Pazar, Aralık 30, 2007

MUTLU YILLAR





Herkese sevdikleri ile birlikte sağlık, mutluluk ve huzur dolu yeni bir yıl diliyorum. 2008 herkese hayırlı olsun. Bu da benden hepinize yeniyıl hediyesi olsun:)))))

Cuma, Aralık 28, 2007

Yerli Malı




Hep yabancı, hep yabancı. Bu Cuma'da bizden olsun dedim. Nasıl iyi demiş miyim?

Perşembe, Aralık 27, 2007

Cevap Veriyorum

Pakize Suda'nın başlığını çaldım ama benimki okur mektuplarına cevap değil, sevgili Pınar'ın sobesine cevap

1. Blog yazmaya ilk defa nasıl başladın?

Pek çok blogger gibi ben de ilk kez yemek tarifi ararken "portakal ağacına" rastladım. Onun verdiği linklerden ilk olarak Koyubeyaz'a ulaştım. Onu ve yazılarını çok sevdim. Oradan da diğer bloglara göz atmaya başladım. Bir süre sessizce, sonra yorum yazarak takibe devam ettim. Sonra da "eee, ben niye bir blog açmıyorum?" dedim ve macera başladı.

2. Blog yazılarının konusunun belli bir çizgide olması için özen gösteriyormusun? Yoksa içinden geldiği gibimi yazıyorsun

Ben içimden geldiği gibi yazıyorum. Çoğunlukla günlük olaylar , bazen ülkenin içinde bulunduğu durum, okuduğum bir haber ya da köşe yazısı. Yani anki ruh halime göre yazı konum değişebiliyor.

3. Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor musun ?

Zaten o yüzden bir süre yazmayı bıraktım. Yalnızca yazmak içn değil, diğer blogları tajip edeyim, yorum bırtakayım derken günümün çok büyük bir kısmı b.sayar önünde geçmeye başladı. Bir ara okuduğum blog sayısı 60'dan fazlaydı. Artık kendime saat koydum. Herşey dahil (otel tarifesi gibi oldu) 1 saatten fazla kalmamaya çalışıyorum şu aletin başında.

4. Blog yazmak senin için eğlenceli bir uğraş iken, şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?

Üstteki cevapta da belirttiğim gibi, öyleydi ama artık değil. Bazı günler ne b.sayara giriyorum ne de bloğuma ve yorumlara bakıyorum.

5. Blog yazmayı ne kadar sürdüreceksin?

Bakalım, allah bilir:))

Sonuç: blog yazmayı da , okumayı da seviyorum. Şimdilik gittiği yere kadar da gidecek.

Pazartesi, Aralık 24, 2007

Yaz Geldi:)))




Malum, 21 Aralık geçti, gitti. Artık günler uzamaya başlıyor. Şunun şurası saatleri ileri almaya da 3 ay kaldı. Eh, yaz geldi sayılır.

Herkesin geçmiş Kurban Bayramını kutluyorum. Çok güzel dinlendik. Her sabah saat 10.30-11 gibi kalktık. Güzel ve uzun bir kahvaltıdan sonra aile büyüklerini ziyaret edip, bayramlarını kutladık. Bu bayram fazla kasmadık, sanki daha rahat yetiştik her yere. Zaten ilk gün k.validede tüm aile kahvaltı ettik. Daha sonra eşim kurban işini halletti. Akşam da annemde yemekteydik. 3. gün görümcemde yine toplu kahvaltıdaydık. Bayramın en güzel sürprizi evlenince Ankara'ya taşınan ve en son 3 ya da 4 yıl önce gördüğüm bir arkadaşımın ziyareti oldu. Birkaç saatliğine de olsa onları görmek güzeldi.

Artık yılbaşı heyecanı sardı. Herkese alınacak hediyelerin listesi yapılacak. O gece arkadaşlar (her yıl olduğu gibi) bendeler. Alışveriş ve temizlik var. Cumartesi günü ise yılların alışkanlığı, yine çok sevdiğim bir arkadaşım ile buluşup yılbaşı öncesi kutlamamızı yapıp, birer kadeh beyaz şarabımızı içeriz. Her zaman gittiğimiz yerin Bostanlı şb.si kapandığından bu yıl uzun bir aradan sonra yine Alsancak'tayız. Bu hemen hemen 1989'dan beri sürdürdüğümüz bir gelenek. Umarım daha uzun yıllar devam eder.

Pazartesi, Aralık 17, 2007

Son günlerde

Son günlerde neler yaptım?

*Yaşamın Kıyısında'ya gittim
*Ayşe Kulin'in "Veda"sını okudum
*Elif Şafak'ın "Siyah Süt" ve Oya Baydar'ın "Kayıp Söz" kitaplarını internetten ısmarladım
*Facebook'a takılmak istedim. Üstelik de sahte bir isimle. Yaşım ve cinsiyetim doğruydu. Yalnızca eski arkadaşları aramak içindi. Bir sürü tanımadığım insandan "merhaba"mesajı geldi. Çok ilginçtir ki hepsi de erkekti.Facebook'u iptal ettim, bir daha da girmem. Bu arada baktım bizim bankanın hepsi orada, özellikle kıl olduğum insanlar. Bu da ikinci sebepti facebook'tan nefret etmeme. Yani yazmama sebebim facebook'a takılmak değildi, bunu da belirteyim dedim.
*Lost'un daha ilk sezonunu seyredebildim. Şubat'a kadar diğer 2 sezonu da izlemek istiyorum. Ama öyle acayip sarmadı beni. Heroes daha güzel:))
*Hayatımda ilk kez kumkuat denen meyvayla tanıştım, yazlığa aldık ve ektik. Üzerinde meyvesi vardı yedim, limonla mandalin arası ama azıcık da acımsıydı. Meğer meyveleri Nisan gibi olurmuş. Eeee, keçinin bilmediği ot misali...
*Bu arada benim blog 2 yaşını doldurmuş, kutlu olsun.

Cuma, Aralık 14, 2007

Veeeeee



Beklediğiniz cuma güzeli bu kez Sawyer. Ben de geçenlerde şu Lost çılgınlığına acık ucundan takıldım. Açıkçası Heroes konu itibarı ile beni daha çok çekiyor. Ama hakkını vermeli ki Lost'taki manzaralar ve manzaralar(!) daha güzel.

Pazartesi, Aralık 10, 2007

Döndüm (mü)?

Uzuuun bir süredir yazmadım, yazamazdım, elim gitmedi. Özel bir nedenden ya da depresiflikten falan değil, canım istemedi yalnızca. Hala da çok hevesli değilim ama içime kaçan yılbaşı böceği nedeni ile hem biraz blogda değişiklikler yaptım, hem de elim değmişken 2 satır da yazayım dedim.

Benim cephede çok fazla değişiklik yok. Eşim emekli oldu ama (şükür) çalışmaya devam ediyor. Oğlum Lise 3'de (Lise 4 de okuyacak. O yüzden daha ÖSS stresi başlamadı). Kuzenim evlendi. Onun dışında anam-babam sağ ve sağlıklı. Daha ne isterim, di mi?

Şu bilgisayara esir olmaktan kurtulmak istememin de yazmamamda etkisi var. Geçen kış bazen sabah 9'da oturup öğlen 3'te başından kalktığım oluyordu. Artık aramızda seviyeli bir beraberlik var, fazla samimi değiliz. Bilgisayarın başında 1 saatten fazla oturmamaya çalışıyorum. En önce i.t.iraf.com , ardından mailler, sonra birkaç gazete ve köşe yazarı ardından da birkaç blog okuyorum. Bu arada Sugibicim doğum yaptı, maşallah çok güzel bir oğlu var. Çoğunuzun zaten haberi vardır. Analı babalı büyüsün inşallah. Blogları okusam da pek yorum bırakmıyorum. Çünkü herkese 2 satır bile yazmaya kalksam epey zaman alıyor.

Neyse, gene ipin ucu kaçtı, uzun uzun yazmaya başladım. Tekrar görüşmek üzere