Perşembe, Ağustos 24, 2006

HerÅŸey

Üstüme üstüme geliyor. İncir çekirdeğini doldurmayacak şeylerden bile sinirleri bozulduğunu iddia eden, sonra da tüm evi huzursuz yapan bir insanla birlikte olunca insanda sinir minir kalmıyor. Ne alıp veremediği var şu dünya ile anlayamadım. Bir işin var, maddi durumun fena değil, sağlığın bin şükür iyi, var bazı rahatsızlıklar ama allah devasız dert vermesin. 45'den sonra insan bu kadar sağlıklı olabiliyor. Çocuğundan yana okuldu, kötü arkadaştı sorunun yok. Daha ne istersin be adam? Sorunsuz ortamda sorun bulup sürekli gamlı baykuş şeklinde dolaşmanın ne alemi var? Üstelik bunu tüm çevrene yayarak herkesi de mutsuz ediyorsun. İnsanın içindeki yaşam sevincini öldürüyorsun. Bir gün bir tokat yiyince görecek gerçek sorunu, mutsuzluğu. O zaman ,bu boşuna mutsuz geçirdiği günlerin kıymetini anlayacak ama çok geç olacak, gafil

Salı, Ağustos 22, 2006

Fındıklı Kurabiye ve Geçen Hafta

Söz vermiştim, tutayım. Ben özellikle tatlı, tuzlu şeyler konusunda öyle çok maharetli biri değilimdir. Bildiğim birkaç çeşit şey vardır, gelen konuklarıma onları yaparım. Onlar da daha ziyade çalışan kadının yaptığı türden,hazır bazı şeyleri biraraya getirerek yapılan, kolay yiyeceklerdir. 2 yıl oldu emekli olalı ama herhalde biraz da meraklı olmadığımdan bu yönümü pek geliştirmedim hala. Neyse, ben "Fındıklı Kurabiye" tarifi vermek istiyorum. Hem kolay hem de çok lezzetli bir kurabiye
Malzeme: 3 yumurta sarısı (akları üzerine kullanılacak)
1 su bardağı pudra şekeri
1 yemek kaşığı yoğurt
250 gr. margarin(oda sıcaklığında yumuşatılmış)
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un
1 su bardağı fındık kırığı
Yapılışı: Yumurta sarıları, margarin, pudra şekeri ve yoğurdu karıştırdıktan sonra un ve kabartma tozunu ekleyelim. Kulak memesi kıvamında bir hamur olacak. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar alıp ,yuvarlayalım. Önce yumurta akına sonra da fındık kırığına bulayıp yağlanmış tepsiye dizelim. 200 derece fırında hafif pembeleşene dek pişirelim. Afiyet olsun.

Gelelim yaptıklarıma. Malum haftasonu Çeşme. Bu hafta sonu üçümüz çekirdek aile şeklinde takıldık ama pişman oldum. Ay, insanlar olsun, ben yorulayım ve de muhabbet olsun. Eşim yorgunum dedi sürekli uyudu. Uyanık olduğunda hep hayatı ile ilgili yakınacak birşeyler buldu, trip yaptı. Oğlum genelde tv'ye ve cep tlf.daki oyunlara takıldı. Havuza bile 2 kerecik gitti. Ben de gazetelere gömüldüm, iyice moralim bozuldu. Hem dünyadaki hem de ülkemdeki herşey kötüye gittiğimizi teyit eder nitelikte. Kısacası iyi değilim. Geldik, İzmir yanıyor. Oysa orada pike örtünüyorduk geceleri. Burada klimalı odalarda modern hapis hayatı yaşanıyor. Dün temizlik vardı. Normalde bana Salıları geliyor ama özel bir işi vardı, rica etti. Benim için de uygundu, kabul ettim.Saat 4 gibi de bir arkadaşım geldi ziyarete. Yıllık izindeymiş, bugün işe başlayacak. Başlamadan beni görmek istemiş. Çok sevindim. Bol muhabbet, biraz banka dedikodusu falan, vakit nasıl geçmiş anlamadık.

Cumartesi günü kuzenimin nişanı var. Yarın ona gidip takım elbise almasında yardımcı olacağım. Bu sıcakta takım elbise, lafı bile korkunç görünüyor ama n'apsın? Şort ve tişortla olamayacağına göre. Bu arada kuaföre gidip gölgemi yeniletmem lazım. Bir akşamüzeri uzun süredir görüşmek isteyen arkadaşımla buluşup laflamam lazım. Ama sıcak inanın insanı canından bezdiriyor. Evden dışarı adım atasım yok. Neyse Eylül'e az kaldı. Havalar biraz serinlemeye başlar herhalde.

Eh, ben artık kaçayım. Yapılacak daha bir sürü işim var. Herkese iyi ve buz gibi bir gün

Çarşamba, Ağustos 16, 2006

Fındık Zamanı (ymış)



Bugünlük yalnız logo. Ama söz en kısa sürede bir fındıklı tarif de ben yazıcam.

Salı, Ağustos 15, 2006

Döndüm

Bu 2. yazışım. Tam bitmişti, yazılar uçtu. Tüh ya

Kardeşim gelince annem,babam ve biz de onlara katılıp hep birlikte Çeşme'ye bizim eve gittik. Yeğenim maşallah çok tatlı olmuş. Sapsarı bir kafa, kocaman kara gözler. Havuza bayıldı. Öğle saatlerinde zor aldık havuzdan. Ama denizden biraz ürktü, herhalde büyük geldi. Genellikle kumsalda kumlarla oynadı. O hafta sonu gelinimiz ve yeğenim İstanbul'a döndüler. Gelin pazartesi işe başlayacaktı. Yalnızca 1 hafta izin alabilmiş bu yıl. Biz tatile devam ettik. Deniz , güneş, kum üçlüsüne takıldık. Burcu'nun dediği gibi Cece,mece bara falan takılamadık. Zira ruh istese de beden izin vermiyor o saatte ayakta olmaya. Tam bir dinlenme oldu benim için,hem bedenen hem ruhen.

Geçtiğimiz Cumartesi de biz döndük eve. Çünkü pazar günü kayınvalidem taşınacaktı. Pazar günü onlar taşındı. Dün biraz alışveriş yaptım. 15 gün evde olmayınca ev tam takır kuru bakır olmuş. Sonra kardeşim geldi. Bütün gün evde muhabbet ettik. Dışarı çıkamadık çünkü İzmir'de sıcaklık güneşte 40 derece civarında. O yüzden sokaklara çıkmak pek akıl karı değil. Bugün Salı, temizliğe kadın gelecek. Gerçi 15 gündür ev sımsıkı kapalı olduğundan 1 gr. toz yok ama gene de ister.Yarın kardeşim İstanbul'a dönüyor. Yarın yine onunla birlikte olmak için annemlere giderim. Sonrası ? Sonrası allah kerim.

Pazartesi, Ağustos 07, 2006

Ben de Tatildeyim

Geçen hafta kardeşim, eşi ve yeğenimle birlikte apar topar Çeşme'ye gittik. O nedenle allahaısmarladık yazısı yazamadım. Üzerine eşim de bu hafta yıllık izin aldı(nasıl olduysa şeytanın bacağını kırdık) .Bugün İzmir'e birkaç saatliğine geldim. Bankalarla yapılacak bazı işler var. Öğleden sonra tekrar Çeşme'ye dönücem ve pazar günü geri gelicez.

Pazartesiye görüşmek üzere, hadi bana byeeee