Cumartesi, Aralık 03, 2005

Bu Kez de Kayınaile Sorunsalı

Sevgili Blog,
Dün oğlunu çekiştirdim,bugün sıra ailesinde.

Kayınvalidem her zaman işini bilen,herşeyi kendi isteği doğrultusunda ama tatlı dille yaptıran biri.Yani birşeyi yapmak istemesen bile o kadar tatlı ve rica ederek istiyor ki reddetmek çok zor hatta bazen ayıp oluyor. Ama öyle şeyler yapıyor ki bazen kan beynime çıkıyor. Örneğin, daha benim karakuzum 2-3 yaşlarındayken görümcemin o zamanlar 9 ve 11 yaşlarında olan çocuklarını da alır, Cuma akşamından bize yatılı gelirlerdi. Üstelik aynı şehri bırakın aynı semt içindeyiz. Ev yürüme mesafesi ile 10 dakika tutmuyor. Sen torunlarını birlikte görmek istiyorsan al hepsini kendi evine , orada bak madem. Yok, burda tabi salak bir çenebaz var. Benim gelinimin eli çabuktur, marifetlidir diye gaz da ver. Evde 7 kişiye durmadan yemek pişir, sofra kur, sofra kaldır, yatak yap, sabah onları topla. Akşamları TV karşısında çerez, meyve, çay servisi yap. Aslında amaç, çalışan kızını rahat ettirmek. Haftasonu onları eşi ile başbaşa bırakmak. Ama bizim özel hayatımız olamaz. Bir kere bizimkini alıp, onlara yatılı gitmedi. Zaten istese de ben bırakmazdım ya.

Kayınpederim ise eski zaman babası, tam bir despot. O parmağını şıklattığında biz onlara gitmeliyiz, bir daha şıklatınca hep beraber tatil yapmalıyız. Oğlu bile onun anlayışsızlığından rahatsız. Eşim işi gereği hergün en az 200-300 km yol yapıyor. Akşam 7.30 gibi evde oluyor. O saatte telefon. Hadi bize gelin. Ya, biz hafta içi pek dışarı çıkmak istemiyoruz. Eş yorgun, çocuğun dersler, sınavlar var. Tabi onlar emekli. Bütün gün evde canları sıkılıyor. Biz gidip lala paşalık yapıcaz, onları eğlendiricez. Hayır, ilginç olansa gittiğimizde de son ses açık televizyon izleniyor. Ne muhabbet ne bir şey. Sadece ben yine ayakta, çay servisinde. TV seyredecek olduktan sonra evim bana battı mı? Uzatır bacağımı rahat rahat seyrederim yani. Oğlu gelemeyiz falan deyince de buz gibi bir sesle "siz bilirsiniz" deyip telefonu çat diye yüzüne kapatır. Bi alıngan,bi alıngan yani..

Ve son olarak gelelim görümceme. Görümcem önceleri benim arkadaşımdı. Daha sonra biz kardeşi ile işleri ilerlettik. O nedenle onu hiç bir zaman görümce gibi göremedim. Hep arkadaşım oldu. Gerçekten görümcemi severim. Birbirimizle dertleşiriz. Anne-babasının hakkından iyi gelir. Olaylara objektif yaklaşır ve onlara gereken cevapları verir. Anne-babası olmasına rağmen her hafta sonu onlara gitmez. Biz ailece bir şeyler yapacağız der ve tavrını koyar (Yani benim eşimin yapamadığı şeyler) Bize fazla karışılınca ailesine karışmamaları için müdahale eder. Velhasıl genel olarak benden yanadır. Çocuklarını da seviyorum.Onları ilk tanıdığımda biri 2 diğeri 4 yaşındaydı. Şimdi ikisi de üniversite öğrencisi , 20'li yaşlarındalar. İkisi de düzgün çocuklar. Doğruya doğru, severim kerataları. Tek sevmediğim görümcemin eşi ama onu zaten hiç kimse sevmiyor. Geçimsiz ve ukala bir insan. Herşeyi ben bilirim cinsinden.Neyse herkesle kötü olduğuna göre demek ki problem onda.

İşte sevgili blog,bunlar eşimin ailesi. Onun tabiri ile kanları,canları ve hayatında ilk sırayı bizimle paylaşanlar.

Hiç yorum yok: