Pazartesi, Mayıs 18, 2009

:((




Işıklar içinde yatsın...

Pazartesi, Mayıs 11, 2009

Anneler Günü



Baştan söyleyeyim pırlanta mırlanta değil, bildiğiniz imitasyon ama benim için pırlantadan bile daha değerli. Oğlum ilk kez kendi düşünüp, kendi parası ile bana anneler günü hediyesi aldı. Küpeleri de var ama benim kulak deliklerimden biri tıkalı olduğundan takamıyorum. Gelelim bu hediyenin alınış öyküsüne. Kız anaları lütfen bana kızmayın, okumaya başlamadan onu da belirteyim:)
Oğlum bugüne dek bana hiç bir özel günde (anneler günü, doğum günü, yılbaşı gibi)hediye almamıştır. Hep babası 2 hediye alır, biri oğlumdan bir benden diye. Kızla Ocak ayından itibaren çıkmaya başladıklarından beri, günler öncesinden yok sevgililer günü, yok doğum günü, sürekli özel günleri unutmama, özenle hediye seçme, ne hediye alacağına karar vermek için kızın yakın arkadaşları ile görüşme, yani çok ince işler peşinde benim oğlum. Haaa, demek ki bizim ki bilmediğinden değil istemediğinde bana hediye alma zahmetine girmezmiş dedim ve ona sakin bir şekilde "bak oğluşum, kız arkadaşınla ilgili tüm özel günleri hatırlayıp, hediye alıyorsun. Eğer bu sene anneler gününde bana -sen- hediye almazsan ben de sana hiç bir özel gününde hediye mediye almıyorum. Bu arada babana aldıracağın hediye sayılmaz , onu da bil" dedim mi, dedim, pişman mıyım, asla:))
Velhaslı-ı kelam, bu hediyenin esbab-ı mucibesi de bu. (ne kadar çok Arapça- Farsça tamlama oldu, umarım yanlış yazmamışımdır, Tanrı beni Hakkı Devrim'in gazabından korusun)

Biz de dün önce benim anneme kahvaltıya gittik. Oğlum dersane çıkışı oraya geldi. Onunla da yarım saat kadar annemde oturup, sonra ver elini F.oça. K.validelere görümcem, oğlu, onun k.valide ve k.pederi, teyzemiz, diğer kuzen, kocası, kızı, bir de k.pederin dayı kızı(büyük hala diyoruz) toplam 14 kişi olduk. Mangal yaktık, tabi o kalabalığa 2 mangal yakıldı, şaraplar içildi. Dün ayrıca kuzenin kocasının doğum günüydü, bu cuma da benim eşiminin doğum günü olacak. Hazır tüm aile bir arada iken çifte pasta kesildi, gülüş ahenk, mutlu mesut bir hafta sonu geçirdik. Dönmeden önce bahçeden güllerimizi, eriklerimizi de topladık. Tazecik köy yumurtalarımızı aldık, akşam 10 gibi eve girebildik. Sonrası banyo ve yatış.

Bugün anneme, kendi teyze kızları gelecek, ben de oraya gidiyorum. Bir tanesi İstanbul'dan geldi, özledim N. teyzeyi. Biraz alışveriş işlerim var. Birazdan onları halledip, sonra da anneme geçerim.

Şimdi burada anlattıklarımdan sonra herşey çok güllük gülistanlık sanmayın. Çok sıkıntılı şeyleri buraya pek yazmak istemiyorum, bir de akrabalardan bu bloğu gören olur diye. Ama geçen hafta perşembe , cuma bana, evimize ve annemlere zehir oldu. Çok kısa özetlersek anne tarafından kuzen, 20 ay önce evlendi, mobilya aldı, bunları ödemedi, şu an zaten kaçaklar, benim adımı kefil diye yazmış (bakın yazmış diyorum, asla imza falan atmadım), adam benim üstümden tahsilat yapmaya çalışıyor. Benim adama diyecek hiç bir lafım yok, malını satmış mı,satmış, parasını alamamış mı, alamamış. İlginç olan kuzenin annesi yani teyzem. Herkesi sahtekarlıkla suçluyor ama oğluna laf yok. Tamam bu parayı annesi ödeyecek şimdi. Ama mobilyacı iyi niyet gösterdi bunlara, bir kez daha taksit yaptı. O senetler tekrar 12 ayda ödenecek. Mobilyacı senetlerin tamamı ödenemeden de senetleri vermiyor bize, tahsilat makbuzu ile parayı alıyor. Ben şimdi 1 yıl huzursuz olucam. Olur da ya mobilyacı da bunlara kızıp, o senetleri 2. kez ödetmeye kalkarsa.Ben mahkemelerle falan uğraşmak istemiyorum. Biz memur zihniyetli, dürüst insanlarız. Malımı alır, kk taksite böldürür,öderim. Ne işim olur, mahkemeyle, elin mobilyacısıyla. Olay bu çözüme bile 2 günde ulaştı. Eşim söylenir durur. Ben zaten sinir içindeyim. Annem bunu yapan kendi akrabası diye ezilir, ben ona daha çok üzülüyorum, böyle hissetme diyorum ama dinlemiyor. Babam ayrı ateş püskürüyor bunlara. Üstelik bir de hala kuzenle olmasa bile (annemden dolayı) teyzemle saygı çerçevesinde, kimseyi kırıp üzmeden konuşmaya çalışıyoruz. Evde hepimiz birbirimize yağıp, esiyoruz ama onlarla tel.da gayet ince ve kibarız. Aman kimse incinmesin. Bu çözüme rağmen hala daha da içim rahat değil. Bence tek çözüm paranın tamamını verip, o senetleri almaktı. Üstelik bunu yapacak paraları da var ama toptan vermek istemiyorlar, parça parça maaştan ödeyeceklermiş. Bu arada borç tutarı 4.000 lira . Bu da böyle bir şeydi. Umarım bir daha böyle kötü insanlarla ve olaylarla karşılaşmam.

Herkese iyi haftalar.

Çarşamba, Mayıs 06, 2009

Hıdrellez



Dün malum Hıdrellez gecesiydi. Dilek dilemeden olmaz. Ama eşim işten geldikten sonra koşu bantında 1 saat kadar koştu, duş aldı, yorgunum çıkamam dedi. Oğlum saat 9 gibi dersaneden geldi, o da yorgundu garibim. E, ben dileklerimi hangi gül ağacı dibine gömücem? Demokrağsilerde çareler tükenmez. Hafta sonu Foça'dan, bahçemizden getirdiğimiz, vazodaki güllere bağladım ben de dileğimin yazılı olduğu kağıdı. Eşim de benden gördü, o da yazdı dileğini ve bağladı. Oğluma "sen de yazsana dileğini" dedik. Siz zaten benim dileğimi yazmışsınızdır, uğraşamam şimdi dedi. Çocuk haklı. Karı koca ikimiz de oğlumuzun ÖSS'de iyi bir üniversite kazanmasını diledik, çünkü aldığı puanlara bakılırsa işimiz Hızır ile İlyas'a kaldı:))