Kitap Fuarının ilk haftası aldığım Öfkeli Yıllar kitabını, yazarının "yine 600 küsur sayfa, okurken allah kolaylıklar versin" notuna rağmen bitirdim:) O kadar güzel ve akıcı yazılmış ki, 600 sayfa nasıl bitti anlamadım. 1950-53 arası Türkiye'yi daha çok siyasal açıdan biraz da yazarın kendi özel yaşamı açısından anlatıyor. Siyasal açıdan gördüğüm o günlerden bu günlere bir arpa boyu yol gitmediğimiz. Bugünlerde ülkemizde neler döndüğünü görmek istiyorsanız o günlere bakın, aynısı. Aynı yargıyı kontrol altına alma isteği, aynı basına sansür ve baskı uygulamaları, aynı yolsuzluklar, çekişmeler, kendinden olmayana tahammül edememe, en önemlisi din tacirlerine verilen ödünler. Demokrat parti ne yapmışsa bugün AKP de aynı yolu izliyor . O zaman onları 27 Mayisla durdurdular, bugün ne olur bilmiyorum, öyle bir seçenek de yok artık. Yani halk asla uyanmıyor, hatta olanlara alkış tutuyor. O günlerden bugünlere bakınca gidişatımızın çok kötü olduğu bir kez daha görülüyor. Sabah sabah iç karartıcı şeyler yazdım ama ülkemiz gerçekleri bunlar. Bugünleri doğru görmek ve doğru değerlendirmek için MUTLAKA okuyun bu kitabı, 612 sayfa oluşu gözünüzü korkutmasın, su gibi akıp gidiyor.
Bana gelince; iş güç koşuşturma, gezme. Geçen hafta pazartesi anne, salı hala ziyareti. Çarşamba kızlarla buluşma ki siz artık
onların ikisini blog dünyasından tanıyorsunuz. Ama henüz taze blogger onlar, izleyin çok güzel tarifler var bloglarında. Perşembe günü de yine çook eski bir arkadaşımla(yine bankadan) Hedomla buluştum. Biraz gecikmiş bir doğum günü yaptık ona. Cuma günü ise oğlum okuldan döner dönmez , gelin kızı da(!) alıp doğru Ç.eşme'ye gittik. Pazar akşamı döndük. Fakat 2,5 gün elim sudan çıkmadı. Evi temizlettim ama diğer işler bana bakıyor. Evdeki her şeyi yıka, as, kurut, tüm tabak çanağı boşalt, yıka, tekrar yerine yerleştir, eve geldim dinlendim:))
Pazartesi klasik, anne ziyareti, dün temizlik vardı. Bu arada yine yaz geldi ailede sağlık sorunları baş gösterdi. Dün babamı doktora götürdüm, kasığında yumurta kadar bir şişlik varmış, her zamanki gibi 1 ay olmuş, bize yeni söyledi. Ne umuyor ki acaba, o koca yumrunun kendi kendine yok olacağını mı? Neyse, fıtıkmış [hani şu Cem Yılmaz'ın kaynında da olan:))] Ameliyat gerekiyor. Gerçi lokal anestezi ya da epiduralle yapılan 20 dakikalık kısa bir ameliyatmış ama sonuçta ameliyat. Haklı olarak babam gene heyecan yaptı, hazır olunca konuşup ameliyat olucak. İnşallah her şey kolay olur.
Bugün de sabahtan aç karnına gidip kan vericek(tabi ben de gidiyorum yanında) , sonra da doktorla konuşup şu rejimle bir türlü düşüremediği şekeri için ilaç almaya başlayacak artık. 1 yıldır şekeri var babamın. İnat etti, en başından ilaç almadı, ben bunu rejimle düşürürüm dedi ama başarılı olamadı. Ben de artık ilaca başla, kendine daha fazla zarar verme diyorum. Sonunda kabul etti.
Bugün öğle tatilinde bir arkadaşımızı ziyaret edicez( bir arkadaşımla buluşup gidicez) sonra da biz oradan Al.sancağa geçmeyi planlıyoruz. Biraz günlük tişrt almak lazım.
Günler böyle akıp gidiyor. Bugün aslında Bospa(Bostanlı Pazarı) var ama benim zamanım yok, haftaya belki gider, bir bakınırım neler var diye.
Gene çenem düşmüş, çok uzun yazmışım. Hadi, Çenebaz kaçar:)