÄenimin , ak kuzumun (oÄlum karakuzu-esmer, yeÄenim sarıÅın olduÄundan - ak kuzu) doÄumgünü. 4 bitip 5'e giriyor. Dün ona bir sürü hediye aldım. En sevdiÄi renk olan ÅeÅilden (yeÅil) bornoz (kapiÅonu kedi Åeklinde ve kulakları var), süngerbob oyuncaÄı, özellikle ısmarladıÄı ses çıkaran büyük bir dinazor (niye bilmiyorum 2 senedir hep dinazor istiyor, hasta onlara) , bir torba dolusu küçük dinazor ve uzaktan kumandalı bir araba. Sonra onlarla annemlere gittim.Babamla bir koli yaptık. Babam bugün postaya vericek. Tam doÄumgününde ellerine geçicek. Salı günü onun için ayrıca post yazıcam, benim güzel oÄluÅum. O da benim oÄlum sayılır. Hatta torun niyetine bile. Ben hep kardeÅime abladan çok anne gibi hissetmiÅimdir çünkü.
Bugün birazdan çıkıp kuzene doÄumgünü için hediye bakıcam. AkÅam da bir arkadaÅlara gidicez. Yarın malum görümcemde yemek. Eee, pazartesiye yazacak bir Åey kalmadı.
Herkese iyi bir haftasonu.
Çarşamba, Aralık 06, 2006
YENÄ°YIL
Dün akÅam yılbaÅı çamımızı çıkardım. Haftasonu aldıÄım yeni süslerle ve ıÅıklarla süsledim. Sonra da evin ıÅıklarını kapatıp bir süre ıÅıl ıÅıl olan çamı seyrettim. Nasıl dinlendirdi anlatamam. Yeniyıl gelirken hep içimde bir sevinç, heyecan olur. Gene baÅladı. Ben artık listelerimi yapmaya giriÅirim. Kime ne hediye alınacak listeleri.
Bu arada 18 Kasım'da benim bloÄum da 1 yaÅını doldurmuÅ. DiÄer blogları okurken aklıma geldi, dur bi bakayım ,ben ne zaman açmıÅım bloÄumu diye bakınca çoktan 1 yılı devirdiÄimi gördüm. Nice yıllara inÅallah .
Salı, Aralık 05, 2006
Geçen Hafta
PerÅembe günü emekli bankacı bütün kızlar toplandık, toplandık, toplandık. E tabi bankacılıktan yıprandık, yıprandık, yıprandık. Güzel bir gündü. Muhabbet ettik, çaylar içtik, kekleri yedik. Bundan sonra 15'te bir PerÅembeleri toplanmaya karar verdik. Ancak bir arkadaÅın çocuÄu daha doÄrusu tekne kazıntısı o gün eve erken geliyormuÅ. Ãocuk evde yalnız kalmasın diye toplantıları öÄle yemeÄine çevirdik ki herkes 4 gibi evine gidebilecek. Ben o gün (3 çeÅitten fazla yapma diye bin kere tembihlediklerinden ve herkeste tansiyon, kolestrol gibi bilumum hastalıklar mevcut olduÄundan) bir önceki postta tarifini yazdıÄım fındıklı keki, böreÄi ve pastabandan yaptıÄım muzlu pastayı ikram ettim. Bir sonraki toplantının menüsü tavuk,pilav, yoÄurt. Yemek bahane, muhabbet Åahane.
Cuma akÅamı kayınvalidemde yemekteydik. Yine sülale boyu buluÅuldu. Sicilyalılar gibi herkes baÄıra çaÄıra aynı anda konuÅtu. Ama ben seviyorum bu gürültüyü.
Cumartesi günü yoÄun bir gündü. O gün banyonun mermeri takıldı, tesisatçı geldi, çeÅmeleri (pardon armatür diyeyim daha havalı oluyo) taktı, arabayı bakıma verdik ve akÅamüzeri aldık falan filan. YemeÄim olmasına raÄmen o akÅam dıÅarıda ama gerçekten dıÅarıda yani açıkhavada yemek yemek istedim. Bostanlı'da bize yakın bir yerde dıÅarıda oturup birÅeyler yedik. Hava gece olmasına raÄmen hiçde öyle soÄuk deÄildi. Rahatça oturabildik. ÃÅümedik. Ãstelik bizim gibi dıÅarıda oturan en az 4-5 masa daha vardı. Bana bazen böyle soldan soldan geliyorlar. İçerilere sıÄamıyorum.
Pazar günü ise evde yayılarak geçti. Bir ara çıkıp market alıÅveriÅi yapıp döndük. Dün sabah banka iÅlerini halledip anneme gittim. Teyzeme çıktık. Kuzenleri de gelmiÅti. A. teyzeyi severim. Hasret giderdik. Onun tarafıyla ilgili son haberleri aldık. Valla dedikodu deÄil, kızlarından biri yeni ev almıÅ, diÄeri baÅka bir eve taÅınmıÅ, torununun yaramazlıkları falan.
Bugün de temizlik var. Post bitsin yemeÄi hazırlamam lazım. Daha ekmek de almadım. Ãıkmam lazım. Hadi bana byeeee
Cuma akÅamı kayınvalidemde yemekteydik. Yine sülale boyu buluÅuldu. Sicilyalılar gibi herkes baÄıra çaÄıra aynı anda konuÅtu. Ama ben seviyorum bu gürültüyü.
Cumartesi günü yoÄun bir gündü. O gün banyonun mermeri takıldı, tesisatçı geldi, çeÅmeleri (pardon armatür diyeyim daha havalı oluyo) taktı, arabayı bakıma verdik ve akÅamüzeri aldık falan filan. YemeÄim olmasına raÄmen o akÅam dıÅarıda ama gerçekten dıÅarıda yani açıkhavada yemek yemek istedim. Bostanlı'da bize yakın bir yerde dıÅarıda oturup birÅeyler yedik. Hava gece olmasına raÄmen hiçde öyle soÄuk deÄildi. Rahatça oturabildik. ÃÅümedik. Ãstelik bizim gibi dıÅarıda oturan en az 4-5 masa daha vardı. Bana bazen böyle soldan soldan geliyorlar. İçerilere sıÄamıyorum.
Pazar günü ise evde yayılarak geçti. Bir ara çıkıp market alıÅveriÅi yapıp döndük. Dün sabah banka iÅlerini halledip anneme gittim. Teyzeme çıktık. Kuzenleri de gelmiÅti. A. teyzeyi severim. Hasret giderdik. Onun tarafıyla ilgili son haberleri aldık. Valla dedikodu deÄil, kızlarından biri yeni ev almıÅ, diÄeri baÅka bir eve taÅınmıÅ, torununun yaramazlıkları falan.
Bugün de temizlik var. Post bitsin yemeÄi hazırlamam lazım. Daha ekmek de almadım. Ãıkmam lazım. Hadi bana byeeee
Perşembe, Kasım 30, 2006
Kek
Salı günü temizlik sonrası halama gidip, geçen hafta bana verdiÄi ayva reçelini koyduÄu kavanozu iade ettim. Dün ise sözde evde oturup bugün gelecek arkadaÅlar için birÅeyler hazırlayayım, yarın rahat ederim derken, hiçbir Åey yapmadan saatlerce yayıldım evde. Bir tek kek yaptım ki onun da tarifini aÅaÄıda vericem. Ama alıÅtıÄımız keklerden deÄil. Zaten içindeki fındıktan dolayı bomba etkisi var, ona göre. Bugün aynı yerden emekli olduÄumuz 4 arkadaÅım gelecek. Zaten niyetimiz bunu bir rutine dönüÅtürmek. Yani Türkçesi aramızda gün yapmak. Bakalım biz de ev hanımları gibi olabilecek miyiz? Bugün sabahtan beri popoma neft yaÄı sürülmüŠgibi koÅturuyorum tabi. Dünkü tembelliÄin acısı çıkıyor. Neyse böreÄi de hazırladım, biraz dolapta dinlendirmek gerekiyor. O ara bir post attırayım dedim. Keke gelince;
4 yumurta
200 gr margarin (eritilecek, ılıtılacak)
200 gr un
200 gr Åeker
200 gr fındık ya da ceviz (iri çekilmiÅ)
1 paket kabartma tozu / annemin pekin povderi:)
1 paket vanilya
Yumurta, yaÄ,Åeker güzelce çırpılacak. Un, kabartma tozu ve vanilya elenerek bu karıÅıma eklenecek. En son fındık eklenip çok fazla çırpılmadan hemen yaÄlanmıŠkalıba dökülecek. 175 derecedeki fırında yaklaÅık 40-45 dakika piÅirilecek. Unu mutlaka eleyin. O zaman kek çok kabarıyor. Afiyet olsun.
4 yumurta
200 gr margarin (eritilecek, ılıtılacak)
200 gr un
200 gr Åeker
200 gr fındık ya da ceviz (iri çekilmiÅ)
1 paket kabartma tozu / annemin pekin povderi:)
1 paket vanilya
Yumurta, yaÄ,Åeker güzelce çırpılacak. Un, kabartma tozu ve vanilya elenerek bu karıÅıma eklenecek. En son fındık eklenip çok fazla çırpılmadan hemen yaÄlanmıŠkalıba dökülecek. 175 derecedeki fırında yaklaÅık 40-45 dakika piÅirilecek. Unu mutlaka eleyin. O zaman kek çok kabarıyor. Afiyet olsun.
Salı, Kasım 28, 2006
Yalan Oldu
Ä°lk AÅk filmine gitmem yalan oldu.
Cuma sabahı kalktıÄımda banyoda lavabonun altındaki dolapların altından su geldiÄini gördüm. Hemen tesisatçıyı çaÄırdım. Ancak saat 2'den sonra gelebileceklerini söylediler. Tamam dedim.(Ne diyebilirdim ki?) Saat 2-4-6 gibi çeÅitli aralıklarla yaptıÄım tacizlere raÄmen sonunda bugün gelemeyeceklerini ama c.tesi sabahtan geleceklerini söylediler. Gene tamam dedim. Yani cuma günüm evde tesisatçı beklemekle geçti.Bu arada o akÅam görümceme yemeÄe gittik. Kıymalı, peynirli ve ıspanaklı pidelerle birlikte marul salatası, brokoli salatası, karıÅık turÅu, salatalık turÅusu, taze soÄanlar, rokalar, tereler ve toplam 11 kiÅilik bir çekirge sürüsü olarak masadakileri imha ettik. Ardından helva, çay ve gıyk olarak eve dönüÅ.
Cumartesi sabahtan Åöyle 17-18 yaÅlarında bir çocuk tesisatçı olarak gönderildi. Baktı, baktı, dolabın içine girdi ve dolabı çökertti. Ona baÄlı duran üst mermer dengesi bozulduÄu için önce 1 yerinden daha sonra da dayanamayıp 2. yerinden kırıldı. Hemen malzeme almam lazım deyip çocuk gitti ve bu kez ustası ile geldi. Yalandan bir kırık boru deÄiÅimi ile 35 YTL aldılar ve .iktir olup gittiler. Kusura bakmayın küfrettim ama sinirden kuduruyorum. Hemen tadilatçımı çaÄırdım. Eski dolap kapakları kalmak koÅulu ile yeni gövde yapımı ve yeni mermer için 500 YTL'ye anlaÅtık. Åimdi ben bu tesisatçıyı ne yapayım? Tüketici derneÄi, merneÄi hak getire. Adam iplemez bile. Gidip kavga etsem, sinirimi bozduÄumla kalacaÄım, kendimi biliyorum, hatta bi de ustanın yanında aÄlar, 2 kere rezil olurum. Hırsımdan kuduruyorum.
Cumartesi günü akÅam da annemlerde çinekop yaptık. Yine yanında envayi çeÅit ot ve salata ile. Tabi biraları da unutmamak lazım. Ha, balık-rakı derseniz ben sevemedim rakıyı ya. İçemiyorum. Daha kokusundan midem bulanıyor.
Pazar günü uzuuun bir kahvaltıdan sonra biraz yürüyüÅ, alıÅveriÅ, yine gömlek ve pantolon ütüsü vs. vs.
Bugün sabahtan kayınvalidemin Foça'dan kendi bahçesinden getirdiÄi turp otlarını haÅladım. ÃÄlen anneme gittim. Daha sonra akÅam için kıymalı karnıbahar ve pilav yaptım ve Åimdi bu postu yazıyorum.
Bu arada yeni dolap sanırım salı günü(umarım) takılacak ama mermerin ölçüsü takıldıÄı gün alınacak, o da daha sonra gelecek. Bu iÅler cumartesiye biter mi acaba? Tüm sinirlerim ayakta. PerÅembe günü bankadan emekli 4 arkadaÅ bana gelecek. Belki o gün azıcık moralim düzelir, hem belki o güne dek bu dolap iÅi de biraz yoluna girer. Lütfen ya, lütfen böyle aksilikler olmasın. Ustalarla uÄraÅmaktan NEFRET EDÄ°YO-RRR UUU MMM
Cuma sabahı kalktıÄımda banyoda lavabonun altındaki dolapların altından su geldiÄini gördüm. Hemen tesisatçıyı çaÄırdım. Ancak saat 2'den sonra gelebileceklerini söylediler. Tamam dedim.(Ne diyebilirdim ki?) Saat 2-4-6 gibi çeÅitli aralıklarla yaptıÄım tacizlere raÄmen sonunda bugün gelemeyeceklerini ama c.tesi sabahtan geleceklerini söylediler. Gene tamam dedim. Yani cuma günüm evde tesisatçı beklemekle geçti.Bu arada o akÅam görümceme yemeÄe gittik. Kıymalı, peynirli ve ıspanaklı pidelerle birlikte marul salatası, brokoli salatası, karıÅık turÅu, salatalık turÅusu, taze soÄanlar, rokalar, tereler ve toplam 11 kiÅilik bir çekirge sürüsü olarak masadakileri imha ettik. Ardından helva, çay ve gıyk olarak eve dönüÅ.
Cumartesi sabahtan Åöyle 17-18 yaÅlarında bir çocuk tesisatçı olarak gönderildi. Baktı, baktı, dolabın içine girdi ve dolabı çökertti. Ona baÄlı duran üst mermer dengesi bozulduÄu için önce 1 yerinden daha sonra da dayanamayıp 2. yerinden kırıldı. Hemen malzeme almam lazım deyip çocuk gitti ve bu kez ustası ile geldi. Yalandan bir kırık boru deÄiÅimi ile 35 YTL aldılar ve .iktir olup gittiler. Kusura bakmayın küfrettim ama sinirden kuduruyorum. Hemen tadilatçımı çaÄırdım. Eski dolap kapakları kalmak koÅulu ile yeni gövde yapımı ve yeni mermer için 500 YTL'ye anlaÅtık. Åimdi ben bu tesisatçıyı ne yapayım? Tüketici derneÄi, merneÄi hak getire. Adam iplemez bile. Gidip kavga etsem, sinirimi bozduÄumla kalacaÄım, kendimi biliyorum, hatta bi de ustanın yanında aÄlar, 2 kere rezil olurum. Hırsımdan kuduruyorum.
Cumartesi günü akÅam da annemlerde çinekop yaptık. Yine yanında envayi çeÅit ot ve salata ile. Tabi biraları da unutmamak lazım. Ha, balık-rakı derseniz ben sevemedim rakıyı ya. İçemiyorum. Daha kokusundan midem bulanıyor.
Pazar günü uzuuun bir kahvaltıdan sonra biraz yürüyüÅ, alıÅveriÅ, yine gömlek ve pantolon ütüsü vs. vs.
Bugün sabahtan kayınvalidemin Foça'dan kendi bahçesinden getirdiÄi turp otlarını haÅladım. ÃÄlen anneme gittim. Daha sonra akÅam için kıymalı karnıbahar ve pilav yaptım ve Åimdi bu postu yazıyorum.
Bu arada yeni dolap sanırım salı günü(umarım) takılacak ama mermerin ölçüsü takıldıÄı gün alınacak, o da daha sonra gelecek. Bu iÅler cumartesiye biter mi acaba? Tüm sinirlerim ayakta. PerÅembe günü bankadan emekli 4 arkadaÅ bana gelecek. Belki o gün azıcık moralim düzelir, hem belki o güne dek bu dolap iÅi de biraz yoluna girer. Lütfen ya, lütfen böyle aksilikler olmasın. Ustalarla uÄraÅmaktan NEFRET EDÄ°YO-RRR UUU MMM
Cuma, Kasım 24, 2006
ÃÄRETMENLER GÃNÃ
Bugün ÃÄretmenler günü. Hakeden tüm öÄretmenlerin bu güzel gününü kutluyorum. Ve bu özel günde BaÅöÄretmenimiz ATATÃRK'ü bir kez daha özlem, sevgi ve minnetle anıyorum.
Çarşamba, Kasım 22, 2006
Bugün
ArkadaÅımla Alsancak'ta buluÅtuk. Ä°kimiz de emekliyiz ve uzun yıllar birlikte çalıÅmıÅtık. Biraz vitrin baktık, sonra Efes pastanesinde oturup birÅeyler yiyip içtik. Åimdi evdeyim. OÄlum öÄretmeni ile ders çalıÅıyor, ben çay ve börek servisi yapıyorum.
Dün temizlik vardı. O ara halam telefon etti. "OÄlun ayva marmelatını çok seviyormuÅ.Yaptım, gel al" dedi. SaÄolsun koca bir kavanoz yapmıÅ. Ama iÅin aslı Åu; benim oÄlum çilek reçelini , özellikle de suyunu (terso iÅte, herkes tanesini yer) sever. Ben de büyük halama bir muhabbet sırasında bunu söylemiÅim. Benim lafım döne dolaÅa bu hali almıŠve ortanca halam ayva marmelatı yapmıÅ. DüÅünmesi bile yeter, saÄolsun.Neredeyse 80 yaÅında. Allah uzun ömürler versin ona ve tüm halalarıma.Åimdi bizde yaklaÅık 3 yıllık reçel stoÄu oldu. Anca bitiririz.
Yarın, annemlerdeyim. Annemle teyzemin genç kızlık arkadaÅları gelecek. Malum, ikisinin de ayaklar kötü. Ben hizmet edeceÄim. Ama seviyorum o altın kızları. Ãok neÅeliler. Ben de sabahtan börek yapıcam, giderken götürmek için.
Hadi, ben Åimdi gidip bakayım, öÄretmenimizin çayı bitmiÅ mi? Hizmete devam yani.
Dün temizlik vardı. O ara halam telefon etti. "OÄlun ayva marmelatını çok seviyormuÅ.Yaptım, gel al" dedi. SaÄolsun koca bir kavanoz yapmıÅ. Ama iÅin aslı Åu; benim oÄlum çilek reçelini , özellikle de suyunu (terso iÅte, herkes tanesini yer) sever. Ben de büyük halama bir muhabbet sırasında bunu söylemiÅim. Benim lafım döne dolaÅa bu hali almıŠve ortanca halam ayva marmelatı yapmıÅ. DüÅünmesi bile yeter, saÄolsun.Neredeyse 80 yaÅında. Allah uzun ömürler versin ona ve tüm halalarıma.Åimdi bizde yaklaÅık 3 yıllık reçel stoÄu oldu. Anca bitiririz.
Yarın, annemlerdeyim. Annemle teyzemin genç kızlık arkadaÅları gelecek. Malum, ikisinin de ayaklar kötü. Ben hizmet edeceÄim. Ama seviyorum o altın kızları. Ãok neÅeliler. Ben de sabahtan börek yapıcam, giderken götürmek için.
Hadi, ben Åimdi gidip bakayım, öÄretmenimizin çayı bitmiÅ mi? Hizmete devam yani.
Pazartesi, Kasım 20, 2006
Geçen Hafta
OÄluÅum yok diye kendimi sokaklara vurdum.Zaten salı akÅamı gitmiÅti. ÃarÅamba günü eski mahalledeki komÅuma gittim. Geçen hafta oÄlunun doÄumgünü vardı. OÄlum gitmiÅ ve hediyesini götürmüÅtü ama her yıl ben de ayrıca hediye alırım ona. Severim keratayı. Hem ziyaret oldu , hem de çocuÄa da hediyesini verdim. PerÅembe günü halamlara gittim. Kızlarla muhabbetin belini kırdık. Cuma günü ise 40 yıllık arkadaÅıma (valla tam 40 yıl. 5 yaÅından beri arkadaÅız) gittim. Bunlar hep beni mutlu eden ziyaretlerdi. Cuma günü tüm hafta yaptıÄım gibi yine Ä°zmir-Afyon- UÅak- Ankara 'nın hava durumlarını izledim. Malum cuma gecesi oÄlum o güzergahtan dönecekti. Hep sis gösterdi. Tabi evhamdan uzun süre uyuyamadım. Biraz dalar gibi olmuÅum, 2'ye yakın yine uyandım, sabahı sabah ettim. Saat 7'de zil çaldı. Nasıl biz karı-koca çıÄlık çıÄlıÄa kapıya koÅtuk. Güzel oÄlum, karakuzum gelmiÅti. Ãok eÄlenmiÅ ama bu arada bizden kopamayacaÄını anladım. Ben Ankara'da falan okumam dedi. Bu arada Ankaralıları biraz kızdıracak belki ama oÄlumun Ankara izlenimleri ;
1) Anıtkabire muhteÅem
2) Bilkent güzel
3) Ankara çok soÄuk
4) Ankara'da güzel kız çok az :)
5) Ankara'da deniz yok :)
Biliyorum hele Åu son maddeye Ankaralılar çok kızıyorlar ama 15 yaÅındaki birinin gözlemi bunlar, affola
O gün gece yolculuÄunda pek uyuyamadıÄından oÄlum saat 10 gibi bir yattı. Taaa 4.30' da uyandı. Bu arada biz eÅimle dıÅarı çıktık, biraz yürüyüŠyaptık, alıÅveriÅ yaptık, eve geldik. Biz uyandırdık ta anca uyandı. Bıraksak sabaha kadar uyurdu herhalde. Pazar günü de kahvaltıdan sonra Ä°nciraltı'na gittik. Balık, midye, kalamar, bira yaptık. Hava da nasıl güzeldi, günlük güneÅlik. Giderken problem yoktu ama dönüŠiÅkence oldu. Normalde 5-10 dakikada gidilebilecek mesafeyi yaklaÅık 40 dakika da aldık. Dönerken annemlere uÄradık, çok sevindiler. Sonra da ev, gömlek-pantolon ütüsü ve yatıÅ. Yeni bir hafta baÅladı yine. Bu hafta benim için en önemli Åey, Cumaya "Ä°lk AÅk" filmine gidicek olmak. Halit Ergenç'in hastasıyız da.
1) Anıtkabire muhteÅem
2) Bilkent güzel
3) Ankara çok soÄuk
4) Ankara'da güzel kız çok az :)
5) Ankara'da deniz yok :)
Biliyorum hele Åu son maddeye Ankaralılar çok kızıyorlar ama 15 yaÅındaki birinin gözlemi bunlar, affola
O gün gece yolculuÄunda pek uyuyamadıÄından oÄlum saat 10 gibi bir yattı. Taaa 4.30' da uyandı. Bu arada biz eÅimle dıÅarı çıktık, biraz yürüyüŠyaptık, alıÅveriÅ yaptık, eve geldik. Biz uyandırdık ta anca uyandı. Bıraksak sabaha kadar uyurdu herhalde. Pazar günü de kahvaltıdan sonra Ä°nciraltı'na gittik. Balık, midye, kalamar, bira yaptık. Hava da nasıl güzeldi, günlük güneÅlik. Giderken problem yoktu ama dönüŠiÅkence oldu. Normalde 5-10 dakikada gidilebilecek mesafeyi yaklaÅık 40 dakika da aldık. Dönerken annemlere uÄradık, çok sevindiler. Sonra da ev, gömlek-pantolon ütüsü ve yatıÅ. Yeni bir hafta baÅladı yine. Bu hafta benim için en önemli Åey, Cumaya "Ä°lk AÅk" filmine gidicek olmak. Halit Ergenç'in hastasıyız da.
Perşembe, Kasım 16, 2006
Bir sürü
saÄlık problemi ile uÄraÅıyorum geçen haftadan beri. Genetik karnem zaten çok kötü. Hepsi birbir çıkmaya baÅladı. Geçen hafta tansiyonum çok yüksekti. GeçiÅtirmeye çalıÅırken benden 5-6 yaÅ küçük 2 kiÅinin beyin kanaması nedeni öldüklerini duyunca cumartesi soluÄu doktorda aldım. Artık düzenli olarak tansiyon ilacı kullanmaya baÅladım( Ay, ne gıcık. Tam emekli ve yaÅlı yazısı oldu bu) Tahlillerde kolestrol de yüksek çıktı. Doktor ayrıca Åeker yükleme istedi. Yarın da onu yaptıracaÄım. O yüzden zaman bulup yazamıyorum. Hatta çoÄu zaman bloglara bile girecek zamanım olmadı. Bu arada oÄlum Salı akÅamından beri Ankara'da. Okul gezisi nedeni ile. Cumartesi sabah dönecekler. Onu çok özledim. Bizden ilk kez ayrılıyor. Ben çalıÅırken yazın anneannesi ya da babaannesi ile yazlıkta kalıyordu ama yine yanında bizden bir büyük oluyordu. Bu ilk kez kendi kanatları ile uçtuÄu gezi. Allahtan cep telefonları var.[Bu vesile ile Nokia ve Sony Ericsson'a binlerce teÅekkür. Allah onlara zeval vermesin:))] Ama bunaltmamaya da çalıÅıyoruz. Yalnızca akÅamları arıyoruz ama aklım hep onda. Canım oÄluÅum, çok özledim ya. AkÅamları onun yastıÄıyla uyuyorum, bari kokusunu içime çekeyim.
Pazartesi, Kasım 06, 2006
BÃLENT ECEVÄ°T
Ãnce dürüsttü, sonra Åairdi, eÅine aÅıktı, maviydi, KaraoÄlandı, ak güvercindi, parti baÅkanıydı, baÅbakandı ve umudumuzdu.
O umut, dün akÅam söndü.
Allah rahmet eylesin sana ve allah sabırlar versin RahÅan Hanıma.
O umut, dün akÅam söndü.
Allah rahmet eylesin sana ve allah sabırlar versin RahÅan Hanıma.
Pazartesi, Ekim 30, 2006
Merhaba
Ãncelikle herkesin geçmiÅ bayramını ve Cumhuriyet Bayramını kutluyorum. Bayram öncesinden beri çok yoÄun günler yaÅadık. Anca bugün zaman bulabildim yeni bir posta. Taaa bayram öncesi Cuma'dan anlatmaya baÅlayayım.Neden mi? Bi dakka, anlatıyorum
O Cuma günü akÅamüzeri iÅler bittikten sonra bloga yeni bir post yazayım, hem de herkesin bayramını kutlayayım diyordum. Bilgisayarın açma düÄmesine basmamla çat diye bir ses geldi. Ãnce asfalyalar attı sandım ama baktım elektrikler yanıyor. Ana kasa gitmiÅ. Nasıl üzüldüm ve sıkıldım anlatamam. Ertesi gün, oÄlum hemen bir tamirciye götürdü. Neyse ki basit bir ÅeymiÅ. Hem zaman açısından çabucak yapıldı hem de maddi olarak öyle pek pahalı bir zarar deÄilmiÅ. Cumartesi günü eÅimin kuzenleri Ankara'dan geliyordu. AkÅam üzerine doÄru geldiler. O gün hep birlikte, kalacakları diÄer kuzenin evindeydik. Gece dönerken ertesi gün için de ben çaÄırdım. Ama bizim sülalede öyle 3-5 kiÅi olunmaz. Tüm anneler,teyzeler derken cumartesi günü 15 kiÅiydik. Oruçlulara bir posta sofra kuruldu. Bazı hanımlar alıÅveriÅteydi. Erkekler onları beklemek istemedi, onlara ayrı bir posta sofra kuruldu. En son saat 9 gibi gelen hanımlara ayrı bir sofra kuruldu. O günüm sabahtan akÅama kadar yemek hazırlamakla, akÅamdan sonra da sofra kurmakla geçti . Sakın sözlerim Åikayet gibi anlaÅılmasın. Ben hem yemek yapmayı hem de yemeyi ve yedirmeyi çok severim. Ben çok mutluydum.
Ertesi gün bayramın ilk günü idi. Aynı takım bu kez kayınvalidemde kahvaltıdaydık. Hatta bu kez görümcemin kayınvalidesi ve kayınpederi de eklendiÄinden sayı 17 olmuÅtu. Ama kalabalıklar çok güzel oluyor, hele de bayram sabahları. Hep birlikte topluca bayramlaÅıldı. Oradan herkes ziyaret yerlerine daÄıldı. Biz Ankara'dan gelen kuzenleri de alıp önce Ege Parka gittik ama herhalde ilk gün olduÄundan tüm dükkanlar kapalıydı. Starbucks'da oturup bir kahve içtik, oradan deniz kenarı bir yere gittik. Orada da sıcacık güneÅin altında birer bira yuvarladık. AkÅamüzeri onlar ÃeÅme'ye biz ise annemlere akÅam yemeÄine geçtik.
Bayramın ikinci günü biz de ÃeÅme'ye gittik. Ãnce kuzenlerde kahvaltı ettik. Hazır ÃeÅmeye gitmiÅken bizim yazlıÄa da bir baktık. Neyse o yaÄmurlarda akma falan olmamıÅ. ÃÄle yemeÄimizi Kumrucu Åevki'de yedik. Deniz kenarında bol bol yürüdük. AkÅam da hava güzel olduÄundan bahçede mangal yaptık. Biz yine kalmadık ve eve döndük. Ankaradan gelen kuzenlerimiz ÃarÅamba sabahı erkenden ÃeÅme'den yola çıkmıÅlar. Biz de o gün gezemediÄimiz akrabalara gittik. Benim 2 hala, 1 amca ve eÅimin amcası ile halası. Bu tempoya akÅam biraz ütü faslından sonra benim vücut nezle sinyalleri vermeye baÅladı. Sabah kalktıÄımda boÄazım feci yanıyordu ve sesim kargalarla yarıÅacak düzeydeydi. 2 gün hasta yattım.
GeçtiÄimiz Cumartesi ise benim niÅanlanan kuzenin müstakbel kayınvalidesi ve kayınpederi iade-i ziyarete gelecekti. Teyzem akrabalardan bazı kiÅileri de çaÄırdı tanıÅma olsun diye. O gün benim için çok yoÄun geçti. Sabahtan mazot alındı (malum kıŠgeliyor) , kat kaloriferine bakım yaptırıldı, oÄlumun matematik hocası geldi, kek ve kısır yaptım, banyo yaptım, fön çektirdim. AkÅam 7 gibi teyzeme gittik. Orada tüm hizmet bendeydi. SaÄolsun gelin kızımız da çok yardım etti, hakkını yemiyeyim.
Dün ise canım babamın doÄum günü idi. Allah uzun ve saÄlıklı ömürler versin ona. Güzel gözlü babacım benim. Allahım, inÅallah daha uzun yıllar birlikte oluruz. Bu yoÄunlukta çıkıp hediyesini alamamıÅtım. Ãnce onun hediye ve pastasını aldım. ÃÄleden sonra da oraya gittik. GideceÄimizi bilmesine raÄmen nasıl sevindi anlatamam. AkÅam evdeydik. Yine okul ve iÅ gömleÄi ütüleri, yemek ve yatıÅ.
Yeni bir hafta baÅlıyor. HerÅey gönlünüzce olsun. Ä°yi haftalar.
O Cuma günü akÅamüzeri iÅler bittikten sonra bloga yeni bir post yazayım, hem de herkesin bayramını kutlayayım diyordum. Bilgisayarın açma düÄmesine basmamla çat diye bir ses geldi. Ãnce asfalyalar attı sandım ama baktım elektrikler yanıyor. Ana kasa gitmiÅ. Nasıl üzüldüm ve sıkıldım anlatamam. Ertesi gün, oÄlum hemen bir tamirciye götürdü. Neyse ki basit bir ÅeymiÅ. Hem zaman açısından çabucak yapıldı hem de maddi olarak öyle pek pahalı bir zarar deÄilmiÅ. Cumartesi günü eÅimin kuzenleri Ankara'dan geliyordu. AkÅam üzerine doÄru geldiler. O gün hep birlikte, kalacakları diÄer kuzenin evindeydik. Gece dönerken ertesi gün için de ben çaÄırdım. Ama bizim sülalede öyle 3-5 kiÅi olunmaz. Tüm anneler,teyzeler derken cumartesi günü 15 kiÅiydik. Oruçlulara bir posta sofra kuruldu. Bazı hanımlar alıÅveriÅteydi. Erkekler onları beklemek istemedi, onlara ayrı bir posta sofra kuruldu. En son saat 9 gibi gelen hanımlara ayrı bir sofra kuruldu. O günüm sabahtan akÅama kadar yemek hazırlamakla, akÅamdan sonra da sofra kurmakla geçti . Sakın sözlerim Åikayet gibi anlaÅılmasın. Ben hem yemek yapmayı hem de yemeyi ve yedirmeyi çok severim. Ben çok mutluydum.
Ertesi gün bayramın ilk günü idi. Aynı takım bu kez kayınvalidemde kahvaltıdaydık. Hatta bu kez görümcemin kayınvalidesi ve kayınpederi de eklendiÄinden sayı 17 olmuÅtu. Ama kalabalıklar çok güzel oluyor, hele de bayram sabahları. Hep birlikte topluca bayramlaÅıldı. Oradan herkes ziyaret yerlerine daÄıldı. Biz Ankara'dan gelen kuzenleri de alıp önce Ege Parka gittik ama herhalde ilk gün olduÄundan tüm dükkanlar kapalıydı. Starbucks'da oturup bir kahve içtik, oradan deniz kenarı bir yere gittik. Orada da sıcacık güneÅin altında birer bira yuvarladık. AkÅamüzeri onlar ÃeÅme'ye biz ise annemlere akÅam yemeÄine geçtik.
Bayramın ikinci günü biz de ÃeÅme'ye gittik. Ãnce kuzenlerde kahvaltı ettik. Hazır ÃeÅmeye gitmiÅken bizim yazlıÄa da bir baktık. Neyse o yaÄmurlarda akma falan olmamıÅ. ÃÄle yemeÄimizi Kumrucu Åevki'de yedik. Deniz kenarında bol bol yürüdük. AkÅam da hava güzel olduÄundan bahçede mangal yaptık. Biz yine kalmadık ve eve döndük. Ankaradan gelen kuzenlerimiz ÃarÅamba sabahı erkenden ÃeÅme'den yola çıkmıÅlar. Biz de o gün gezemediÄimiz akrabalara gittik. Benim 2 hala, 1 amca ve eÅimin amcası ile halası. Bu tempoya akÅam biraz ütü faslından sonra benim vücut nezle sinyalleri vermeye baÅladı. Sabah kalktıÄımda boÄazım feci yanıyordu ve sesim kargalarla yarıÅacak düzeydeydi. 2 gün hasta yattım.
GeçtiÄimiz Cumartesi ise benim niÅanlanan kuzenin müstakbel kayınvalidesi ve kayınpederi iade-i ziyarete gelecekti. Teyzem akrabalardan bazı kiÅileri de çaÄırdı tanıÅma olsun diye. O gün benim için çok yoÄun geçti. Sabahtan mazot alındı (malum kıŠgeliyor) , kat kaloriferine bakım yaptırıldı, oÄlumun matematik hocası geldi, kek ve kısır yaptım, banyo yaptım, fön çektirdim. AkÅam 7 gibi teyzeme gittik. Orada tüm hizmet bendeydi. SaÄolsun gelin kızımız da çok yardım etti, hakkını yemiyeyim.
Dün ise canım babamın doÄum günü idi. Allah uzun ve saÄlıklı ömürler versin ona. Güzel gözlü babacım benim. Allahım, inÅallah daha uzun yıllar birlikte oluruz. Bu yoÄunlukta çıkıp hediyesini alamamıÅtım. Ãnce onun hediye ve pastasını aldım. ÃÄleden sonra da oraya gittik. GideceÄimizi bilmesine raÄmen nasıl sevindi anlatamam. AkÅam evdeydik. Yine okul ve iÅ gömleÄi ütüleri, yemek ve yatıÅ.
Yeni bir hafta baÅlıyor. HerÅey gönlünüzce olsun. Ä°yi haftalar.
Pazartesi, Ekim 16, 2006
Tüm haftasonu yayıldık, ailecek. Sabahları geç kalktık, uzun kahvaltılar yaptık, gazete okuduk, bilgisayarda oyun oynadık, tv seyrettik. AkÅamları çıkıp biraz sahilde dolaÅtık, kafelerde oturup çay, kahve birÅeyler içtik. Tek yorucu faaliyetim ütü yapmaktı. Malum pazartesi iÅ ve okul günü. Ama ben hazır giriÅmiÅken oÄluma ve eÅime 5'er gömlek ütüledim yani haftayı kurtardım. Bu sırada da tv'de saçma bir Türk filminin izledim. Yoksa baÅka türlü çekilmiyor.
Birazdan çarÅıya gidicem. AkÅam için palamut almayı düÅünüyorum, oÄlum çok seviyor. Neden özellikle pazartesi derseniz, tembellikten. Yarın kadın gelicek , temizlik var ya, ondan. Bari o balık kokuları falan gider. Fırını da ovar, temizler.
Bayram için Ankara'dan eÅimin kuzeni, eÅi ve kızı gelicekler. Ãok sevindik. 2 sene falan olmuÅtur görüÅmeyeli. Hem bize de deÄiÅiklik olacak. Bu arada belki kardeÅim de gelecek bayrama. Ama onun geliÅi PerÅembe ve Cumanın tatil oluÅuna baÄlı. ÃÄretmen olduÄu için okullar kapanmazsa gelemez. Ä°nÅallah tatil olur da gelir, çok özledim keratayı. Kerata denen adam 39 yaÅında ama o hala benim küçük kardeÅim. Ey Milli EÄitim Bakanı, tatil yapacaksan hemen açıkla. Yoksa kardeÅim bilet bulamayacak gelmek için.
Herkese iyi bir hafta diliyorum.
Birazdan çarÅıya gidicem. AkÅam için palamut almayı düÅünüyorum, oÄlum çok seviyor. Neden özellikle pazartesi derseniz, tembellikten. Yarın kadın gelicek , temizlik var ya, ondan. Bari o balık kokuları falan gider. Fırını da ovar, temizler.
Bayram için Ankara'dan eÅimin kuzeni, eÅi ve kızı gelicekler. Ãok sevindik. 2 sene falan olmuÅtur görüÅmeyeli. Hem bize de deÄiÅiklik olacak. Bu arada belki kardeÅim de gelecek bayrama. Ama onun geliÅi PerÅembe ve Cumanın tatil oluÅuna baÄlı. ÃÄretmen olduÄu için okullar kapanmazsa gelemez. Ä°nÅallah tatil olur da gelir, çok özledim keratayı. Kerata denen adam 39 yaÅında ama o hala benim küçük kardeÅim. Ey Milli EÄitim Bakanı, tatil yapacaksan hemen açıkla. Yoksa kardeÅim bilet bulamayacak gelmek için.
Herkese iyi bir hafta diliyorum.
Cuma, Ekim 13, 2006
Orhan Pamuk
Kim ne derse desin, ben Nobel Edebiyat Ãdülünü (sonunda) bir Türk'ün almasından dolayı gurur duyuyorum. Edebiyata giriÅi ödüllerle olmuÅ (Cevdet Bey ve OÄulları romanı hem Milliyet Roman hem de Orhan Kemal Roman ödüllerini kazanmıÅtır), yıllarını bu iÅe vermiÅ, kitapları uzun yıllardır ülkemizde çok satan bir yazarın , yalnızca bir düÅüncesinden dolayı halkımızca ellerinin tersi ile bir kenara itilmesini anlıyamıyorum, algılayamıyorum. Orhan Pamuk'un suçu Sözde Ermeni Soykırımı vardı demek (ki) bu onu baÄlayan bir görüÅ. Yıllardır çok satan ve çok sevilen yazarı son zamanlarda yalnızca bu düÅüncesinden dolayı kendimizce mahkum ettik ama Fransa aynı soykırıma yok diyenleri suçlu sayan kanunu kabul etti diye düÅünce özgürlüÄünden dem vuruyoruz. DüÅünceleri ne olursa olsun bunlar Orhan Pamuk'un ne yazarlık yeteneÄini ne de edebi kiÅiliÄini deÄiÅtirmez, azaltmaz. Kendisini kutluyorum ve ülkemize böyle bir ödülü getirdiÄi için de gurur duyuyorum.
Çarşamba, Ekim 11, 2006
Dün Gece
Dün bütün gün annemle, babamla, teyzemle ve kuzenimle telefonda konuÅmama raÄmen hiç annemlerin evlilik yıldönümünden söz açmadım. Hatta annem ÅaÅırmıŠbile "Ãenebaz böyle günleri unutmazdı ama herhalde iÅten , güçten unuttu" demiÅ. Halbuki ben önceden sürprizimi hazırlamıÅtım. AkÅamüzeri saat 5 gibi oÄlumla birlikte markete gittik. Hem ızgaralık birÅeyler, hem de hazır yiyeceklerden aldık. Ãünkü ben anneme size yemeÄe geliyoruz desem bir sürü hazırlık yapacak ve bedenen çok yorulacak. Ãyle durumlarda da ben onun için üzülüyorum. Gidip ben hazırlayayım yemeÄi desem bana bırakmaz , biliyorum. O yüzden herÅeyi hazır aldım. EÅime de söyledim, o da iŠçıkıÅı direkt annemlere gelecekti. Ha, bir de kocaman bir demet çiçek aldık; pembe karanfiller, gül bulamadım.Sonra doÄru annemlere. Kapıyı babam açtı, çok ÅaÅırdı , çok sevindi. Annem kulaÄından kulaklıÄını çıkardıÄı için kapının zilini bile duymamıÅ. Biz salona girince o da çok ÅaÅırdı, sevindi ve tabii biraz sevinç gözyaÅları döktü. Benim getirdiklerimi görmediÄi için hemen yemek yapmaya kalkıÅtı ama elbirliÄi ile oturttuk. " Sen bugün gelin hanımsın, otur bakalım" dedik. EÅim de gelince ızgaraları yaptık, sofrayı kurduk, hep birlikte neÅe içinde bir yemek yedik.
Oradan saat 9.30 gibi kalktık. Eve geldik 10. Bizim alt katımızda oturan eÅimin teyzesi o gün kayınvalideme iftar vermiÅti. Hatta bizi de çaÄırdı ama biz annemlerdeki yemekten dolayı gidemeyeceÄimizi ama dönüÅte uÄrayacaÄımızı söylemiÅtik. OÄlum hemen eve gitti, sabah çok erken kalkıyor, uykusu gelmiÅti. Biz biraz teyzeye girdik. Kayınvalidemle, kayınpederimi de gördük. Biraz Aliye'yi seyrettik. Kalburbasma yedik(çok nefisti, bu arada) .1 saat kadar sonra biz de eve çıktık.
Benim için , yok sanırım hepimiz için güzel bir akÅamdı. Hem annemleri hem kayınvalideleri memnun ettik, yüzlerini güldürdük. Benim için onların mutluluÄu çok önemli. Allah gecinden versin ama daha ne kadar birlikte olabileceÄiz bakalım. Bazen bu düÅünceler aklıma geldikçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. Hemen baÅka konulara yönelip bunları unutmaya çalıÅıyorum.
Neyse, bu güzel günde karamsar düÅüncelerden uzaklaÅmalı. Meteoroloji Ä°zmir'e yaÄmur dedikçe, Ä°zmir de onları yalancı çıkarmak istercesine günlük, güneÅlik. Kendini yollara vurmanın tam zamanı. Hem hava çok sıcak deÄil, hem de güneÅ var. Hadi bana byeeeee,
Oradan saat 9.30 gibi kalktık. Eve geldik 10. Bizim alt katımızda oturan eÅimin teyzesi o gün kayınvalideme iftar vermiÅti. Hatta bizi de çaÄırdı ama biz annemlerdeki yemekten dolayı gidemeyeceÄimizi ama dönüÅte uÄrayacaÄımızı söylemiÅtik. OÄlum hemen eve gitti, sabah çok erken kalkıyor, uykusu gelmiÅti. Biz biraz teyzeye girdik. Kayınvalidemle, kayınpederimi de gördük. Biraz Aliye'yi seyrettik. Kalburbasma yedik(çok nefisti, bu arada) .1 saat kadar sonra biz de eve çıktık.
Benim için , yok sanırım hepimiz için güzel bir akÅamdı. Hem annemleri hem kayınvalideleri memnun ettik, yüzlerini güldürdük. Benim için onların mutluluÄu çok önemli. Allah gecinden versin ama daha ne kadar birlikte olabileceÄiz bakalım. Bazen bu düÅünceler aklıma geldikçe kafayı yiyecek gibi oluyorum. Hemen baÅka konulara yönelip bunları unutmaya çalıÅıyorum.
Neyse, bu güzel günde karamsar düÅüncelerden uzaklaÅmalı. Meteoroloji Ä°zmir'e yaÄmur dedikçe, Ä°zmir de onları yalancı çıkarmak istercesine günlük, güneÅlik. Kendini yollara vurmanın tam zamanı. Hem hava çok sıcak deÄil, hem de güneÅ var. Hadi bana byeeeee,
Salı, Ekim 10, 2006
Evlilik yıldönümü
Bugün canım annemle babamın, benim var olmanın müsebbiblerinin 48.evlilik yıldönümleri. Ä°kisini de çok seviyorum. Asla birbirlerinden ayırt edemem. Ä°nÅallah daha uzun yıllar birlikte mutlu, huzurlu, saÄlıklı olurlar.
Annem, orta 2. sınıfta iken anneanneme okumak istemediÄini söylemiÅ. Bunun üzerine önce enstitüye gidip, dikiŠöÄrenmiÅ biraz. Ordan da sıkılmıŠ(azıcık maymun iÅtahlıdır annem. Ev baÅlanıp yarım bırakılmıŠbirçok eliÅi örneÄi ile doludur) Bunun üzerine anneannem (ki daha önce yazmıÅtım. Dedem öldüÄü için çalıÅıyor) onu çalıÅtıÄı yere alıyor. Annem ve kendi yaÅlarında bir sürü kız birarada boÅ ve açık Åekildeli deterjan kutularına zamk sürüp, onları kutu haline getiriyorlar. (Malum o zamanlar naylon yok daha. HerÅey karton kutularda)
Babamsa zaten 12 yaÅında babasını kaybettiÄi için ilkokuldan sonra hayat gailesinin içine düÅmüÅ. 6 kardeÅler babamlar. Kimse elinden tutmamıŠokuması için. O nedenle önce baÅka yerlerde çalıÅtıktan sonra o da 15 yaÅında iken aynı yerde çalıÅmaya baÅlamıÅ. Babamla annemin arası 2 yaÅ, bu arada.
Daha birbirlerini hiç görmemiÅler. Birgün ustası babamdan üst kata çıkıp kutu getirmesini istiyor.Babam merdivenlerden çıkınca annemle yüzyüze geliyor ve babamın dediÄine göre babam orada görürgörmez anneme aÅık oluyor. Bu arada babam aslında çok utangaçtır. Hala daha otobüste, dolmuÅta yanına bir hanım otursa biraz sonra yerinden kalkar. Neyse, daha sonraki günlerde babam arasıra çeÅitli bahaneler uydurup annemlerin kata gidiyor. ArkadaÅları durumu anlıyor ve anneme " bu çocuk senin için geliyor" diyorlar. O ana dek anlamamıŠolan annem, ondan sonra dikkat ediyor ve o da babamdan hoÅlanmaya baÅlıyor. Daha sonra çalıÅtıkları yer bir Bergama gezisi düzenliyor. Babam orada anneme duygularını açıklıyor. Annem de ona olumlu karÅılık verince babam artık havalara uçuyor. Ama onların çıkması bugünkü gibi sürekli orada burada gezmek falan deÄil. Daha çok karÅılıklı bakıÅma ve mektuplaÅma ile süren bir aÅk. Aradan yıllar geçiyor. Babamın askerliÄi geliyor. Babam askere gitmeden annemi istetmek istiyor ama her zaman mantık abidesi olan annem" Ne diyeceÄiz? Ä°Å yok,askerlik yok. Ben seni beklerim. Sen git,gel,ondan sonra istersiniz "diyor. O 2 yıl mektuplaÅmalarla sürüyor.
Babam askerden dönüp,iÅe girince annemi istetiyor. Yalnız anneannemin tepkisinden korktuklarından tanıÅtıklarını, birbirlerini sevdiklerini açıklamıyorlar. Halamın kayınvalidesi annemlerin komÅusu. Sanki onun aracılıÄı ile görücü gelmiÅler gibi bir hava yaratıyorlar. Fakat anneannem vermiyor. Bizimkiler çok bozuluyorlar ama hiç ses çıkarmıyorlar. 1 yıl sonra babam tekrar halamın kayınvalidesini devreye sokup tekrar annemi istetiyor. Anneannem yine reddince halamın kayınpederi (annemle babamın rızasını almadan) anneanneme onların uzun yıllardır arkadaÅ olduklarını ve birbirlerini sevdiklerini söylüyor. Anneannem çok aÅırı tepki veriyor. Ãok üzülüyor. Anneme " benim gibi dul bir kadına nasıl bunu yaparsın, benim yüzümü yerde gezdirirsin" diye çok kızıyor. Lütfen bu olayları deÄerlendirirken anneannemin 1908 doÄumlu olduÄunu, olayın 1955 yıllarında geçtiÄini gözönüne alın. O devrin düÅünce tarzı içinde deÄerlendirin. Bu konuda en büyük destek teyzemden geliyor. Teyzem, görücü usulü ile evlenmiÅ ve evliliÄinde mutlu deÄil. Bu yüzden annemlerin aÅkına saygı gösteriyor ve ben bu iÅi halledicem, hepsini razı edicem diyor. Hepsi derken teyzemin eÅi de bu evliliÄe karÅı. Dedem annemler çok küçükken öldüÄü için, eniÅtem de ailedeki tek erkek olduÄu için ona sonsuz yetki vermiÅ bizimkiler. Evin erkeÄi olarak görüyorlar.
Bu arada annem de " 30 yaÅıma kadar evlenmem. O yaÅtan sonra kimse bana karıÅamaz.Ben de onunla evlenirim" diyor. Annem babama ve aÅklarına o kadar güveniyor ki babamın onu 10 yol daha bekliyeceÄini düÅünüyor demek ki. Neyse; teyzem sayesinde herÅey yoluna giriyor. Bu olaylardan 2 yıl sonra 1957'de niÅanlanıyorlar. EniÅtem bu kez de babam eve gelip gidiyor diye nikah yapılmasında ısrar ediyor. Kırmamak için nikah da yapılıyor ama herkes annesinin evine dönüyor ve 10 Ekim 1958'de düÄün yaparak evleniyorlar. Ben 3 yıl sonra doÄmuÅum. Ãzellikle gençken ben anne ve babamın ne tartıÅtıklarını, ne kavga etttiklerini ne de birbirlerine baÄırdıklarını duydum. Mutlaka olumsuz Åeyler olmuÅtur ama annem hep, "kızım çocukların önünde tartıÅılmaz. Ne derdin varsa yatak odasında konuÅur, halledersin" derdi. Gerçi yaÅlandıktan sonra artık tartıÅtıklarını özellikle babamın anneme sesini yükselttiÄini gördüm ve görüyorum ama sanırım yıllar sinirleri de harap ediyor. Zaten onların küslükleri bir saat bile sürmüyor. Ä°nsan sevince kolay affediyor demek ki.
Annecim, babacım,sizleri çok seviyorum. Ä°yi ki birbirinizi bulmuÅsunuz, iyi ki sevmiÅ, sevilmiÅsiniz. Ãmür boyu mutlu olun.
Pazartesi, Ekim 09, 2006
Bu sabah yaÄmur var Ä°zmir'de
Karanlık bir sabaha uyandım. Zaten 6.45'de kalkıyoruz ki daha güneÅ doÄmamıŠoluyor. Ãstüne bir de kara bulutlar eklenince , çok kasvetli oldu bu sabah. Hafiften yaÄmur da çiselemeye baÅladı. Offf, geldi kıŠya, geldi.
Cuma günü market alıÅveriÅi yaptım. Ãnce biraz ondan ,biraz bundan derken çıkıÅta taÅıma kapasitemin ötesinde bir alıÅveriÅ olduÄunu gördüm. Ben de atladım taksiye, öyle geldim eve. Åoför kesin küfretmiÅtir, Åuncacık mesafeye beni götürdü diye ama Allahtan Ä°zmir'in Åoförleri henüz daha mesafe seçiciliÄine baÅlamadılar ya da bana kibarı denk geldi.
Cumartesi günü kahvaltı sonrası önce renklileri, sonra da beyazları makineye attım, yıkadım. Pazartesiye gömlekler ve tiÅörtler hazır olmalı. Bu arada görümcem telefon etti, akÅama iftara çaÄırdı. Daha doÄrusu kayınvalideme ve teyzesine iftar yapıyor. Biz ise oruçsuzlar olarak olaya yemek yönünden dahil oluyoruz. Giderken tatlı alacaktım. Alma, güllaç getir beraber yapalım dedi. Ben hayatımda hiç güllaç yapmamıÅtım, ilk kez milli oldum ve bu kadar kolay bir iÅi neden gözümde büyütüp hiç denemediÄime hayıflandım. Ãok kolaymıÅ. Gerçi burada meÅhur olan AÄam baklavacısının güllacı kadar süper ötesi deÄil ama yine de iyiydi.
Pazar günü ise bir gün önce yıkananları ütüledim. Sonra eÅimle sahilde yürüyüÅe çıktık. Denizin içi adam doluydu. Ne bu diyeceksiniz? MidyecilermiÅ. Bostanlı sahilinden herhalde bir 100 metre ilerisinde bile (ben de pek mesafe kavramı yoktur, atmıŠolabilirim) deniz insanın beline geliyor. Bu adamlar denize girmiÅler. Midye çıkarıyorlar. Etraflarında da kayıklar var. Topladıkları midyeleri bunlara koyuyorlar. Sanki sıcak bir yaz günü , ÃeÅme plajında insanlar denize girmiÅ gibi nasıl kalabalıkdı denizin içi anlatamam. Pazar akÅamı da bu kez kayınvalidem iftara çaÄırdı. Biraz erken gidip yardım ettim. Bir haftasonu daha böyle geçti.
Bugün önce bankalara gidip borçlar eda edilecek, sonra bir yarım saat kadar kiracımıza uÄrayacaÄım. Geçen hafta uÄramak istemiÅtim ama bir türlü günlerimiz uyuÅamamıÅdı görüÅmek için. Oradan da bir arkadaÅıma gideceÄim. Yarın temizlik var, kadın gelecek ama aynı zamanda annemlerin de evlilik yıldönümü. GideceÄimizi haber vermek istemiyorum. Sonra annem çok detaylı yemek iÅlerine giriÅiyor. Yoruluyor diye bu sefer ben üzülüyorum. Niyetim sürpriz yapmak. Telefonla tebrik edip, gelemeyecekmiÅ havası yaratıcam. Sonra da ben hazır birÅeyler alıp akÅam üzeri oÄlumla beraber gidicem. EÅim de direkt iÅten oraya gelir. AkÅam kutlama yaparız. Pastayı da unutmamak lazım. Dile kolay tam 48 yıl. Ä°nÅallah 2 yıl sonra 50. yılları olacak ama babam tanıÅmalarının ve beraberliklerinin aslında 60 yıllık olduÄunu söylüyor. Yani gözlerini açmıÅlar, birbirlerini tanımıÅlar ve hiç ayrılmamıÅlar. Mesafe olarak ayrılıklar olsa da (askerlik, iÅ gibi nedenlerle) hep iletiÅimi sürdürmüÅler. Yarın benim ve onlar için özel olan o günde , onların öyküsünü yazacaÄım. Bu da benim hediyem olacak onlara.
Cuma günü market alıÅveriÅi yaptım. Ãnce biraz ondan ,biraz bundan derken çıkıÅta taÅıma kapasitemin ötesinde bir alıÅveriÅ olduÄunu gördüm. Ben de atladım taksiye, öyle geldim eve. Åoför kesin küfretmiÅtir, Åuncacık mesafeye beni götürdü diye ama Allahtan Ä°zmir'in Åoförleri henüz daha mesafe seçiciliÄine baÅlamadılar ya da bana kibarı denk geldi.
Cumartesi günü kahvaltı sonrası önce renklileri, sonra da beyazları makineye attım, yıkadım. Pazartesiye gömlekler ve tiÅörtler hazır olmalı. Bu arada görümcem telefon etti, akÅama iftara çaÄırdı. Daha doÄrusu kayınvalideme ve teyzesine iftar yapıyor. Biz ise oruçsuzlar olarak olaya yemek yönünden dahil oluyoruz. Giderken tatlı alacaktım. Alma, güllaç getir beraber yapalım dedi. Ben hayatımda hiç güllaç yapmamıÅtım, ilk kez milli oldum ve bu kadar kolay bir iÅi neden gözümde büyütüp hiç denemediÄime hayıflandım. Ãok kolaymıÅ. Gerçi burada meÅhur olan AÄam baklavacısının güllacı kadar süper ötesi deÄil ama yine de iyiydi.
Pazar günü ise bir gün önce yıkananları ütüledim. Sonra eÅimle sahilde yürüyüÅe çıktık. Denizin içi adam doluydu. Ne bu diyeceksiniz? MidyecilermiÅ. Bostanlı sahilinden herhalde bir 100 metre ilerisinde bile (ben de pek mesafe kavramı yoktur, atmıŠolabilirim) deniz insanın beline geliyor. Bu adamlar denize girmiÅler. Midye çıkarıyorlar. Etraflarında da kayıklar var. Topladıkları midyeleri bunlara koyuyorlar. Sanki sıcak bir yaz günü , ÃeÅme plajında insanlar denize girmiÅ gibi nasıl kalabalıkdı denizin içi anlatamam. Pazar akÅamı da bu kez kayınvalidem iftara çaÄırdı. Biraz erken gidip yardım ettim. Bir haftasonu daha böyle geçti.
Bugün önce bankalara gidip borçlar eda edilecek, sonra bir yarım saat kadar kiracımıza uÄrayacaÄım. Geçen hafta uÄramak istemiÅtim ama bir türlü günlerimiz uyuÅamamıÅdı görüÅmek için. Oradan da bir arkadaÅıma gideceÄim. Yarın temizlik var, kadın gelecek ama aynı zamanda annemlerin de evlilik yıldönümü. GideceÄimizi haber vermek istemiyorum. Sonra annem çok detaylı yemek iÅlerine giriÅiyor. Yoruluyor diye bu sefer ben üzülüyorum. Niyetim sürpriz yapmak. Telefonla tebrik edip, gelemeyecekmiÅ havası yaratıcam. Sonra da ben hazır birÅeyler alıp akÅam üzeri oÄlumla beraber gidicem. EÅim de direkt iÅten oraya gelir. AkÅam kutlama yaparız. Pastayı da unutmamak lazım. Dile kolay tam 48 yıl. Ä°nÅallah 2 yıl sonra 50. yılları olacak ama babam tanıÅmalarının ve beraberliklerinin aslında 60 yıllık olduÄunu söylüyor. Yani gözlerini açmıÅlar, birbirlerini tanımıÅlar ve hiç ayrılmamıÅlar. Mesafe olarak ayrılıklar olsa da (askerlik, iÅ gibi nedenlerle) hep iletiÅimi sürdürmüÅler. Yarın benim ve onlar için özel olan o günde , onların öyküsünü yazacaÄım. Bu da benim hediyem olacak onlara.
Cumartesi, Ekim 07, 2006
Aile İçi Åiddet
Bugünkü Hürriyet'in internet sayfasında Serdar Devrim'in aile içi Åiddet konusunda çok güzel bir yazısı var. Hem üzücü, hem düÅündürücü. Lütfen en sondaki videoyu da tıklayıp, seyredin.
Cuma, Ekim 06, 2006
Yine Cuma
ÃarÅamba günü sabahtan iÅleri toparladıktan sonra öÄleden sonra halama gittim. Halam ve 2 kuzenimle oturup bol bol muhabbet ettik. Tabi yanında çay, kakaolu kek, kabak köftesi ve peynirli poÄaça eÅliÄinde.
Dün ise anneme gitmeden önce ortanca halama uÄradım. 1 saat kadar oturdum onda da. Ben oradayken torunları da uÄradı. Ä°yi oldu, onları da gördüm, görüÅtük. Oradan da anneme gittim. Ãok özlemiÅtim. Ãnce annemde epey bir lafladık. Sonra teyzeme çıktık. Son rahatsızlıÄından beri teyzem bir alt kata bile inemiyor artık. Ãok zorlanıyor.
Bu arada anneme gitmeden önce kitapçıya uÄradım. Raflara bakarken "Moris Farhi" diye bir yazarın "Genç Türk" adlı eserini gördüm. Cumhuriyet'in kuruluÅ yıllarını o yıllarda 13-14 yaÅlarında olan çocukların hayatları üzerinden anlatıyor.Sanki güzel gibi geldi, aldım. Ãnce annem okuyacak.Benim elimde Åimdilik birkaç kitap var. Ãnce onları bitireyim. Åu aralar basın dünyası ile ilgili kitaplar okuyorum. Ä°lk okuduÄum kitap Zeynep Oral'ın "Meslek Yarası" adlı kitabı. Ãok akıcı bir dille yazılmıÅ, kendi iÅ yaÅamını anlattıÄı , bu arada da uzun bir döneme tanıklık ettiÄi bir kitap. Ä°nanın boÅ vaktiniz varsa sıkılmadan bir gün içinde okuyup bitirebilirsiniz. Sonra Akgün Tekin'in "Türk Basınında Kayan Yıldız, Haldun Simavi'nin Günaydın'ı" adlı esere baÅladım. Biraz kalınca bir kitap. Son 80 sayfadayım. Ama aynı akıcılık bu kitapta da var. O da bitince sırada Emin ÃölaÅan'ın "Unutulmayan SöyleÅiler" kitabı var. Zaten Günaydın ile ilgili kitaba baÅlamadan önce Emin ÃölaÅan'ın kitabından Haldun Simavi ile yaptıÄı röportajı okumuÅtum. Ben yakın geçmiÅi anlatan kitapları okumayı çok seviyorum.
Geldik yine Cuma'ya. Herkese iyi tatiller.
Dün ise anneme gitmeden önce ortanca halama uÄradım. 1 saat kadar oturdum onda da. Ben oradayken torunları da uÄradı. Ä°yi oldu, onları da gördüm, görüÅtük. Oradan da anneme gittim. Ãok özlemiÅtim. Ãnce annemde epey bir lafladık. Sonra teyzeme çıktık. Son rahatsızlıÄından beri teyzem bir alt kata bile inemiyor artık. Ãok zorlanıyor.
Bu arada anneme gitmeden önce kitapçıya uÄradım. Raflara bakarken "Moris Farhi" diye bir yazarın "Genç Türk" adlı eserini gördüm. Cumhuriyet'in kuruluÅ yıllarını o yıllarda 13-14 yaÅlarında olan çocukların hayatları üzerinden anlatıyor.Sanki güzel gibi geldi, aldım. Ãnce annem okuyacak.Benim elimde Åimdilik birkaç kitap var. Ãnce onları bitireyim. Åu aralar basın dünyası ile ilgili kitaplar okuyorum. Ä°lk okuduÄum kitap Zeynep Oral'ın "Meslek Yarası" adlı kitabı. Ãok akıcı bir dille yazılmıÅ, kendi iÅ yaÅamını anlattıÄı , bu arada da uzun bir döneme tanıklık ettiÄi bir kitap. Ä°nanın boÅ vaktiniz varsa sıkılmadan bir gün içinde okuyup bitirebilirsiniz. Sonra Akgün Tekin'in "Türk Basınında Kayan Yıldız, Haldun Simavi'nin Günaydın'ı" adlı esere baÅladım. Biraz kalınca bir kitap. Son 80 sayfadayım. Ama aynı akıcılık bu kitapta da var. O da bitince sırada Emin ÃölaÅan'ın "Unutulmayan SöyleÅiler" kitabı var. Zaten Günaydın ile ilgili kitaba baÅlamadan önce Emin ÃölaÅan'ın kitabından Haldun Simavi ile yaptıÄı röportajı okumuÅtum. Ben yakın geçmiÅi anlatan kitapları okumayı çok seviyorum.
Geldik yine Cuma'ya. Herkese iyi tatiller.
Çarşamba, Ekim 04, 2006
Kısa kısa
Pazartesi günü arkadaÅımın annesini hastanede ziyaret etmiÅtim. MaÅallah,çok iyiydi. Hiç ameliyat geçirmiÅ biri gibi deÄildi. Bir de herhalde hastalıÄını bilmediÄinden morali de düzgündü. Ãok sevindim. Umarım , tekrarlamaz ve hep böyle sürer gider.
Dün ise malum temizlik vardı. Bugün halamlara gideceÄim. Yarın ise anneme. Onu çok ihmal ettim. Yani 1 hafta olacak yarın ama ne bileyim uzun süredir görmemiÅim gibi geldi bana.
Aklımda bir sürü Åey vardı baÅlarken ama Åimdi hepsi uçtu gitti. Bu da böyle kısa bir post olsun bakalım.
Dün ise malum temizlik vardı. Bugün halamlara gideceÄim. Yarın ise anneme. Onu çok ihmal ettim. Yani 1 hafta olacak yarın ama ne bileyim uzun süredir görmemiÅim gibi geldi bana.
Aklımda bir sürü Åey vardı baÅlarken ama Åimdi hepsi uçtu gitti. Bu da böyle kısa bir post olsun bakalım.
Pazartesi, Ekim 02, 2006
Ä°ftar YemeÄi
Yine Pazartesi. OÄlum okula, eÅim iÅe gitti ev yine bana kaldı. Ãnce yaÄmurdan sonrasını anlatayım.
Cuma akÅamı yemekten sonra görümceme gittik. Evi temizlenmiÅ. Tertemiz olmuÅ. Halıları da yıkamaya vermiÅ. Bir dahaki yaÄmura kadar her Åey Åimdilik iyi. Kiracımızın üst katı da tadilatı tamamlamaya baÅlamıÅ. Bugün bir gidip bakacaÄım. Hem kiracımıza da geçmiÅ olsun diyeyim. KadıncaÄızın koltukları, eÅyaları berbat olmuÅ.
Cuma akÅamı üzücü bir haber aldım. 4 ay önce babasını kaybeden çok yakın bir arkadaÅımın annesi kansermiÅ ve cumartesi günü hemen ameliyata alınıyordu. Cumartesi günü sabahtan hastaneye gittim. Ãok Åükür, ameliyat iyi geçmiÅ ve doktor çok olumlu konuÅmuÅ. Kanser yayılmamıŠve o bölgeyi tamamen temizlemiÅler. Kemoterapiye bile gerek kalmayacakmıÅ. Bu arada annesine durumunu anlatmadılar. O farklı bir nedenle ameliyat olduÄunu sanıyor. Bugün de bir ara gidip göreceÄim teyzeciÄi ve arkadaÅımı.
Cumartesi günü hastaneden döndükten sonra pazar günkü iftar için eÅimle çıkıp biraz yiyecek alıÅveriÅi yaptık. Sonra Bostanlı sahilde yürüyüŠyapıp, sahildeki kafede oturup kuÅburnu çayı içtik, sonra da eve gelip GümüÅ'ün " MeÄmet, MeÄmet" diye melemelerini seyrettim.
Pazar günü kahvaltıdan sonra eÅim annelerini almaya yazlıÄa gitti. OÄlan bilgisayar baÅında, bense popoma motor takılmıŠgibi koÅuÅturdum. Biraz toz alma ve elektrik süpürgesi yapma(ki ben bu iÅi yıl boyunca toplam 10'dan fazla yapmam ve nefret ederim.) sonra yemekler. Neyse herÅey vaktinde yetiÅti. Yemekte 9 kiÅiydik. Gerçi yalnızca 3 kiÅi oruçluydu. GülüŠahenk yedik,içtik. Hadi menüyü de yazayım.Bu arada Türk Dil Kurumunun yazım kılavuzundan kontrol ettim. menü imiÅ, mönü deÄil. Neyse ,evet menüde
Ä°ftariyelikler (zeytin, peynir, tereyaÄ, reçel, hurma, pastırma çeÅitleri)
Kremalı mantar çorbası
Sucuklu yumurta
Kıymalı bezelye
Fırında köfte-patates
Pilav
ÅakÅuka
Salata
YoÄurt
Köz kırmızı biber
Ayrıca görümcem ciÄer sote ve haÅlama dil getirmiÅ.
Hepimize afiyet oldu.
Birazdan çıkarım. Ãnce çiçek alayım( hastane için) oradan hastane, hastane dönüÅü kiracıyı ziyaret, biraz alıÅveriÅ. Sonra eve gelip biraz ütü. Gün bitti. Bugün yemek falan yapmam. HerÅeyden o kadar çok arttı ki. Herhalde 2-3 gün yemek yapmama gerek kalmayacak. Kebap yani.
Cuma akÅamı yemekten sonra görümceme gittik. Evi temizlenmiÅ. Tertemiz olmuÅ. Halıları da yıkamaya vermiÅ. Bir dahaki yaÄmura kadar her Åey Åimdilik iyi. Kiracımızın üst katı da tadilatı tamamlamaya baÅlamıÅ. Bugün bir gidip bakacaÄım. Hem kiracımıza da geçmiÅ olsun diyeyim. KadıncaÄızın koltukları, eÅyaları berbat olmuÅ.
Cuma akÅamı üzücü bir haber aldım. 4 ay önce babasını kaybeden çok yakın bir arkadaÅımın annesi kansermiÅ ve cumartesi günü hemen ameliyata alınıyordu. Cumartesi günü sabahtan hastaneye gittim. Ãok Åükür, ameliyat iyi geçmiÅ ve doktor çok olumlu konuÅmuÅ. Kanser yayılmamıŠve o bölgeyi tamamen temizlemiÅler. Kemoterapiye bile gerek kalmayacakmıÅ. Bu arada annesine durumunu anlatmadılar. O farklı bir nedenle ameliyat olduÄunu sanıyor. Bugün de bir ara gidip göreceÄim teyzeciÄi ve arkadaÅımı.
Cumartesi günü hastaneden döndükten sonra pazar günkü iftar için eÅimle çıkıp biraz yiyecek alıÅveriÅi yaptık. Sonra Bostanlı sahilde yürüyüŠyapıp, sahildeki kafede oturup kuÅburnu çayı içtik, sonra da eve gelip GümüÅ'ün " MeÄmet, MeÄmet" diye melemelerini seyrettim.
Pazar günü kahvaltıdan sonra eÅim annelerini almaya yazlıÄa gitti. OÄlan bilgisayar baÅında, bense popoma motor takılmıŠgibi koÅuÅturdum. Biraz toz alma ve elektrik süpürgesi yapma(ki ben bu iÅi yıl boyunca toplam 10'dan fazla yapmam ve nefret ederim.) sonra yemekler. Neyse herÅey vaktinde yetiÅti. Yemekte 9 kiÅiydik. Gerçi yalnızca 3 kiÅi oruçluydu. GülüŠahenk yedik,içtik. Hadi menüyü de yazayım.Bu arada Türk Dil Kurumunun yazım kılavuzundan kontrol ettim. menü imiÅ, mönü deÄil. Neyse ,evet menüde
Ä°ftariyelikler (zeytin, peynir, tereyaÄ, reçel, hurma, pastırma çeÅitleri)
Kremalı mantar çorbası
Sucuklu yumurta
Kıymalı bezelye
Fırında köfte-patates
Pilav
ÅakÅuka
Salata
YoÄurt
Köz kırmızı biber
Ayrıca görümcem ciÄer sote ve haÅlama dil getirmiÅ.
Hepimize afiyet oldu.
Birazdan çıkarım. Ãnce çiçek alayım( hastane için) oradan hastane, hastane dönüÅü kiracıyı ziyaret, biraz alıÅveriÅ. Sonra eve gelip biraz ütü. Gün bitti. Bugün yemek falan yapmam. HerÅeyden o kadar çok arttı ki. Herhalde 2-3 gün yemek yapmama gerek kalmayacak. Kebap yani.
Cuma, Eylül 29, 2006
YaÄmur=Afat
Dün gece Ä°zmir'i sel götürdü. Gündüz azar azar çiseledi hatta bir ara (ki o aralar nedense hep benim dıÅaıda olduÄum saatlere denk geldi) arttı yaÄmur. Ancak akÅam saatleri baÅlayan ve gökgürültüsü-ÅimÅek eÅliÄinde yaÄan yaÄmura biz afat desek daha doÄru olur. Kelimenin tam anlamı ile bardaktan pardon kovadan ya da en iyisi biz damacanadan boÅalırcasına diyelim. Bu evimizdeki (ciddi anlamda) ilk yaÄmur olduÄundan ve de ev en üst kat olduÄundan biraz da endiÅeli bir Åekilde tüm gece evin tavalarına baktık ama Åükür akan kokan olmadı. Fakat saat 8'e doÄru telefon geldi. Görümcemin evini laÄım basmıÅ. Evet su falan deÄil laÄım. Evi zemin dubleks. YaÄmur suyu ile dolan kanalizasyon boruları geri tepmiÅ. Zemindeki tuvaletten bütün milletin laÄım suları eve. Salonun yarısı, mutfak her yer affedersiniz bok içinde yüzüyormuÅ. "N'olur,bana acil bir tesisatçı bulun" dedi. Åansına bizimki yaÄmurdan dolayı dükkanı kapatmamıÅ. Adresi verdim, gitmiÅ. Bu arada biz de evden çıkamıyoruz. Bizim sokak tam Venedik olmuÅ. Bir gondol eksik. Arabaların kapısı ile beraberdi su seviyesi. Neyse ,tesisatçı bakmıÅ,"Abla,bu itfaiyenin iÅi. Onları çaÄırıp suyu vidanjörle çektirin" demiÅ. Fakat heyhat! Tüm Ä°zmir'i sular bastıÄından itfaiye gelememiÅ. O saatte her zaman eve gelen kadınını bulmuÅ. O gelmiÅ.Evi temizlemiÅler ama halılar batmıŠtabi.Bugün halıları yıkatmaya gönderdi. Evin fotoÄraflarını çekmiÅler. DiÄer zararları da sigortadan alacak ama o üzüntü ve yorgunluk hepsinden beter. Bazı Åeyler para ile karÅılanmıyor.
Sabah da kiracı telefon etti. Benim 13 yıl oturduÄum ve bir damla su akmayan ev dün gece akmıÅ. Salon,mutfak ve 2 oda su içindeymiÅ. Bir tek banyo ile yatak odasında sorun yokmuÅ. Kiracımız çok iyi bir hanım. Bir üst katımız yarım çatıydı. Geçen yıl alanlar tadilat yapıp çatıyı tam kata çevirmek istediler. Ama Åu an tadilat yarım. Oradan kaynaklanmıÅ. O evin sahibi ile kendi de görüÅmüŠama rica etti siz de arayın diye. Ben pek öyle sert konuÅamam.EÅime havale ettim. O da "Ya bugün o meseleyi halledin ya da tadilatı onayımız olmadan yaptınız,belediyeye Åikayet ederim" diye biraz tehdit etmiÅ. Umarım iÅe yarar da kadıncaÄız bu dertten kurtulur. Ãünkü meteoroloji bu gece için de yaÄmur dedi.
Dün annemdeydim. Teyzeme çıktık. Teyzem iyileÅmiÅ, yemesinden belli. Hadi Åunu yapalım çayın yanına, bunu piÅirelim diyor. Halbuki 1-2 haftadır ekmek-peynirden baÅka bir Åey yiyemiyordu.Ãok Åükür. Yeryüzünde saÄlık, enbüyük varlık (lütfen melodisi ile söyleyin arkadaÅlar)
Pazar günü kayınvalidem ile kayınpederim artık yazlıktan dönüyorlar. O akÅam onları iftara alırım. Alt kattaki eÅimin teyzesini ve onda misafir olan bir yakınımızı da çaÄırırım. Pazar günü biraz koÅuÅmam gerekecek. Saatli olduÄu için biraz stres yapıyorum. Ä°nÅallah alnımın akı ile çıkarım.
Herkese iyi haftasonları, iyi tatiller
Sabah da kiracı telefon etti. Benim 13 yıl oturduÄum ve bir damla su akmayan ev dün gece akmıÅ. Salon,mutfak ve 2 oda su içindeymiÅ. Bir tek banyo ile yatak odasında sorun yokmuÅ. Kiracımız çok iyi bir hanım. Bir üst katımız yarım çatıydı. Geçen yıl alanlar tadilat yapıp çatıyı tam kata çevirmek istediler. Ama Åu an tadilat yarım. Oradan kaynaklanmıÅ. O evin sahibi ile kendi de görüÅmüŠama rica etti siz de arayın diye. Ben pek öyle sert konuÅamam.EÅime havale ettim. O da "Ya bugün o meseleyi halledin ya da tadilatı onayımız olmadan yaptınız,belediyeye Åikayet ederim" diye biraz tehdit etmiÅ. Umarım iÅe yarar da kadıncaÄız bu dertten kurtulur. Ãünkü meteoroloji bu gece için de yaÄmur dedi.
Dün annemdeydim. Teyzeme çıktık. Teyzem iyileÅmiÅ, yemesinden belli. Hadi Åunu yapalım çayın yanına, bunu piÅirelim diyor. Halbuki 1-2 haftadır ekmek-peynirden baÅka bir Åey yiyemiyordu.Ãok Åükür. Yeryüzünde saÄlık, enbüyük varlık (lütfen melodisi ile söyleyin arkadaÅlar)
Pazar günü kayınvalidem ile kayınpederim artık yazlıktan dönüyorlar. O akÅam onları iftara alırım. Alt kattaki eÅimin teyzesini ve onda misafir olan bir yakınımızı da çaÄırırım. Pazar günü biraz koÅuÅmam gerekecek. Saatli olduÄu için biraz stres yapıyorum. Ä°nÅallah alnımın akı ile çıkarım.
Herkese iyi haftasonları, iyi tatiller
Pazartesi, Eylül 25, 2006
Pazar Kopyası
Bugünkü post konumu Age35'den kopya çekiyorum. Pazartesi sendromu ya da pazardan nefret edenler klübü.
Pazar günü denince ilk aklıma gelen görüntü; 6-7 yaÅlarım. Daha tv yok. Bir pazar günü. YaÄmur Åakır Åakır yaÄıyor. Babam pencereye karÅı divana uzanmıÅ.Radyo açık ve Orhan Ayhan dıgır dıgır dıgır maç anlatıyor. Ä°nanın her sefer bunlar aklıma gelir ve tüylerim diken diken olur. Zaten bir kadın olarak futbolu sevmiyorum. O her pazar aynı spikerden taramalı tüfek hızıyla maç dinlemek bir eziyetti. Hala da o adamcaÄızın sesini hiç sevmem. Bazen tv'de birÅeyler anlatırken rastlıyorum ve ıÅık hızı ile kanalı geçiyorum. O zamanlar da pazarlar çok sıkıcıydı.
Sonra ortaokul yıllarım geliyor. Artık tv var. Ama pazar günleri saat 2 ya da 3'den sonra baÅlıyor. O saate kadar kahvaltı ve gazete ile oyalanıp sonra hiptonize olmuÅ gibi aralıksız tv seyrediyorum. Telemaç, kutu kutu, GüneÅ Tecelli, rahmetli Cenk Koray, Tansu Polatkan, Alman kasabalarında yapılan eÄlenceli yarıÅlar, Bonanza. Ama yine de hep bir iç sıkıntısı ile. Yarın okul var.Pazarlar çok sıkıcı
Sonra lise yılları. Artık tv çok ilgimi çekmiyor. O yaÅlarda hep olur. Ãok sıkı dost 2 kızız. Sürekli bir araya gelip platonik aÅklarımızdan söz ediyoruz. Pazarları da kah o bizde, kah ben onlarda bol muhabbetle geçiyor. Yine de hep aynı iç sıkıntısı. Yarın okul var. Pazarlar çok sıkıcı
Ãniversitede pazartesi sendromu çok fazla deÄil. Ãünkü okul daha çok arkadaÅlarla bulıÅmak için gidilen bir üs. Ãstelik biz iktisatçılar öÄleden sonra gidiyoruz. Sabahtan iÅletmeciler gidiyor okula. Orada buluÅup, gideceÄimiz yerlere oradan daÄılıyoruz. Devam zorunluluÄu olmadıÄı için düzenli birilerinden notları alıp fotokopi çektirmek ve sınavlara girmek yeterli. Pazarlar yine çok sıkıcı. Ah, pazartesi olsa da okula gitsem:))
Sonra iÅe giriÅ. Ä°Å kadını ve bekar.Tekrar hoÅgeldin pazartesi sendromu. Sabah erken kalkılacak. Ä°Å var. Ãstelik liseye giden sevgili kardeÅim, her pazar sorduÄum "Bak, yarına Ä°ngilizce ödevin var mı? Bana akÅam saati ödev çıkarma" uyarılarını her seferinde "yok" diye geçiÅtiriyor.Sonra da tam gece 11 civarı "ablaaa!" diye feryat edip ödevleri yapmam için veriyordu. Yani duble stres. "OÄlum benim uyumam lazım" "Ya, söz ablacım benim, bu son" Tabi sadece o hafta için son. Her pazar aynı senaryo tekrarlanır mı ? Bizim evde, EVET. Ben salak mıyım? EVET. Her pazar bak bu son deyip ertesi pazar gene paÅa paÅa ödevleri yapan kim? BEN. KardeÅimi seviyor muyum? ÃOK. Yarın iÅ var, ondan önce pazar gecesi yapılması gereken Ä°ngilizce ödevi var. Pazarlar çok sıkıcı.
Ä°Å kadını ve evli ve çocuklu. Aman allahım. Pazartesiye yetiÅecek ne çok Åey var. Eskiden pazartesi sabahı herÅeyini ütülü bulan ben, Åimdi kendim dıÅında 2 kiÅinin daha giysilerini hazır ediyorum. Ãocuk küçükken anneanneye götürürken hazırlanan o devasa çantalar (günlük giysiler, gezmeklik giysiler, bezler, biberonlar, oyuncaklar, herÅeyin birer takım yedeÄi,) Ãocuk okula baÅlayınca, onun ödevleri, okul önlüÄü, eÅin giysileri, kendi giysilerin,haftaiçi için 1-2 yemek hazırlama. Artık pazarlar yetmiyor. Sıkılacak zaman bulamıyorsun.Ama yine de ertesi gün iÅ olması bile insanın yüreÄinin üstüne bir aÄırlık oturtuyor. Pazarlar sıkıcı
Åimdi emekli ve evli ve çocuklu. OÄlum ödevlerini kendi yapıyor. Ãtü haftaiçi hallediliyor. Ãok fazla iÅ yok üstelik pazartesi bana iÅ yok ama pazarlar yine çok sıkıcı.
Pazarları nereye gidersen git, nerede gezersen gez, akÅam olup ta eve dönünce o sıkıntı gelip yüreÄinin üzerine çörekleniyor ve pazartesi akÅamı olmadan da geçmiyor. Bu sendromun tedavisini bulan yüzyılın adamı olacak. Nerde o ? Ãabuk çıksın ortaya..
Pazar günü denince ilk aklıma gelen görüntü; 6-7 yaÅlarım. Daha tv yok. Bir pazar günü. YaÄmur Åakır Åakır yaÄıyor. Babam pencereye karÅı divana uzanmıÅ.Radyo açık ve Orhan Ayhan dıgır dıgır dıgır maç anlatıyor. Ä°nanın her sefer bunlar aklıma gelir ve tüylerim diken diken olur. Zaten bir kadın olarak futbolu sevmiyorum. O her pazar aynı spikerden taramalı tüfek hızıyla maç dinlemek bir eziyetti. Hala da o adamcaÄızın sesini hiç sevmem. Bazen tv'de birÅeyler anlatırken rastlıyorum ve ıÅık hızı ile kanalı geçiyorum. O zamanlar da pazarlar çok sıkıcıydı.
Sonra ortaokul yıllarım geliyor. Artık tv var. Ama pazar günleri saat 2 ya da 3'den sonra baÅlıyor. O saate kadar kahvaltı ve gazete ile oyalanıp sonra hiptonize olmuÅ gibi aralıksız tv seyrediyorum. Telemaç, kutu kutu, GüneÅ Tecelli, rahmetli Cenk Koray, Tansu Polatkan, Alman kasabalarında yapılan eÄlenceli yarıÅlar, Bonanza. Ama yine de hep bir iç sıkıntısı ile. Yarın okul var.Pazarlar çok sıkıcı
Sonra lise yılları. Artık tv çok ilgimi çekmiyor. O yaÅlarda hep olur. Ãok sıkı dost 2 kızız. Sürekli bir araya gelip platonik aÅklarımızdan söz ediyoruz. Pazarları da kah o bizde, kah ben onlarda bol muhabbetle geçiyor. Yine de hep aynı iç sıkıntısı. Yarın okul var. Pazarlar çok sıkıcı
Ãniversitede pazartesi sendromu çok fazla deÄil. Ãünkü okul daha çok arkadaÅlarla bulıÅmak için gidilen bir üs. Ãstelik biz iktisatçılar öÄleden sonra gidiyoruz. Sabahtan iÅletmeciler gidiyor okula. Orada buluÅup, gideceÄimiz yerlere oradan daÄılıyoruz. Devam zorunluluÄu olmadıÄı için düzenli birilerinden notları alıp fotokopi çektirmek ve sınavlara girmek yeterli. Pazarlar yine çok sıkıcı. Ah, pazartesi olsa da okula gitsem:))
Sonra iÅe giriÅ. Ä°Å kadını ve bekar.Tekrar hoÅgeldin pazartesi sendromu. Sabah erken kalkılacak. Ä°Å var. Ãstelik liseye giden sevgili kardeÅim, her pazar sorduÄum "Bak, yarına Ä°ngilizce ödevin var mı? Bana akÅam saati ödev çıkarma" uyarılarını her seferinde "yok" diye geçiÅtiriyor.Sonra da tam gece 11 civarı "ablaaa!" diye feryat edip ödevleri yapmam için veriyordu. Yani duble stres. "OÄlum benim uyumam lazım" "Ya, söz ablacım benim, bu son" Tabi sadece o hafta için son. Her pazar aynı senaryo tekrarlanır mı ? Bizim evde, EVET. Ben salak mıyım? EVET. Her pazar bak bu son deyip ertesi pazar gene paÅa paÅa ödevleri yapan kim? BEN. KardeÅimi seviyor muyum? ÃOK. Yarın iÅ var, ondan önce pazar gecesi yapılması gereken Ä°ngilizce ödevi var. Pazarlar çok sıkıcı.
Ä°Å kadını ve evli ve çocuklu. Aman allahım. Pazartesiye yetiÅecek ne çok Åey var. Eskiden pazartesi sabahı herÅeyini ütülü bulan ben, Åimdi kendim dıÅında 2 kiÅinin daha giysilerini hazır ediyorum. Ãocuk küçükken anneanneye götürürken hazırlanan o devasa çantalar (günlük giysiler, gezmeklik giysiler, bezler, biberonlar, oyuncaklar, herÅeyin birer takım yedeÄi,) Ãocuk okula baÅlayınca, onun ödevleri, okul önlüÄü, eÅin giysileri, kendi giysilerin,haftaiçi için 1-2 yemek hazırlama. Artık pazarlar yetmiyor. Sıkılacak zaman bulamıyorsun.Ama yine de ertesi gün iÅ olması bile insanın yüreÄinin üstüne bir aÄırlık oturtuyor. Pazarlar sıkıcı
Åimdi emekli ve evli ve çocuklu. OÄlum ödevlerini kendi yapıyor. Ãtü haftaiçi hallediliyor. Ãok fazla iÅ yok üstelik pazartesi bana iÅ yok ama pazarlar yine çok sıkıcı.
Pazarları nereye gidersen git, nerede gezersen gez, akÅam olup ta eve dönünce o sıkıntı gelip yüreÄinin üzerine çörekleniyor ve pazartesi akÅamı olmadan da geçmiyor. Bu sendromun tedavisini bulan yüzyılın adamı olacak. Nerde o ? Ãabuk çıksın ortaya..
Cuma, Eylül 22, 2006
Hastane Günleri
Teyzem hastalandı. Sürekli ishaldi. En son gaytada pembelik görünce kulaktan dolma ilaçlarla bunu geçiremeyeceÄini anladı ve doktora gittik. Pazartesi günü oturdukları semte yakın özel bir hastaneye gittik. Doktor kontrol etti ve ertesi gün için kolonoskopi yapacaÄını söyledi. O gün yalnızca bedenen biraz yoruldu. Ãünkü teyzem 78 yaÅında ve ayak aÄrılarından dolayı yanında destekle bile neredeyse sürüklenerek yürüyor. Hastaneye gitmek , gelmek biraz yordu.Tabii ishal de devam ediyor. Kolonoskopi için doktor laktasif(doÄru mu yazdım,emin deÄilim) ilaçlar verdi. Zavallım o gece 10'dan sonra sürekli tuvalete taÅınmıÅ. Sabah 9 gibi hastaneye gittik. Bir iÄne ile bayılttılar. Bu arada tüm iÅlemler sırasında ben de yanındayım. Ãünkü giyinip soyunmasına falan hep ben yardım ediyorum. YaÅlanınca insanın hareketleri de yavaÅlıyor. Bir ayakkabı çıkarmak bile dakikalarca sürebiliyor. Neyse iÅlem bitti. Doktor önemli birÅey olmadıÄını, iltihap olduÄunu ama yine de aklımızda birÅey kalmaması için parça aldıÄını ve biyopsi yaptırmamızı söyledi. Daha sonra da baygın yatan teyzem için " Hastanızı üst kata çıkarın.1 saate kadar ayılmazsa tekrar bu kata getirin" dedi. Ä°yi ki oÄlu ve babam yanımızdaydı. KızdıÄım nokta, doktorlar herkesin kendileri gibi herÅeyi bildiÄini sanıyorlar. EÄer ben böyle bir Åey yaptıracak olsaydım tek baÅıma giderdim. Bu durumda ben herhalde o masada ayılana kadar yatmak zorunda kalırdım. Teyzem uzun boylu ve kiloludur. OÄluyla birlikte önce tekerli sandalyeye koyduk. Ãst katta da yataÄa kollarından ve bacaklarından tutarak ikimiz yatırdık. Neyse 1 saat sonra kendiliÄinden ayıldı. Bu yaÅa kadar hayatında hiç narkoz almamıÅ. Onu çok etkiledi.Hastanede asansör olduÄu için problem yoktu ama evi 3. kat ve asansör yok. Bir sandalyeye koyup, 2. kata anneme kadar taÅıdık. Ãst kata çıkarmaya artık gücümüz yetmedi. Orada akÅama kadar yattı. Ama giderek açıldıÄı belli oluyordu. Artık iyice açılınca eve gelip doÄru banyoya girdim. Ãzerimdeki herÅeyi kirli sepetine, ben de banyoya. Hastaneye gidip geldikten sonra ben çok kötü oluyorum ya. Herkes benim gibi mi acaba? Kendimi inanılmaz mikroplu, pis,ne bileyim çok kötü hissediyorum iÅte. Dün de patoloji sonucunu aldık. O da iltihap diyor. Åükür , kötü birÅey yok. Ä°laçları yazıldı. Onları almaya baÅladı. Ä°nÅallah kısa sürede düzelecek.
Kısacası benim bu haftamın neredeyse tamamı hastane köÅelerinde geçti. Allah ne eksik etsin ne de muhtaç etsin. Zaten hiç sevmem ne doktora gitmeyi ne de hastaneyi. Uzun bir süre inÅallah uzak olur bize.
Kısacası benim bu haftamın neredeyse tamamı hastane köÅelerinde geçti. Allah ne eksik etsin ne de muhtaç etsin. Zaten hiç sevmem ne doktora gitmeyi ne de hastaneyi. Uzun bir süre inÅallah uzak olur bize.
Pazartesi, Eylül 18, 2006
Åimdi Okullu Olduk
Bugün okullar açıldı. Bloglardaki pek çok anne için bugün çocuklarının ilk kez okula gittiÄi gün. Tüm yeni baÅlayanlara, devam edenlere ve benim Lise 2'deki koca eÅÅek gibilere baÅarılı bir öÄretim yılı olur inÅallah.
Ev birden bomboÅ oldu sanki. Tüm yaz oÄlumla birlikte olunca bu sabah yalnızlık biraz zor geldi. Tek iyi yanı, saat 12 ve hala bilgisayar ben de. Yoksa bu saatte imkanı yok bana bırakmazdı.
Haftasonu kayda deÄer hiçbir Åey yoktu. Görümcem bizde kaldı. Yedik,içtik, muhabbet ettik ve yan geldik yattık. Dün onlar 2 kardeÅ Foça'ya gitti. Bense koca tınazlar gibi ütülerimi yaptım. Ama bu hafta rahatım hiç olmazsa.
Ev birden bomboÅ oldu sanki. Tüm yaz oÄlumla birlikte olunca bu sabah yalnızlık biraz zor geldi. Tek iyi yanı, saat 12 ve hala bilgisayar ben de. Yoksa bu saatte imkanı yok bana bırakmazdı.
Haftasonu kayda deÄer hiçbir Åey yoktu. Görümcem bizde kaldı. Yedik,içtik, muhabbet ettik ve yan geldik yattık. Dün onlar 2 kardeÅ Foça'ya gitti. Bense koca tınazlar gibi ütülerimi yaptım. Ama bu hafta rahatım hiç olmazsa.
Cuma, Eylül 15, 2006
Ä°yi ki DoÄdun Canım KardeÅim
Bugün de canım kardeÅimin doÄumgünü. Onu nasıl deliler gibi istemiÅ, sonra nasıl deliler gibi kıskanmıŠve sonra da nasıl anası gibi sahiplenmiÅtim. Genelde çocuklar kardeÅlerinin hemcinsi olmasını ister ama ben hep bir erkek kardeÅ istedim. Beni gelecek yeni kardeÅe hazırlamak için Fuar'a gittiÄimizde (doÄmasına 1 ay falan kalmıÅtı) bana bir ambulans almıÅlardı. Sonra da "kardeÅin bununla gelecek" demiÅlerdi. KardeÅimin adını ben koydum. Daha kardeÅin olacak dediklerinde hiç tereddütsüz " x geliyor" dedim ve adı öyle kaldı. Hep o ambulansı halının kenarlarında sürer ve kardeÅim geliyor, x geliyor diye oynardım. Hatta babaannem" ya kardeÅin kız olursa " dediÄinde çok bozulmuÅ, bu ihtimali düÅünmemiÅtim bile. Galiba allah küçük çocukların kalbine göre veriyor.
Annem beni de , kardeÅimi de evde dünyaya getirdi. Bunda o zamanki hastanelerde meydana gelen bebek karıÅması olaylarından duydukları korkunun payı var. O gün annem sancılanınca babam, hastaneyi arıyor. Hastaneden bir ebe ambulansla geliyor. (Bak, bana malum olmuÅ ambulans olayı) . Ebenin elinde bir çanta( Bunu niye yazdıÄımı alttaki satırlarda göreceksiniz) Tabi ev kalabalık, anneannem, annemin 2 teyzesi, ciciannem(annemin çocukluk arkadaÅı) Beni kapı karÅımızdaki bakkala gönderiyorlar. SaÄolsun rahmetli Tevfik beyamca beni kapıda oyalıyor. Sonra "gel , kardeÅini gör " diyorlar. Eve gidiyorum ama bu gelen küçücük bir bebek. Eee, benimle nasıl oynayacak bu Åimdi? Sonra bütün gün uyuyor, meme emiyor, gene uyuyor.Ben çok bozulmuÅum. Bir de bakkala gidip "Ebe gelirken bebeÄi çantada çok sıkıÅtırmıÅ, saçları ter içindeydi" diye anlatıyormuÅum. Ben çok safmıÅım çocukken ya. Ä°zlediÄimiz Türk filmlerinde öpüÅme sahnesi bile olmazsa bebeklerin de çantada getirildiÄini düÅünürüz tabi. Åimdikiler iÅin detayına giriyorlar.
KardeÅim çok uslu bir bebekti. Yatması, kalkması, meme emmesi herÅeyi dakikti. Ama annem hep söyler, o kendi yaptı bunu, annem özel bir uÄraÅ göstermedi bunun için. Sonraki yıllarda ise kardeÅim oÄlum gibi oldu. Ä°lkokula baÅladıÄı yıl ben Orta2'deydim ve o yıllar ortaokullar ilkokullardan geç açılıyordu. 2 hafta annesi gibi ben gittim, sırada yanına ben oturdum. Okula ben alıÅtırdım. Sonraki yıllarda da tüm ödevlerini ben yaptım. Sadece ders çalıÅtıramazdım. O da benim sabırsızlıÄımdan ve öÄretme yeteneÄimin olmamasından kaynaklanıyor. Her ders çalıÅtırma teÅebbüsüm defterlerin havada uçuÅması ve benim " bi daha sana ders çalıÅtırmıycam" , onun " bi daha senden ders çalıÅtırmanı istemiycem" çıÄlıkları ile son bulurdu. Ama hiçbir zaman öyle ciddi bir kavgamız olmamıÅtır.
Ben 16 yaÅlarında , o da 10 yaÅlarında beraber bir yerlere giderken yolda birileri bana laf atardı. O da pazar sabahı tam tüm aile kahvaltı sofrasında baÅlardı" söyliyeyim mi, söyliyeyim mi?" demeye. Babam meraklanır" söyle bakalım" derdi. O da " baba, iÅte Åu gün Åurda bi oÄlan ablama Åöyle Åöyle dedi" diye beni müzevirlerdi. Ben tabi yerin dibinde, kıpkırmızı. Utanırdım babamdan. Babam da olayı geçiÅtirirdi. Ben gene de bi Åey yapamazdım kardeÅime.
Büyüdü, ben çalıÅmaya baÅladım , o daha lise sondaydı. Tabi bu kez manevi desteÄin yanısıra maddi destek te olmaya baÅladım. Görüp beÄendiÄim Åeyleri alır, getirir ona sürpriz yapardım. Bir de onun " erkekler kırmızı giymez, Åunu takmaz" gibi alıÅkanlıklarını kırmak için özellikle bazı Åeyleri onun sevmediÄi Åeylerden alırdım. 1-2 hafta inat etse bile daha sonra inadı kırılırdı. Hiç unutmuyorum, ona kırmızı, yakası beyaz adidas bir tiÅört almıÅtım. Haftalarca kırmızı giymem diye yüzüne bile bakmadı. Annemle ona tuzak kurduk.Annem hiçbir tiÅörtünü yıkamadı. O gün dıÅarı çıkacak evde tek temiz tiÅört yok. Annem sanki çok sıradan bir Åey söyler gibi " OÄlum, o ablanın aldıÄını giyiver bugünlük " dedi. Ä°stemeye istemeye giydi ama sonra bir alıÅtı, pir alıÅtı. Sırtından çıkarmadı. Eee, kadının fendi olayı.
KardeÅim 2003'den beri iÅ ve evlilik nedeni ile Ä°stanbul'da. Gurbet çok zor. Annecim 20 yıl kardeÅine hasret kalmıÅtı. Sanırım biz de aynı olucaz. Umarım bir gün yolları yine Ä°zmir'e düÅer. Burada olurlar. Annemle teyzem gibi biz de yaÅlılıÄımızda birlikte oluruz. KardeÅ bambaÅka. Ä°nsanın ömrünün tanıÄı oluyor. Aynı yerler, aynı insanlar, aynı mekanlar.
Ooooo, yaz yaz bitmez. Canım kardeÅim seni çok seviyorum. EÅinle, çocuÄunla, bizlerle ve tüm sevdiklerinle geçireceÄin uzun, saÄlıklı, baÅarılı, mutlu ve huzurlu nice yıllar diliyorum.HerÅey gönlünce olsun.
Ä°yi ki doÄdun, iyi ki benim kardeÅimsin.
Annem beni de , kardeÅimi de evde dünyaya getirdi. Bunda o zamanki hastanelerde meydana gelen bebek karıÅması olaylarından duydukları korkunun payı var. O gün annem sancılanınca babam, hastaneyi arıyor. Hastaneden bir ebe ambulansla geliyor. (Bak, bana malum olmuÅ ambulans olayı) . Ebenin elinde bir çanta( Bunu niye yazdıÄımı alttaki satırlarda göreceksiniz) Tabi ev kalabalık, anneannem, annemin 2 teyzesi, ciciannem(annemin çocukluk arkadaÅı) Beni kapı karÅımızdaki bakkala gönderiyorlar. SaÄolsun rahmetli Tevfik beyamca beni kapıda oyalıyor. Sonra "gel , kardeÅini gör " diyorlar. Eve gidiyorum ama bu gelen küçücük bir bebek. Eee, benimle nasıl oynayacak bu Åimdi? Sonra bütün gün uyuyor, meme emiyor, gene uyuyor.Ben çok bozulmuÅum. Bir de bakkala gidip "Ebe gelirken bebeÄi çantada çok sıkıÅtırmıÅ, saçları ter içindeydi" diye anlatıyormuÅum. Ben çok safmıÅım çocukken ya. Ä°zlediÄimiz Türk filmlerinde öpüÅme sahnesi bile olmazsa bebeklerin de çantada getirildiÄini düÅünürüz tabi. Åimdikiler iÅin detayına giriyorlar.
KardeÅim çok uslu bir bebekti. Yatması, kalkması, meme emmesi herÅeyi dakikti. Ama annem hep söyler, o kendi yaptı bunu, annem özel bir uÄraÅ göstermedi bunun için. Sonraki yıllarda ise kardeÅim oÄlum gibi oldu. Ä°lkokula baÅladıÄı yıl ben Orta2'deydim ve o yıllar ortaokullar ilkokullardan geç açılıyordu. 2 hafta annesi gibi ben gittim, sırada yanına ben oturdum. Okula ben alıÅtırdım. Sonraki yıllarda da tüm ödevlerini ben yaptım. Sadece ders çalıÅtıramazdım. O da benim sabırsızlıÄımdan ve öÄretme yeteneÄimin olmamasından kaynaklanıyor. Her ders çalıÅtırma teÅebbüsüm defterlerin havada uçuÅması ve benim " bi daha sana ders çalıÅtırmıycam" , onun " bi daha senden ders çalıÅtırmanı istemiycem" çıÄlıkları ile son bulurdu. Ama hiçbir zaman öyle ciddi bir kavgamız olmamıÅtır.
Ben 16 yaÅlarında , o da 10 yaÅlarında beraber bir yerlere giderken yolda birileri bana laf atardı. O da pazar sabahı tam tüm aile kahvaltı sofrasında baÅlardı" söyliyeyim mi, söyliyeyim mi?" demeye. Babam meraklanır" söyle bakalım" derdi. O da " baba, iÅte Åu gün Åurda bi oÄlan ablama Åöyle Åöyle dedi" diye beni müzevirlerdi. Ben tabi yerin dibinde, kıpkırmızı. Utanırdım babamdan. Babam da olayı geçiÅtirirdi. Ben gene de bi Åey yapamazdım kardeÅime.
Büyüdü, ben çalıÅmaya baÅladım , o daha lise sondaydı. Tabi bu kez manevi desteÄin yanısıra maddi destek te olmaya baÅladım. Görüp beÄendiÄim Åeyleri alır, getirir ona sürpriz yapardım. Bir de onun " erkekler kırmızı giymez, Åunu takmaz" gibi alıÅkanlıklarını kırmak için özellikle bazı Åeyleri onun sevmediÄi Åeylerden alırdım. 1-2 hafta inat etse bile daha sonra inadı kırılırdı. Hiç unutmuyorum, ona kırmızı, yakası beyaz adidas bir tiÅört almıÅtım. Haftalarca kırmızı giymem diye yüzüne bile bakmadı. Annemle ona tuzak kurduk.Annem hiçbir tiÅörtünü yıkamadı. O gün dıÅarı çıkacak evde tek temiz tiÅört yok. Annem sanki çok sıradan bir Åey söyler gibi " OÄlum, o ablanın aldıÄını giyiver bugünlük " dedi. Ä°stemeye istemeye giydi ama sonra bir alıÅtı, pir alıÅtı. Sırtından çıkarmadı. Eee, kadının fendi olayı.
KardeÅim 2003'den beri iÅ ve evlilik nedeni ile Ä°stanbul'da. Gurbet çok zor. Annecim 20 yıl kardeÅine hasret kalmıÅtı. Sanırım biz de aynı olucaz. Umarım bir gün yolları yine Ä°zmir'e düÅer. Burada olurlar. Annemle teyzem gibi biz de yaÅlılıÄımızda birlikte oluruz. KardeÅ bambaÅka. Ä°nsanın ömrünün tanıÄı oluyor. Aynı yerler, aynı insanlar, aynı mekanlar.
Ooooo, yaz yaz bitmez. Canım kardeÅim seni çok seviyorum. EÅinle, çocuÄunla, bizlerle ve tüm sevdiklerinle geçireceÄin uzun, saÄlıklı, baÅarılı, mutlu ve huzurlu nice yıllar diliyorum.HerÅey gönlünce olsun.
Ä°yi ki doÄdun, iyi ki benim kardeÅimsin.
Salı, Eylül 12, 2006
DoÄumgünün Kutlu Olsun AnneciÄim
Bugün annemin doÄumgünü. Herkes için annesi dünyanın en iyi, en güzel, en fedakar, en, en, en annesidir. Benim annem de benim için en iyi, en güzel, en fedakar,annelerin annesi yani en bi endir. Ä°yi ki doÄdun anneciÄim, iyi ki annemsin. Allah sana saÄlıklı daha nice seneler versin.
Pazartesi, Eylül 11, 2006
Hüzün
Sonbaharın geldiÄi dün kesin olarak ve de dankkk diye kafama dank etti. Gerçi ilkokul 2'den beri sonbaharın Eylül ayı ile birlikte baÅladıÄını biliyoruz ama biyolojik sonbahar dün geldi bana.
Cuma akÅamı ÃeÅme'ye gittik. Giderken bir sürü hazır meze , mangallık malzeme falan aldık. Ä°zmir'in sıcaÄından sonra serin serin akÅam soframızı kurduk. Ben yine klasik light biramı içtim. Cumartesi günü hava fena deÄildi. Havuza girip, güneÅlendik oÄlumla. Ama dün, ah dün yok mu? Zaten sabaha karÅı uyandım ki bir uÄultu, bir uÄultu. Sanki Rüzgarlı Bayır ya da diÄer adı ile UÄultulu Tepeler romanı burada geçiyor. Neyse gene uyumuÅum. Ama sabah uyandım bir baktım hava bulutlu, rüzgar deli deli esiyor. Bu arada baktık, sitedeki herkeste hummalı bir faaliyet. Bu hafta herkes evlerini kapattı. Biz bile haftaya son bir kez geliriz derken, akıma uyduk herÅeyimizi derledik, topladık. Bu iÅte çok uzun sürüyor. Buzdolabını boÅalt, erit, temizle, halı ve yollukları topla, gidecek herÅeyi poÅetle, çekmeceleri aç, pencereleri içerden aç ki ev rutubet kokmasın. Ama iÅin doÄrusu beni bunlar yormadı. Yorulan gönlüm oldu. OÄlum bile saat 3 gibi sıkıldım gidelim demeye baÅladı. Zaten havuza ya da denize girmenin imkanı yoktu. Saat 4 gibi yola çıktık. Koca site bir anda boÅaldı. Evler kapatıldı, sadece bekçi aileler kaldı. Sitenin o terkedilmiÅ görüntüsünün üstüne bir de hava da kasvetliydi. Nasıl burukluk çöktü üzerime anlatamam. Gerçi eve gelince bu kez getirdiklerimizi boÅaltmaya çalıÅırken geçti o burukluk. BirÅeyler atıÅtırıp sonra da eÅimle yürüyüÅe çıktık. Ä°zmir sıcaktı. Sahil esiyor ama içerleri sıcak. Yani Ä°zmir hala yazı yaÅıyor. Bu da benim tesellim.
Bugün temizlik var. Normalde salıları ama yarın önemli bir gün, o gün boÅ olsun diye temizliÄi bugüne aldım. Ne olduÄunu yarın yazarım, günün anlam ve önemine uygun olarak. Birazdan çıkıp banka iÅlerini halledicem. Aslında oÄlumla çıkıp ona okul için pantolon, ayakkabı ve ayrıca spor ayakkabı almamız lazım ama sanırım gene beni son dakika koÅturtacak. Hepsini cumartesi günü yapmaya çalıÅıcaz. Neyse daha haftaya pazartesiye oooh çok var.
Cuma akÅamı ÃeÅme'ye gittik. Giderken bir sürü hazır meze , mangallık malzeme falan aldık. Ä°zmir'in sıcaÄından sonra serin serin akÅam soframızı kurduk. Ben yine klasik light biramı içtim. Cumartesi günü hava fena deÄildi. Havuza girip, güneÅlendik oÄlumla. Ama dün, ah dün yok mu? Zaten sabaha karÅı uyandım ki bir uÄultu, bir uÄultu. Sanki Rüzgarlı Bayır ya da diÄer adı ile UÄultulu Tepeler romanı burada geçiyor. Neyse gene uyumuÅum. Ama sabah uyandım bir baktım hava bulutlu, rüzgar deli deli esiyor. Bu arada baktık, sitedeki herkeste hummalı bir faaliyet. Bu hafta herkes evlerini kapattı. Biz bile haftaya son bir kez geliriz derken, akıma uyduk herÅeyimizi derledik, topladık. Bu iÅte çok uzun sürüyor. Buzdolabını boÅalt, erit, temizle, halı ve yollukları topla, gidecek herÅeyi poÅetle, çekmeceleri aç, pencereleri içerden aç ki ev rutubet kokmasın. Ama iÅin doÄrusu beni bunlar yormadı. Yorulan gönlüm oldu. OÄlum bile saat 3 gibi sıkıldım gidelim demeye baÅladı. Zaten havuza ya da denize girmenin imkanı yoktu. Saat 4 gibi yola çıktık. Koca site bir anda boÅaldı. Evler kapatıldı, sadece bekçi aileler kaldı. Sitenin o terkedilmiÅ görüntüsünün üstüne bir de hava da kasvetliydi. Nasıl burukluk çöktü üzerime anlatamam. Gerçi eve gelince bu kez getirdiklerimizi boÅaltmaya çalıÅırken geçti o burukluk. BirÅeyler atıÅtırıp sonra da eÅimle yürüyüÅe çıktık. Ä°zmir sıcaktı. Sahil esiyor ama içerleri sıcak. Yani Ä°zmir hala yazı yaÅıyor. Bu da benim tesellim.
Bugün temizlik var. Normalde salıları ama yarın önemli bir gün, o gün boÅ olsun diye temizliÄi bugüne aldım. Ne olduÄunu yarın yazarım, günün anlam ve önemine uygun olarak. Birazdan çıkıp banka iÅlerini halledicem. Aslında oÄlumla çıkıp ona okul için pantolon, ayakkabı ve ayrıca spor ayakkabı almamız lazım ama sanırım gene beni son dakika koÅturtacak. Hepsini cumartesi günü yapmaya çalıÅıcaz. Neyse daha haftaya pazartesiye oooh çok var.
Cuma, Eylül 08, 2006
Festival
2 haftadır her gece yemekten sonra eÅimle sahilde hızlı tempoda 1 saat kadar yürüyoruz. O tembellik etse ben "hadi" diyorum,ben gevÅeyecek olsam, o bana "hadi" diyor. Eveli akÅam aynı sahilde bir baktık Kıraç konseri var. MeÄer festival varmıÅ. Nasıl doluydu heryer anlatamam. Konserin yapıldıÄı yer bir meydan ama çevresi yeÅillik. Millet çimenlere yayılmıÅ.Aileler, gençler, sevgililer, ufak çocuklar. Kimisi bir örtü ya da kilim getirmiÅ , yayılmıŠoturmuÅ. Bazıları yiyecek ve içeceklerle gelmiÅler. Zaten heryer seyyar satıcı kaynıyordu. ÃiÄdemciler(yani ayçekirdeÄi) , sucular, meÅrubatçılar, darıcılar(mısır,mısır o) , baloncular. GerçeÄini görmedim ama resimlerinden gördüÄüm kadarı ile Central Park gibiydi.
Dün gece ise Hande Yener vardı. Ama Kıraç kadar seyirci toplayamamıŠ. Ãünkü bir gece önce oradan geçerken insanlara çarpmamak için tempomuzu düÅürmüÅtük. Dün ise önümüz açıktı, aynı tempoda yürüdük.
Bugün inÅallah akÅamüzeri yazlıÄa gidicez. Artık son haftalar. Havalar iyice serinlemeden son kez bi suya banıp çıkalım bakalım. Ah gözünü sevdiÄim güzel yaz. Ãok çabuk geçiyo ya. Ä°tirazım vaaarrr!!!!!
Dün gece ise Hande Yener vardı. Ama Kıraç kadar seyirci toplayamamıŠ. Ãünkü bir gece önce oradan geçerken insanlara çarpmamak için tempomuzu düÅürmüÅtük. Dün ise önümüz açıktı, aynı tempoda yürüdük.
Bugün inÅallah akÅamüzeri yazlıÄa gidicez. Artık son haftalar. Havalar iyice serinlemeden son kez bi suya banıp çıkalım bakalım. Ah gözünü sevdiÄim güzel yaz. Ãok çabuk geçiyo ya. Ä°tirazım vaaarrr!!!!!
Salı, Eylül 05, 2006
Anneannemin Hayatı
Dünkü yazımda annemle babamın evliliklerinden ve aÅklarından söz etmiÅtim. Onu yazmak istiyordum ama önce anneannemden baÅlayayım dedim. O da ayrı bir irade abidesidir rahmetli.
Anneannem 1908 yılında Selanik'te doÄmuÅ. Selanik'in içinden, hatta o zamanki adı ile Ä°slahane mahallesi, MithatpaÅa Caddesinde oturuyorlarmıÅ.Evin en büyük çocuÄu. Zaten 3 kızkardeÅler. Mübadele ile birlikte 1922'de Ä°zmir'e geliyorlar. Geldiklerinde anneannem henüz 14 yaÅında. Ä°zmir'e gelince Åok olmuÅlar. Ãünkü Selanik'te elektrik var, elektrikli tranvay var, çok modern bir kent. Burada hala gaz lambaları ve atlı tranvay.
Dedem ile annenannem amca çocukları. Dedemin babası ölürken çocuklarını (onlar da 3 kardeÅ,2 erkek 1 kız) diÄer amcaya emanet ediyor. O amca da el kızı yeÄenlerimi üzer diye hiç evlenmiyor ve dedemle ,kardeÅlerini büyütüyor. Neyse annenannem 18 yaÅına geldiÄinde birileri istiyor ve nikah hazırlıÄı için nüfüs cüzdanı erkek tarafına gönderiliyor. MeÄer dedem içten içe anneannemi severmiÅ. Zaten birlikte büyümüÅler. Gerçi aralarında 10 yaÅ var. Neyse dedem, amcasına durumu anlatıyor .Amcası da diÄer kardeÅine yani anneannemin babasına durumu söyleyince babası anneannemi dedeme veriyor. Anneannem bir süre "Bugüne dek ben ona x abi dedim,Åimdi nasıl adı ile hitap ederim" diye bocalıyor. Ama dedem çok romantik ve kadın ruhundan anlayan biriymiÅ. KonuÅmaları, yaklaÅımları ve hediyeleri ile anneannemin gönlünü almayı biliyor. Ãnce evlilik ardından önce teyzem, 7 yıl sonra annem doÄuyor. Bu arada dedemlerin marangozhaneleri var Kemeraltında. Ama iÅler ters gidiyor , dükkanı kapatıyorlar ve bir süre çeÅitli yerlerde çalıÅıyor. En son TuryaÄ'a giriyor ama daha 1 sene bile olmadan ve annem daha 7 yaÅındayken dedem kalp krizi geçirip ölüyor. Dedemin erkek kardeÅi çalıÅmayan, haylaz bir tipmiÅ. hazır yiyici. Ãnce anneanneme nasıl geçineceÄini soruyor. Sonra ona zengin bir ailenin yanında hizmetçilik iÅi buluyor. Anneanneme çocuklar benle kalır. Sen yatılı olarak çalıÅ. Ayda bir gelir çocuklarını görürsün diyor. Anneannem kabul etmiyor. Ãocuklar zaten babalarını kaybetti,bir de ben terkedersem çok üzülürler diyor. Amca buna çok kızıyor ve hemen malların satılıp paylaÅılmasını istiyor. Topu topu 1 ev var. Zaten o zaman mal para etmiyor. Ev satılıyor, amca parasını alıp onları terkediyor. Anneannem bir süre ne yapacaÄını bilemiyor ama sonra kendini topluyor. Dedemin son çalıÅtıÄı yer olan TuryaÄ'a gidip iÅe baÅvuruyor. O yıllarda iÅyerleri ölen personelin eÅi ya da çocuklarını uygun bir kadroya yerleÅtiriyorlarmıÅ. Ve o güne dek ekmek almak için dıÅarı çıkmamıŠ, mahalle mektebi dıÅında okula bile gitmemiÅ bir kadın 34 yaÅında iÅ yaÅamına giriyor. BaÅta çok çekiniyor, korkuyor. Dul olduÄu için özellikle çirkin, kapalı giyinmeye çalıÅıyor. Zamanla hepsini aÅıyor ama tabi zor günler geçirmiÅ. Bu arada dedemden kalan para ile baÅını sokacak bir ev alıyor. Kız çocuklarım var, sokakta kalmayalım diye.
Anneannem hayat dolu, neÅeli, gezmeyi çok seven biriydi. 55 yaÅında emekli olduktan sonra yazları bizle ,kıÅları teyzemle oturdu. Teyzem hep gurbetteydi. Ä°zmir'e özellikle yazları gelirdi, sıcaÄı, hareketliliÄi nedeni ile. Bir de tabii her yaz bizim tatile gitmemiz nedeni ile. O da bizle gelirdi. Ãmrünün sonunda Bodrum, Marmaris, Fethiye , heryeri gördü. Gezmeyi çok severdi. Sinemaya, tv'ye bayılırdı. Dedem için o yüzden çok üzülürdü. Hiçbir yer , hiçbir yenilik göremedi derdi. Hep bizlerle haÅır neÅir olduÄundan son moda pop Åarkıların hepsini bilir, o Åarkıcılara kendince adlar takar, sonra da bize çal Åu kara oÄlanı ya da ne bileyim çal o süslü kadının Åarkısını falan derdi.
Bence çok erken öldü. Henüz 69 yaÅındaydı ama bu sıkıntılar onu yıpratmıÅtı. Yüksek tansiyonu vardı. Ãlümü bile ani oldu. Gayet iyi olduÄu bir akÅam yattı, sabah kalkamadı. Onu yataÄında uyur bulduk. Nur içinde yatsın. Ãok özlemiÅim annenannemi.
Anneannem 1908 yılında Selanik'te doÄmuÅ. Selanik'in içinden, hatta o zamanki adı ile Ä°slahane mahallesi, MithatpaÅa Caddesinde oturuyorlarmıÅ.Evin en büyük çocuÄu. Zaten 3 kızkardeÅler. Mübadele ile birlikte 1922'de Ä°zmir'e geliyorlar. Geldiklerinde anneannem henüz 14 yaÅında. Ä°zmir'e gelince Åok olmuÅlar. Ãünkü Selanik'te elektrik var, elektrikli tranvay var, çok modern bir kent. Burada hala gaz lambaları ve atlı tranvay.
Dedem ile annenannem amca çocukları. Dedemin babası ölürken çocuklarını (onlar da 3 kardeÅ,2 erkek 1 kız) diÄer amcaya emanet ediyor. O amca da el kızı yeÄenlerimi üzer diye hiç evlenmiyor ve dedemle ,kardeÅlerini büyütüyor. Neyse annenannem 18 yaÅına geldiÄinde birileri istiyor ve nikah hazırlıÄı için nüfüs cüzdanı erkek tarafına gönderiliyor. MeÄer dedem içten içe anneannemi severmiÅ. Zaten birlikte büyümüÅler. Gerçi aralarında 10 yaÅ var. Neyse dedem, amcasına durumu anlatıyor .Amcası da diÄer kardeÅine yani anneannemin babasına durumu söyleyince babası anneannemi dedeme veriyor. Anneannem bir süre "Bugüne dek ben ona x abi dedim,Åimdi nasıl adı ile hitap ederim" diye bocalıyor. Ama dedem çok romantik ve kadın ruhundan anlayan biriymiÅ. KonuÅmaları, yaklaÅımları ve hediyeleri ile anneannemin gönlünü almayı biliyor. Ãnce evlilik ardından önce teyzem, 7 yıl sonra annem doÄuyor. Bu arada dedemlerin marangozhaneleri var Kemeraltında. Ama iÅler ters gidiyor , dükkanı kapatıyorlar ve bir süre çeÅitli yerlerde çalıÅıyor. En son TuryaÄ'a giriyor ama daha 1 sene bile olmadan ve annem daha 7 yaÅındayken dedem kalp krizi geçirip ölüyor. Dedemin erkek kardeÅi çalıÅmayan, haylaz bir tipmiÅ. hazır yiyici. Ãnce anneanneme nasıl geçineceÄini soruyor. Sonra ona zengin bir ailenin yanında hizmetçilik iÅi buluyor. Anneanneme çocuklar benle kalır. Sen yatılı olarak çalıÅ. Ayda bir gelir çocuklarını görürsün diyor. Anneannem kabul etmiyor. Ãocuklar zaten babalarını kaybetti,bir de ben terkedersem çok üzülürler diyor. Amca buna çok kızıyor ve hemen malların satılıp paylaÅılmasını istiyor. Topu topu 1 ev var. Zaten o zaman mal para etmiyor. Ev satılıyor, amca parasını alıp onları terkediyor. Anneannem bir süre ne yapacaÄını bilemiyor ama sonra kendini topluyor. Dedemin son çalıÅtıÄı yer olan TuryaÄ'a gidip iÅe baÅvuruyor. O yıllarda iÅyerleri ölen personelin eÅi ya da çocuklarını uygun bir kadroya yerleÅtiriyorlarmıÅ. Ve o güne dek ekmek almak için dıÅarı çıkmamıŠ, mahalle mektebi dıÅında okula bile gitmemiÅ bir kadın 34 yaÅında iÅ yaÅamına giriyor. BaÅta çok çekiniyor, korkuyor. Dul olduÄu için özellikle çirkin, kapalı giyinmeye çalıÅıyor. Zamanla hepsini aÅıyor ama tabi zor günler geçirmiÅ. Bu arada dedemden kalan para ile baÅını sokacak bir ev alıyor. Kız çocuklarım var, sokakta kalmayalım diye.
Anneannem hayat dolu, neÅeli, gezmeyi çok seven biriydi. 55 yaÅında emekli olduktan sonra yazları bizle ,kıÅları teyzemle oturdu. Teyzem hep gurbetteydi. Ä°zmir'e özellikle yazları gelirdi, sıcaÄı, hareketliliÄi nedeni ile. Bir de tabii her yaz bizim tatile gitmemiz nedeni ile. O da bizle gelirdi. Ãmrünün sonunda Bodrum, Marmaris, Fethiye , heryeri gördü. Gezmeyi çok severdi. Sinemaya, tv'ye bayılırdı. Dedem için o yüzden çok üzülürdü. Hiçbir yer , hiçbir yenilik göremedi derdi. Hep bizlerle haÅır neÅir olduÄundan son moda pop Åarkıların hepsini bilir, o Åarkıcılara kendince adlar takar, sonra da bize çal Åu kara oÄlanı ya da ne bileyim çal o süslü kadının Åarkısını falan derdi.
Bence çok erken öldü. Henüz 69 yaÅındaydı ama bu sıkıntılar onu yıpratmıÅtı. Yüksek tansiyonu vardı. Ãlümü bile ani oldu. Gayet iyi olduÄu bir akÅam yattı, sabah kalkamadı. Onu yataÄında uyur bulduk. Nur içinde yatsın. Ãok özlemiÅim annenannemi.
Pazartesi, Eylül 04, 2006
Annem,Åükür daha iyi. Tansiyonu düÅtü ama o günlerde vücudu çok sarsıldıÄı için yorgun. Sürekli yatıyor, dinlenmek istiyor. Doktoru ile her zaman telefon temasındayız. ÃarÅamba gelince de ilk iÅ annemi ona göstereceÄiz. Babam da çok üzgün. Onların ki çok eski, uzun ve meÅakkatli bir aÅk olduÄu için ne kadar didiÅseler de, küsüÅseler de birbirlerini seviyorlar. Kısmetse Ekim'de 48. evlilik yıllarını kutlayacaklar ama öncesini bakarsan birbirlerini 55 yıldır tanıyorlar. Onların hikayesini de ayrı bir postta yazarım.
Evlenip Ankara'ya yerleÅen bu yüzden çok uzun aralıklarla görebildiÄimiz bir arkadaÅım, dostum 30 AÄustos tatilinden yararlanarak KuÅadasına tatile gelmiÅ. Cuma günü sırf görüÅebilelim diye 2 saatliÄine KuÅadasından buralara geldi ve döndü. 2 saat bile olsa onu görmek, birlikte muhabbet etmek çok güzeldi. Daha da güzel olanı sanki dün ayrılmıÅız gibi kaldıÄımız yerden muhabbete devam edebilmemizdi. O gün ondan ayrıldıktan sonra tekrar anneme gittim. Aklım oradaydı çünkü. Ä°yiydi, Åükür.
Annem rahatsız olduÄu için haftasonu hiçbir yere gitmedik. Zaten hava da serindi, rüzgarlıydı. Cumartesi öÄleden sonra vapurla Konak'a geçip, uzun süredir dolaÅmadıÄımız Kemeraltı'nda dolaÅtık. AkÅam da Bostanlı'da bir yerlere gidip yemek yedik.
Pazar günü ise eÅim Foça'ya gidip annesi ile babasını Ä°zmir'e getirdi. Bazı iÅleri varmıŠyapılacak. Haftasonuna tekrar dönecekler Foça'ya. Orayı seviyorlar. Kasım olmadan temelli dönmezler. Ben de biraz evi toparladıktan sonra 1-2 saatliÄine anneme gittim. AkÅam yemekten sonra eÅimle yürüyüÅe çıktık. Havalar serinledi, artık yürünebiliyor. 1 hafta önce adım atmak iÅkenceydi. Gerçi yaz bitiyor diye de hüzünlenmiyor deÄilim. Sonbaharı hiç sevmem. Ruh karartıcı, kasvetli bir havası vardır. Depresif bir mevsim. Bir an önce kıŠgelsin bari. KıÅı severim çünkü arkasından bahar geliyor. Ãstelik ben kıŠdoÄumlu biriyim. YılbaÅı da var. Bu yıl yılbaÅı ile Kurban Bayramının ilk günü aynı gün, 31 Aralık. Programlarınızı ona göre ayarlayın Åimdiden. Erken demeyin, zaman hızla akıyor. Bir bakmıÅsınız 31 Aralık olmuÅ bile.
Evlenip Ankara'ya yerleÅen bu yüzden çok uzun aralıklarla görebildiÄimiz bir arkadaÅım, dostum 30 AÄustos tatilinden yararlanarak KuÅadasına tatile gelmiÅ. Cuma günü sırf görüÅebilelim diye 2 saatliÄine KuÅadasından buralara geldi ve döndü. 2 saat bile olsa onu görmek, birlikte muhabbet etmek çok güzeldi. Daha da güzel olanı sanki dün ayrılmıÅız gibi kaldıÄımız yerden muhabbete devam edebilmemizdi. O gün ondan ayrıldıktan sonra tekrar anneme gittim. Aklım oradaydı çünkü. Ä°yiydi, Åükür.
Annem rahatsız olduÄu için haftasonu hiçbir yere gitmedik. Zaten hava da serindi, rüzgarlıydı. Cumartesi öÄleden sonra vapurla Konak'a geçip, uzun süredir dolaÅmadıÄımız Kemeraltı'nda dolaÅtık. AkÅam da Bostanlı'da bir yerlere gidip yemek yedik.
Pazar günü ise eÅim Foça'ya gidip annesi ile babasını Ä°zmir'e getirdi. Bazı iÅleri varmıŠyapılacak. Haftasonuna tekrar dönecekler Foça'ya. Orayı seviyorlar. Kasım olmadan temelli dönmezler. Ben de biraz evi toparladıktan sonra 1-2 saatliÄine anneme gittim. AkÅam yemekten sonra eÅimle yürüyüÅe çıktık. Havalar serinledi, artık yürünebiliyor. 1 hafta önce adım atmak iÅkenceydi. Gerçi yaz bitiyor diye de hüzünlenmiyor deÄilim. Sonbaharı hiç sevmem. Ruh karartıcı, kasvetli bir havası vardır. Depresif bir mevsim. Bir an önce kıŠgelsin bari. KıÅı severim çünkü arkasından bahar geliyor. Ãstelik ben kıŠdoÄumlu biriyim. YılbaÅı da var. Bu yıl yılbaÅı ile Kurban Bayramının ilk günü aynı gün, 31 Aralık. Programlarınızı ona göre ayarlayın Åimdiden. Erken demeyin, zaman hızla akıyor. Bir bakmıÅsınız 31 Aralık olmuÅ bile.
Cuma, Eylül 01, 2006
Canım sıkılıyor canım
Ãoook uzun zamandır yazmadım, yazamadım. Hem zamansızlıktan hem de isteksizlikten. Ãnce niÅandan baÅlıyayım.
Cumartesi sabah erkenden kalktım, kahvaltıdan sonra Göztepe'ye (bir KarÅıyakalı olarak kuaförüm Göztepe'de , n'olur kızmayın bana KarÅıyakalılar) gittim. Röfle, kesim, fön derken 4 saat geçmiÅ. Tekrar KarÅıyaka'ya geldim, fotoÄraf makinasına film falan gibi ıvır zıvır bi Åeyler aldım, doÄruu eve. Zaten giyindim, eÅim giyindi derken saat 7.30 olmuÅtu. Annemlere gittik. Teyzem, kuzenler(biri müstakbel damat oluyor) ,annem,babam, ciciannem( annemlerin gençlikten beri arkadaÅı,hepimizde emeÄi vardır.O yüzden hepimiz ona cicianne deriz) ve eÅi hepbirlikte kız evine gittik. Ha, bu arada yolda durduk çiçek yaptırdık falan saat 21.15'de ancak vardık kız evine. KızcaÄız vaz mı geçti diye düÅünmüÅtür herhalde. Biz 9 kiÅiydik, onlar 23 kiÅiydi. EniÅtem yıllar önce öldüÄü için babam istedi kızı babasından. Yüzükler takıldı, yenildi, içildi. Yalnız yenildi kısmını abartmıÅlar. Hani derler ya, kuÅ sütü eksikti sofrada. Gece 1'e yakın eve döndük.
Pazar günü Foça'ya kayınvalidelere gittik. Orada da öÄle yemeÄi yiyip akÅamüzeri geri döndük.
ÃarÅamba 30 AÄustos tatil olduÄundan (yani evin tek çalıÅanı eÅime) Salı sabahtan canım arkadaÅım F, kızı C, oÄlum ve ben ÃeÅme'ye gittik. F'nin oÄlu L bu yıl OKS sınavına girecek ve dersanesi baÅladı. Dersane 7'de bittiÄinden L, F'nin eÅi Ã, ve benim eÅim akÅamüzeri yola çıktılar ama yol çok kalabalıkmıÅ. KarÅıyakadan 7'de çıktılar, ÃeÅmeye vardıklarından saat 9.30'du. F ile kardeÅ gibiyiz. Ãok iyi anlaÅıyoruz. DertleÅtik, yüzdük, güneÅlendik, dolaÅtık. Bana terapi gibi geldi. Gayet mutlu olarak çarÅamba akÅamı eve döndük.
PerÅembe için önceden konuÅmuÅtuk halam gittim. 1 aydır gidememiÅtim. Muhabbet ettik, azıcıcık diÄer halaların dedikodusunu yaptık (biz aramızda kuyruÄundan çekmek deriz) çaylar,muhabbet derken cep telefonum çaldı. Baktım annem arıyor ama telefonu açtım baÅka bir ses. BaÅımdan aÅaÄı kaynar sular döküldü. Hemen anladım kötü bir Åeyler olduÄunu. Kendini tanıttıÄı halde arayanın kim olduÄunu anlayamadım bir süre. MeÄer annemlerin alt kattaki eczacıymıÅ. Annem kusmuÅ, tansiyonu 24 olmuÅ. babam da evde yokmuÅ(teyzem yanında idi ama o da çok yaÅlı) hemen gelirmisin diye çaÄırıyordu. Taksiye atlayıp gitmem 15 dakika sürmedi Gözünü sevdiÄimin Ä°zmir'i. Heryere hemen ulaÅabiliyorsun, mesafeler yakın. Yolda annemin doktorunu aradım ama ne muayenehane, ne ev , ne yazlık ne de cebi yanıt vermedi. EniÅtemiz doktor, gerçi branÅı alakasız ama yine de bilir. Onu aradım. O bana yapmamız gerekenleri söyledi, ben de telefon edip eczacı hanımdan bazı ilaçlarını içirmesini istedim. GittiÄimde annem bitap bir Åekilde yatıyordu. Onu orda öyle görünce aÄlamamak için kendimi güç tuttum. Ãünkü eÄer ben de çözülürsem annemin morali daha da kötü olacaktı. AnneciÄim hiç kimseyi üzmek istemez. En kötü zamanında bile iyiyim deyip bize moral vermeye çalıÅır. Bana durmadan, seni de rahatsız ettim, buralara getirdim, ben iyiyim,merak etmeyin deyip o bize destek olmaya çalıÅıyordu ama beti benzi gitmiÅ, dudaklarına kadar mordu. Bu tansiyon yükselmesinin nedenini biliyorum. Teyzemin bazı maddi sıkıntıları var. Ama bayaÄı büyük sıkıntılar.Åu an itibarı ile bizim çözebileceÄimizin çok çok üstünde bir boyutta. Detaylara girmek istemiyorum ama nedeni de tamamen 2 oÄlu ve onların bu konuda en küçük bir çözüm arayıÅları yok. Teyzem de sorunu çözmek için sürekli doÄru /yanlıŠalternatifler üretiyor. Bunların tümünü anneme yine (yine diyorum,yaklaÅık 1-2 aydır hep böyleler) anlatmıÅ, annem ablası üzülüyor diye daha da üzülmüŠve bu neden olmuÅ. Zaten teyzem de hep benim yüzümden kardeÅçiÄim böyle oldu deyip durdu. Neyse 2 saat içinde tansiyonu 16'ya indi ama yine de yüksek. Bugün bir doktoru ile konuÅucam,gerekirse götürücez. Benim kızdıÄım, annem orda yatarken teyzemin gene dönüp dolaÅıp aynı sorunları anlatmaya baÅlaması. Ben de teyzecim, istersen bunları daha sonra konuÅalım, stresli Åeylerden uzak duralım dedim de sustu. Tamam, belki haklı. 78 yaÅında insan bu tür sıkıntılar çekemiyor ama sorumlusu gene kendi çocukları, baÅka kimse deÄil. OÄulları ile konuÅup çözüm bulacaklarına, onlara laf etmekten korkup herÅeyini anneme anlatıyor. Annem de 70 yaÅında, kalbi var, tansiyonu var, varoÄlu var. KardeÅini seven insan biraz onu da düÅünür. Neyse , çok uzattım ama dünden beri çok sinirlerim bozuk. Ä°nÅallah bugün daha iyidir,bir ara uÄrayıp bakacaÄım.
Velhasıl, canım sıkılıyor canım
Cumartesi sabah erkenden kalktım, kahvaltıdan sonra Göztepe'ye (bir KarÅıyakalı olarak kuaförüm Göztepe'de , n'olur kızmayın bana KarÅıyakalılar) gittim. Röfle, kesim, fön derken 4 saat geçmiÅ. Tekrar KarÅıyaka'ya geldim, fotoÄraf makinasına film falan gibi ıvır zıvır bi Åeyler aldım, doÄruu eve. Zaten giyindim, eÅim giyindi derken saat 7.30 olmuÅtu. Annemlere gittik. Teyzem, kuzenler(biri müstakbel damat oluyor) ,annem,babam, ciciannem( annemlerin gençlikten beri arkadaÅı,hepimizde emeÄi vardır.O yüzden hepimiz ona cicianne deriz) ve eÅi hepbirlikte kız evine gittik. Ha, bu arada yolda durduk çiçek yaptırdık falan saat 21.15'de ancak vardık kız evine. KızcaÄız vaz mı geçti diye düÅünmüÅtür herhalde. Biz 9 kiÅiydik, onlar 23 kiÅiydi. EniÅtem yıllar önce öldüÄü için babam istedi kızı babasından. Yüzükler takıldı, yenildi, içildi. Yalnız yenildi kısmını abartmıÅlar. Hani derler ya, kuÅ sütü eksikti sofrada. Gece 1'e yakın eve döndük.
Pazar günü Foça'ya kayınvalidelere gittik. Orada da öÄle yemeÄi yiyip akÅamüzeri geri döndük.
ÃarÅamba 30 AÄustos tatil olduÄundan (yani evin tek çalıÅanı eÅime) Salı sabahtan canım arkadaÅım F, kızı C, oÄlum ve ben ÃeÅme'ye gittik. F'nin oÄlu L bu yıl OKS sınavına girecek ve dersanesi baÅladı. Dersane 7'de bittiÄinden L, F'nin eÅi Ã, ve benim eÅim akÅamüzeri yola çıktılar ama yol çok kalabalıkmıÅ. KarÅıyakadan 7'de çıktılar, ÃeÅmeye vardıklarından saat 9.30'du. F ile kardeÅ gibiyiz. Ãok iyi anlaÅıyoruz. DertleÅtik, yüzdük, güneÅlendik, dolaÅtık. Bana terapi gibi geldi. Gayet mutlu olarak çarÅamba akÅamı eve döndük.
PerÅembe için önceden konuÅmuÅtuk halam gittim. 1 aydır gidememiÅtim. Muhabbet ettik, azıcıcık diÄer halaların dedikodusunu yaptık (biz aramızda kuyruÄundan çekmek deriz) çaylar,muhabbet derken cep telefonum çaldı. Baktım annem arıyor ama telefonu açtım baÅka bir ses. BaÅımdan aÅaÄı kaynar sular döküldü. Hemen anladım kötü bir Åeyler olduÄunu. Kendini tanıttıÄı halde arayanın kim olduÄunu anlayamadım bir süre. MeÄer annemlerin alt kattaki eczacıymıÅ. Annem kusmuÅ, tansiyonu 24 olmuÅ. babam da evde yokmuÅ(teyzem yanında idi ama o da çok yaÅlı) hemen gelirmisin diye çaÄırıyordu. Taksiye atlayıp gitmem 15 dakika sürmedi Gözünü sevdiÄimin Ä°zmir'i. Heryere hemen ulaÅabiliyorsun, mesafeler yakın. Yolda annemin doktorunu aradım ama ne muayenehane, ne ev , ne yazlık ne de cebi yanıt vermedi. EniÅtemiz doktor, gerçi branÅı alakasız ama yine de bilir. Onu aradım. O bana yapmamız gerekenleri söyledi, ben de telefon edip eczacı hanımdan bazı ilaçlarını içirmesini istedim. GittiÄimde annem bitap bir Åekilde yatıyordu. Onu orda öyle görünce aÄlamamak için kendimi güç tuttum. Ãünkü eÄer ben de çözülürsem annemin morali daha da kötü olacaktı. AnneciÄim hiç kimseyi üzmek istemez. En kötü zamanında bile iyiyim deyip bize moral vermeye çalıÅır. Bana durmadan, seni de rahatsız ettim, buralara getirdim, ben iyiyim,merak etmeyin deyip o bize destek olmaya çalıÅıyordu ama beti benzi gitmiÅ, dudaklarına kadar mordu. Bu tansiyon yükselmesinin nedenini biliyorum. Teyzemin bazı maddi sıkıntıları var. Ama bayaÄı büyük sıkıntılar.Åu an itibarı ile bizim çözebileceÄimizin çok çok üstünde bir boyutta. Detaylara girmek istemiyorum ama nedeni de tamamen 2 oÄlu ve onların bu konuda en küçük bir çözüm arayıÅları yok. Teyzem de sorunu çözmek için sürekli doÄru /yanlıŠalternatifler üretiyor. Bunların tümünü anneme yine (yine diyorum,yaklaÅık 1-2 aydır hep böyleler) anlatmıÅ, annem ablası üzülüyor diye daha da üzülmüŠve bu neden olmuÅ. Zaten teyzem de hep benim yüzümden kardeÅçiÄim böyle oldu deyip durdu. Neyse 2 saat içinde tansiyonu 16'ya indi ama yine de yüksek. Bugün bir doktoru ile konuÅucam,gerekirse götürücez. Benim kızdıÄım, annem orda yatarken teyzemin gene dönüp dolaÅıp aynı sorunları anlatmaya baÅlaması. Ben de teyzecim, istersen bunları daha sonra konuÅalım, stresli Åeylerden uzak duralım dedim de sustu. Tamam, belki haklı. 78 yaÅında insan bu tür sıkıntılar çekemiyor ama sorumlusu gene kendi çocukları, baÅka kimse deÄil. OÄulları ile konuÅup çözüm bulacaklarına, onlara laf etmekten korkup herÅeyini anneme anlatıyor. Annem de 70 yaÅında, kalbi var, tansiyonu var, varoÄlu var. KardeÅini seven insan biraz onu da düÅünür. Neyse , çok uzattım ama dünden beri çok sinirlerim bozuk. Ä°nÅallah bugün daha iyidir,bir ara uÄrayıp bakacaÄım.
Velhasıl, canım sıkılıyor canım
Perşembe, Ağustos 24, 2006
HerÅey
Ãstüme üstüme geliyor. Ä°ncir çekirdeÄini doldurmayacak Åeylerden bile sinirleri bozulduÄunu iddia eden, sonra da tüm evi huzursuz yapan bir insanla birlikte olunca insanda sinir minir kalmıyor. Ne alıp veremediÄi var Åu dünya ile anlayamadım. Bir iÅin var, maddi durumun fena deÄil, saÄlıÄın bin Åükür iyi, var bazı rahatsızlıklar ama allah devasız dert vermesin. 45'den sonra insan bu kadar saÄlıklı olabiliyor. ÃocuÄundan yana okuldu, kötü arkadaÅtı sorunun yok. Daha ne istersin be adam? Sorunsuz ortamda sorun bulup sürekli gamlı baykuÅ Åeklinde dolaÅmanın ne alemi var? Ãstelik bunu tüm çevrene yayarak herkesi de mutsuz ediyorsun. Ä°nsanın içindeki yaÅam sevincini öldürüyorsun. Bir gün bir tokat yiyince görecek gerçek sorunu, mutsuzluÄu. O zaman ,bu boÅuna mutsuz geçirdiÄi günlerin kıymetini anlayacak ama çok geç olacak, gafil
Salı, Ağustos 22, 2006
Fındıklı Kurabiye ve Geçen Hafta
Söz vermiÅtim, tutayım. Ben özellikle tatlı, tuzlu Åeyler konusunda öyle çok maharetli biri deÄilimdir. BildiÄim birkaç çeÅit Åey vardır, gelen konuklarıma onları yaparım. Onlar da daha ziyade çalıÅan kadının yaptıÄı türden,hazır bazı Åeyleri biraraya getirerek yapılan, kolay yiyeceklerdir. 2 yıl oldu emekli olalı ama herhalde biraz da meraklı olmadıÄımdan bu yönümü pek geliÅtirmedim hala. Neyse, ben "Fındıklı Kurabiye" tarifi vermek istiyorum. Hem kolay hem de çok lezzetli bir kurabiye
Malzeme: 3 yumurta sarısı (akları üzerine kullanılacak)
1 su bardaÄı pudra Åekeri
1 yemek kaÅıÄı yoÄurt
250 gr. margarin(oda sıcaklıÄında yumuÅatılmıÅ)
1 paket kabartma tozu
AldıÄı kadar un
1 su bardaÄı fındık kırıÄı
YapılıÅı: Yumurta sarıları, margarin, pudra Åekeri ve yoÄurdu karıÅtırdıktan sonra un ve kabartma tozunu ekleyelim. Kulak memesi kıvamında bir hamur olacak. Hamurdan ceviz büyüklüÄünde parçalar alıp ,yuvarlayalım. Ãnce yumurta akına sonra da fındık kırıÄına bulayıp yaÄlanmıŠtepsiye dizelim. 200 derece fırında hafif pembeleÅene dek piÅirelim. Afiyet olsun.
Gelelim yaptıklarıma. Malum haftasonu ÃeÅme. Bu hafta sonu üçümüz çekirdek aile Åeklinde takıldık ama piÅman oldum. Ay, insanlar olsun, ben yorulayım ve de muhabbet olsun. EÅim yorgunum dedi sürekli uyudu. Uyanık olduÄunda hep hayatı ile ilgili yakınacak birÅeyler buldu, trip yaptı. OÄlum genelde tv'ye ve cep tlf.daki oyunlara takıldı. Havuza bile 2 kerecik gitti. Ben de gazetelere gömüldüm, iyice moralim bozuldu. Hem dünyadaki hem de ülkemdeki herÅey kötüye gittiÄimizi teyit eder nitelikte. Kısacası iyi deÄilim. Geldik, Ä°zmir yanıyor. Oysa orada pike örtünüyorduk geceleri. Burada klimalı odalarda modern hapis hayatı yaÅanıyor. Dün temizlik vardı. Normalde bana Salıları geliyor ama özel bir iÅi vardı, rica etti. Benim için de uygundu, kabul ettim.Saat 4 gibi de bir arkadaÅım geldi ziyarete. Yıllık izindeymiÅ, bugün iÅe baÅlayacak. BaÅlamadan beni görmek istemiÅ. Ãok sevindim. Bol muhabbet, biraz banka dedikodusu falan, vakit nasıl geçmiÅ anlamadık.
Cumartesi günü kuzenimin niÅanı var. Yarın ona gidip takım elbise almasında yardımcı olacaÄım. Bu sıcakta takım elbise, lafı bile korkunç görünüyor ama n'apsın? Åort ve tiÅortla olamayacaÄına göre. Bu arada kuaföre gidip gölgemi yeniletmem lazım. Bir akÅamüzeri uzun süredir görüÅmek isteyen arkadaÅımla buluÅup laflamam lazım. Ama sıcak inanın insanı canından bezdiriyor. Evden dıÅarı adım atasım yok. Neyse Eylül'e az kaldı. Havalar biraz serinlemeye baÅlar herhalde.
Eh, ben artık kaçayım. Yapılacak daha bir sürü iÅim var. Herkese iyi ve buz gibi bir gün
Malzeme: 3 yumurta sarısı (akları üzerine kullanılacak)
1 su bardaÄı pudra Åekeri
1 yemek kaÅıÄı yoÄurt
250 gr. margarin(oda sıcaklıÄında yumuÅatılmıÅ)
1 paket kabartma tozu
AldıÄı kadar un
1 su bardaÄı fındık kırıÄı
YapılıÅı: Yumurta sarıları, margarin, pudra Åekeri ve yoÄurdu karıÅtırdıktan sonra un ve kabartma tozunu ekleyelim. Kulak memesi kıvamında bir hamur olacak. Hamurdan ceviz büyüklüÄünde parçalar alıp ,yuvarlayalım. Ãnce yumurta akına sonra da fındık kırıÄına bulayıp yaÄlanmıŠtepsiye dizelim. 200 derece fırında hafif pembeleÅene dek piÅirelim. Afiyet olsun.
Gelelim yaptıklarıma. Malum haftasonu ÃeÅme. Bu hafta sonu üçümüz çekirdek aile Åeklinde takıldık ama piÅman oldum. Ay, insanlar olsun, ben yorulayım ve de muhabbet olsun. EÅim yorgunum dedi sürekli uyudu. Uyanık olduÄunda hep hayatı ile ilgili yakınacak birÅeyler buldu, trip yaptı. OÄlum genelde tv'ye ve cep tlf.daki oyunlara takıldı. Havuza bile 2 kerecik gitti. Ben de gazetelere gömüldüm, iyice moralim bozuldu. Hem dünyadaki hem de ülkemdeki herÅey kötüye gittiÄimizi teyit eder nitelikte. Kısacası iyi deÄilim. Geldik, Ä°zmir yanıyor. Oysa orada pike örtünüyorduk geceleri. Burada klimalı odalarda modern hapis hayatı yaÅanıyor. Dün temizlik vardı. Normalde bana Salıları geliyor ama özel bir iÅi vardı, rica etti. Benim için de uygundu, kabul ettim.Saat 4 gibi de bir arkadaÅım geldi ziyarete. Yıllık izindeymiÅ, bugün iÅe baÅlayacak. BaÅlamadan beni görmek istemiÅ. Ãok sevindim. Bol muhabbet, biraz banka dedikodusu falan, vakit nasıl geçmiÅ anlamadık.
Cumartesi günü kuzenimin niÅanı var. Yarın ona gidip takım elbise almasında yardımcı olacaÄım. Bu sıcakta takım elbise, lafı bile korkunç görünüyor ama n'apsın? Åort ve tiÅortla olamayacaÄına göre. Bu arada kuaföre gidip gölgemi yeniletmem lazım. Bir akÅamüzeri uzun süredir görüÅmek isteyen arkadaÅımla buluÅup laflamam lazım. Ama sıcak inanın insanı canından bezdiriyor. Evden dıÅarı adım atasım yok. Neyse Eylül'e az kaldı. Havalar biraz serinlemeye baÅlar herhalde.
Eh, ben artık kaçayım. Yapılacak daha bir sürü iÅim var. Herkese iyi ve buz gibi bir gün
Çarşamba, Ağustos 16, 2006
Fındık Zamanı (ymıÅ)
Bugünlük yalnız logo. Ama söz en kısa sürede bir fındıklı tarif de ben yazıcam.
Salı, Ağustos 15, 2006
Döndüm
Bu 2. yazıÅım. Tam bitmiÅti, yazılar uçtu. Tüh ya
KardeÅim gelince annem,babam ve biz de onlara katılıp hep birlikte ÃeÅme'ye bizim eve gittik. YeÄenim maÅallah çok tatlı olmuÅ. Sapsarı bir kafa, kocaman kara gözler. Havuza bayıldı. ÃÄle saatlerinde zor aldık havuzdan. Ama denizden biraz ürktü, herhalde büyük geldi. Genellikle kumsalda kumlarla oynadı. O hafta sonu gelinimiz ve yeÄenim Ä°stanbul'a döndüler. Gelin pazartesi iÅe baÅlayacaktı. Yalnızca 1 hafta izin alabilmiÅ bu yıl. Biz tatile devam ettik. Deniz , güneÅ, kum üçlüsüne takıldık. Burcu'nun dediÄi gibi Cece,mece bara falan takılamadık. Zira ruh istese de beden izin vermiyor o saatte ayakta olmaya. Tam bir dinlenme oldu benim için,hem bedenen hem ruhen.
GeçtiÄimiz Cumartesi de biz döndük eve. Ãünkü pazar günü kayınvalidem taÅınacaktı. Pazar günü onlar taÅındı. Dün biraz alıÅveriÅ yaptım. 15 gün evde olmayınca ev tam takır kuru bakır olmuÅ. Sonra kardeÅim geldi. Bütün gün evde muhabbet ettik. DıÅarı çıkamadık çünkü Ä°zmir'de sıcaklık güneÅte 40 derece civarında. O yüzden sokaklara çıkmak pek akıl karı deÄil. Bugün Salı, temizliÄe kadın gelecek. Gerçi 15 gündür ev sımsıkı kapalı olduÄundan 1 gr. toz yok ama gene de ister.Yarın kardeÅim Ä°stanbul'a dönüyor. Yarın yine onunla birlikte olmak için annemlere giderim. Sonrası ? Sonrası allah kerim.
KardeÅim gelince annem,babam ve biz de onlara katılıp hep birlikte ÃeÅme'ye bizim eve gittik. YeÄenim maÅallah çok tatlı olmuÅ. Sapsarı bir kafa, kocaman kara gözler. Havuza bayıldı. ÃÄle saatlerinde zor aldık havuzdan. Ama denizden biraz ürktü, herhalde büyük geldi. Genellikle kumsalda kumlarla oynadı. O hafta sonu gelinimiz ve yeÄenim Ä°stanbul'a döndüler. Gelin pazartesi iÅe baÅlayacaktı. Yalnızca 1 hafta izin alabilmiÅ bu yıl. Biz tatile devam ettik. Deniz , güneÅ, kum üçlüsüne takıldık. Burcu'nun dediÄi gibi Cece,mece bara falan takılamadık. Zira ruh istese de beden izin vermiyor o saatte ayakta olmaya. Tam bir dinlenme oldu benim için,hem bedenen hem ruhen.
GeçtiÄimiz Cumartesi de biz döndük eve. Ãünkü pazar günü kayınvalidem taÅınacaktı. Pazar günü onlar taÅındı. Dün biraz alıÅveriÅ yaptım. 15 gün evde olmayınca ev tam takır kuru bakır olmuÅ. Sonra kardeÅim geldi. Bütün gün evde muhabbet ettik. DıÅarı çıkamadık çünkü Ä°zmir'de sıcaklık güneÅte 40 derece civarında. O yüzden sokaklara çıkmak pek akıl karı deÄil. Bugün Salı, temizliÄe kadın gelecek. Gerçi 15 gündür ev sımsıkı kapalı olduÄundan 1 gr. toz yok ama gene de ister.Yarın kardeÅim Ä°stanbul'a dönüyor. Yarın yine onunla birlikte olmak için annemlere giderim. Sonrası ? Sonrası allah kerim.
Pazartesi, Ağustos 07, 2006
Ben de Tatildeyim
Geçen hafta kardeÅim, eÅi ve yeÄenimle birlikte apar topar ÃeÅme'ye gittik. O nedenle allahaısmarladık yazısı yazamadım. Ãzerine eÅim de bu hafta yıllık izin aldı(nasıl olduysa Åeytanın bacaÄını kırdık) .Bugün Ä°zmir'e birkaç saatliÄine geldim. Bankalarla yapılacak bazı iÅler var. ÃÄleden sonra tekrar ÃeÅme'ye dönücem ve pazar günü geri gelicez.
Pazartesiye görüÅmek üzere, hadi bana byeeee
Pazartesiye görüÅmek üzere, hadi bana byeeee
Cuma, Temmuz 28, 2006
Bu akÅam ne seyredelim?
Bu akÅam 2 güzel program çakıÅıyor. NTV'de saat 21'de Beyaz ile Kadir Ãöpdemir'in birlikte sundukları "Biri bana anlatsın" programı var. Saat 23'e dek sürüyor. CNN Türk'te ise 22'de Okan Bayülgen'in sunduÄu "Haber Makinası " baÅlıyor. Eee, 2 programın 1 saati çakıÅıyor. Napçaz Åimdi? Kadir Ãöpdemir'i Number1 TV'deki Geyik Parkı programından beri izleyen biri olarak herhalde Okan'ın programının ilk 1 saati güme gidecek gibi görünüyor. Allahım, ne büyük sorunsal bu yane :))
Pazartesi, Temmuz 24, 2006
Kriz
Bakıyorum da yazılarım hep bi gittik, bi geldik Åeklinde. Napayım ama yaz Ä°zmir'de böyle geçiyor. EÅim yıllık iznini alamadıÄından yalvar yakar Cumayı kapmıÅ.Biz de oÄluÅumun bir arkadaÅını da alıp PerÅembe akÅamından ÃeÅme'ye gittik. Ä°zmir yanarken orada geceleri battaniye örtünmek zorunda kalıyoruz. Nasıl serin ve güzel anlatamam. Cuma akÅamı için eÅimin kuzeni yemeÄe çaÄırmıÅtı. Oraya gittik. Ankara'daki kuzenleri gelmiÅ, onlardaymıÅ. Hep birlikte 10 kiÅilik koca bir masada gülüŠahenk yemek yedik. Ben de Cumartesi için onları yemeÄe çaÄırdım. Cumartesi günüm o yüzden yemek hazırlıÄı ile geçti. Ama yine de bir ara kaçamak yapıp havuza bile girdim. Pazar günü ise tam bir gevÅeme günü oldu. AkÅam saat 9 gibi de evdeydik.
Åimdi baÅlıÄa bakıp kriz bunun neresinde diyeceksiniz ki, bi dakka geliyor, anlatıcam, sabırsızlanmayın. Cuma sabah 11 gibi telefon çaldı. Benim erkek ve bekar kuzenlerden biri aradı. Gelsem olur mu, siz döndükten sonra da ben haftaiçi kalmaya devam ederim dedi. Ben asla tek ayak üstünde 40 yalan uyduramam. Buyur gel dedim. Tabi eÅim bunu duyunca kızılca kıyamet koptu. Kızmasının 2 nedeni var. Birincisi bu yıl yıllık izin anlamında yapacaÄımız tek tatil bu. Bırakın da Åurda bir haftasonu ailecek kalalım diyor(ki tüm sülale bunun bizim tek iznimiz olduÄunu biliyordu)Ä°kinci ve önemli nedense kuzen biraz içkiye fazla düÅkün. Sabah kalkıyor kahvaltı masasına bira ÅiÅesini koyuyor, tüm gün boyu bu demlenme sürüyor. Gün ortasında da rakıya geçiyor ve gece yarısı yatana kadar sürüyor bu durum. Gerçi ne sarhoÅ olur, ne dili dolanır ,ne de çevresini rahatsız eder. Bu arada benim eÅim hiç içmez. Bense arkadaÅlar varsa birkaç kadeh Åarap ya da bir bira içerim. EÅim "Benim yetiÅme çaÄında oÄlum var. Kötü örnek olmasını istemiyorum."diyor. Hak vermiyor deÄilim .Ãünkü daha önce de oldu. Al sen de bir yudum muhabbetleri oluyor çocuÄa. Ayrıca biz o sitede daimiyiz. EÅim biz yokken o orada tek baÅına sabahtan akÅama verandada içecek, etraftakiler de rahatsız olacak diyor, falan filan. Velhasıl ben ona telefon açtım. Ä°Åte beklemiyorduk, bir arkadaÅlar aniden geldi yatacak yer yok dedim. O da pazara gelirim, sizden anahtarı alırım dedi. Bu kez ona birÅey diyemedim. Hadi 2. kriz patladı. Bu kez de anneme telefon açtım. Bu konuyu hallet. Ben aciz kaldım dedim. Neyse konuyu onlar halletti ama hepsi geçici çözüm. Yaz uzun . Her an bizden yine anahtarı isteyebilir. Ne yalan uydurucam, ne bahane bulucam bilmiyorum. Galiba sonunda bana bu yazlıÄı sattıracaklar.
Bu arada bu Cuma günü kardeÅim, eÅi ve bi tanecik yeÄenim geliyor. Herhalde Cumartesi günü onlar ve biz annemle babamı da alıp ÃeÅmeye gideriz. Bu sefer 1 hafta kalacaklar. Ãünkü gelinimizin kızkardeÅi Eylül'de Antalya'da evlenecek. Kalan 1 haftalık iznini de o sırada kullanacak. Haklı kızcaÄız. Ä°nsan böyle zamanda kardeÅinin yanında olmak ister. YeÄenim bana ÅeÅil (yani yeÅil) dinazor ısmarladı. Onu da aldım, hazır bekliyoruz keratayı. Nasıl özledim, nasıl burnumda tütüyor anlatamam. Hem kardeÅimle de azıcık dertleÅmek istiyorum. Telefonlar yetmiyor. Ä°nsan gözgöze dizdize konuÅmak istiyor. Ne zaman bitecek bu hasretlik?
Åimdi baÅlıÄa bakıp kriz bunun neresinde diyeceksiniz ki, bi dakka geliyor, anlatıcam, sabırsızlanmayın. Cuma sabah 11 gibi telefon çaldı. Benim erkek ve bekar kuzenlerden biri aradı. Gelsem olur mu, siz döndükten sonra da ben haftaiçi kalmaya devam ederim dedi. Ben asla tek ayak üstünde 40 yalan uyduramam. Buyur gel dedim. Tabi eÅim bunu duyunca kızılca kıyamet koptu. Kızmasının 2 nedeni var. Birincisi bu yıl yıllık izin anlamında yapacaÄımız tek tatil bu. Bırakın da Åurda bir haftasonu ailecek kalalım diyor(ki tüm sülale bunun bizim tek iznimiz olduÄunu biliyordu)Ä°kinci ve önemli nedense kuzen biraz içkiye fazla düÅkün. Sabah kalkıyor kahvaltı masasına bira ÅiÅesini koyuyor, tüm gün boyu bu demlenme sürüyor. Gün ortasında da rakıya geçiyor ve gece yarısı yatana kadar sürüyor bu durum. Gerçi ne sarhoÅ olur, ne dili dolanır ,ne de çevresini rahatsız eder. Bu arada benim eÅim hiç içmez. Bense arkadaÅlar varsa birkaç kadeh Åarap ya da bir bira içerim. EÅim "Benim yetiÅme çaÄında oÄlum var. Kötü örnek olmasını istemiyorum."diyor. Hak vermiyor deÄilim .Ãünkü daha önce de oldu. Al sen de bir yudum muhabbetleri oluyor çocuÄa. Ayrıca biz o sitede daimiyiz. EÅim biz yokken o orada tek baÅına sabahtan akÅama verandada içecek, etraftakiler de rahatsız olacak diyor, falan filan. Velhasıl ben ona telefon açtım. Ä°Åte beklemiyorduk, bir arkadaÅlar aniden geldi yatacak yer yok dedim. O da pazara gelirim, sizden anahtarı alırım dedi. Bu kez ona birÅey diyemedim. Hadi 2. kriz patladı. Bu kez de anneme telefon açtım. Bu konuyu hallet. Ben aciz kaldım dedim. Neyse konuyu onlar halletti ama hepsi geçici çözüm. Yaz uzun . Her an bizden yine anahtarı isteyebilir. Ne yalan uydurucam, ne bahane bulucam bilmiyorum. Galiba sonunda bana bu yazlıÄı sattıracaklar.
Bu arada bu Cuma günü kardeÅim, eÅi ve bi tanecik yeÄenim geliyor. Herhalde Cumartesi günü onlar ve biz annemle babamı da alıp ÃeÅmeye gideriz. Bu sefer 1 hafta kalacaklar. Ãünkü gelinimizin kızkardeÅi Eylül'de Antalya'da evlenecek. Kalan 1 haftalık iznini de o sırada kullanacak. Haklı kızcaÄız. Ä°nsan böyle zamanda kardeÅinin yanında olmak ister. YeÄenim bana ÅeÅil (yani yeÅil) dinazor ısmarladı. Onu da aldım, hazır bekliyoruz keratayı. Nasıl özledim, nasıl burnumda tütüyor anlatamam. Hem kardeÅimle de azıcık dertleÅmek istiyorum. Telefonlar yetmiyor. Ä°nsan gözgöze dizdize konuÅmak istiyor. Ne zaman bitecek bu hasretlik?
Cuma, Temmuz 14, 2006
Bu Kez Farklı
Bu haftasonu ÃeÅme'ye deÄil de Foça'ya gidiyoruz. Hem kayınvalideleri ziyaret edeceÄiz , hem de zeytinleri sulayacak eÅim(bahçede 100 kadar zeytin fidanı var da). Bu akÅamdan gidiyoruz, yani 3 gün kafayı kırıcam. Pazar akÅamı olsa da dönsek diyorum ve huzurlarınızdan çekiliyorum.
Pazartesi, Temmuz 10, 2006
Yeknesak
Sanırım bu yaz boyunca ben hep aynı Åeyleri yazıcam. Gene cumadan yazlıÄa gidildi. Gene havuz, deniz, güneÅ. Bol bol yeme, içme, mangal. Eee iÅte hepsi bu. Programa ilaveten oÄlumun bir arkadaÅını da aldık bu kez. Sıkılmasın küçük bey diye. Ha bu arada karar verdim ben oÄlumu kimselerin yanına gönderemem. Ãünkü gelen arkadaÅı yataÄını topladı, sofradan kalkarken tabaÄını, bardaÄını kaldırdı. Bizimkinde maÅallah tık yok. Sabah çarÅaf ve pike top halinde yataÄın ortasında duruyordu. Ä°nsan arkadaÅından utanır, toplar di mi ? Nerrdeee... Bu çocuk bir yere gitse rezil edecek beni. Ãstelik gittiÄi yere aÄırlık yapacak, zahmet verecek. Bu arada evlenince gelin hanımın çocuk yetiÅtirme konusunda hakkımda edeceÄi lafları yazamıyorum bile. Ben bir yerde yanlıŠyaptım ama ..?
Cuma, Temmuz 07, 2006
Perşembe, Temmuz 06, 2006
Genel Durum
Cuma günü arkadaÅımın babasının 40 lokması vardı. Ona gittim. DaÄıtımda yardımcı oldum. Yardımcı derken arabada co-pilotluk yaptım. Ehliyeti eski olmasına raÄmen azıcık cesaretsizdir benim canım arkadaÅım. Benim tek yaptıÄımsa "sen aslansın,sen kaplansın,oraya da gideriz,buraya gideriz "diye moral vermek yanında. Biz o akÅam 6 gibi ÃeÅme'ye gidecektik. Saat 5.30 gibi arkadaÅım aradı. Biz de geliyoruz dediler. Yazlıklar kalabalıkla güzel oluyor. Tabi son dakikada programı deÄiÅince, anca 7 gibi çıkabildik yola. Yollar Cuma akÅamı olması nedeni ile çok kalabalıktı. Yiyecek alıÅveriÅi falan derken biz saat 9.30 gibi eve ulaÅtık. YemeÄe oturduÄumuzda saat 10'du. Haftasonu güzel geçti. Yedik, içtik, yüzdük, eÄlendik. Pazartesi günü eÅleri sabahtan gönderdik. Biz o gün de denize girip akÅamüzeri geri döndük. Allahtan havalar biraz serinledi de Ä°zmir de çok sıcak deÄildi.
Salı günü malum bende temizlik günü. Dün ise nihayet annemi kontrole götürdüm. Bu kez tansiyonu çok yüksekti. 21-10 gibi. Doktor acilen tansiyonu düÅürmeliyiz dedi. Aksi takdirde beyin kanaması, felç, kalp krizi, bunama gibi sonuçlar doÄurur dedi. Åimdi sıkı bir perhize girdi. Ä°laçları deÄiÅtirildi. Allah korusun, düÅünmek bile istemiyorum o kötü sonuçları. . Ama sonuçta kendi saÄlıÄı, dikkat etmesi gereken yine kendisi. Ãok ihmalkardır benim anacım bu iÅlerde. Bu ilaçları kullansın ,10 gün sonra tekrar kontrole gidicez.
EÄer bir mani olmazsa bu haftasonu eÅim 15 günlük izne çıkacak. Ama çok enteresan bir Åirkette çalıÅıyor. Son dakikaya kadar ne olacaÄı belli deÄil. Cuma akÅamı saat 6'da patronlar tamam derse izne çıkıyoruz, demezse gene kös kös Ä°zmir bekliycez. Geçen sene de çıkamamıÅtı izne. Gerçi bizimkinde de kabahat var, biliyorum. Ä°nsan aÄzından girer, burnundan çıkar gene alır o izni ama erkek iÅte. Yapamıyorlar.
Bu 2 günde kuaför iÅlerini halledeceÄim. Gölge zamanım geldi. Araya bir de istenmeyen tüylerden kurtulma operasyonu sıÄdıracaÄım. Bu sıcakta nasıl üÅeniyorum anlatamam. 3-4 saat o kuaförde oturmak cehennem azabı gibi. Zaten gölge yaptırmamın nedeni o. Boya olsa 20 günde bir kuaföre gitmek lazım. Bari 3 ayda bir gidip zamandan kazanıyorum.Bu arada ben KarÅıyaka'dayım, kuaförüm Göztepe'de. Gitmek bile iÅ yani (Ä°stanbullular okuyunca çok kızacaklar. Ãünkü en fazla 45 dakikalık yol.)
Bu arada sabah eÅim iÅe gider gitmez bilgisayarın baÅına oturuyorum. Yoksa bir daha çok zor ele geçirmem. Malum okullar tatil. Bilgisayar küçükbeyin tekelinde. Ancak o uyurken ya da arkadaÅları ile dıÅarı çıktıÄında girebiliyorum bilgisayara. Tabi bu arada akÅamları da eÅim ele geçiriyor bilgisayarı. Bana ya sabahın körü ya da gecenin bir yarısı kalıyor. Buna da ÅÃKÃR(!)
Salı günü malum bende temizlik günü. Dün ise nihayet annemi kontrole götürdüm. Bu kez tansiyonu çok yüksekti. 21-10 gibi. Doktor acilen tansiyonu düÅürmeliyiz dedi. Aksi takdirde beyin kanaması, felç, kalp krizi, bunama gibi sonuçlar doÄurur dedi. Åimdi sıkı bir perhize girdi. Ä°laçları deÄiÅtirildi. Allah korusun, düÅünmek bile istemiyorum o kötü sonuçları. . Ama sonuçta kendi saÄlıÄı, dikkat etmesi gereken yine kendisi. Ãok ihmalkardır benim anacım bu iÅlerde. Bu ilaçları kullansın ,10 gün sonra tekrar kontrole gidicez.
EÄer bir mani olmazsa bu haftasonu eÅim 15 günlük izne çıkacak. Ama çok enteresan bir Åirkette çalıÅıyor. Son dakikaya kadar ne olacaÄı belli deÄil. Cuma akÅamı saat 6'da patronlar tamam derse izne çıkıyoruz, demezse gene kös kös Ä°zmir bekliycez. Geçen sene de çıkamamıÅtı izne. Gerçi bizimkinde de kabahat var, biliyorum. Ä°nsan aÄzından girer, burnundan çıkar gene alır o izni ama erkek iÅte. Yapamıyorlar.
Bu 2 günde kuaför iÅlerini halledeceÄim. Gölge zamanım geldi. Araya bir de istenmeyen tüylerden kurtulma operasyonu sıÄdıracaÄım. Bu sıcakta nasıl üÅeniyorum anlatamam. 3-4 saat o kuaförde oturmak cehennem azabı gibi. Zaten gölge yaptırmamın nedeni o. Boya olsa 20 günde bir kuaföre gitmek lazım. Bari 3 ayda bir gidip zamandan kazanıyorum.Bu arada ben KarÅıyaka'dayım, kuaförüm Göztepe'de. Gitmek bile iÅ yani (Ä°stanbullular okuyunca çok kızacaklar. Ãünkü en fazla 45 dakikalık yol.)
Bu arada sabah eÅim iÅe gider gitmez bilgisayarın baÅına oturuyorum. Yoksa bir daha çok zor ele geçirmem. Malum okullar tatil. Bilgisayar küçükbeyin tekelinde. Ancak o uyurken ya da arkadaÅları ile dıÅarı çıktıÄında girebiliyorum bilgisayara. Tabi bu arada akÅamları da eÅim ele geçiriyor bilgisayarı. Bana ya sabahın körü ya da gecenin bir yarısı kalıyor. Buna da ÅÃKÃR(!)
Cuma, Haziran 30, 2006
Zor Hayat :))
Hafta nasıl geçti anlamadım. Salı günü annemi doktora götüremedim. Ãünkü doktorumuz bir seminere katılmak üzere Åehir dıÅındaymıÅ. Salı günü dönecekmiÅ. Ä°nÅallah önümüzdeki hafta gideceÄiz. Zaten bir rahatsızlıÄı yok. Rutin kontrol. Ama annem çok stresli bir insandır. Her kontrol öncesi bizi de strese sokuyor. Zaten bu kontrol tarihine karar vermesi bile 1-2 ay önceden baÅlıyor. Babamın tabiri ile herÅeyi çok "damtraklı", yani fazla kuralcı gibi bir Åey demek oluyor. Bizim ailede böyle deyimler ve sözcükler çok fazladır. Biz birbirimizi anlıyoruz da bazen diÄer insanlar ve aileye yeni katılanlar "ne diyo bunlar "der gibi bakıyorlar o zaman açıklama ihtiyacı duyuyoruz.
ÃarÅamba günü arkadaÅımla birlikte AOS'a fabrika satıŠmaÄazalarına gittim. Kendime bir kot capri ve bluz, oÄluma 3 tane tiÅort ve 1 plaj havlusu aldım. ArkadaÅım da oÄluna 1 mayo ve 2 tiÅort aldı. Ancak biz bunları yaklaÅık 3-4 saat dolaÅarak hallettik. Bu arada arabanın sıcaklık göstergesi sürekli 40-42,5 arasında gitti, geldi. Varın siz anlayın yani sıcaÄı, nemi. Oradan da bostanlı pazarına geçtik ama yorgunluktan tekstil kısmına giremedik bile. Biraz meyve-sebze alıp hemen döndük.
Dün akÅamüzeri görümcem telefon etti,akÅam napıyorsunuz diye. Evdeyiz dedim. Hadi birlikte bir yerlere gidelim dedi. O, kızı, kocam, ben, oÄlum, kuzenleri, onun eÅi ve kızı Bostanlı'da deniz kenarında bir yere gittik. Deniz püfür püfür esiyor. Yol trafiÄe kapalı, gürültü yok. Balıklar, kalamarlar, midyeler. Onlar rakı içti, ben bira. Rakıyı bir türlü sevemedim gitti. Bu yaÅtan sonra da alıÅacak halim yok. 2 bira , deniz, balık derken bir de havai fiÅekler patlamaya baÅladı. 3 genç bizden ayrılıp baÅka bir kafeye oturmaya gittiler.Biz 5 yaÅlı(!) baÅbaÅa kaldık. Muhabbet güzeldi. Gece kendimi yataÄa nasıl attıÄımı bilemedim. Sabah da kalıp gibi kalktım.
Åimdi ufak bir çanta hazırlamak lazım. Malum akÅamüzeri ÃeÅmeye gidicez. Haftasonu yine deniz, havuz, güneÅ. Valla hayat zor be:))
ÃarÅamba günü arkadaÅımla birlikte AOS'a fabrika satıŠmaÄazalarına gittim. Kendime bir kot capri ve bluz, oÄluma 3 tane tiÅort ve 1 plaj havlusu aldım. ArkadaÅım da oÄluna 1 mayo ve 2 tiÅort aldı. Ancak biz bunları yaklaÅık 3-4 saat dolaÅarak hallettik. Bu arada arabanın sıcaklık göstergesi sürekli 40-42,5 arasında gitti, geldi. Varın siz anlayın yani sıcaÄı, nemi. Oradan da bostanlı pazarına geçtik ama yorgunluktan tekstil kısmına giremedik bile. Biraz meyve-sebze alıp hemen döndük.
Dün akÅamüzeri görümcem telefon etti,akÅam napıyorsunuz diye. Evdeyiz dedim. Hadi birlikte bir yerlere gidelim dedi. O, kızı, kocam, ben, oÄlum, kuzenleri, onun eÅi ve kızı Bostanlı'da deniz kenarında bir yere gittik. Deniz püfür püfür esiyor. Yol trafiÄe kapalı, gürültü yok. Balıklar, kalamarlar, midyeler. Onlar rakı içti, ben bira. Rakıyı bir türlü sevemedim gitti. Bu yaÅtan sonra da alıÅacak halim yok. 2 bira , deniz, balık derken bir de havai fiÅekler patlamaya baÅladı. 3 genç bizden ayrılıp baÅka bir kafeye oturmaya gittiler.Biz 5 yaÅlı(!) baÅbaÅa kaldık. Muhabbet güzeldi. Gece kendimi yataÄa nasıl attıÄımı bilemedim. Sabah da kalıp gibi kalktım.
Åimdi ufak bir çanta hazırlamak lazım. Malum akÅamüzeri ÃeÅmeye gidicez. Haftasonu yine deniz, havuz, güneÅ. Valla hayat zor be:))
Pazartesi, Haziran 26, 2006
Tatil
GeçtiÄimiz hafta pazartesi günü arkadaÅım arayarak ÃarÅamba günü ÃeÅme'ye bizim yazlıÄa çocukları da alıp gitmemizi teklif etti. Ben tabi hemen atladım ama önce ikna edilmesi gereken bir koca faktörü vardı. Benim koca biraz problemli. Gece evde yalnız baÅına kalamıyor. Tamamen psikolojik. Ya hastalanırsa, ya kalp krizi geçirirse gibi felaket senaryoları yazıyor ve bunlarda çok ciddi. Fakat bu arkadaÅımız ve eÅi onun üniversiteden arkadaÅları (ben tanıÅınca kızı çok sevdim ve çok iyi anlaÅtık) onları kıramadı, kabul etmek zorunda kaldı. Ama bana vıdı vıdı yaptı, beni bırakıp gidiyorsun, ya baÅıma bir Åey gelirse diye iç kurdu Åeklinde beni yedi bitirdi. Bizim de böyle bir problemimiz var. Bi ton aidat ödediÄimiz yazlık orada duruyor, biz yazın Ä°zmir'i bekliyoruz. Haftsonundan haftasonuna ÃeÅme'ye gidebiliyoruz. Neyse, biz arkadaÅla çarÅamba sabahı çocukları da alıp yola çıktık. Ev tabi bu sezon ilk kez gidildiÄinden rezil durumdaydı. Ãocuklar hemen giyinip havuza, bizse temizliÄe koyulduk. Ev tripleks olduÄundan akÅama kadar anca sildik süpürdük. Bu arada tüm tabak çanak bulaÅık makinasına atıldı. 4-5 postada ancak onlar yıkandı. Tüm giysiler ve çarÅaflar rutubetten küf kokmuÅtu. Onlar da 4-5 postada makinada yıkandı, asıldı, kurutuldu ama ütü kısmı daha sonraya bırakıldı. O akÅam geç de olsa biz de bir havuz sefası yapabildik. Ertesi gün tamamen dinlenme üzerine kurulu bir gün ,akÅamına ÃeÅme sefası, ertesi gün ise camları sildik. Evin camları o küçük kare kare camlardan. Ä°nsana sanki yüzlerce cam silmiÅ hissi veriyor. Cuma akÅamı beyler de geldi. Zaten harala gürele derken pazar oldu ve akÅam saat 7 gibi çıkıp eve geldik. Orada üzerimize pike örterken Ä°zmir cayır cayır yanıyordu ve beni bu cehenneme geri getiren eÅime buradan tüm saygı ve sevgilerimi iletiyorum:D
Bu arada okullar kapandı, karnemizi aldık. Neyse bir son dakika sürprizi falan olmadı, teÅekkürle geçti oÄluÅum. Åimdi de fm mi, tm mi seçilecek ikilemi var. O fm istiyor ama karne notlarına bakarsan tm'ci görünüyor. Derslere çalıÅacak olan o. Bu yüzden herhalde onun istediÄi gibi fm olacak. Ama iÅimiz zor. Düzenli ve çok çalıÅması lazım ama bizimki bu konuda çok rahattır.
Bugün herhalde anneme giderim. Yarın temizlik. ÃarÅamba da annemi rutin kontrolü için kalp doktorumuza götüreceÄim. Ä°nÅallah herÅey yolundadır. Sonrası için henüz program yok. Bu arada salı günü temizlik sonrası arkadaÅla organizedeki fabrika satıŠmaÄazalarına gideceÄiz. Geçen sefer gittiÄim bir maÄaza var. Adını unuttum ama yerini biliyorum. Yalnızca büyük beden çalıÅıyor. 40-56 arası. Bir yazlık pantolon aldım. Ben 44 giyiyorum. Oysa aldıÄım oradaki en küçük beden 40 bile hafif belden bol geldi. Yani hem morali düzeliyor insanın hem de cebi. Hem spor,hem günlük hem de abiye kıyafetler var. EÄer yarın bir terslik olmaz da gidersek bir sonraki postta firmanın adını da yazarım.
Hadi ben kaçtım, iŠçok.
Bu arada okullar kapandı, karnemizi aldık. Neyse bir son dakika sürprizi falan olmadı, teÅekkürle geçti oÄluÅum. Åimdi de fm mi, tm mi seçilecek ikilemi var. O fm istiyor ama karne notlarına bakarsan tm'ci görünüyor. Derslere çalıÅacak olan o. Bu yüzden herhalde onun istediÄi gibi fm olacak. Ama iÅimiz zor. Düzenli ve çok çalıÅması lazım ama bizimki bu konuda çok rahattır.
Bugün herhalde anneme giderim. Yarın temizlik. ÃarÅamba da annemi rutin kontrolü için kalp doktorumuza götüreceÄim. Ä°nÅallah herÅey yolundadır. Sonrası için henüz program yok. Bu arada salı günü temizlik sonrası arkadaÅla organizedeki fabrika satıŠmaÄazalarına gideceÄiz. Geçen sefer gittiÄim bir maÄaza var. Adını unuttum ama yerini biliyorum. Yalnızca büyük beden çalıÅıyor. 40-56 arası. Bir yazlık pantolon aldım. Ben 44 giyiyorum. Oysa aldıÄım oradaki en küçük beden 40 bile hafif belden bol geldi. Yani hem morali düzeliyor insanın hem de cebi. Hem spor,hem günlük hem de abiye kıyafetler var. EÄer yarın bir terslik olmaz da gidersek bir sonraki postta firmanın adını da yazarım.
Hadi ben kaçtım, iŠçok.
Salı, Haziran 13, 2006
Bunak Ãenebaz
Bir önceki postta yazmıÅtım ya, Arka sayfa programı diye. Bunak Ãenebaz olarak Cuma akÅamı gözümden uyku aka aka bekledim, ha Åimdi baÅladı, baÅlıyacak diye. Halbuki bir önceki hafta program tatile girdi ve hatta o nedenle daha fazla sayıda kitap ve albüm tanıttılar. Yuh olsun bana yani. Herhalde Eylül, Ekim gibi yeni yayın döneminde baÅlar yine. Sürç-ü hafıza ettik,affola
Cumartesi görümcemin doÄumgünü idi. O yüzden sabah iÅlerimi hemen ayarlayıp, hediye alma faslına giriÅtim. Büyük bedende gidilebilecek maÄazalar sınırlı. Ãnce birkaç yere baktım ama aklım Albey'deydi. Netekim(!) aradıklarımı buldum. Ãstelik ( Ä°zmir'li büyük bedenlere duyurulur) merserize ürünlerde büyük indirim var. 1. üründe %20 , 2. üründe ise %50 indirim yapıyorlar. Ben de 2 tane birden aldım. Biri bizden, biri de oÄluÅumdan diye. Tabi taksitli satıÅların dayanılmaz cazibesi de iÅin tadını ikiye katlıyor. AkÅam da onda yemekteydik. ArkadaÅı olan bir çiftte vardı. Bir sürü mezeler almıÅ. Salatalar ve karides güveç ile çipura. Yanında Åarap. Muhabbet iyi. Ooohhh, güpgüzel bir akÅamdı. Ama merak etmeyin, doÄumgünü kızı diye ona iÅ yaptırmadık. Sofrayı biz kurduk, biz kaldırdık, heryeri toplayıp öyle ayrıldık.
Pazar günü ise çocukları ÃeÅme'ye gittiÄinden görümcem yalnızdı. Ben de kahvaltıya bize çaÄırdım. Biz görümcemle önce arkadaÅtık. Sonradan gelin-görümce olduk. O yüzden (tahtalara vurayım, Allah bozmasın) iyi anlaÅırız. Kahvaltıdan sonra (maalesef oÄlumun sınavları da bittiÄinden) artık kaçarım yoktu, kayınvalideye yazlıÄa gittik. Zaten gittiÄimizde saat 2'ye geliyordu. Hep birlikte bir yemek yedik, çay içtik ve 7 gibi geri döndük. Gelirken kayınpederim de bizle geldi ve bizde kalıyor. Kontrolleri var, onları yaptırmaya baÅladı. Herhalde ÃarÅamba'ya dönecek. Bu arada aman unutmayın , bu pazar babalar günü. Babalarımızın hediyeleri hazır da ben eÅime ne alıcam,valla bilmiyorum. DoÄumgününde aldıÄım koÅu bandı çok pahalıydı. Bunu önümüzdeki 3-5 yılın bilumum özel günlerine say deyip çamura mı yatsam acaba ?
Cumartesi görümcemin doÄumgünü idi. O yüzden sabah iÅlerimi hemen ayarlayıp, hediye alma faslına giriÅtim. Büyük bedende gidilebilecek maÄazalar sınırlı. Ãnce birkaç yere baktım ama aklım Albey'deydi. Netekim(!) aradıklarımı buldum. Ãstelik ( Ä°zmir'li büyük bedenlere duyurulur) merserize ürünlerde büyük indirim var. 1. üründe %20 , 2. üründe ise %50 indirim yapıyorlar. Ben de 2 tane birden aldım. Biri bizden, biri de oÄluÅumdan diye. Tabi taksitli satıÅların dayanılmaz cazibesi de iÅin tadını ikiye katlıyor. AkÅam da onda yemekteydik. ArkadaÅı olan bir çiftte vardı. Bir sürü mezeler almıÅ. Salatalar ve karides güveç ile çipura. Yanında Åarap. Muhabbet iyi. Ooohhh, güpgüzel bir akÅamdı. Ama merak etmeyin, doÄumgünü kızı diye ona iÅ yaptırmadık. Sofrayı biz kurduk, biz kaldırdık, heryeri toplayıp öyle ayrıldık.
Pazar günü ise çocukları ÃeÅme'ye gittiÄinden görümcem yalnızdı. Ben de kahvaltıya bize çaÄırdım. Biz görümcemle önce arkadaÅtık. Sonradan gelin-görümce olduk. O yüzden (tahtalara vurayım, Allah bozmasın) iyi anlaÅırız. Kahvaltıdan sonra (maalesef oÄlumun sınavları da bittiÄinden) artık kaçarım yoktu, kayınvalideye yazlıÄa gittik. Zaten gittiÄimizde saat 2'ye geliyordu. Hep birlikte bir yemek yedik, çay içtik ve 7 gibi geri döndük. Gelirken kayınpederim de bizle geldi ve bizde kalıyor. Kontrolleri var, onları yaptırmaya baÅladı. Herhalde ÃarÅamba'ya dönecek. Bu arada aman unutmayın , bu pazar babalar günü. Babalarımızın hediyeleri hazır da ben eÅime ne alıcam,valla bilmiyorum. DoÄumgününde aldıÄım koÅu bandı çok pahalıydı. Bunu önümüzdeki 3-5 yılın bilumum özel günlerine say deyip çamura mı yatsam acaba ?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)